Basına ve Kamuoyuna!
Munzur Stêrk, Artım Ciwan ve Berxwedan Cûdî yoldaşlarımız, 3 Temmuz 2018 günü Garê bölgesindeki Apollo Akademileri’nde eğitim faaliyetlerini yürütürken gerçekleşen düşman saldırısı sonucunda şehadete ulaştılar.
Munzur yoldaşımız, Apollo Akademiler Komutanlığı’nın bir üyesi olarak görevi başındayken, Artım yoldaşımız Fuat yoldaşın güvenliğinde, Berxwedan yoldaşımız da akademi faaliyetlerinde yer alırken şehadete yürüdüler. Rêber Apo’nun ilk yol arkadaşı, büyük mücadele öncümüz ve Partimiz PKK’nin kurucularından Fuat – Ali Haydar Kaytan yoldaşla birlikte şehadete ulaşan Munzur, Artım ve Berxwedan yoldaşlarımızı sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
Fuat, Munzur, Artım ve Berxwedan yoldaşlar şahsında tüm mücadele şehitlerimize verdiğimiz bağlılık ve zafer sözümüzü yineliyoruz. Şehit yoldaşlarımızın en büyük amacı olan Özgür Önderlik, Özgür Kurdistan yürüyüşünü başarma kararlılığında olduğumuzu belirtiyoruz.
Bu temelde şehitlerimizin değerli ailelerine, yurtsever Dêrsîm halkı başta olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
|
|
Kod Adı: Munzur Stêrk |
Munzur Stêrk – Erdal Yıldız
|
|
Kod Adı: Artım Ciwan |
Artım Ciwan – Delil Hülaku
|
|
Kod Adı: Berxwedan Cûdî |
Berxwedan Cûdî – Yasin Garan
Hakikatin anlamı, sesi ve somut ifadesi olan şehitlerimiz bizlere hakikati en iyi anlatan yaşam pusulamızdır. Munzur Stêrk yoldaşımız, kendi gerçeğini, kişiliğini ve mücadele tarihini en hakiki ve özlü bir biçimde 5 Şubat 2002 günü çok iyi yoğunlaşarak kaleme aldığı bir raporunda şu şekilde kaleme almıştır:
‘’Dêrsîm’in Mazgêrd (Mazgirt) ilçesinin Akpazar nahiyesinin Şevki mezrası köyünde doğdum. Beş yaşına kadar köyde büyüdükten sonra babamın işi dolayısıyla Xarpêt (Elazığ)’a göçmüşüz. Dêrsîm’i fazla tanıdığımı söyleyemem. Sivildeyken Dêrsîm’i fazla gezmedim. Gerillada geri çekilme sürecinde Koçgirî’den gelirken Dêrsîm’in sınırlı bazı yerlerini gördüm, doğu alanında belli bir süre kaldım. Aşiret olarak Dêrsîm’in Hiran aşiretindeniz. Doğup büyüdüğüm aile Alevilik’ten kaynağını alan dürüstlük, doğruluk gibi manevi değerleri bize aşılamaya çalıştı. Bu yönlü bize sürekli nasihatler verdi. Aile ve akraba çevrem devrimcilere yakındı. Doğup büyüdüğüm köyde Türkiye sol hareketleri etkiliydi. İki amca oğlum farklı örgütlerde mücadele yürütürken faşistler tarafından vuruldular. Amcamın çocuklarının cenaze töreninde devrimcilerin oluşturduğu kalabalık beni etkilemişti. Amcamın oğlunun cenazesini kaldırdıktan sonra köyün bazı çocuklarını örgütleyip intikam alacağımıza dair ettiğimiz yeminleri hatırlıyorum. 80’lerde yaşadığımız süreç böyleydi. 1980 sonrası süreçte Apocuları ilk kez duydum.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Xarpêt’de okudum. Her okulu başarıyla bitirdim ancak okulu sevdiğimi söyleyemem. Üniversiteye gidene kadar hep ailenin yanında kaldım. Her yaz köye geliyordum. Köye gitmek, orada yaşamak içinde bulunduğum toplumu anlama açısından önemliydi. Köyde Kürtçe konuşulması, ulusal değerlerin daha fazla korunması durumu vardı. Çelişkileri daha iyi görme açısından önemliydi. Köye gittiğimde durumu en yoksul olan akrabalarımın yanında ağırlıklı olarak kalıyordum. Onları kendime daha yakın hissediyordum ve daha rahat ediyordum. Köyde sürekli çalışır, onlara yardım ederdim. Bu yüzden sevilirdim. Ailede yaşanan Kürtlük ve Alevilik tartışmaları bende bir Kürtlük bilincinin uyanmasını sağladı ve giderek çelişkilerin yaşanmasına yol açtı. Dêrsîmli ve Alevi olmaktan dolayı toplumda değişik gözle bakılmasına yol açıyordu. Bu durum bende sürekli tepki uyandırıyordu. Hem bu durumdan dolayı yaşadığım çifte standart, hem genel toplumsal gerçeklik içinde yaşanan durumlara karşı birçok kez tavır alışlarım, tartışmalarım yaşanmıştır. Kişiliğimde öne çıkan bir yan; haksızlıklara karşı boyun eğmeyen ve tavır alan yanımdı. Sorun sadece bana yapılması değildi, başkası da olsa bu tip durumlar karşısında tavır alıyordum. Çocukluk dönemindeki oyun arkadaşlarım arasında cins ayrımı yoktu. Bazı kadın arkadaşlarla basketbol, futbol oynardık. Bêrîtan – Gülnaz Karataş, Zinarîn – Selma Doğan gibi arkadaşların da içinde olduğu oyun arkadaşlarımız vardı. Bêrîtan arkadaş daha o dönemde diğer arkadaşlardan farklılığıyla dikkat çekiyordu.
Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nü kazanıp üniversiteye gittim. Şekillenen kişiliğim metropol yaşam gerçeği karşısında oldukça zorlandı. İstanbul’un metropol yaşam gerçeği içinde, kapitalist yaşamın ortaya çıkardığı ilişkiler içinde, kendi başıma ayakta durmaya çalışma, üniversite ortamındaki siyasal gerçeklik, içine girdiğim düşünsel arayış benim için çelişkilerle dolu bir süreç oldu. Üniversitede yurtsever arkadaşların olduğu ortama girdim. Üniversite ortamında Dêrsîmli epey arkadaş vardı, hem Türkiye solu hem de yurtsever ortamın içindeydiler. İki yıl boyunca üniversitede yurtseverlik temelinde mücadele bilinci edinip siyaset yaparak mücadeleye hizmet etmek istedim. Bu temelde Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bölümü’ne kayıt yaptırdım. Fakat daha ilk yılda üniversiteyi bırakma durumu yaşandı. Çünkü sistem sınırları içinde bir siyasetle Kurdistan’daki soykırım saldırılarının durdurulamayacağı açıktı. Bu dönemde tanıştığım Elbîstanlı Orhan Gök arkadaş (daha sonra 1996’da Güneybatı Eyaleti’nde şehit oldu) mücadeleye katılmamda etkili oldu. Yaşananlar karşısında seyirci kalmak, bir şeyler yapmamak bende zorlanmaya yol açıyordu. Orhan arkadaşın kişilik özellikleri, yaşam, ilişki tarzı, mücadeleye olan bağlılığı, bu yönlü emek ve çabası beni etkilemişti. Benimle de ilgileniyordu. Kapitalist sistemin bireyi tüketen, yozlaştıran ortamlarından biri olan üniversite ortamında ben önemli bir aydınlanmayı yaşayarak sistem içinde erimedim. Sosyalist düşünceyle tanışmak ve bunu PKK gerçeği içinde anlamaya, kavramaya çalışmak beni kendine çeken bir gerçeklik olarak gelişiyordu. PKK gerçeği beni her yönüyle yeniden yapılandırıyordu. Öğrendiğim gerçeklikler beni kendime getiren, ulusal, siyasal, sosyal olarak yenileyen gerçeklerdir. Tüm bunları öğrenip de ona rağmen düzende kalmayı artık kişiliğim ve ahlak ölçülerim kaldırmıyordu. Anlamadan, ikna olmadan bir katılım geliştirmemeye çalıştım. Bu dönemde özellikle Önderlik kitapları, Parti yayınları üzerinde giderek yoğunlaşma gelişti. Önderlik gerçeğini öğrenmeye çalıştıkça büyük bir merak ve heyecan duyuyordum. Kendimde bir yenilenme, gelişme açığa çıkarıyordu. Doğayı ve toplumu daha iyi algılama ve anlam vermeyi, giderek düşünce gücünün önemini kavramayı açığa çıkarıyordu. Bu yıllarda öğrenci gençlik içinde yer alarak o dönem gelişen örgütsel – eylemsel çalışmalara katıldım, okul bünyesinde YCK sorumluluğu yaptım.
Sistemle bütünleşmeme, devrimci değerlerle tanışma ve giderek gelişen netleşme düzeyi, mücadeleye layık olabilmenin en iyi yolunun gerillaya gitmekten geçtiği inancı gerillaya katılmamı sağladı. Semsûrlu arkadaşlardan Semsûr’da bir ilişkinin adresini alarak, tek başıma o ilişkiyi bularak 20 Mayıs 1995 tarihinde gerillaya katıldım. Gerillaya katılmak, dağa çıkmak, silah kuşanmak benim için artık büyük bir tutku olmuştu. Özgür dağlarımızın özgür bir savaşçısı olmaya çalışarak halk mücadele tarihinde üzerime düşeni yapma eğilimi vardı. Devrimci düşüncelerle tanıştıktan sonra kendimi eğitmeye ve Parti eğitimine her zaman önem verdim. Eğitim benim için büyük bir değer ifade etmektedir. Her zaman ciddi yaklaştığımı söyleyebilirim, başarının yolunun da buradan geçtiğine inanıyorum. Bakur’da kaldığım 6 yıl içinde 1996 – 1997 kışı dışında hiçbir kışı eğitimsiz geçirmedim. Eğitimler benim yürüyüşümde önemli bir yere sahiptir. Kendimi her zaman eğitimle yoğurabilecek bir hamur gibi tutarak, bu noktada dogmatik olmayıp, anlayıp kavradığım bir şeyi yaşam tarzı haline getirmeye çalışmışımdır. Eğitimsizlik ve beyin faaliyeti olmadan devrimci olunamayacağı, yapılan devrimciliğin ise düşmandan çok kendine zarar vereceği açıktır.
Bulunduğum alanların koşullarından dolayı gerilla tüm çalışmaları yapan durumdaydı. Bu da gerillayı kendini bir çalışma alanıyla sınırlandırmamayı her çalışmayı yapacak durumda tutmasını beraberinde getiriyordu. 1995 – 96 yıllarında Semsûr’da kaldım. 1997’de Koçgirî’de bulundum. Daha çok cephe çalışmaları ve ağırlıklı metropol bağlantılı çalışmalarla ilgilendim. Bu süreçte manga komutanlığı yaptım. 1998’de Koçgirî’de takım komutanlığı görevi aldım.
Önderliğin kadın özgürlük çizgisini mücadele içinde giderek anlamaya başladım. Bu temelde Önderliğin geliştirmiş olduğu kadın özgürlük çizgisi tamamen kabullendiğim bir gerçekliktir. Bu çizgi, sınırsız bir gelişmeyle özgür insanı açığa çıkarmayı amaçlarken ve bunun içinde duygu, düşünce ve estetiğiyle güzel kadını açığa çıkarma çabaları karşısında kendim de çok etkilendim. Hem erkeği hem de kadını daha iyi tanıdığımı söyleyebilirim. Kadın özgürlük çizgisi erkek egemenliğine karşı gelişirken kendimdeki erkek egemenlikli yanları görme, bu çizgiye karşı bir tepki değil, bunu anlama, özümseme ve kendimi dönüştürmeye çalışma çabalarına dönmüştür. Bende uyanan heyecan ve merakla daha fazla araştırma, inceleme içine girmişimdir. Kadının gelişip güçlenmesi, erkekle eşit ve özgür bir yaşamı paylaşabilecek bir düzeyi yakalayarak erkeği de dönüştürme gücünü açığa çıkarabilmesi temennimdir. Bu yüzden kendimdeki erkek egemenlikli anlayışlara karşı mücadele ediyorum. Oldukça zor bir konu olan bu sorunun, kendimi çözme ve bunu süreklileştirmeyle sağlanacağına inanıyorum.
9 Ekim 1998’de başlayan komplo süreci benim beklemediğim bir süreçti. Önderliğin Suriye’den çıkıp Avrupa’ya gidebileceğini hiç düşünmemiştim. Avrupa ikiyüzlülüğünün ve çifte standartlı politikalarının tehlikeli olduğunu düşünüyordum. 15 Şubat Komplosu bende şok etkisi yarattı. Bu durum bende büyük bir acı uyandırdığı kadar, büyük bir öfke, kin yarattı. Oldukça üzüntülü olduğum bir süreçti. Komployla beraber PKK kadrolarına karamsarlık hakim kılınmaya çalışılsa da, Önderliğin yarattığı kadro gerçeği mücadeleyi devam ettirebilecekti. Bunun inancı bende güçlüydü. Kişi olarak bu süreçte her şeyi yapmaya hazır bir biçimde katılmayı esas aldım. Sonraki sürece de bu bilinçle katılmaya çalıştım.
1 Ekim 2001’de Erzirom Eyaleti’nden Medya Savunma Alanları’na geçtim. Burada Parti Merkez Okulu’nda eğitime katıldık. Parti’yi Parti’nin yaratıcılarından öğrenmeyi çok istiyordum. Eğitim sürecine hem bir dinleyici hem de gücüm oranında eğitimi zenginleştirme, kendimi eğitme ve bunu ortamla paylaşma temelinde katıldım.
Önderliğe doğru bağlılık ve yaklaşım; her şeyden önce Önderlik çizgisini ruhta, duyguda ve düşüncede örgütlemek ve pratikleştirmektir. Önderliğe bağlılık; Önderliğin pratik uygulayıcısı olarak kendini sınırsız bir gelişme içinde çözümü kendinde gerçekleştirip Önderlik düşüncesinin yaşamsallaşması için kendinden her türlü feragati yaparak doğru bir tarz ve güçlü bir tempoyla çalışmaktır. Yeni dönem militanı kendini Önderlik çizgisi doğrultusunda donatıp örgütleyerek Parti çalışmasının her türüne cevap olabilecek düzeye ulaştıran komple militanlıktır. Bu da zihniyet ve vicdan devrimini kişinin kendisinde gerçekleştirme düzeyiyle bağlantılıdır. Beni mücadele etmekten alıkoyan herhangi bir husus yok. Parti’nin her türlü çalışmasına hazır olduğumu belirtebilirim.’’
2002 yılındaki bu sözlerle yaşamını ve 7 yıllık mücadelesini değerlendiren Munzur yoldaş, aynı zamanda yüksek kararlılığını ortaya koydu. Yüzü daima hak ve hakikate dönük olan Munzur yoldaş, nasıl inandıysa öyle konuştu, nasıl konuştuysa öyle yaşadı. Özü, sözü, kişiliği ve pratiği tutarlı bir devrimci olarak yürüdü. Emekçi kişiliği, iktidar hırsından arınmış karakteri, dervişane tarzıyla en zorlu yıllarda Bakurê Kurdistan’ın en zorlu coğrafyasında yedi yıl boyunca gerillacılık yaparak komutanlaştı. Edindiği büyük yaşam tecrübesini, bilgi ve birikimini yoldaşlarıyla paylaşmak, halkımız ve Hareketimiz için ürüne dönüştürmek, ideolojik ve teorik mücadeleyi yükseltmek üzere 2002’deki eğitimden sonra Bilim ve Aydınlanma Komitesi’ne geçti. Özellikle Uluslararası Komplo sonrasında PKK içinde geliştirilmeye çalışılan ihanetçi tasfiyeci anlayışlara karşı Apocu çizgide mücadeleyi yükseltmeye çalıştı. İdeolojik ve örgütsel mücadelenin savaştan daha zor ve yakıcı olduğunu görerek tüm gücünü düşünsel çalışmalara verdi. Bir hakikati ortaya çıkarmanın, onu anlatmanın ve aynı zamanda korunması için nasıl bir çaba verilmesi gerektiğinin ne denli zor olduğunu biliyordu. Munzur yoldaşımız, bu anlamda dağların mütevazı bir bilgesi, Apocu devrimcisi, düşünce emekçisi, hakikat savaşçısı, özgürlük gerillası olarak hakikat yolunu yürüdü. Mücadele süreci boyunca hep bu bilinç ve tutarlılıkla yürüdü. Tüm görev ve sorumluluklarına sahip çıkarak yerine getirmeye çalıştı.
Munzur yoldaşımız, farklı mücadele sahalarında ve çalışma alanlarında rol oynadıktan sonra HPG’deki Apollo Akademiler Komutanlığı’na geçti. Apollo Akademiler Komutanlığı’nın bir üyesi olarak erdemli bilge kişiliğiyle yoldaşlarının eğitimine katkıda bulundu. Rêber Apo’dan edindiği bilinci ve hakikat yoldaşlığını hesapsızca paylaştı. Etkili üslubu, çekici tarzı ve içtenliğiyle savaşçılarını eğitti. Gördüğü her yoldaşta sade duruşuyla çok büyük bir etki bıraktı. Her birimiz üzerinde emeği olan Munzur yoldaş, özellikle de HPG’nin yeniden yapılanmayı geliştirdiği süreçteki çabasıyla öne çıktı.
Dêrsîmli Munzur yoldaşımız, hemşerisi olan büyük mücadele öncümüz Fuat – Ali Haydar Kaytan yoldaşla birlikte Apollo Akademilerinde ders verme sürecinde birlikteyken 3 Temmuz 2018 günü gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaştı. Munzur Stêrk yoldaşın 23 yıllık kesintisiz mücadele yaşamı, büyük bir anlam deryasına dönüşen kişiliği, hakikat savaşçılığı, bilgeliği, Apocu fedai militanlığı ve komutanlık tarzı biz yoldaşları tarafından daima örnek alınacaktır.
Artım Ciwan yoldaşımız, Amed’in Farqîn ilçesinde yurtsever bir ailenin ferdi olarak yaşama gözlerini açtı. Ancak işgalci Türk devletinin Kürt halkına yaptığı zulüm, köy yakmaları, işkence ve baskılar Artım yoldaşımızın ailesini göçe zorladı. Bu yüzden 15 yaşına kadar Suudi Arabistan’ın Medine şehrinde büyüdü. Burada okula gitti ve kendisini geliştirdi. Anadili olan Kürtçenin yanı sıra Arapça ve Türkçe de öğrendi. 15 yaşına girdiğinde Amed’e geri dönme imkanı buldu. Halk ve ülke aşkıyla Kurdistan’a kavuşma imkanı bulduğunda yüreği büyük bir mutlulukla doldu. Hayatına renk gelen Artım yoldaşımız, hızla Kürt çocukları ve toplumuyla bütünleşti. Düşman gerçekliğini zaten ailesinin karşılaştığı zulümlerden bilen Artım yoldaşımız, aynı ceberut devlet gerçekliğini birebir gözleme imkanı da buldu. Dokuz yıl Medine’de, iki yıl Amed’de okuyan yoldaşımız, Türk devlet okullarının yalnızca asimilasyona hizmet eden ve devlete kul yetiştiren bir yer olduğunu görünce bırakma kararı aldı. Okulu bıraktıktan sonra bir emekçi olarak çalıştı. Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve ailesinden gerçekleşen katılımlar kendisini etkiledi. Ailesinden güçlü bir toplumsal ahlak ve yurtseverlik kültürü edinen Artım yoldaşımız, mücadeleye dahil olmak için arayış içerisine girdi. Artım yoldaşımızın yurtsever ailesinden mücadele saflarına katılan Andok Farqîn – Sipan Hülaku ve Sipan Dildar – Berat Hülaku yoldaşlarımız daha sonra farklı tarihlerde şehadete ulaştılar. http://www.hpgsehit.com/index.php/ehit-kuenyeleri/2019-sehitleri/item/7630-sipan-dildar-berat-hulaku
https://www.sehidenrojava.com/index.php/nasnameya-sehidan/sehiden-2016/item/380-andok-farqin
Artım yoldaşımızın ailesinden gerçekleşen bu katılımlar kendisini etkiledi ve Amed’de yurtsever devrimci gençlik faaliyetlerine katıldı. Gençlik hareketi içerisinde faaliyet yürütürken Kürt halkını, Kurdistan’ı ve kendisini daha iyi tanıdı. Bir yerden sonra yürüttüğü mevcut çalışmalar Artım yoldaşımızı tatmin etmedi ve halkına daha büyük hizmet etmenin arayışına girdi. Bu temelde profesyonel bir devrimci olma amacıyla 2014 yılının Şubat ayında gerillaya katıldı.
Artım yoldaşımız, PKK içine adım attığında en çok PKK’nin komünal yaşamından ve yoldaşlık ilişkilerinden etkilendi. Farklı ülke ve şehirler gören biri olarak, böylesine anlamlı, yüce amaçlara adanmış ve maneviyatı yüksek yaşamı hiçbir yerde bulamadığını dile getirip bu onurlu yaşamın bir neferi ve özgürlük savaşçısı olmayı amaçladı. Önderliğe, şehitlere ve halkına layık olmak Artım yoldaşımızın en büyük hedefiydi. Bilinçli, kültürlü ve olgun bir genç olan Artım yoldaşımız, büyük bir aşkla gerilla yaşamına dahil oldu. İlk eğitimlerini büyük bir başarıyla ve hızla bitirdi. Erkenden pratiğe atılıp tecrübe kazanmak için önemli bir çaba harcadı. 2014 sonbaharından 2015 baharına kadar Şehîd Mehmed Goyî Operasyon Okulu’nda eğitim gördü. Bu eğitim, Artım yoldaşımızı gerillacılıkta önemli bir düzeye getirdi. Yüzü sürekli Bakurê Kurdistan’a dönük olan Artım yoldaşımız, yüreğindeki büyük ülke özlemini bu sefer bir gerilla olarak Amed’e dönerek dindirmek istedi. Bunun için sürekli öneri ve ısrarın sahibiydi. Kendisini daima en zorlu şartlarda gerillacılık yapmaya hazırlayarak kişiliğini büyük bir disiplin içerisinde örgütlemeye çalıştı.
Yoldaşlarına ve komutanlarına duruşuyla büyük bir güven veren Artım yoldaşımız, Partimiz PKK’nin kurucu önder kadrolarından Fuat – Ali Haydar Kaytan yoldaşın güvenliğine düzenlendi. Uzun bir süre Fuat yoldaşın yanında kalarak hem güvenliğinde yer aldı hem de KCK Genel Başkanlık Konseyi bünyesindeki çalışmalara katıldı. Artım yoldaşımız, PKK’yi kaynağından hakikat bilgemiz Fuat yoldaştan öğrenme imkanı buldu. Fuat yoldaşın bir derya gibi olan engin birikimi, ulaştığı hakikat düzeyi, şahsında somutlaştırdığı dağların piri olma durumu, her hal ve hareketi Artım yoldaşımızı derinden etkiledi. Fuat yoldaşın kendisi ve yaşamı Artım yoldaşımız için büyük bir hazine, hakikat kaynağı ve yaşam okuluydu. Artım yoldaşımız, bu temelde kendisine sunulan ve herkese çok az nasip olan bu imkandan sonuna kadar faydalanmaya ve Fuat yoldaşa iyi bir yoldaş olmaya çalıştı. Yüksek sorumluluk bilinciyle nerede olduğunun ve ne yaptığının farkındalığıyla görevlerini yerine getirmeye çalıştı. Genç yaşında üstlendiği sorumluluğun ciddiyetiyle tüm görevlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirmeye çalıştı. Düzen, disiplin, dervişane yaşam ve içtenliğiyle gittiği her yerde yoldaşlarının yüreğini fethederek herkesin sevgi ve saygısını kazandı.
Artım yoldaşımız, Garê’de görevi başındayken 3 Temmuz 2018 günü gerçekleşen düşman saldırısı sonucunda Fuat yoldaşımızla beraber şehadete ulaştı. Artım yoldaşımızın, kısa gerilla yaşamına bir ömür sığdıran pratiği, Apocu fedai militan duruşu ve herkese örnek olan katılımı daima yolumuzu aydınlatan bir meşale olacaktır. Artım yoldaşın en büyük amacı ve hayali olan Özgür Önderlik, Özgür Kurdistan yürüyüşünü zafere ulaştırarak ruhunu şad etme sözü veriyoruz.
Berxwedan yoldaşımız, Şirnex’in yurtseverliği ve direnişçiliği ile öne çıkan ilçesi Cizîra Botan’da dünyaya geldi. Ailesinin kadim Kiçî aşiretinden olması ve Kürtlük değerlerini tüm saldırılara rağmen korumasından ötürü özüne bağlı bir şekilde yetişti. Kurdistan’daki her Kürt çocuğu gibi düşman gerçekliğini erkenden tanıyan yoldaşımız, küçük yaşta düşmanın halkımıza yaptığı zulme tanıklık etti. Daha sonra gittiği okulda sömürgeci Türk devletinin asimilasyon ve soykırım politikaları ile karşılaşan yoldaşımız, kendisine zorla öğretilmeye çalışılan dil ve dayatılan yaşam biçimiyle düşman gerçekliğini bir kez daha tanıdı. Fakat Botan’ın direnişçi kimliği ile biçimlenen kişiliği sayesinde düşmanın tüm baskı, sindirme ve soykırım saldırılarına boyun eğmedi. Kendisini korumayı başardı. Yakın akrabalarından Şehîd Çiçek Kiçî – Guhar Çekirge yoldaşımız başta olmak üzere birçok şehidin ve özgürlük saflarında çok sayıda gerillanın olması Berxwedan yoldaşımızın özgürlük mücadelemizi erkenden tanımasını sağladı. Yıllarca gerillanın ve kahraman şehitlerimizin destansı hikayelerini dinleyerek büyüyen yoldaşımız, kendisine gerillayı örnek aldı. Bu nedenle her zaman gerilla saflarına katılmanın hayalini kurdu. Kendisiyle birlikte hayalini de büyüten yoldaşımız, Rojava ve Şengal’de halkımıza yönelik soykırım saldırılarının arttığı bir süreçte halkımıza karşı sorumluluklarını yerine getirmenin vaktinin geldiğini düşündü. Birçok ordunun ve devletin karşısında tutunamadığı ve kaçtığı DAİŞ çetelerine karşı halkımızın varlık savaşına katılmaya karar veren yoldaşımız, sahip olduğu asil ve direnişçi ruhla yüzünü Kurdistan dağlarına döndü.
İlk olarak geldiği Heftanîn bölgesinde yeni savaşçılar eğitimi alan Berxwedan yoldaşımız, burada dağ ve gerilla yaşamının temel ilkelerini öğrendi. İstekli ve kararlı katılımı sayesinde kısa sürede dağ yaşamına uyum sağlayan yoldaşımız, enerjik yapısıyla yoldaşlarına güç ve moral kaynağı oldu. Eğitim sürecinde başta Kurdistan tarihi ve mücadele tarihimizi öğrenen yoldaşımız, bu süreçte derin bir yoğunlaşma yaşama fırsatı buldu. Öğrendiği yeni bilgilerle kendi gerçekliğini daha fazla bilince çıkaran yoldaşımız, kişiliğini bu temelde çözümleme imkanı buldu. Böylece kendisinde Apocu militan özelliklerini yaratan Berxwedan yoldaşımız, yaşama daha aktif katılmaya başladı. İşgalci Türk devletine ve beslediği çetelere büyük bir öfke duyan yoldaşımız, halkımızın savunmasını yapmak için kendisini askeri anlamda geliştirmesi gerektiğinin farkındaydı. Bu nedenle askeri eğitimlere büyük bir istek ve heyecanla katıldı. Birçok gerilla taktiğini öğrenme imkanı bulan yoldaşımız, bunları pratikleştirmek için sabırsızlandı.
Eğitimlerini başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra Garê bölgesine geçen Berxwedan yoldaşımız, burada çeşitli çalışmalarda yer aldı. Bu çalışmalarda kendisini askeri, ideolojik, teknik ve daha birçok alanda geliştirme imkanı bulan yoldaşımız, Hareketimizin kendisi ve birçok yoldaşı için yarattığı bu imkanı en iyi şekilde değerlendirdi. Halkımızın özgürlük mücadelesine aktif bir şekilde katılmak, halkımızın özgürlük beklentisini karşılamak ve böylece Rêber Apo ve kahraman şehitlerimize layık olmak isteyen yoldaşımız, bunun için savaşın yoğun olduğu alanlara geçmek istedi. Gençliğinin verdiği enerji ve Apocu militanlığın yarattığı devrimci ruhla işgalci Türk devletinden halkımızın intikamını almak isteyen Berxwedan yoldaşımız, duruşuyla tüm yoldaşlarına örnek oldu.
Gelecek vadeden bir militan olan ve kendisini daha fazla eğitmesi için farklı bir mücadele alanına geçen Berxwedan yoldaşımız, burada kendisine verilen tüm görevleri başarılı bir şekilde yerine getirdi. Birçok alanda kendisini geliştirmeye devam eden yoldaşımız, devrimimizin ihtiyaçlarına cevap olma duruşunu sürdürdü. Fakat halkımıza ve özgürlük gerillasına yönelik işgalci Türk devletinin saldırılarının yoğunlaştığı bir süreçte tekrar özgürlük dağlarına gelmek için ısrar eden Berxwedan yoldaşımız, bu istemini gerçekleştirmeyi başardı.
Bir kez daha geldiği Kurdistan dağlarına kavuşmanın sevinç ve mutluluğunu tüm hücrelerine kadar hisseden yoldaşımız, bu cennet dağları işgal etmek isteyen Türk devletine karşı savaşmasının vaktinin geldiğini düşündü. Bu temelde kendisini yeni dönem gerilla taktiklerinde geliştirmek isteyen yoldaşımız, askeri uzmanlık eğitimlerine dahil oldu. Burada keskin zekası ve emekçi karakteriyle kısa sürede kendisini geliştirme imkanı buldu. Genç yaşta olmasına rağmen son derece olgun ve mütevazı olan Berxwedan yoldaşımız eğitimdeki çalışkanlığı ile olduğu kadar kişiliği ile de örnek bir militan oldu. 3 Temmuz 2018 günü gerçekleşen bir düşman saldırısında şehadete ulaşan Berxwedan yoldaşımızın özgürlük hayallerini mutlaka yerine getireceğimizin sözünü veriyoruz.
17 Kasım 2025
HPG Basın İrtibat Merkezi




