HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Biliyor musun güzel arkadaşım ben insanın içyapısının hep temiz olduğuna giderek inanan biriyim. Kötülük dedikleri olgu sonradan insana bulaşıyor. İnsan özünde hep biraz adaleti, eşitliği, kardeşliği, beraberliği ve sevgiyi kendi içinde barındırıyor. Sınıflı toplum adeta her şeyi alt üst ediyor. Yılların alışkanlıkları tarz haline gelince neredeyse genetikleşiyor. Diyeceksin neden o zaman o kadar kötülük. Bende derim ki en kötü insanın o denli duygusal yaklaşım sergilemesini neyle izah edeceğiz o zaman. Çünkü insan gözlemliyor da, en kötü olan insan dahi o kadar duygu yüklüdür ki yaşamın pragmatist ve çıkarcı bakışı, ön yargılı eğitim biçimi, sınıflı toplum, dini dogmalar, kan bağı adına geliştirilen milliyetçilik insanı kirletiyor. Ve insan bu tuzaktan kendisini kurtaramıyor.

İşte değerli arkadaşım ben buna inanıyorum. Daha fazlasına da inanıyorum. Biliyor musun her insan birazda doğuştan bu nedenlerden dolayı PKK'lidir. Eğer PKK'li olma olgusu adalete, eşitliğe, kardeşliğe ve özgürlüğe adanmışlık ise her insanda bu değerler şöyle ya da böyle vardır. Önemli olan bu cevheri görüp açığa çıkarmadır. Kimi insan bunu açığa çıkaramıyor. Kolay olan sınıf eğilimlerine esir düşme yolu seçiliyor. Verili olanı herkese uygulayabiliyor. Ama önemli olan verili olmayanı yani sıra dışı olanı uygulayabilmektir. Kendi içindeki bir nevi bilinçaltına itilmiş olan ben’ini açığa çıkararak kendin olmayı becerebilme oluyor ki bunu da herkes yapamıyor ya da herkes buna cesaret edemiyor. Söylemek istediğim özcesi insanın toplumsal esaretinden dolayı kendi içinde var olan ilk insanı açığa çıkaramamasıdır. Kendi içindeki PKK’li olan insanı doğurtmamasıdır. Bu da insanlığın bir talihsizliğidir.

Güzel insan, ben PKK'li insanın çok temiz olduğuna içten inanan biriyim. PKK'li insan ilk sömürüsüz insandır. İlk tahakkümden uzak olan insandır. Hiyerarşiye hep kafa tutan insandır. Kan bağından uzaklaşmış olarak toplumsalmış insandır. Dini motifleri salt ayinle ilgili düzeyde ele alıp putlaştırmayan ilk insandır. Bak etrafında ki insanlara Katılma kararı verirken hep böyle değil miydiler? Yine daha büyük amaç ve umutlar için yola çıkmadılar mı?

Biz PKK’liler genelde her yeri kendi ülkemiz biliriz. Bizim için yer, ülke, kıta devlet fark etmez. Hep kendi kimliğimizle hareket etmeye alışık insanlarız. Bundandır ki hiçbir yerde bizim için verili sınırlar geçerli olmaz. Olamaz da, olmamalıdır da. Çünkü biz biraz da dünyalıyız. Ve eğer dünyalıysak bu sınırlar nedir diye hep kuşkuyla baktık. Ve doğrusu hiçbir gün de takmadık. Takmamaya da devam edeceğiz. Çünkü ilk insanlar yaşarlarken bu dünya da sınırlar yoktu. Kimsenin malı mülkü değildi. Hele hele kimsenin özelinde hiç değildi. Hani büyük ve muhteşem insan der ya “özel mülkiyet vicdanın kirletilmesidir” diye, işte bundan olmalıdır ki biz hep böyle özel olana kuşkuyla baktık. Öyle olunca da hep bir genel olan, komünal olan, kolektiflik kokan, paylaşımı olan, adaleti olan ve tabii ki biraz da hoşgörülü olanı aradık. Hani Şeyh Bedrettin’in deyimiyle “yârin yanığından gayri her yerde her şeyde hep beraber diyebilmek için” olanı aradık. Bunları nerede bulmuş isek hep rahatladık ve ruhumuz dinginleşti, ruhumuz saadete kavuşur oldu.”

E. Nucan