HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gunesindogusuBazı düşünceler vardır ki yazılmaz, sadece düşünülür. Ama bu konu yazılması gereken bir konu:

Yazacaklarımın yetersiz kalacağını biliyorum. Çünkü o kahramanlıkların önünde, bütün kelimelerin kifayetsiz kalacağı kanaatindeyim. Denizde olan bir damla kadar olsa da bu yazdıklarım, yine de görevimi yerine getirmek istiyorum. Bu yola baş koyarken büyük umutlarla başladılar. Amaçları yok sayılan bir halkın, aslında var olduğunu kanıtlamaktı.

Partimiz ayakta tutan şehitlerimizin döktüğü kan ve verdikleri mücadelede saklıydı bütün amaçlarımız. Yolumuzu aydınlatan yoldaşlarımızın yolunda yürümek değil koşmaktır amacımız.

Onlar; Özgürlüğe olan sevdaları için dağları seçtiler.

Onlar; Anaların feryatlarını dindirebilmek için umutlarından, düşlerinden vazgeçtiler.

Onlar; Kolayı seçmediler, zoru seçtiler ve başardılar.

Onlar; Canlı bir bombaydı, sabırla nokta vuruşu yapacakları günü beklediler.

Onlar; Ateş çemberiyle, yolları aydınlatmayı hedeflediler ve o gencecik bedenlerinde büyüttükleri devrim ateşini en zirveye taşıdılar.

Onlar; küçük bir gruptu önce, sağlam bir temel atmayı hedeflediler.

Şimdi ise milyonlar olduk, yok olduğu iddia edilen bir halk var olduğunu kanıtladı.

Koskocaman bir bina oluşturduk. Düşman yapılan emeği yıkmak istedi, her elini kaldırdığında yıkılan onlar oldu. Kimileride görür görmez pes etti. O bina bu günlere gelene kadar en zorlu savaşlardan geçti, katliamlara uğratıldı. Yinede verdikleri mücadeleye devam ettiler. Kururken o binayı çimentolarına sevgiyi, aşklarını, hırslarını, özlemlerini ve devrime olan inançlarını kattılar. Yorulmadık. Kimileri bu asil yolda asilce şehit düşerken kimileride kaldıkları yerden her an her dakika mücadelelerini büyütmeyi hedeflediler.

Bazen eski arkadaşlar, eskiden yaşadıkları zorlu günlerden geçip bu günlere geldiklerini anlatırken biz yeni katılanlar sanki hazıra konmuş gibi bir his kaplıyor içimi. Partimizin o kadar zorlu günlerden geçip bu günlere gelmesindeki temel 3 madde beliriyordu kafamda. Birincisi şehitlerimizin verdikleri mücadele, ikincisi; bize direnmeyi öğreten Önderimiz, üçüncüsü ise; halkımızın emekleriydi bileri bu günlere getiren. Ne kadar bahsetse biri o zorlu günlerden, dilim tutulur yaşadıklarını hissetmeye çalışırım, onu da tam anlamıyla başaramam ya. İşte o zaman durur her şey, tek odak noktan mücadeleni en zirveye taşımak olur. Ve yeni sürece layıkıyla cevap olmayı hedeflersin. Peki, bunu tam anlamıyla başarabildik mi? Önderimizin istediği gibi militanlar olabildik mi? Peki ya tam anlamıyla kadın militan olma mertebesine ulaşabildik mi? Yada bu çabaya girdik mi? Bu sorulara verebileceğimiz çok cevap var, fakat doğru cevabı verebiliyor muyuz kendimize. Yani olması gereken şu, söz ve eylemin bir olması gerekendir. Artık 2014 yılı ZAFER yılı olmalı. Güneşimize duyduğumuz özlem sona ermeli. Yeni sürece kendini yeniden yapılandıran, her türlü mücadele koşulana ve zafere şartlanan kişilikle girmeliyiz.

Bazen öyle düşüncelere giriyorum ki ne yapacağımı bilmiyorum, sonra şehitlerimizin perspektifleriyle çıkılmaz dediğin sokakların aslında binlerce pencereden oluştuğunu görüyorum. Şimdi yoldaşlarımızın perspektifleriyle bu asil yolda yürümekteyiz. Özgür yaşamı kurmaya olan sevdalarını omuzlayıp zafere doğru yürümekteyiz.

Onların içimi ısıtan gülüşlerinin kaynağı GÜNEŞEOLAN sevdalarıydı.

Hayatın her anında yaşatılmalı bütün şehitlerimiz. Bize verilen bu mirasa sahip çıkmalıyız.

 

Ben misafirliğe gelmedim bu dağlara

Ben, ben olmaya geldim

Kaybolan hallerimi bulmaya geldim

Kaybolmuş yoldaşlığı aramaya geldim

Kürt halkından alınan haklar için savaşmaya geldim

Ben Önder APO’nun yolundan yürüyerek meskenime geldim…

Kaybolan benlikleri, hayalleri, gerçek yoldaşlıkları, alınan hakları, Önderlik Gerçeğini, arayışlarımı sonlandırmadan yolumdan şaşmayacağım ve bu savaşta pes etmeyeceğim…

Pêşeng Jêhat Amed