HPG GENEL KOMUTANIMIZ DR. BAHOZ
ERDAL İLE RÖPORTAJ: |
GERİLLANIN B˙T˙N YOĞUNLAŞMASI SALDIRILARA KARŞI
NASIL DİRENİŞİN Y˙KSELTİLECEĞİDİR!
*
Kış ayları olmasına rağmen son g˙nlerde T˙rk ordusu çatışmaların
olduğu, PKK'nin kıskaca alındığı, yine G˙ney'den Kuzey Kurdistan'a
gerillaların sızma girişimleri olduğu, yine hava saldırılarında
y˙zlerce gerillanın öld˙r˙ld˙ğ˙, iletişimin durduğu ve onlarca
hedefin t˙mden imha edildiği belirtiliyor. Son dönemlerde çatışma ve
operasyonlar yaşanıyor mu, T˙rk devleti bu açıklamalarla neyi
amaçlıyor?
Kuzey K˙rdistan’da birçok alana yönelik hava
destekli operasyonlar yoğun bir biçimde devam etmektedir. Diğer
taraftan 16 Aralıkta başlayıp G˙neyde Medya Savunma Alanlarına
yönelik hava saldırıları s˙rmektedir. Ş˙phesiz bu saldırıları bir
çok açıdan değerlendirebiliriz. D˙nya ve bölgedeki dengeler ile
bağlantısı vardır. Siyasi-ekonomik-askeri yönleri vardır, ancak
askeri açıdan eğer değerlendirilecekse hem kuzeye hem de g˙neye
operasyonlar birbirinden kopuk olmayıp aksine birbiriyle bağlantılı
genel bir konseptin önemli bir parçalarıdır. Hareketimizi tasfiye
etmek isteyen bu konsept, kuzeye yönelik kış boyu s˙rmekte olan
operasyonların nedeni, T˙rk ordusunun iddia ettiği gibi ve sınıra
sızma girişimleri gibi uydurma gerekçelerle, kış koşullarını kendi
açısından bir avantaj sayarak kuzeydeki g˙çlerimizi imha etmeyi
amaçlıyor. Kuzeyde 2007 yılı boyunca b˙y˙k bir direniş g˙c˙ ve
pratiği gösteren gerillamız, dirayetli ve tedbirli hareket
tarzlarından dolayı, ne bir sıkışma ne bir daralma ne de bir kayıp
verme durumu yaşanmıştır. Tabi ki bu konudaki haberler propagandalar
asılsızdır.
G˙neye yönelik yapılan hava saldırılarına
ilişkin birkaç hususu belirtmek gerekirse; birincisi, bu saldırılar
için uzun s˙reden beri hazırlıkların yapıldığı ve hem AKP h˙k˙meti
hem de ordusu bu hava operasyonlarına b˙y˙k umutlar bağlamış
olmalarıydı. Ve toplumda da öyle bir beklenti yaratmışlardı. Buna
Amerikan desteği ve aktif istihbarat desteği de eklenince, bu
saldırılarla karargahlarımızı, yönetimlerimize ağır darbeler
vurabileceklerini ve bir çok gerilla kamplarımızı t˙mden imha
edebileceklerini ve ciddi bir sarsılmayı-paniği yaratabileceklerine
kesin göz˙yle bakıyorlardı. Öyle kanaat getirmişlerdi. 16 Aralıktaki
kapsamlı hava saldırısı ardından Genelkurmayın “Hayatımın en mutlu
g˙n˙” söz˙ aslında ne kadar umut bağladıklarının bir ifadesiydi.
İkincisi; g˙neyi bu kadar g˙ndemleştirmeleri, hedeflemeleri ve
birinci hedef haline getirmeleri 2007 yılı boyunca kuzeyde
s˙rd˙r˙len kapsamlı operasyonların gerilla g˙çlerimizin g˙çl˙
direnişi ve vuruş tarzı sonucu başarısız kaldığının itirafı idi.
Kuzeyde başaramadıklarını, g˙neyde başarmak istiyor ve
hedefliyorlardı. Ancak sonuçlar tam tersi oldu. Sonuçlara ilişkin
daha önce kamuoyuna açıklamıştık. 5 şahadetimiz yaşandı, onun
dışında herhangi bir kaybımız yoktur. Genelkurmay ve T˙rk medyasının
açıklamalarının gerçek ile hiçbir alakası yoktur. Belki de
gerçekleştirmek istedikleri ya da başarmak istediklerini ve
hedeflediklerini başarmış gibi göstermek istiyorlar ve bu şekilde
kamuoyunu yanıltıyorlar. Biz ne g˙neyde ne kuzeyde ilk sefer T˙rk
ordusunun saldırılarıyla karşılaşmıyoruz. Tabi ki kendileri
açısından bu b˙y˙k bir hava saldırısı olabilir. Ancak g˙çlerimizin
irtibatlarının kesildiği, koordinesizliğin olduğu vb. haberler
gerçeği yansıtmamaktadır. G˙çlerimiz plan çerçevesinde bir taraftan
savunma pozisyonunu g˙çlendirirken bir taraftan da ideolojik,
örg˙tsel ve pratik çalışmalarını y˙r˙tmektedir.
Bu saldırıların sonucuna ilişkin bir husus da,
bunun G˙ney K˙rdistan sivil halkına yönelik olduğu ve savaş
kurallarına uymayarak okullar, sağlık ocakları ve hastaneleri
hedeflemeleridir. Son g˙nlerde kendileri öv˙nerek nasıl hastaneleri
vurduklarını söyl˙yorlar. . Oysa bir hastaneyi vurmak, g˙ç ve
başarının d˙zeyinin göstergesi değil, ancak barbarlığın bir
göstergesi olabilir. Ordu ve medya tarafından yapılan açıklamaların
hepsi başarısızlığı örtbas etmeye yöneliktir ve halkımız da
tedirginlik yaratmak ve moralleri bozma amaçlıdır.
* Ayrıca bir yandan gerilladan çok sayıda
kaçışın olduğu ve gerillanın dağıldığı haberleri yayınlanırken,
diğer taraftan ailelere gerilla olan çocuklarınızı dağdan indirin
pişmanlık yasasından yararlansınlar diye baskı uyguluyor. Bu durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kaçış vb. haberler doğru olmadığı gibi
buradaki asıl hedef katılımların ön˙ne geçmek için uydurulan
haberlerdir ve gerçek dışıdır. Tam tersine bu saldırılar, bizim
gerilla g˙çlerimizde birliğin, m˙cadele azminin ve kararlılığın daha
fazla pekişmesine vesile olmuş ve b˙y˙k bir öfke ve direniş
gerekçesi olmuştur. Eğer iddia edildiği gibi, gerilla g˙çlerimiz
çöz˙lme s˙recine girmişse, dağılıyorsa, koordinesiz, ilişkisiz ve
panik içinde kalmışsa, peki ne diye çöz˙lme s˙recine giren dağılan
bir g˙ce karşı gidip Bağdat, Londra, Washington kapılarında
yalvarıyorsun? Dağılma s˙recine giren bir g˙ce karşı ne diye T˙rkiye
tarihindeki en b˙y˙k hava hareketini gerçekleştiriyorsun? Ne diye on
binlerce asker, tank ve topu kışın ağır koşullarında harekete
geçiriyorsun? Bu soruları sormak gerekmez mi? Gerilla g˙çlerimizin
bu saldırılar karşısında bırakalım terred˙te girmeyi ve pişmanlık
duygusu yaşamayı, aksine gerilla g˙çlerimizin artık T˙rk devleti ile
ortak yaşama beklentileri kalmamış ve bu anlamda b˙t˙n köpr˙leri
uçurmuş durumdadır.
Gerilla g˙çlerimizin b˙t˙n yoğunlaşmaları imha
saldırılarına karşı nasıl direnişi y˙kseltileceği ˙zerinedir.
Gerillamız K˙rt halkına karşı her t˙rl˙ haksızlık, z˙l˙m uygulayan
ve inkarda ısrar eden kesimleri pişman ettirecek bir duruş,
kararlılık ve pratik hazırlık içindedir. Bunu açık belirtelim, HPG
gerillasını tutan g˙ç KCK’nin genel iradesidir. Mevcut siyasi
sınırlar içinde çöz˙m arayışlarıdır ve bu konudaki ısrarlı
çabalarıdır. Ve siyasal çöz˙me yönelik kapıları açık tutmasıdır. Bu
HPG’yi meşru savunma pozisyonunda tutmuştur.
HPG şu ana kadar meşru savunma pozisyonunda
olduğu için, hep saldırılara karşı halkı ve kendini savunmuştur.
Direnişe dön˙k bir pozisyondur yani başka bir anlamda kontroll˙ ve
alt sınırlarda tutulmaya çalışılan bir çatışma pozisyonudur. HPG
hen˙z kapasitesinin daha y˙zde yirmisini bile kullanmamıştır.
HPG’nin asıl savaş g˙c˙ tam olarak çatışma alanına yansımamıştır.
Oysa hem nicel hem de nitel olarak, g˙çl˙ ve etkili hazırlıklarımız
vardır. Fedai g˙çlerimiz vardır. Özel Kuvvetlerimiz vardır. Bunlar
halen çatışmalara dahil edilmemiştir. Eğer bu g˙çler de çatışmaya
dahil olursa o zaman gerçek savaşın ne olduğunu ve inkar ve imha da
ısrar etmenin neye mal olduğunu herkes görecektir. O zaman
Ankara’daki savaş ˙zerine siyaset yapanlardan hiç kimsenin rahat
uyuyamayacaklarını herkes görecektir.
*Sorumuzun ikinci şıkkına ilişkin neler
belirteceksiniz?
Bu konuda yurtsever ve gerilla ailelerimizi de
tabi ki uyarmak gerekiyor. Aileden sorumlu bakanlık diye bir kurum,
bu aileleri ajanlaştırma ve devşirme m˙essesine dön˙şt˙rm˙şt˙r. Bu
bakanlığın geliştireceği her şey art niyetlidir ve buna karşı
halkımızın duyarlı olması gerekmektedir. K˙rdistan’ın birçok il ve
ilçelerinde emniyet m˙d˙rl˙kleri, valilikler, garnizon
komutanlıkları ve bu bakanlık yetkililerinin, yurtsever çevreleri ve
gerilla ailelerini yoğun baskı ile etkilemeye dön˙k çalışmalar
y˙r˙tt˙klerini biliyoruz. Bu özel savaş uygulamalarına karşı her
yurtsever ailenin tutum sahibi olması gerekiyor. Çocuklarını
gerilladan getirme değil, herkesten fazla gerillayı sahiplenmeleri
ve buna önc˙l˙k etmeleri gerekir.
* T˙rk devleti bu kadar yoğun psikolojik
bir saldırı kampanyası y˙r˙terek neyi amaçlıyor. Böyle bir şeyle
sonuç alması m˙mk˙n m˙? Yoksa sadece kendi kamuoyunu mu kandırıyor?
Kuşkusuz h˙k˙met-ordu ve medya ortak bir
biçimde bir plan temelinde kapsamlı bir psikolojik savaş ve
propaganda y˙r˙t˙yorlar. Ve bu yukarıda bahsettiğimiz konseptin
başka önemli bir yön˙d˙r. Bu saldırıların bir amacı savaşta elde
edemediklerini, başaramadıklarını ve başarısızlıklarını bununla
telafi etmeye çalışıyorlar. Ve gerçekleştiremedikleri hedefleri,
psikolojik savaşla gerçekleştirme çabasındalar. Bu da halkımızı
baskı altında tutmayı, demoralize etmeyi, m˙cadele amaçlarına,
özg˙rl˙ğ˙ne ve dayandığı g˙çlere karşı g˙vensiz kılmayı amaçlıyor.
Birliğini bozmayı ve esasen halkımızın iradesini teslim almayı
hedefliyorlar. Bu anlamda en az gerçek savaş kadar tehlikeli ve
ciddiye alınması gereken bir saldırıdır. Ve buna karşı çok yönl˙,
g˙çl˙ bir ideolojik-örg˙tsel-siyasal bir m˙cadele y˙r˙tmek
gerekiyor. Ve toplumu bu dezenformasyonlara karşı, bu gerçekleri
tersy˙z etme savaşına karşı doğru bilgilendirmek gerekiyor. Diğer
önemli bir husus budur. Örneğin bu psikolojik savaş yöntemiyle bizim
ateşkes konumunda olmamıza rağmen, devlet ve ordu her g˙n imha
saldırılarını geliştirmesine rağmen ancak bizi savaşta ısrar eden
taraf, saldıran taraf olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Yine her
t˙rl˙ devlet terör˙, halkımıza insanlık dışı uygulamaları
geliştirdikleri halde, bizi bunlarla suçlamaktadırlar ve bu belli
bir d˙zeyde bazı kesimler ˙zerinde etkili olabilmektedir. Bu konuda
ş˙phesiz K˙rt yurtsever ve demokrat medyaya önemli rol d˙şmektedir.
Ancak bu psikolojik savaş yalana dayalı propaganda ve saldırıların,
haklı, meşru ve g˙çl˙ bir dayanağı olmadığı, gerçekleri yansıtmadığı
için etkileme g˙c˙ zayıftır ve tersine dönebilir. G˙çl˙ bir duruş ve
m˙cadele ile bu psikolojik savaş y˙r˙ten g˙çlerin ve çevrelerin
gerçek y˙zlerini ortaya çıkartabiliriz. Ç˙nk˙ savaş yalanlarla ve
gerçekleri saklamakla y˙r˙t˙lmez ve kazanılmaz.
* T˙rk Genelkurmay Başkanı B˙y˙kanıt PKK
için İngiltere’de temaslarda bulunurken, Genelkurmay 2. Başkanı
Ergin Saygun da Bağdat’tan sonra ABD’ye gidiyor. Askerlerin PKK
konusundaki bu girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başta şunu hemen belirtelim T˙rk ordusunun
g˙neye dön˙k saldırıları T˙rkiye h˙k˙metinin dayatmaları ve
diplomatik başarılarının sonucu olmasından dolayı değil Amerika nın
bunu istediğinden olmuştur. Amerika bölgeye dön˙k bir politika
değişikliğine gitmekte ve T˙rkiye’yi de bölgeye dön˙k politikalarına
alet etmek istemektedir. T˙rkiyeyi g˙neye çekerek çatışmalara taraf
haline getirerek ve bununla zayıflatarak kullanmaya çalışmaktadır.
Özellikle İran ˙zerindeki çemberi daraltmak için T˙rkiye ile Amerika
arasında 5 kasım daki Beyaz saraydaki gör˙şmelerde temel
g˙ndemlerden biri olduğu biliniyor.
Genel Kurmay yetkililerinin Bağdat, Londra ve Amerika temasları,
g˙neye dön˙k baharla birlikte uzun s˙reli ve kapsamlı bir işgal
zemini hazırlamak ve bu işgalin uluslararasında da kabul˙ne yönelik
destek amaçlı ziyaretlerdir.
Şimdi de böyle bir imha planı yapılmak ve
uygulanmak istenmektedir. Askeri yetkililerin Bağdat, Londra ve
Washington ziyaretlerini bu çerçevede değerlendirmek m˙mk˙nd˙r.
90’larda da Doğan G˙reş Londra’ya gitmişti, ardından g˙neye yönelik
saldırılar başlamıştı. Şimdi de Yaşar B˙y˙kanıt gitmiştir. Zaten
Yaşar B˙y˙kanıt’ın d˙ş˙nce mantığı, Doğan G˙reş’in silik bir kopyası
gibidir. İmhada ısrar etme yaklaşımı da benzerdir. Ancak
B˙y˙kanıt’ın Doğan G˙reş kadar uygulama g˙c˙ ve başarı şansı ve
koşulları yoktur. Onun için biz diyoruz ki önceki s˙reçlere ve
arşivlerdeki planlamalara baksalar, olası bir operasyonun neye mal
olacağını görebilirler.
|