“Taş atma gol at” diye bir kampanyayı Türk özel savaş sistemi başlatmış. Hem de yurtseverliğin ve devrimci direnişçiliğin giderek boyutlandığı Hakkâri’de. Kendilerince bu yolla Kürt çocuklarını pasifize ederek yanlarına çekecekler. Kendilerince Kürt çocuklarını rehabilete edecekler. Ve kendilerince çok akıllı olduklarını düşünüyorlar.
Ve yine bu kampanya yürütücülerinden daha da kendilerini akıllı bilenler de varlardır. Bunlarda Hakkâri’de TC sistemini neredeyse yüzde yüzlük bir oranla ret eden ve bunu da boykotla irade beyanına giden halkımızın nasılda “zoraki silahlarla” buna zorlandığını dile getirerek, yazarak işliyorlar. Bir de utanmadan bunları yazarlarken hiç mi ama hiç renk atmıyorlar, kızarmıyorlar, morarmıyorlar. Ve ilginçtir ama ses tonları bile değişmiyor. Sadece gözleri söyledikleri büyük yalanı biraz ele veriyor ancak o gözlere de gözlük takarak bunun üstünü örtüyorlar.
Sanki Hakkâri şehir merkezinde o gözleri mahsum, mavi renkli olan gencin kollarını kamaraların içine baka baka kıran başkalarıymış da, sanki faşist bile diyemeyeceğimiz salyalı, kuduz köpekler gibi yüzleri maskeli, ızbandutların dipçikleriyle yine kamaraların karşısında ölümüne Hakkâri çocukların kafasına vuranlar başkalarıymış… Ve sanki bir şey olmamış gibi bu kez de Hakkâri çocuklarını Avrupa’lara götürüp sözde ne kadar Hakkârili çocuklarıyla ilgili olduklarını gösterecekler. Ve yine bu faşizan zihniyete karşı çocukların taş atmasını engellemek için utanmadan birde “Taş atma Gol at” kampanyası başlatmışlar.
Şunu açık söyleyelim: Hakkâri deyip geçmeyeceksiniz. Hakkâri derken biraz durup düşüneceksiniz. Hakkâri çocukları da sandığınız gibi bir şekerle kandırılacak çocuklar değildir. Bu çocuklar sizlerin o faşist yüzünüzü görerek büyüyorlar. Bu topraklarda faşizmin ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsanız önce Kürt çocuklarına sorun. Onlar size faşizmin ne olduğu anlatacaklar. O Kemal Sunal’ın Kibar Feyzo’sunda “bele puşt, bele namusuz, bele…” tanımını faşizm için her Kürt bilir. Hele hele sokaklarda dipçiklerle büyüyen Kürt çocukları daha da iyi bilir. Bunun için sizin o taş yerine gelin gol atın hikâyeniz tutmaz.
Dediğimiz gibi bu kampanya gibi tuhaf hatta daha da absürt olan sözde Hakkârilerin zoraki boykota katılmaları imiş. Ve bu beyler bu boykotun şehir merkezinde yapıldığını unutuyorlar. Ve bu şehir merkezinde kocaman bir tugay var. Bu Tugaya bağlı etrafı tellerle örülü devasa bir güvenlik taburu var. Bunlar yetmiyor alayları var, alay tepeleri var. Bir sürü tepecikte kendilerini koruma güçleri var. Ve yine bu beyler, 9 tane canımızın katledildiği ve geçmişte 250 korucusu olan Peyanis’te bile yüzde 90’ların üzerinde boykotun çıkmasını acaba nasıl izah ederler? Birde Peyanis’te yüzlerle ifade edebileceğimiz askeri güçlerinden söz bile etmiyoruz.
TC devleti kendince kendisini akıllı bilerek Hakkâri’ye özel yükleniyor. Çocuklarına şeker uzatarak kendini taşlardan korumak isterken, yalan dolanla yürüyen kalemşorlarına ise sözde özgürlük hareketini karalama görevini vermiş. Ve tabii ki bir sürü gözle görülen görülmeyen sinsi oyunlarda cabası.
TC devleti şunu bilecek: Hakkârili çocuklar hem taşlarını faşistlerin kafalarına atmaya devam edecekler hem de gol atacaklardır. Taş atmayla gol atmak birbirini yadsımıyor. Çocuklarımız karşı takımın sahasına geçtiklerinde düşmanlarının yüreklerine korku salacak taktikleri bulmuşlardır. Bundan vazgeçerler mi? Çocuklarımız, Hakkârili çocuklarımız 16 metrelik sahanın içerisine girdiklerinde taş atmanın, hatta Molotof atmanın faşistleri nasıl çileden çıkardığını hem gözleriyle görmüşlerdir hem de eylemleriyle öğrenmişlerdir. Görülen, öğrenilen ve üstelik düşmanlarını ürküten bir de sonuç alınan bir eylem türünden vazgeçilir mi? Asla…
Birde bu kadar yalan söyleyen bir basın ya da basıncılık-bu tür yalan habercilik yapan kimisi kendisini birde akılı gazeteci görüyor-okunur mu? Herhalde okunmaz. Böyle kendisini çok akıllı sanan sahtecilikle iş yapan tipler Hakkâri’de yaşayabilir mi ya da yaşama hakları var mıdır? Herhalde olmaz. Aslında olmamalıdır demeliyiz. Ve bu tür tipleri Hakkâri’den hızla atmalıyız.
Ve işte bu Hakkâri’den atma işini biz Kürt çocuklarına bırakalım. Böylelerine hem taş atmalılar hem de kendi sahalarında gol atmalıdırlar. Öyle gidip polisin, askerin, valiliğin oluşturduğu ne takımlarında ne de bunların yarattığı imkânlarla top oynamalıdırlar. Nasıl ki Hakkâri artık Kürdistan’da bir onuru temsil etmenin simgesiyse aynen öyle çocukları da bu simgeyi onurluca temsil etmesini bildikleri gibi bundan böyle de onur bayrağını daha da yükselterek Kürdistan’ı temsil etmesini bileceklerdir.
Kürdistan’da tüm gözler sizde bunu bileceksiniz, tabii gerillanın da hem gözleri hem de yüreği sizde bunu da bileceksiniz…
Hayri Engin