“Başarmak dışında başka bir alternatifimiz yok”tur diyor bir HPG komutanı. Ve doğrusu bizde bu HPG komutanına en içten duygularımızla katılıyoruz.
Bugünlerde PKK’nin yeni bir doğum gününü kutluyoruz. Ve doğaldır ki böyle günlerde biraz da olsa bu gerçeklik üzerine konuşulması ve yazılması gerekiyor. Hele birde bu gerçeklik gerçekten de herkesi etkiliyor ise…
“Önder Apo, 27 Kasım’da sadece yenilmez bir parti kurmadı. Yeni bir halk, yeni bir gençlik ve yenilmez bir ordu yarattı.”
Bu yenilmezliğin temel bir nedeni hiç şüphe yoktur ki ortaya çıkardığı inanç değerleriyle bağlantılıdır. Ancak bu inanç değerlerini yaratabilmek içinde başarıyı getirecek olan şartları yaratmaktır. Başka bir deyimle, “başarmak dışında başka bir alternatif bırakmamaktır.”
Bunun elbette belirli yolları vardır.
“Bir; düzenden kopacaksın, düzen yaşamından ilişkilerinden kopacaksın.”
Ve bu düzenden kopma işi sadece dağda yaşamakla olmuyor. PKK’liler dağa çıktıkları için düzenden kopmamışlardır. PKK’liler ilk kopuşlarını halen şehirlerde yaşarlarken sergilemişlerdi.
“Şehirdeyken de PKK düzenden kopmuştu… Şehirde değil, nerede olursa olsun, zindanda da olursun her yerde de kopuş kopuştur. Ayrı düzen, ayrı düzendir, ayrı yaşam sistemi ayrı yaşam sistemidir. PKK bu kopuşu bu sistemi baştan oluşturdu.”
Yine bu kopuş yeter mi elbette yetmez. Bunun içinde eğer başarmanın dışında başka yol bırakılmayacaksa o zaman PKK’liler gibi olacaksın. Yani, “24 saat çalışacak, PKK düşüncelerini propaganda edecektin. Propaganda edecek kadar da bilecektin! Bir aracı değil, tümüyle militanı olacaktın.”
Bu şu demektir, PKK’nin düşüncelerini sadece almayacaksın, bunları içleştireceksin, kendine yedireceksin, sadece söz düzeyinde bağlanmayacaksın, kabul ettiğin andan itibaren bu düşünceler senin yaşamının birer parçası olarak yaşayacak.
Aksi taktirde düzenden kopuş sağlanmış olmayacaktır. Fedakarlık yapmış olacaksın, eziyet çekmiş olacaksın, belki de büyük bedellerde vermiş olacaksın ancak düzenden kopmadığın için, PKK’yi de tümden kendinden oturtamadığın için her zaman sistem içileşmeye açık olacaksın. Bu ise “başarmak dışında başka bir alternatifiz yoktur” olmayacaktır. Çünkü sistemin içinde kaldıkça sistemin sınırları ve bakışıyla değerlendireceksin ki bu da başarısızlık demek olacaktır.
Ve başarmanın belki ikinci önemli hususu eğitimdir.
“Kendini eğitmektir. PKK düşüncelerini propaganda etmekle görevli olan, onu öğrenmek zorunda, öğrenebilmek için de kendisini eğitmek zorundaydı. Dolayısıyla PKK’ye katılımın önemli bir ölçütü de PKK’nin teorik-ideolojik çizgisini öğrenmek, özümsemek ve propaganda edecek, propaganda ajite edecek güç, nitelik kazanmaktı. Böyle olmazsa PKK çalışmasında yer alamazsın. Bir şey yapamaz hale gelirdiniz” demek olacaktır.
Özcesi yeni bir 27 Kasım’a doğru giderken PKK’ye ve onun özgürlük gerillasına gönül vermiş olan tüm gençler öncelikli olarak düzenle ilişkilerini sorgulayacaklar, “ne kadar sistemden kopmuşum, ne kadar sistemle iç içeyim(?) sorularını iyi soracaklar.
Ve tabii birde sistemin bireyi tutsak aldığı üç güdüye hakim olacaklar. Yani “yaşamı uğruna ölecek kadar sevmek“ ilkesine göre yaşayacaklardır. Yine çoğalmayı kendilerine dert etmeyeceklerdir. Yine yaşayabilmek için gerekli olandan fazlasına ne göz koyacak ne de peşinde koşacaklardır.
Bunlar olur ise o zaman sistemin dışına çıkılmış olacaklardır. Birde işte bu sistemin dışına çıkılmanın bilincine varmak için kendilerini her ortamda eğiterek, yeniden bir özgür kimlik için kendilerine yüklenirlerse orada artık “başarmak dışında başka bir alternatif yoktur” gerçeğiyle yüz yüze gelinecektir.
Rojhat Bluzeri