HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Günün anlam ve önemi; tarihe sarılın çalıntı gecelerin ve kurşuni baharların çocukları…

Doğan her günün öyküsünü saklayın mahçup ellerinizde ve gülüşlerinizi öğretin baharda açan bütün papatyalara… Biliyoruz hiçbiri acılarınızı dindirmeyecek ve gidenleri geri getirmeyecek… Ama unutmayın bizim de yüreğimiz bir türlü yitirmeyi kabullenmeyecek… Bugün resmi tarihin söyleminde dünya çocuklarına yönelik saldırıların ve hak gasplarının kınandığı ve teşhir edildiği bir gün olmaktadır… Kimin umrunda bu coğrafya da, Fırat’ın kafatası bir panzerin tekerleğinin altında kalıyor, onun lastiğinde paramparça ediliyor… Fırat’ın anası zılgıtlarını çekiyor ve hala koynundaki sırça yüreğiyle Diren’iyor…

Yürüyoruz üstüne bütün gün doğumlarının ve en çok korkularından vuruyoruz onları ve siz mahsumiyetin isyancı çocukları…

Tarihi yazıyoruz dedelerimizden bize kalan…

Ve her gün daha yüksek bir şekilde haykırıyoruz;

“Önünüzde diz çökmeyeceğiz, bu da size dert olsun” diye…

***

Bazıları, önümüzden gidenler ilk basıyor tetiğe, ya da gözlere takılan mağrur bir gülümseme de bombanın pimi bir özgürlük yüzüğü oluyor…

Vuruyoruz orta yerinden tüm talanları ve yalanları… yüzlerine çalıyoruz sahtekarlıklarını ve hain saldırılarını… yani bugünün netameli çocukları; kanla-canla, Uğur’la, Ceylan’la, Enes’le, Oğuzcan’la ve bugün de Fırat’la yarınları oluşturuyoruz…

Toprağa verdiğimiz her özge de, bir intikam yeminini toprak misali serpiyoruz en derinlerimize… Gözü kara zamanın yiğitleri olarak, yıldız kokulu gecelerde söylenen bir marş gibi dolaşıyoruz bu dağlarda, bu dağ yürekli kahramanların arasında ve şunu çok iyi biliyoruz;

Bu sefer efendilerin değil, gerçeğin tarihini yazıyoruz…

Ne fırat’a ne de diğerlerine ağıt yakmıyoruz, neden diye sormayın hemen… Çünkü hem uğur’u, hem Ceylan’ı, hem Oğuzcan’ı ve hem de Fırat’ı biz buralarda yaşatıyoruz… onların çocukluğuna takılı gözlerini albümlerimizde baş köşeye koyuyoruz…

***

Mutki tütünlerinden cigara sararken bir çatışma ortasında, derin bir nefesin ardından barut kokusunun o en keskin anında tekrardan atılıyoruz ileriye; söz diyoruz, sonuna kadar, bu bedenlerdeki kanın son damlalarına kadar diye attığımız her mermi de ve her bombanın parçalarında yeminleri sıralıyoruz peşi sıra havayı yırtan mermilerin ardından…

Sonun başlangıç olduğu bir mevsimdeyiz, gün gibi devrilse de yiğitlerimiz biz buralarda yaşamın orta yerinde ve sevgilerin paylaşıldığı bu coğrafya da sizleri de bekliyoruz…

Bu zamanın kavgasında, acımasızlığın her türlüsünü yaşayan çocuklar;

Vurun kendinizi kahpeliğin orta yerine ve bir günbatımı kadar berrak bir şekilde özgürlük dağlarını kıble belleyin… Sakın şunu unutmayın; vurdukça borç ödeyeceğiz yitenlerimize bu namus savaşında ve gün doğumu dedik ya, işte o zaman buluşacağız bir gökkuşağı altında ya da şehr-i kadimin surlarında o bilge insanla…

Toprak Cemgil