HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Gerillaya gelmeden önce de hayallerim vardı. Ama derinlikli düşündüğümde gerçekleşmesi ihtimal dahilinde bile olmayan hayallerdi. Şimdi o hayallerime sahip çıkan ve gerekli insani duruşumu sergilemeye çalışan bir insan olarak gururluyum. Yaşadığımız dünyada bazıları kendisini hiç sanır, bazıları da her şey. Ne hiçbir şeyiz ne de her şey olabiliriz. Sadece bir şey olmaya çalışıyoruz. Herkesin yaşadığımız dünyada bir şey olmak isteme mücadelesinden bir tanesiyiz.

Sivil yaşamımızda insanların bize sevgi ve saygı göstermesinin altında her zaman bir çıkar vardır. Eski yaşamında ailede ve çevrede seviliyor muydun diye bir soruya istisnalar dışında hemen hemen herkes evet çok seviliyordum diye yanıtlar. Biri evin en küçüğü olduğu için, biri en büyüğü olduğu için, biri tek kız ya da tek erkek çocuğu olduğu için. Baba ve anne emek verdikleri için ve aslında emeğin karşılığını ileride alacakları için çocuklarının üzerlerine titrerler. Bundan hem anne-baba hem de çocuk memnundur. Çünkü karşılıklı sevmek ve sevilmek güzeldir.

Peki bu durum nereye kadar ve kaç kişiyle oluyor? Birileri onlarca ve yüzlerce rakam verebilir ama ben daha büyük bir aileden, binler ve milyonların seni tanıdığı, sevip saydığı ve sonuna kadar bir sistem olarak böyle olduğu bir dünyadan bahsediyorum. Anne ve babamız bizi büyüttükten sonra sana baktığı yılların karşılığını, şimdi sen bana bakmalısın diyerek karşılığını almaktadır. Bu yaşadığımız önemli bir gerçeklik. Çıkar yaklaşımı olumlu olan bir gerçeklik de diyebiliriz. Varsın öyle olsun ama bütün dünyası küçük bir mekan, sınırlı insanlar ve belli işlerle kuşatılmış bir yaşama nasıl tahammül edebiliriz.

Sosyal aktivitelerle uğraşman, farklı insanları tanıman ve kendi geleceğini hazırlaman o kadar kolay değil. Herkes bunları isteyebilir ve hayal edebilir ama gerçekleşmesi hem politik hem de mali bir sorun. Başta paran var mı ve kimliğin nedir, nereden geliyorsun ve kimlerdensin? Soruları, yapmak istediklerinin önünde en büyük engeldir. Parası olmayan bir Kürt isen zaten halin haraptır. Parası olan bir Kürt isen o zaman da Kürtlükten çıkmışsın demektir. Kendi yağında kavrulanların ve ortada bulunanların ise, devrime, düşmana, çevresine ve kendisine de bir faydası dokunmaz. Bu halleri kabul edecek kadar yüreksizleşmediğimizi düşünüyorum.

Ben de bütün gençler gibi uğraştım. Okulları başarıyla bitirdim, kendi emeğimle harçlığımı çıkardım. Bir gencin kendi avare ve delilik zamanlarında yaptıklarının hepsini yaptım. Sonuçta ne oldu? Huzurlu ve anlamlı yaşamanın sırrını kaybettim. Yaşadığım çelişkilere kimse yanıt olamadı ve doğal olarak yardımcı olamadı. Annem ve babam sistemin gazabı altında oldukça çaresizdi, çevre ve dostlar ise bir yere kadar dost.

Yaşadığımız dünyada sadece bir şey olabilmek, sevgi dolu bir şey, engin diyarlara açılan bir şey, kendi kimliğini savunan bir şey. Çünkü ancak bu erdemlerle yaşamaya layığız. Birilerinden beklemektense, binlerce insan gibi özgür koşullarda yaşamayı öğrenerek, tecrübe sahibi olarak ve en önemlisi yaşamın bir mücadele olayı olduğunu kavrayarak var olmak, en kutsal ve ölümsüz yaşam biçimidir. Bundan zevk alan ve coşkusu hiç azalmayan insanlar tanıdım. Bu kadar moralli ve direngen duruşları nasıl ediniyorlar diye düşünürdüm. Basit ama bir o kadar da zor olan cevabı kısa sürede öğrendim. Bıkkınlık yok çünkü tekrar yok, Sıkkınlık yok çünkü sabitlik yok. En güzeli; küçük görülme, aşağılanma, dışlanma, unutulma ve yok sayılma yok. İnsani ve toplumsal değerlerin vicdanlı ve adaletli savunulduğu, yürütüldüğü mekanlar var. Hem de müthiş bir sevgiyle..

Doğan Irmak