Yeniden Dirilişi Gerçekleştiren ve Kurtuluş Yolunda Emin Adımlarla Yürüyen Halkımıza 15 Ağustos Atılımı’nın Yıldönümü Kutlu Olsun!
Tarihte yitirilen bir ülkenin en eski halkı, günlerin en anlamlısı olan bu günü 15 Ağustos Atılımı’nın yıldönümünü, kendini her yönüyle yeniden yaratarak, insanlıkla tanışmasını en temel insan hakları savaşımıyla ve bağımsız bir ülke, özgür halk kimliğiyle karşılayarak kendine layık olanı artık iyi anlamış, hiçbir gücün elinden koparamayacağı tarihi bir savaşımı başarıyla verme şansına erişmiştir.
Bugün artık me...
Savaşan Kürdistan Halkına!
Değerli Halkımız!
15 Ağustos Atılımı’nın 11. yılını geride bırakıp 12. savaş yılına girerken, hepinizi büyük coşkuyla selamlıyor ve bu yılında sizin zafer yılınız olması için başarı sözünü tekrarlıyor ve selamlıyorum.
Siz halkımız bu yılda da büyük bir savaşı yaşadınız. Düşman, geçtiğimiz yılı bizim için büyük umutsuzluk, karanlık ve bitiş yılı haline getirmek için bütün imkanlarını seferber etti. Belki de hiçbir savaşta kullanılmaması gereken kirli savaş yöntemlerini dayattı. Çok iyi biliyoruz ki, eğer bu savaşı...
Sivas’ta iki erkek, iki bayan arkadaşın şehit düşüşüne baktığımda, yine yaşam tarzınızla bağlantısını kurmaktan kendimi alıkoyamadım. Düşman o cenazeleri sergilerken, yaşamınızda bu gerçeği tespit etmek hiç de zor değil. Yaşamdan kaybettiler. Baharın bu günlerinde gerillanın kaybetmesi, kesinlikle koşulların elverişsizliğinden değil, kendini doğru yaşamsallaştıramaması ile çok yakından bağlantılıdır.
Tabii burada eskisi gibi öfkelenmem de, çünkü kazanabilme imkanını yakalamışken büyük oynayamamak, büyük savaşamamak tamamen o kişinin sorunudu...
Genelde Mayıs ayı, şehitler ayıdır. Mayıs'ın 18'i bizim açımızdan ve Türkiye devrimcileri açısından da Şehitler Günü'dür. Her gün şehitlerimiz var.
Saldırıda kahramanca bir rol oynamış. Yine her gün çatışmalar var, şehitlerimiz var. Şehitsiz bir gün olmadığı gibi, bir güne artık çok şehidi yerleştirme dönemi içerisindeyiz. Ama ilk şehitlerimiz de bildiğiniz gibi bu baharın sıcaklığında yaşama çekilmesinde verilmişti. Haki Karer şahadetinin on beşinci yıldönümü neye ulaşmıştır? Olumlu bir kişiliğin yoldaşça anılması, ona bağlı kalınmasının, b...
Olağan gelişmelerde kahramanlık aranmaz. Olağan ulusal ve parti gelişmelerinde kahramanlık yoktur. Lügattaki anlamıyla kahramanlık, daha çok olağanüstü durumlarda bireyler, halklar, uluslar tarafından politik bir rolün oynanmasında yapılan fedakarlığa, gösterilen cesarete, harcanan emeğe ve bu temelde yaratılan esere verilen addır.
Bir halkın, kahramanlara, su ve hava kadar gereksinmesi vardır. Kürdistan halkı, tarihinin hiçbir döneminde, şimdi olduğu kadar buna ihtiyaç duymadı. Bu, son derece anlaşılır bir şeydir. Çünkü; Kürdistan halkı, t...
Heval ABBAS
Öncelikle başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların 15 Ağustos Diriliş Bayramlarını kutluyorum. 38. 15 Ağustos yılında üstün başarı dileklerimi de ifade ediyorum. Ölümsüz komutanımız Agit yoldaş şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. ‘Özgürlük Zamanı Hamlesi’ temelinde düşmanın amansız saldırılarına karşı direnen herkesi selamlıyorum.
Zaman halkların zamanı, zaman gerillanın zamanıdır. Artık düzenli ordularla, baskı ve sömürüye hizmet eden güçlerle ayakta kalmanın, var olmanın çağı geçmiştir.
Zaferi görme...
HEVAL ABBAS
Tarihsel Toplum Gelişiminde Kahramanların Önemli Bir Rolü Vardır
Bugün 28 Mart, Ulusal Kahramanımız, komutanımız olan Agit Yoldaşın şehadetinin 35. Yıldönümü. Ulusal kahramanlarımız Mazlum ve Agit Yoldaşlar şahsında tüm kahramanlık dönemi şehitlerimizi, özgürlük mücadelesi şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların, halkımızın kahramanlık gününü kutluyoruz.
AKP-MHP’ye verilecek her oy ‘Kürt katliamını onaylıyorum, Kürtleri vur ve öldür’ demektir. Kürtlerin AKP-MHP’ye verdiği her oy Kürt halkına sıkılan bir mermi olacaktır. Bunu böyle bilmek gerekir. PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Stêrk TV’de yayınlanan özel bir programda Rosida Mardin’in sorularını cevapladı. Karayılan, 2019 Newrozu, Türk devletinin mevcut durumu, Kürdistan Savunma Güçleri’nin gerçekleştirdiği Komuta Konseyi toplantısı, Şengal’deki provokasyondan Baxoz’da ilan edilen zafere kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu.
...
PKK Yürütme Komitesi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Stêrk TV’deki Özel Programa konuk oldu. Rosida Mardin’in sorularını cevaplayan Karayılan 15 Şubat 1999 devletlerarası komplosu ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı büyük bir kararlılıkla sürdürülen direnişe ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. "Artık söze yer kalmadı, bıçak kemiğe dayandı, vicdan hareketi başlamalı" diyen Karayılan sürecin olağanüstü olduğunu, herkesin elini taşın altına koyarak sürecin kendisine yüklediği sorumluluğ...
PKK Yürütme Komitesi Üyesi ve Kürdistan Halk Savunma Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan, uluslararası komplonun Önderlik, Hareket ve halk mücadelesiyle boşa çıkarıldığını, ancak tümden parçalanmadığını belirterek, “Uluslararası komplo ancak Önder Apo özgürleşirse tümden yenilmiş olur” dedi. Gerillanın Yeniden Yapılanma Projesi kapsamında köklü bir yenilenmeyi yaşayarak önemli taktik çıkışları yapmayı hedeflediğini kaydeden Karayılan, olanaklar dahilinde çağın teknolojisinden de yararlanılacağını kaydetti.
PKK Yürütme Komitesi Üye...
CENNETİN ÖZGÜRLÜK BAHÇESİYDİ ONLAR İKİ GÜZELLİK
Evet sonbaharda bile yaprakları dökülmeyen iki çiçekti onlar. Kışları kar’ın altında ölmediler. Yazların kavurucu sıcağında hiç… Bütün zorluklara inat hep canlı kalmayı bildiler. Güzellikler, zorlukları tanımaz. Onlarda güzellikleriyle her zaman zorlukları yendiler. Sorxwin ve Nucan yoldaşlar hep İlkbaharın ve Sonbaharın çiçekleriydiler. Onlar yaşam ve doğanın birer ikizi gibi hep bütünlük sağlayıp yaşamda yenilik, canlılık ve tüketen değil yaratan oldular.
Sorxwin yoldaş baharların mor menekşesi, dağlarımızın ceylanıydı. Bahar onunla canlanır ve renk bulurdu. Ağaçlar toprağa çağrı yapar. Tomurcuklara seslenip artık canlanın dercesine içtenlikle seslenirlerdi. O büyük coşkuyla yüzünü ay çiçeği gibi güneşe döner ve her şeye yeninden başlarlardı. Baharları sanki ondan canlılığın coşkusunu alırlardı. Onun yüreğindeki canlılık, sıcaklık ve coşkusu baharın her rengine, taşına, toprağına yansırdı.
Nucan yoldaş ise sessiz, içten ise kaynayan bir volkandı. Kendi içinde coşan, her yönüyle ayrı güzelliklerle halaya durur gibi etrafa sevinçler saçardı. Bir sonbahar çiçeği gibi yazın kavurucu sıcaklığın sonrasında yağan yağmur taneleri süzülen damlaları, toprağa dökülmesi ile başkaldırırdı. Çiğ damlaları ile güzelleşene bu çiçek toprak kokusunda hissederdi içindeki gizli coşkuyu. Sonbahar hüznü tanımadan ayrılık mevsimi ile vedalaştı. Çünkü onlar doğanın kurallarını biliyorlardı. Ayrılık, zaman geldi dercesine vakit geçip gitti. Erkende olsa ayrılık vakti gelmişti. Bu ayrılık bir kopuş değil yeni yeni açan tohumlarını serpti. Mezopotamya’nın kutsal topraklarına. Biz de ayrılıklar yeni başlangıçları ifade eder, ölüm ise yeniden yaşam demektir. Bu her iki çiçek büyük aşkların arayışçıları ve özgürlük tutkusuydular. Özgür cennetin kapıları kapanmıştı. Yazılmayan tarihin karanlık sayfalarının bilinmezliklerine. Yazılmayan tarih cennetin kapılarını kapatmıştı. Öldürülen tanrıçaların yeniden canlanan iki tanrıça tohumlarıydı onlar. Hem cennetin tanrıçalarıydılar hem de iki çiçeğiydiler.
Onlar kapanan cennetin kapılarını yeniden açan bu özgürlük bahçesini büyüttüler. Eğer ki yaşamın hepsi bu çiçekler renginde ve kokusunda olursa dikenler hiçbir şeyi acıtmayacaktır yaşam çiçeklerini. Çünkü güzellik güzelliği doğurur.
Çok mutlu ve şanslıyım ki bu cennetin her iki çiçeğini tanıyıp kokularını içime nefes nefes çektim diye. Ve çok da hüzünlüyüm ki onlardan erken ayrıldım.
Devrimci Selam ve Saygılar
28-3-2009
Beritan Kamışlo
DAĞ YÜREKLİ HALİL DAĞ’IN SEVDASINA “RÛMETNAME”DİR
“Botan Defteri”olarak adlandırılan bu deftere ikinci defadır yazı yazıyorum. Birincinin de bundan bir yıl önce Xelîl arkadaşın ısrarıyla Botan’la ilgili duygularımızı dillendirmiştik. Akabinde Xelil arkadaşında içinde olduğu 15 yoldaşın Hêzil vadisinde ölümsüzler diyarına gidişlerine içimiz burkularak tanık olduk.
Genelde arkadaşlar Botan’ı anlatırken coğrafyasından başlarlar. Coğrafyası şüphesiz anlatılmaya değerdir. Fakat ben Botan’ı Botan yapanlardan bahsetmek istiyorum. Bizce artık netleşmiş bir gerçek var. Yapmak ile anlamak arasında ışık hızında bir ilişki vardır. Botan’ı Botan yapanlar onun anlamını derinden hisseden ve bilince çıkaran kahramanlarıydı. Heval Xelil’in deyimiyle “ben kahramanlarım” yani gerillalarıydı. Bu kahramanlarla Botan bir coğrafyadan çok daha fazlası bir anlama kavuştu. İşte hevalê Xelil bu anlamın avcısıydı, arayışçısıydı ve şüphesiz sevdalısıydı.
Anlama ya da mana, Xelil yoldaşın her olay ve olguda esas aldığı bir yaklaşımdı. Hiçbir şeyin anlamsız olmadığını, anlamla bir şey var olacağına kesin inanç getirmişti. Bundan dolayı da anlamsız gerçeğe ters yaklaşımlara öfkeliydi. Botan nasıl bir coğrafyadan daha öteyse gerillada onun için bir klasik askerden çok daha fazlasıydı. Gerilla anlayandı, anlam verendi, yaratandı, bir bütünen çağın büyük ihanetine uğramış söze, manaya, öze dönüştü.
Botan’a tekrar gelişimdeki amaç; Botan’dan Dersim’e kadar yitik bir ülkenin çocuklarıyla hem yaşayıp hem de onları elleriyle yeniden yazılan insanlık tarihinin her karesini, her anını belgelemekti. Çünkü O, şu anda yaşanılanların tarihsel değerinin farkındaydı ve onu yaşayıp tarihe geçirmek anlatılmaz bir heyecandı. Bu heyecan derin bilinçten gelen anlamanın, sezginin coşkusuydu.
Botan’ı Botan yapanlara saygının gereği başlığa rûmetname koymayı doğru buldum. Rûmet; saygı, onur, asalet anlamına gelir. Bir şehide bunları bahşetmek hem anlamı gereğidir hem de borçtur. Hele hele Xelil yoldaş gibi bir yoldaşın kavramların içeriğine denk duruşun hakkını vermesek de adına Rûmetname demek ve onun şahsında tüm şehitlere sunmak insani yaklaşımında gereğidir.
Xelil yoldaşımızın Botan’ın son yıllarda yaşadığı sorunlara karşı da eleştirileri, sistemleri vardı. Kahramanlarım dediği gerillaların mevcut duruşuna sistem ve eleştirileri vardı. Sitemle eleştiriyordu. Daha doğrusu duygulu eleştiriyordu. Hem aklımıza hem de yüreğimize hitap ediyordu. Çünkü devrimci ve sanatçıydı. Duygunun da aklın da yasalarını biliyor, hitabında bunu harmanlıyordu. Özellikle anlamada yaşanan zayıf, ilgisiz yaklaşımlara tepkiliydi. Bir eğitimde Ehmede Xani’den anlama üzerine verdiğim bir şiir kitabı onun epey hoşuna gitmiş hem de geçen onca zamana rağmen aynı sorunun devam etmesine üzülmüştü. Hozanımız şöyle diyordu;
“Yakan gözler olmazsa dilberin ay yüzlü çehresi ne yapsın?
Kılıcı kından çeken olmazsa keskin kılıç ne yapsı?
Anlayan, yorumlayan olmazsa MANA ne yapsın?”
Şüphesiz Xelil yoldaş, güzel, estetik olan her şeye büyük ilgi duyardı. O güzelliğe, estetiğe tanrısal, toplumsal anlam verenlerdendi. Simetrik bir yüz, cesur bir savaşçı, aydınlanmış bir kişilik, onun ilgi alanıydı ve ona göre kahramanları kendini, fiziken ve zihnen güzelleştirmiş cesur savaşçılar olmalıydı. Özcesi, sevmenin, savaşmanın ve anlamanın iç içeliğine vurgu yapıp bu temaları sanatsal faaliyetlerine işleme çabasını veriyordu.
Diğer yandan Avrupa’da büyümüş, kültürel olarak Kürt kültürünün etkisinde şekillenmesine rağmen özellikle bu anlamda kendi kültürel değerleriyle buluşma çabası son derece anlam yüklüydü. Öze dönüşün bu yönüne de ısrarla ilgi ve dikkat çekiyordu.
Xelil yoldaştan Masiro Sidar yoldaşa kadar şehit düşen yoldaşların anısına bağlılığın yegane yakın anlamın gücüne inanmak Önderliğin halkı, şehitleri kavramada eksik kalan yanlarımızı güçlendirmektir. Anlama-bağlanma-inanma; zincirleme reaksiyona geçtiğine göre bu görev ertelenemez. Bu görevi yerine getirmenin ilk şartı da kendini bilmedir. Yine Ehmedê Xanî’nin dediği gibi.
“Lİ vi zemani de, herkes mîmarê diwarê xwe ye”
Şahadetlerinin birinci yıl dönümünde Hêzil şehitlerini saygıyla anıyoruz.
15 Ağustos 1984 gerilla atılımımızın 38. yıldönümünü yaşıyor ve Devrimci Halk Savaşı’nı zaferle taçlandıracağımız 39. Zafer Yılı’na yürüyoruz. Bu temelde öncelikle işgalci ve sömürgeci düşmana her gün ağır darbeler vuran gerilla güçlerimizi ve 15 Ağustos çizgisinde özgürlük için savaşan herkesi selamlıyoruz. Başta Önderliğimiz olmak üzere halkımızın, bütün yoldaşların ve devrim için mücadele ede...
3. Dünya savaşının ortaya çıkarttığı fırsatlar ve hakim sistemin yaşadığı kaos süreci ezilen toplumsal kesimler için tarihi bir öneme sahiptir. Bu sürelerde eski dengeler yıkılıp ve yeni dengeler kurulmaktadır. Bu süreçler stratejik anlamda değişim, dönüşümün yaşandığı ve hegemon güçlerin tam anlamıyla hakimiyet sağlayamadığı ve bu sayede boşlukların ortaya çıktığı sistem karşıtı devrimci mücade...
16. yüz yılda gelişmeye başlayan kapitalist modernite sistemi Birinci Dünya savaşı sonrası kendini tekelleştirerek hegemon sistem haline getirdi. Birinci Dünya savaşı ihtiyaç duyulan hammadde kaynaklarını gasp etme ve pazar paylaşımını amaçlıyordu. Pazar kapma arayışı iki dünya savaşında yüz milyondan fazla insanın canına mal oldu. Almanya ve İngiltere arasında sistemin hegemon gücü olma sava...
Bilindiği gibi Uluslarası Komplo’nun 23. yıldönümünü yaşamaktayız. Bu komplonun amacı Rêber APO şahsında Kürt Özgürlük Hareketi’ni yok etmektir. İmralı tecrit ve işkence sisteminde normal bir insanın bu kadar süre direnmesi mümkün değildir. Önder APO adeta çelikten irade, büyük bir inanç ile bu saldırılara karşı tarihi bir direniş sergiliyor. Önder APO sadece komployu boşa çıkarmadı, aynı zaman...
Önderliğimizin doğum günü olan 4 Nisan’ı öncelikle Önderliğimize ve tüm halkımıza, tüm yoldaşlarımıza kutluyoruz. Özellikle de içinde bulunduğumuz yılın direniş çizgisini belirleyen, Önderlik üzerindeki tecridi kırmak için canlarını açlık grevine yatırarak Önderlik etrafında kenetlenen açlık grevi direnişçilerine Önderliğimizin doğum gününü kutluyoruz. Yeni bir 4 Nisan’ı karşılarken Önderliğimizin...
Çağlar boyunca insanlık tarihinde tanıklık edilen bir çok devrimsel çıkış olmuştur. Ve damgasını insanlık mücadelesinde, zulme ve zalimliğe karşı duruşuyla bilinmektedirler. Direniş geleneğini İnana, İştar ve Mezopotamya tanrıçalarından devralan Zerdüşt, Maniden, ta ki Budalardan, İbrahimlerin Nemrutlara karşı çıkışından tutalım, İsaların, Firavununun, insanlara karşı yağdırdığı talan ve insanlı...
Ateş, Newroz bir efsanenin, bir halkın yeniden yaratılmasıdır. Belki de en yalın sözlük anlamı budur. Çünkü bu efsane ile Kürt çocukları ve kuşakları tarihin satırlarının arsından dağ başlarına teker taşımış, zalimler ve kahramanlar yeniden vücut bulmuştur.
Newroz' un "uzak" tarihinden bahsetmemek olmaz... Kral Cemşit'in devrilmesi ile yerine geçen Dehaq kısa zamanda etrafına dehşet salar. Bir ha...
Cezaevinden yazan ve üzerinde durduğum hususlarla yakından ilgilenen bir arkadaş mektubunda mürşit-mürit ilişkisi üzerinde duruyor, bu ilişkide önemli olan şeyin edep halkasını yakalamak olduğunu belirtiyordu. Mürşitle ilişkide adabı gözetmek demek, yüksek bir anlama gücü temelinde Mürşidi izlemek demektir. Mürşidi taklit eden, kendini Onun yerine koymuş sayılır ve bunun edeple ilgisi yoktur. Bu a...
Özgürlük öncümüz PKK’nin resmi kuruluşunun 40. yılına giriyoruz. Kürt özgürlüğünün 40. yılına adım atıyoruz. 40. tarihi Kasım’ını yaşıyoruz. Öncelikle daha şimdiden PKK’nin 39. resmi kuruluş yıl dönümünü başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşlara halkımıza ve insanlığa kutlu olmasını, başarı ve zafer getirmesini diliyoruz.
Önder Apo’nun “benim gizli ruhum gibiydi” dediği Haki Karer yoldaş şahsın...
Son süreçte KDP’nin Ankara ziyareti ve ardından Şengal’e saldırması ile birlikte KDP, Kürt halkına yönelik ihanet savaşının startını verdi. KDP’nin Şengal saldırısında da ortaya çıktı ki; KDP başta Güney Kürdistan halkının nezdinde ve dört parça Kürdistan’da ihanetçi olarak damgalandı ve teşhir oldu. Ve tüm...
Kemal'i anlamak, bir anlamda Önderliği anlamaktır. Kemal Pir'in kişilik ve mücadele özelliklerini, onun felsefe ve mantığını, yaşam ve mücadele tarzını anlamak, bizi Önderliği anlamaya, doğru pratikleşmeye ve başarıya götürür.
PKK'nin kurucuları arasında yer alan Cemil Bayık, Kemal Pir'in Apocu Hareketin ilk çıkış yılları ve sonrasındaki sürecini değerlendirdi. Bayık, yeni paradigmanın ve zihni...
Önderlik Güneybatı Kürdistan’da büyük ve anlamlı bir çalışma yürütmüştü. Önderliğin bu anlamlı çalışması halk üzerinde ciddi bir etki yaratmıştı. Halkın Önderliğe olan bağlılığı ve Önderliği sahiplenme duygusu bizleri de etkilemişti. Ben de bu etki ile büyümüş, daha küçük yaşta halka bağlılık duygusuyla yetiştirilmiştim. Bu etkilenme sonucu Önderlik üzerine çok okudum, anlatılanları dinledim. Anl...
“Acıya, gözyaşı dökmeye zamanımız olamaz.”
Partimizin 5. Kongre süreciyle beraber, ülkede yeniden bir hareketlilik süreci başlamıştı. Eyalette yaşanan kayıplar ve kongreden eyalete gelen arkadaşlarla, fırtına birliklerinin oluşturulması gündemleşmişti. Biz de, Hamza arkadaşın sorumluluğunda, Habizbına bölgesinin Dilveria alanındaydık.
Dilveria alanı; Hasankeyf, Gercüş Savur üçgenini kapsayan ...
“Onun kalbi, benim de şuurum durmuştu sanki”
’1994 yazını yaşıyor ömürlerimiz... Aylardan Haziran. Hakkari’de Karnesa alanındayız. Bu alanda dört mevsimi bir günde yaşar insan. Bir yandan yaz mevsiminin kavurucu sıcaklığıyla terden sırılsıklam bedenlerimiz... Diğer yandan üst üste birikmiş, yıllanmış karlarla örtülü toprak... Hemen yanında tüm bunların ortak emeğiyle yaratılmış gibi duran rengare...
Evet sonbaharda bile yaprakları dökülmeyen iki çiçekti onlar. Kışları kar’ın altında ölmediler. Yazların kavurucu sıcağında hiç… Bütün zorluklara inat hep canlı kalmayı bildiler. Güzellikler, zorlukları tanımaz. Onlarda güzellikleriyle her zaman zorlukları yendiler. Sorxwin ve Nucan yoldaşlar hep İlkbaharın ve Sonbaharın çiçekleriydiler. Onlar yaşam ve doğanın birer ikizi gibi hep bütünlük sağlayı...
Üç yıl sonra. Yıl 96. İçinde olduğum tabur Avaşin'den Ertuş'a doğru geceleyin yol aldı. Bahar takvimlerde bitmiş, yaşamda ise hala hüküm sürüyordu. Bir su çıktı önümüze, kabaran, yatağından taşan, gürültülü bir su. Karanlığın içinde el ele tutuşup gruplar halinde geçtik suyu, dizin üzerine kadar ısl...
2011 Yılının 10 Nisan sabahıydı. Bu sabah keşifçi bendim. Dorşin’nin Kelasor vadisi sisten görünmüyordu. Sabah saat 8’e kadar etrafı keşfetmiştim. Yakın çevrelerin dışında hiçbir şey göremeyince kendimi noktaya arkadaşların yanına bıraktım. Nokta küçük bir vadinin içinden akan bir dereciğin kenarında idi. Renas, Fırat, Er...
Sabah olmuş, akşam yapılan uyarılara güneş doğuncaya kadar harfiyen uyulmuştu. Bütün günümüz manga yerleri yapmakla geçmişti. 10 Mart 1997 senesiydi.
Günler günleri kovalıyordu ve bizi en çok yağmurun yağışı veya ondan daha kötüsü adeta bazen yaşamı felç eden dolu yağışı zorluyordu. Newroz bayramı gelip çatmıştı. G...
Bir hayalim var
Kimseye anlatamadığım
Kırılmasından korktuğum
Bir hayalim var
Hayalimde büyük bir umut,
Kocaman bir sevgi var.
Başkan’ım,
Hayalimle her yerde seni arıyorum, dağların yüceliğinden bakışlarını istiyorum. Rüzgârlardan sesini istiyorum! Çiçeklerin canlılığında, kuşların kanadından her yerde, her şeyde seni arıyorum.
Ve yüreğimd...
Üç metrelik bir yaşam alanında mahkûm edilen bir Güneş… Bir Güneş sistemi bir odada nasıl mahkûm kılınabilir ki? Bu güneşin yüceliğinin hala farkında değil karanlıkların içinde kendilerini kaybedenler. Bu Güneş ki bütün ışınlarını dünyanın bütün özgürlük kokan yüreklerine ulaştırır. Ve ulaşt...