İnsanlık tarihinde her zaman halklara karşı geliştirilen mezalimlere karşı, dünyanın bir yerinde kalkıp bu mezalime karşı duran yürek dolu insanlar olmuştur.
Bu yürek dolu insanlardan bir tanesi hiç tartışmasız bir şekilde Che Guevara’ydı. Che gibi insanlar, insanlığın vicdanı olmasını kendi pratikleriyle göstermişlerdir. Dünyanın her hangi bir yerinde yaşanan bir haksızlığa karşı sessiz durma, yerinde oturma, bir şeyler yapmama gibi bir yaşam duruşunu Che asla benimsemediği gibi, böyle olanları hem eleştirmiş hem de karşı durmuştur. Bu durumun tam tersine çocuklarına bıraktığı son mektubunda bile niçin sessiz kalamayacağını, çocuklarının neden sessiz kalmaması gerektiğini de son sözlerinde ifadeye kavuşturuyor. “Her şeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir” diyerek, çocuklarını insanlığa karşı duyarlı olmalarını, duyarlı yaşamalarını salık vermiştir.
Che’nin Vietnam için söyledikleri sözler ise daha çarpıcıdır: “Bugün dünyanın tüm ilerici güçlerinin Vietnam halkıyla dayanışması, Roma arenalarındaki gladyatörleri alkışlayan pleblerin acı ironisine benzemektedir. Sorun, saldırının kurbanına başarı dilemek değil, onun kaderini paylaşmaktır; kişi, zaferde ya da ölümde onunla olmalıdır. Vietnam halkının yalnızlığını tahlil ederken, insanlığın bu mantık dışı anında zangır zangır titriyoruz” diyerek, Vietnam’da yaşananları kendi kaderi görmeyen, yapılanları kendisine yapıldığını düşünmeden yaşayan tüm insanlığı eleştirmiştir.
Şimdi hemen yanı başımızda Kürdistan'da Kürt Halkı kendi kaderini kendisi tayin etmek için sokaklara barikat örerek dökülmüşken, Erdoğan Faşizmi ise tüm gerici DAİŞ kültürlü yapılarla en öldürücü silahlarla Kürt halkına saldırmışken, insani duyguları olanlar yerinde durmaları ne kadar doğru ve yerindedir? Ya da hangi vicdan bu kadar saldırılar karşısında sessiz kalabilir, evinde ya da köşesinde oturabilir?
Ya da bugün Kürdistan'da Kürt halkının yanında yer alınmayacak, ne zaman alınacaktır? Faşizme karşı bugün durulmayacak, ne zaman durulacaktır? Enternasyonalist görevler bugün yerine getirilmeyecek, ne zaman yerine getirilecektir?
Evet, Che’nin dile getirdiği gibi: “Sorun, saldırının kurbanına başarı dilemek değil, onun kaderini paylaşmaktır; kişi, zaferde ya da ölümde onunla olmalıdır” sözlerine, sadece sözlerle mi destek sunulacaktır? Bir iki açıklamayla mı yetinilecektir? Bir iki gösteriyle mi dayanışmamızı sunmuş olacağız?
Elbette ki bu durumlara vereceğimiz cevaplar hayırdır. Bunlar yetmez. Yetmediğini günlük olarak görüyoruz. Tüm tank ve toplarıyla Kürdistan şehirlerini yakıp-yıkarken, cenazelerini gömmeye bile izin vermezken, sivilleri günlük olarak katlederken, sıradan eylemliliklerle bu faşizme karşı durmak mümkün mü? Mümkün olmadığını herkes, hepimiz görüyoruz.
O zaman yapılması gerekli başka görevler vardır. Hele hele kendine devrimciyim diyen, bu iddiada olan, faşizme karşı bir şeyler yapmak isteyenlerin cümle cemaat Kürdistan’a akarak faşizme karşı devrimci görevlerini yapmaları gerekmez mi? Doğru enternasyonal duruş bu değil midir?
Evet, sözü uzatmadan ifade edelim ki, gün Kürdistan’a yüzünü dönüp Kürt halkının ve gençliğinin yanında faşizme karşı durma ve mücadele etme zamanıdır.
HAYRİ ENGİN