Basına ve Kamuoyuna!
HPG Komuta Konseyi Üyesi ve Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti Komutanı Mordem Çewlîk yoldaşımız, görevi başındayken 11 Ağustos 2025 günü savaş tünelinde gerçekleşen vahim bir kaza sonucunda şehadete ulaştı ve yanındaki iki yoldaşımız da ağır yaralandı.
Çewlîkli çok değerli, yurtsever ve Alevi bir aileden gelen Mordem yoldaşımız, yüzlerce aydın, bilinçli, inançlı, mücadele etmekte karar kılmış seçkin Apocu gencin gerçekleştirdiği ‘’Canlı Kalkan’’ eylemi ile gerilla saflarına katıldı. Büyük bir inanç ve yüksek bir bilinç düzeyi ile PKK’ye ideolojik bir katılım gerçekleştirdi. Ne için katıldığını ve özgürlük mücadelesinde ne yapması gerektiğini bildiği için erkenden fedaileşme kararı alıp Hêzên Taybet’e geçti. Mücadele yaşamının tümünü Rêber Apo’yu korumaya ve fiziki özgürlüğünü sağlamaya adayarak Hêzên Taybet bünyesinde birçok farklı görevi başarıyla yürüttü. Duruşu, emekçiliği, fedakarlığı, katılımı, candan yoldaşlığı, mütevazılığı ve erdemli kişiliği ile tüm yoldaşlarının büyük saygı, sevgi ve güvenini kazandı. El attığı her görevi mutlaka başarıyla sonuçlandırarak önemli ve stratejik görevlere atandı. Mordem yoldaşımız, mücadele tarihimizin en görkemli direniş süreci olan Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ndeki savaş sürecinde 4 yıl boyunca komuta düzeyinde katılım gösterdi. Tarih yazan bu destansı direnişin birinci dereceden komutanlığını yaptı. Apocu fedai duruşu, çelikten iradesi, yüksek öngörüsü, taktik ustalığı ve yüksek sayıdaki gücü yönetme kabiliyeti sayesinde uzun ve tarihi bir direnişin geliştirilmesine öncülük etti. Mordem yoldaşımız hem fedai bir savaşçı, hem yetkin bir yönetici, hem güçlü bir komutan ve hem de usta bir savaş koordinesiydi. Kurdistan dağlarında 20 yıl boyunca aralıksız bir biçimde fedaice yaşayarak, fedaice savaşarak, Apocu fedai militanlığı her an’da ve her yerde layıkıyla temsil ederek adını mücadele tarihimize yazdırdı.
Apocu fedai komutanımız Mordem yoldaşın böylesine vahim, hiç beklenilmeyen biçimdeki bir kazada şehit olması, bizler için kabullenilmesi çok zor ve tarifi imkansız bir acıdır. Mordem yoldaşın bizleri derinden üzen şehadet olayını olduğu gibi çok değerli ailesi ve yurtsever halkımızla paylaşıyoruz. Mordem yoldaşımızın şehadet nedeni; tüm yaşamı boyunca kendisine ilke olarak belirlediği hep fedaice yaşama, her işe yoldaşından önce koşma, bir risk varsa hemen göze alma, her koşulda yoldaşlarını koruma, mücadeleye daha fazla katkı sunma ve öne atılma yüzünden gerçekleşmiştir. Apocu fedai militanlığın sonsuz adanmışlığı maalesef bazen kendini korumayı gerektiren yerde canını korumayı ihmal ederek böylesi zaaflara yol açabilmektedir. Tarih yazan, hepimiz üzerinde emeği olan, kendisini siper edip büyük başarılar kazanarak Önderliğimizi, halkımızı, hareketimizi ve yoldaşlarımızı koruyan Mordem Çewlîk yoldaşımızın duruşu ve mücadelesi bizler için daima örnek olacaktır. Apocu fedailer olarak daha fazla Mordemleşeceğiz ve zafer yolunda emin adımlarla yürüyerek anısını ölümsüz kılacağız. Önderliğimize, şehitlerimize ve halkımıza bu temelde söz veriyoruz.
Halkımızın özgürlük davası ve hakikat yolunda, hakikat uğruna hakka yürüyen Apocu fedai komutan Mordem yoldaşın değerli ailesine, direnişçi Alevi halkına ve yurtsever Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan Mordem Çewlîk yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
|
Kod Adı: Mordem Çewlîk Adı Soyadı: Bulut Kişin Doğum Yeri: Çewlîk Anne – Baba Adı: Fidan – Nurali Şehadet Tarihi ve Yeri: 11 Ağustos 2025 / Zap |
Mordem Çewlîk – Bulut Kişin
Hakikatimizi temsil eden yüce şehitlerimiz gerçekleri en yalın biçimde dile getiren kutsal değerlerimizdir. Mordem yoldaşımız farklı tarihlerde örgütüne ve yoldaşlarına yazdığı raporlarda kendi hakikatini en gerçekçi ve mütevazı bir şekilde dile getirmiştir. Mordem yoldaşımızın kendi kaleminden kendine dair belirttikleri PKK’ye katılımından önceki ve sonraki tüm yaşamını özetlemektedir. Direniş destanı komutanlığıyla adını tarihe yazdıran Apocu fedai komutan Mordem Çewlîk yoldaşımızın kendine dair belirttikleri şöyledir:
‘’Adım Mordem Çewlîk, 10 Ekim 1985 Çewlîk doğumluyum. Babamın işi nedeniyle İzmir’de büyüdüm. Üniversiteye gidene kadar İzmir’de yaşadım. Çevremiz genelde yurtseverlerden ve sosyal demokrat insanlardan oluşuyordu. Hem ailenin hem de çevrenin doğal olarak üzerimde çok etkileri oldu. Ailenin Alevi olması mücadeleci bir geleneği beraberinde getiriyordu. Bu durum Parti’de de ifadesini buldu ve amcalarım katılım yaptı. Teyze çocuklarımın birçoğu da mücadeleye katıldı. Yetmiş yaşındayken hem dedemin hem de nenemin düşman tarafından cezaevine konulması bende de devlete karşı bir öfkeyi ve doğallığında yurtseverliği geliştirdi. Amcam Şehîd Şehmus Ufuk – Tekin Kişin arkadaşın 1989’da gerillaya katılması PKK ile ilk tanıştığım zamandır. Daha sonra amcam Şehîd Rojhat Ufuk – Engin Kişin arkadaşın gerillaya katılması ve diğer amcamın zindanda tutsak olması beni mücadeleye daha fazla yakınlaştırıp tanıştırdı.
Ailenin ve çevrenin üzerimdeki en büyük etkisi beni okumaya yöneltmek oldu. Eğitim hayatım bu yönüyle olumlu etkilendi, çok fazla olumsuz etkisi olmadı. Aksine diğer öğrencilerden daha bilinçli devam ettiğim için kısmen de olsa okulu kendi doğrultumda kullanabildim. Üniversiteyi terk edene kadar da bu durum böyle devam etti. Orta okul yıllarında partinin öğrenci çalışmalarında yer almaya başladım. Daha liseyi bitirmeden evden ayrılıp siyasal partinin çalışmalarında aktif katılım sağladım ve yaklaşık beş yıl bu çalışmalarda kaldım. Kurdistan’ın merkezi olduğundan dolayı üniversite okumak için Amed’e gitmeyi tercih ettim ve Dicle Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümüne gittim. Üniversiteyi gençlik çalışmalarında olduğum için bıraktım. Bu dönemler benim için PKK’yi, Önderliği ve ideolojiyi yakından tanımak için iyi birer fırsat oldu. İdeolojide belli bir düzey yakaladım, aileden kalma belli bir duygusal bağlılık da vardı. Bu durumlar zamanla bende artık gerillaya katılma gerekliliğini geliştirdi. O dönemde çatışmaların yoğunlaşması ve 1 Haziran 2004 Hamlesi benden ve tüm Kürt gençliğinden bir cevap bekliyordu. Biz de ‘Canlı Kalkan’ eylemini hayata geçirdik ve ben de bu vesileyle gerillaya katıldım.
Behdînan’da yeni savaşçı eğitimine başladım. Eğitimde belli düzeyde değişimi yaşadım. Eğitim beni alışkanlıklarım ve şahsımdaki Kürt gerçekliği ile yüzleştirdi. Beni güçlendiren ve tecrübe kazandıran bir sonuca yol açtı. Kendime daha ciddi, gerçekçi yaklaşmayı öğrendim, ideolojik bilgilerim farklı bir bakış açısıyla tazelendi ve askeri olarak da belli bir teorik zemin oluşturdu. Askeri ve ideolojik olarak tam yetkinleşmek, en üst boyutlarda Apocu militan kişiliği yakalamak, kendimi her yönüyle geliştirip örgütün görev vereceği her alana hazırlıklı olmak, görev aldığım her alanda çalışmalarımı başarıyla sonuçlandırmak ve hepsinden önemlisi de Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak için Hêzên Taybet’e geçme önerisinde bulundum. Hêzên Taybet’de dolu dolu geçirdiğim ve her açıdan birçok tecrübeyi edindiğim iki buçuk yıldan sonra kendi öneri ve ısrarlarım sonucunda 2008 yılının başında Amanos’a geçtim. Dört yıl boyunca Amanos Sahası’nda pratik faaliyet yürüttükten sonra komutanlığımızın kararıyla 2011’de Medya Savunma Alanları’na geçtim. Yürüttüğümüz pratikten gerekli dersleri çıkarmak ve devrimci halk savaşı perspektifi temelinde kendimi yeniden yapılandırmak için Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi’nde eğitime dahil oldum. Eğitimden sonra Hêzên Taybet Karargahı’na geçerek komutanlığımızın yaptığı düzenlemeler temelinde Hêzên Taybet’de savaşçı ve komutan olarak birçok farklı çalışmada yer aldım.’’
Yılların tecrübesiyle 2013’teki Hêzên Taybet Konferansı’na katılan Mordem yoldaşımız, fedaice mücadele kararlılığını ve her göreve hazır olduğunu yeniden vurguladı. Apocu fedai gerillanın her alanda uzmanlaşıp tam profesyonelleşmesi için bu konferansta Şehîd Hüseyin Mahîr Akademileri’nin kurulması kararlaştırıldı. Mordem yoldaşımız büyük bir istek ve zafer inancıyla Şehîd Hüseyin Mahîr Akademileri’nin kuruluşunda rol oynayıp 2013’ten 2016’ya kadar bu akademilerin komutanlığını yaptı. Bu süreçte yüzlerce fedai yoldaşını çetin mücadele sürecine hazırladı. Mordem yoldaşımız, yüksek becerisi, keskin zekası, taktik yeteneği, yaratıcılığı, içten yoldaşlığı ve Apocu fedai komutanlık meziyetleri ile başarılı bir pratik sergiledi. Şehîd Şervan Varto – Önder Aslan ve Cumalî Çorum – Zeynel Erocağı yoldaşlar başta olmak üzere birçok fedai komutanımızla omuz omuza vererek sonraki yılların başarılı pratiğine damga vuran fedai kahramanların komutanlığını yaptı.
Şehîd Hüseyin Mahîr Akademileri Komutanlığı sürecinden sonra 2016 yılı başında cephe komutanı olarak Avaşîn’e geçti. Mordem yoldaş Avaşîn’de de Apocu fedai komutanlık meziyetlerini ve taktik düzeyini pratikleştirerek önemli başarıların kazanılmasını sağladı. Buradaki başarılı pratiğinden sonra 2017 yılı sonbaharında Merkez Karargah Komutanlığımıza bağlı, yüksek güven gerektiren, önemli ve stratejik çalışmalara atandı. Bu çalışmaların komutanlığını büyük bir ustalıkla yaptı. İşgalci Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na dönük işgal saldırılarına karşı meşru savunma savaşı yürütmek ve işgale karşı koymak için 2022’de Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ne komutan olarak atandı. Savaş komutanlığını bizzat savaş sahasında, arazide, mevzide ve tünellerde savaşçılarıyla birlikte yürütüp koordine etmek üzere Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ne geçti. Yıllardır bu anı bekleyen Mordem yoldaşımız bu süreçte yaşadığı duygu ve düşüncelerini şu sözlerle kağıda dökmüştü:
‘’6 Ağustos akşamı arkadaşlar bana düzenlememin Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ne olduğunu söylediler. Daha önce de birçok kere birçok değişik yere veya çalışmaya düzenlemem olmuştu. Bir çoğu bana ilk aktarıldığında bende yarattığı duygular hala aklımdadır. Fakat bu sefer çok farklıydı. Hiç tereddüt yaşamadım, şaşırmadım, sanki yıllardır beklediğim ve hazırlandığım bir haberi almıştım. Beni bekleyen zorlukları çok iyi bilsem de ruhumda öylesine huzur verici bir sadeleşme oldu ki tüm dikkatim bir an önce Girê Amediyê’ye ulaşmak üzerine toplandı. Bir düzenlemenin bu kadar rahatlatıcı olabileceğini hala da anlayabilmiş değilim. Kısacası tam ifade edemeyeceğim bu durum zihnimi öylesine ferahlattı ki yıllardır aralıksız devam eden bu savaşın boğucu havası birden dağıldı. Evet, yıllar sonra biraz da olsa nefes alabildim. Bu vicdan yükünün birazını da olsa artık boşaltmam gerekiyordu. Çünkü ben artık doldum, yaşayan tüm arkadaşlar gibi öfkeyle doldum, hasretle, acıyla doldum. Her ne kadar özlemin ve acının hepimizin ebedi yoldaşı olduğunu bilsem de en azından öfkemden araladığım pencereden biraz da olsa nefes alabilmeyi umuyorum. Onun için var gücümle elimden geleni yapacağım ve bu konuda o kadar kararlıyım ki düzenlememi duyduğum andan beri aklımı bulandırabilecek herşeye karşı kendiliğinden bir bağışıklık kazandım. Evet yine herşey umrumda, yine tüm acılar bütün şiddetiyle olduğu yerde ama yıllar sonra huzurluyum işte.
Yıllar boyu dağlarda hem sevdim, hem sevildim ama bu son günlerdeki kadar bunu derinden hissetmedim. Şimdi sürekli mütevazı bir sıkkınlıkla; ‘bu kadar sevgiyi hak edecek kadar ne yaptım ki’ sorusu aklımdan çıkmıyor. Bu soru kendiliğinden insanı geçmişe götürüyor, özellikle yoldaşlık hakikati karşısındaki duruşumun ve yetmezliklerimin basitliğini utançla sorguluyorum. Bende şimdi herşey sevgiyi koşulluyor, ‘bu dağların hakikati buymuş meğer’ diyorum. Bunu bilmiyor muydum? Tabi ki biliyordum ama böylesine tüm varlığımla sevdiğimi ve sevildiğimi hissetmem bu düzeyde ilk defa oluyor ve bu duyguları hissettikten sonra kendi adıma ‘benim bu bildiğimiz dünyayla işim kalmadı’ diyorum ve adeta yeniden doğduğumu görüyorum. Çünkü ben yoldaşlarımla birlikte hayatın sırrına erdiğimi hissediyorum. Geriye kalan, bunu bana yaşatan Önderliğe, şehitlere, yoldaşlarıma ve bu Hareketin tüm emekçilerine layık olmak, bir de bundan sonra doyasıya sevgiyle yaşamak. Aslında sevgi konusunda burada yazdıklarım hissettiklerim karşısında çok cılız kalıyor. Keşke içimdekileri olduğu gibi buraya aktarabilecek yazım kabiliyetim olsaydı diyorum. Ne yazık ki bu konuda zayıfım ve kendimi geliştirmem lazım. Belki iyi yazamıyor, kendimi tam ifade edemiyor olabilirim ama bundan sonra yoldaş sevgisinin aydınlattığı yolda nasıl yürüyeceğimi çok iyi biliyorum. Arkadaşların sevgilerine layık olmak için elimden geleni yapacağım, bedensel varlığımı basit hatalarla düşmana sunmayacak ve arkadaşları üzmeyeceğim.
Tüm arkadaşlar gibi ben de bu hayatın birçok duygusuyla sınandım. Bazıları çok acı, bazıları öğretici, bazıları yıpratıcı, bazıları keyifliydiler. Ama hiçbiri bana, ‘işte aradığımı buldum’ dedirtecek kadar aydınlatıcı, rahatlatıcı gelmediler. Şimdi bu noktadayım işte! Ben aradığımı yoldaşlarımda bulduğumu, bağırarak ilan ediyorum! Bu hayatın hakikati; sevmek ve sevilmekmiş, ben tüm yoldaşlarımı çok seviyorum ve sevildiğimi biliyorum. Onun için de çok mutlu ve huzurluyum. Hayat bana bunu sunma cömertliğini gösterdi, onun için bu yaşamı varedenlere karşı kendimi borçlu hissediyorum ve kalan hayatım bu borcuma sadık kalarak geçecek.
Tüm zorluklara göğüs gerecek kadar morali, tüm anılar ve hayallerle kendimde biriktirdiğimden hiç şüphem yok. Onun için bir an önce en zor olanla yüzleşmek istiyorum. Savaşta da zaferin ebedi gerçeğinin bağlılık yani sevgi olduğuna inanıyorum. Birbirine bu denli manevi bağlarla kenetlenmiş gerillaların yenileceğine asla inanmıyorum. Onun için biz mutlak olarak kazanacağız. Çünkü biz arkadaşlarımızın sevgilerini kuşanarak bu savaşa gidiyoruz. Bundan daha kudretli ne silah olabilir ki?
Arazideki, mevzideki ve tünellerdeki arkadaşlara bakıyorum. O kadar moralli ve soğukkanlılar ki anlatamam. Onları zorlayabilecek her şeyi onlar da, ben de biliyoruz. Fakat onlar umursamıyorlar, sadece ‘düşman gelmiş daha fazla nasıl vurabiliriz’ diye düşünüyorlar. Bazen öfkeden yerimde duramıyorum. Düşman komutanını düşünüyorum. ‘Sen kim oluyorsun da yüzlerce fedaiyi kuşatma altına almaya çalışıyorsun? Bu nasıl bir gaflettir! Bizi bu kadar sıkıştırırsan başına gelecekleri bilmiyor musun? Hem içerde hem dışarda bu kadar fedaiyi nasıl kuşatmayı düşünebiliyorsun?’ cümleleri beynimde dönüp duruyor. Çünkü tüm arkadaşlar herşeyi göze alıyorlar, zaten zorla frenliyoruz. Bu insanları kuşatmaya alabilir misin? Her gün düşman üzerine fedai eylem yapmak için dayatıyorlar. Eğer düşman daha fazla zorlarsa, kimsenin tahmin edemeyeceği çıkışlar gelişebilir...’’
Böylesine asil duygu ve düşüncelerle zafer kılıcını kuşanan Mordem yoldaşımız, mücadele tarihimizin en görkemli direniş sürecini ifade eden Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti’ndeki savaş sürecinde 2022 Ağustos’undan bu yana 4 yıl boyunca komuta düzeyinde katılım gösterdi. Tarih yazan bu destansı direnişin birinci dereceden komutanlığını yaptı. Apocu fedai duruşu, çelikten iradesi, yüksek öngörüsü, taktik ustalığı, birçok timi ve yüksek sayıdaki gücü yönetme kabiliyeti sayesinde uzun ve tarihi bir direnişin geliştirilmesine öncülük etti. Mordem yoldaşımız hem fedai bir savaşçı, hem yetkin bir yönetici, hem güçlü bir komutan ve hem de usta bir savaş koordinesiydi. Mordem yoldaş, Şehîd Delîl Batı Zap Eyaleti Komutanlık görevini büyük bir başarıyla yürütürken ve görevi başındayken 11 Ağustos 2025 günü savaş tünelinde gerçekleşen vahim bir kaza sonucunda şehadete ulaştı.
26 Ağustos 2025
HPG Basın İrtibat Merkezi