HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Kıymetli Komutan Fazıl Botan yoldaşı hürmetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Kahraman şehitlerimize verdiğimiz sözü tekrarlıyoruz: Yoldaşlara verdiğimiz sözümüze bağlı kalacağız. Silahlarını yerde bırakmayacağız, intikamlarını alacağız ve bayraklarını yükselteceğiz.

Bugüne kadar verdiğimiz mücadelede nice komutanlar, nice kahramanlar ortaya çıktı. 50 yıl önce Önder Apo’nun çıkışıyla Kurdistan’da çok şey değişti. Yeni bir dönem ​​başladı. Kürt toplumunda, Kurdistan coğrafyasında şiddet, baskı ve zulüm çok fazlaydı. Buna karşılık Kürt halkında bir ölçüde cesaret ve fedakarlık vardı ama bunun yanında başarısızlıklar ve korkular da vardı. Önder Apo’nun ideolojisinin ve felsefesinin Kurdistan’da gelişmesi üzerine Kürt halkında, Kürt gençliğinde, Kürt kadınlarında büyük bir irade, fedakarlık ve cesaret yaratıldı.

Önderlik daha başlangıçta ülkesi için, özgürlük için, davası için fedakarlık fikrini savundu. Şüphesiz Önder Apo bunu hayata geçirdi. İnsan düşüncesi için, ülkesi için kendini feda edebilmelidir. Bu bilinç gelişti. Bu bilinç, Kürt halkında, Kürt gençliğinde bir cesaret ve bir irade yarattı. Böyle olmasaydı Amed Zindanı’ndaki zulme karşı o güçlü irade ortaya çıkamazdı. Yani Mazlum Doğan, Ferhat Kurtay, Kemal Pir, Hayri Durmuş gibi kahramanlar ortaya çıkmazdı. O olmasaydı 15 Ağustos atılımı başarılı olamazdı. Egîd, Zîlan, Bêrîtan, Erdal, Bedran ortaya çıkmazdı.

Yani fedakarlık fikri Kürt gençliğinde güç ve cesaret oluşturmuştur. Bu hakikat en çok Botan bölgesi için geçerlidir. Botan’da Kemalizm’in etkisi fazla olmamıştır. Çok fazla okul yoktu. Kimse Türkçe bilmiyordu ve Botan coğrafyası çetin bir coğrafyaydı. Botan tarihinde böyle bir yiğitlik ve cesaret vardır. Botan bölgesi gençleri bu temelde Önder Apo’nun ideolojisi ve felsefesiyle dünyayı tanıyınca, Önder Apo’nun ideolojisi ile dünyaya bakıp kendini tanıyınca ortaya çok güçlü bir irade ve cesaret çıktı. Yani Kürtlerin o özelliği Botan’da Önder Apo’nun ideolojisi ve felsefesiyle birleşince büyük cesaret, büyük fedakarlık, büyük irade oluştu. Bu temelde Botan halkı arasından harekete Ehmed Rapo, Enwer Omyanûs, Piling Kiçî, Çîçek Kiçî, Nûjîn Xirbikê Bestê, Rojhat Bilûzerî, Dijwar Erkendî, Reşît Serdar, Serbest Harûnî, Adil Bilikî, Cûma Bilikî, Bedran Gundikremo, Mahmûd Afarof, Şerîf Spêrtî, Kemal Spêrtî, Serbest Goyî, Berxwedan Goyî, Rojhat Şiwêtî, Mazlûm Mamxurî, Rojîn Gewda, Doğan Dudêrî ve Zelal Botan gibi kahramanlar katıldı.

Botan halkının bu genç erkek ve kadınları şahsında gelişen komutanlık, yiğitlik birkaç kelime ile ifade edilemez.

Heval Fazıl da bu arkadaşlar gibi öncü bir yoldaşımızdı. Partiye katılmadan önce Koçerlik yapan heval Fazıl, arkadaşlarla ilişkidedir. 1988 yılında Türkiye’de askerlik zamanı geldiğinde arkadaşların yanına gelerek Kurdistan ordusuna katılır. 1989 yılında birliğin komutanı olur. Zorlu koşullarda üzerine düşen rol ve misyonunu kararlılıkla yerine getirir ve 1993 yılında Önderlik eğitimine katılır. Önder Apo’dan eğitim gördükten sonra aynı yıl tekrar Botan’a döner.

Heval Fazıl, Botan’ın her yerinde kalmıştı ve tüm coğrafyayı santim santim biliyordu. 1994 yılında düşmanın çok büyük saldırıları vardı. Çok çetin bir savaş yaşandı. Heval Fazıl o yıl hareketli tabur komutanıydı. O dönem hareketli tabur 200-250 kişi civarındaydı. Aynı taburda kadın arkadaşların temsilcisi olarak Heval Sara da (Sakine Cansız) vardı. O sıcak savaş zamanlarında birlikteydiler. Besta’daydılar. Düşman o dönem on binlerce askerden oluşan çok büyük bir güçle bölgelere saldırıyordu. Bölgelerin çoğunu birkaç gün içinde ele geçiriyordu. Heval Fazıl’ın taburu Besta’daydı. Orada savaş 45 gün sürdü. Sonra hareket ‘geri çekilme’ kararı verdi. Fazıl yoldaş taburunu böyle geri çekti. Böylelikle büyük bir kayıp yaşanmadı ama zorlu bir mücadeleydi. Heval Sara komutanları eleştirdi ama heval Fazıl’ı pek eleştirmedi. Ona saygısı vardı. Çünkü o da gördü, çok emekçi bir insandı.

Heval Fazıl düşmandan değil, eleştiriden korkardı. Eleştiri almamak için 24 saat uyuyamaz, her gün çalışırdı. Partiye çok saygısı vardı, korkusu da vardı. Ama bunun dışında kimseden korkmuyordu. Böyle bir arkadaştı. Hesapsız, kitapsız bir arkadaştı, içi dışı birdi, samimiydi, dürüsttü. Bundan dolayı bütün arkadaşlar tarafından çok sevilirdi. Kadın arkadaşlar, erkek arkadaşlar, onun komutasında savaşmak istiyordu. Arkadaşlarına sahip çıkardı. Savaşta, yönetim ve koordinasyonda tecrübeye sahipti.

Bilindiği gibi savaş pratiklerinde birçok hata, eksiklik ve eylem oluyordu. Bu eylemlerle alakalı soruşturmalar yürütülüyordu. Fazıl yoldaşın pratiğine ilişkin bazı eleştiriler olmuş olabilir ama soruşturma açılan bir pratiği olmadı. Bir insanın 28 yıl boyunca savaş yürütmesi, komutanlık yapması ve soruşturma açılmaması tek örnek olabilir. Heval Fazıl bir çalışmayı istediği gibi yürütmek için çok emek veriyor ve var gücüyle çabalıyordu.

Cesaretli ve emekçi bir komutandı

2006 yılında örgüt yer altı mevzilerini geliştirme kararı aldı. O dönemde Zap komutanı olan Fazıl yoldaş gerçekten buna çok önem verdi. Şimdiki tüneller gibi değildi yer altı mevzileri. Yani belki başka bir komutan olsaydı bu kadar ciddiye almazdı. Ama Fazıl yoldaş üzerinde durdu ve sonuçları oldu. 2008’de düşman Zap’a saldırmak istedi, kışın 21 Şubat’ta aniden saldırıp Zap’ı işgal etmek istedi. Merkezi karargâh oradaydı. Direnişin komutanı olan heval Fazıl’ın hazırlığı sayesinde Türk devleti orada ağır bir yenilgiye uğradı. Zap yenilgisi Türk işgal sisteminde köklü bir değişimin başlamasına, yani asker ve generallerin gücünün kırılmasına neden olmuştur. Komutanı heval Fazıl’dı. Geçmişte yaptığı hazırlıklar, geliştirilen yeraltı mevzileri ve savaşı dikkatli yönetmesi bu başarının temeli oldu.

Yine Türk devleti, Suriye devleti ve İran Kürt karşıtı bir ittifak kurup Kandil’e yönelik bir tehdit oluşturduğunda Kandil’in komutanlığına heval Fazıl atandı. Zaten 2011’de İran devleti Kandil’e saldırdı. Savaş 2 ay sürdü. Heval Fazıl’ın Kandil’de kurduğu sistem ve yaptığı hazırlıklar İran devletinin saldırılarına karşı ciddi bir engel yarattı. Yanında YRK komutanı Heval Simko vardı yani ikisi birlikte direnişi büyüttüler. İran özel kuvvetlerini Tahran’dan getirdi, her türlü tekniği kullandı ama ne yaptıysa Kandil’i işgal edemedi. Bunun üzerine İran savaşı durdurmak için YNK ve KDP’yi araya koydu. Savaş durduktan sonra İranlı bir general, ‘Oradaki mevzileri çok merak ediyorum ve görmek istiyorum’ demişti. Zaten gelip görmüştü ve hayret etmişti. Yani heval Fazıl böyle titiz, hassas ve dakik bir komutandı. Hayatı boyunca Önder Apo’nun çizgisinde mücadele etti, savaştı.

Harekete, yoldaşlarına saygılıydı, büyüklerle büyük, küçüklerle küçük olurdu, kibirli değildi. Alçakgönüllü emekçi, cesaretli ve güçlü bir komutandı.

DAİŞ’in kırılmasında önemli bir rolü vardı

Rojava’da Til Beraqê ve Til Hemisê’de Hisênî köyü vardı. Aynı gece bu iki yerde 101 YPG komutanı ve savaşçısı şehit düştü. YPG için bir darbeydi. O dönem El-Nusra adını kullanan çeteler saldırmıştı. Bu çetelerin hepsi daha sonra DAİŞ adını aldı ve Cizîrê bölgesine saldırı başlattılar. O dönemde Fazıl yoldaş Rojava’ya geçti. Büyük bir savaş tecrübesine sahip olan heval Fazıl’ın Rojava’ya geçmesi bir şanstı. 2014’ün başıydı. Çetelerin saldırılarının arkasında Türk devletinin olduğunu gördük. MİT, o güçlerin yeniden yapılanmasını oluşturdu. DAİŞ, Rojava’ya, Şengal’e, Kobanê’ye ve aynı zamanda Cizîrê bölgelerine saldırdı. Çetin bir savaştı. O dönem Rojava’da heval Fazıl öncülük yaptığı eylemlerle DAİŞ saldırılarının püskürtülmesinde önemli rol oynadı. Ardından 2015 yılının Mart ayında şanssız bir şekilde ağır yaralandı. O dönemde tedavi olmak için YPG Komutanlığı, PYD Yönetimi önemli bir çaba sarf etti. Bizim için de çok üzücüydü. Daha sonra Hewlêr’e geçti. Orada bir süre hastanede kaldı. Orada saygıdeğer Kusret Rasûl, böyle bir komutanın Hewlêr’de tedavi olduğunu duyuyor ve tüm masraflarını üstleniyor. Daha sonra diplomatik çabalar sonucu Fransız yetkililer tedavi için Paris’e gitmesine yardımcı oldu. Bu süreçte değerli komutan heval Fazıl’ın tedavisi için emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Fransa’da kaldı, tedavi gördü. Ancak tamamen iyileşemedi. Fransa’nın sağlık çalışanları çok emek verdi ama sağlığı tam olarak düzelmedi, yaraları sonucu bedeni zayıf düştü ve 15 Haziran 2022 tarihinde şehit oldu.

Fazıl yoldaş tam 34 yıl bu devrim için mücadele etti, emek verdi. 28 yıl boyunca Kurdistan dağlarında aralıksız savaş yürüttü. Altı yedi ay Önderliğin yanında kaldıktan sonra Kurdistan’ın dağlarında, Botan bölgesinde, Behdînan bölgesinde, Soran bölgesinde ve Kurdistan’ın birçok yerinde görev yaptı. Bilgisiyle, tecrübesiyle, cesaretiyle, dürüstlüğü ve saflığıyla önemli çalışmalar yürüttü.

O ulusal bir komutandı. Dört parça Kurdistan için savaştı. Kurdistan’da işgalci devletlere karşı, bütün ordulara karşı savaştı, savaşa öncülük etti. Aynı zamanda DAİŞ’e karşı savaştı.

O bu savaşla tüm insanlığa büyük bir hizmette bulundu. 2014 yılı DAİŞ’in yükseliş yılıydı. DAİŞ’e karşı durmak kolay olmadı. O dönemde DAİŞ saldırılarına kimse karşı çıkmadı. DAİŞ taraftarlarına, ‘Eğer ölürsen, cennete gideceksin’ diyordu. Yani öbür dünyada daha güzel bir yaşam vaat ediyordu.  Bu nedenle DAİŞ taraftarları o zamanlar ölümden pek korkmuyorlardı. Bu nedenle karşılarında hiçbir güç duramazdı. Ama Apocu güçler durdu. Neden? Çünkü Apocu güçler, ülkelerinin özgürlüğü için, düşünceleri ve fikirleri için fedai bir ruha sahipti. Büyük bir cesaret vardı çünkü Kobanê’de, Cizîrê’de, Şengal’de, Maxmûr’da, Kerkük’te, her alanda DAİŞ’in saldırılarının en başında dahi bu hareket fedai bir şekilde DAİŞ’e karşı dimdik ayakta durdu.

O önemli dönemlerde direnişi yücelten komutanlardan biriydi. Yani tüm insanlığa hizmeti vardı. Özgürlük hareketinin asil komutanı Fazıl yoldaş asla unutulmayacaktır. Fazıl yoldaşın karakteri hepimize örnektir. Avrupa’da şehit oldu. Tüm Avrupa kadroları için bir örnektir. Yani dürüstlük, saflık, içtenlik, bağlılık; bu kriterler çok önemlidir. Fedakarlık, cesaret, bağlılık bunlar bizim için hep örnektir.

Apoculuğun bu özellikleri heval Fazıl şahsında  gerçekleşmiştir.

Bizler de onların takipçisi olacağız. Davalarına bağlı kalacağız. Kurdistan devriminin şehitlerini ve Fazıl Botan gibi yoldaşları ölümsüz kılacağız. Mücadeleyi yükselterek anılarını yaşatacağız.

Bu temelde ‘Şehit Namirin’ diyoruz.”

PKK Yürütme Komitesi Üyesi ve Halk Savunma Merkezi Karargahı

Komutanı Murat Karayılan