HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

kurdistanda direnis14 Temmuz 2012 günü Kürdistan’ın başkenti olarak bilinen Amed’de TC devleti yeniden kapsamlı bir işgal hareketine girişmiştir. Binlerce asker ve polisini yığarak Kürt halkına buraların kime ait olduğunu göstermek için tam bir çıkartma yapmıştır. Kimisi böyle çıkartmaları halklar için cehenneme benzetiyor ve buna inferno diyorlar. Kimisi ise tam manasını karşılayan occupation, invasion yani işgal diyor.

Kürtler 14 Temmuz günü ne yapmak istemişlerdi: Kürtler Kürt halk önderliğin özgürlüğü için direnişe davet ederek Kürtlerin doğal hakkı olan bir buluşmayı Amed’de gerçekleştirmek istemişlerdi. Ancak buna izin verilmedi. İzin verilmemesinin de ötesinde Amed’e kendi deyimleriyle tam on üç ilde polis getirmişlerdi. Özcesi Amed’i İşgal etmişlerdi. Ve nitekim 14 Temmuz görüntülerinin tümü, işgalci bir gücün işgal edilen topraklara karşı göstereceği tüm şiddet sahneleri içeriyordu.

Özcesi Amed işgal edildi. Bir sömürgeci gücün ne kadar göstereceği marifet varsa hepsini TC devleti 14 Temmuz’da sergiledi. Sergilemesinin de ötesinde tam bir sömürgeci psikolojisiyle işgal edilen seçilmişleri başta olmak üzere halkın tümüne biber gazları, şiddet araçları, tazyikli su derken göz altılarla halkı sindirmeyi esas aldılar.

Bu faşizmi uygulayan bir rejim ise Ortadoğu’da güya halkların lehine siyaset yaptığını söylüyor. Güya Ortadoğu’daki otokratik ve despotik güçlere karşı olduğunu söyleyerek halklara yapılan bu zulme güya karşı çıkarak bölgede her gün savaş çıkartılığında da vazgeçmemektedir.

Bu yukarıda dile getirilmiş olanlar tuhaf gelebilir ama gerçeklik budur. Kürdistan’da tam bir faşizm uygulayan bu sömürgeci güç başka halkların hamiliğine soyunuyor. Başka halkların savunuculuğunu yaptığını iddia ediyor.

Tuhaf dedik ancak tuhaflık bunlarla elbette sınırlı sayılmaz, bir halkın üzerine uçaklarla saldıracaksın 34 gencini katledeceksin, 7000-8000 seçilmişini, siyasetçisini, gazetecisini, kültürcüsünü, tıpçısını derken sivil toplumcusunu içeriye atacaksın, dillini yasaklayarak mahkemelerde anlaşılmayan bir dil diyerek hakaret ettikten sonra da medeni bir dil olmadığını söyleyeceksin, kızlarına YİBO’larda tecavüze zorladıktan sonra “dağa gideceklerine fuhuş yapsınlar” diye alay edeceksin, genç ve çocuk yaştaki erkeklerine bu kez başka zindanlarda rejime taş atıkları için psikopatların ellerine vererek tecavüz ettireceksin, bu halkın tüm demokratik ve meşru olan gösterilerine rekor düzeyde biber gazla saldıracaksın, gerillasına kimyasal gazlar kullanarak katledeceksin ardından da bölgenin en demokrat, en insani, özgürlükçü devleti diye havanı atıktan sonra da Amed’i işgal edeceksin.

Evet, bu kadar tuhaflıklar ve garabetler ancak bu ülkede bu faşist rejimler altında yaşanabilir. Önceleri bu faşizmin adı beyaz Türkçü Kemalizm iken şimdilerde ise bu faşizmin adı Yeşil Türkçü faşizmdir. İsmi ve cismi farklı olsa da faşizm faşizmdir. Birisi beyaz birisi yeşil, her ikisi de insanların ve de halkların haklarını tanımadıktan sonra renkleri ne olursa olsun faşizmdir. Her ikisi de Kürdistan’ı işgal etmekten zevk duyuyor.

Biz faşizmin neden faşistlik yaptığından şikayetçi değiliz. Ne de olsa faşizmin görevi faşistliktir. İnsana karşı suç işlemektir faşistlik. Faşistlik başka halkları tanımamaktır. Faşizm ırkçılıktır. Faşizm irrasyonelliktir. Faşizm fetişçiliktir, kendi fetişçiliğini yapmaktır. Faşizm tek renkliliktir o da sadece kendi rengini bir kendini rengini tüm renklere egemen kılmak istemi ve eylemidir.

Durum buyken birde Amed işgal edilmişken o zaman bu faşizme karşı yapılması gerekli olan tek bir önlem vardır oda; bu işgale karşı direnişe geçmektir. İşgal tanım olarak bir toprakları ele geçirmedir. O zaman işgale karşı yapılması gerekli olan bu toprakları bu işgal güçlerinden kurtarmaktır, azade etmektir. Ve bunun da adı uluslar arası literatürde nettir: Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı.

Artık Kürdistan’da yeni bir dönem başlamıştır bu yeni dönemin adı da adım adım bu işgalci gücü Kürdistan’da def etme dönemidir. Bu ise kendi yolunu kendi halk gücüne dayanarak çizmedir. Kaderini kendi elline alarak işgalci güce ve güçlere karşı topyekün direnişe geçmedir.

Evet, yeniden belirtelim artık bir işgal vardır. İşgale karşı verilecek cevap ise tam “demokratik birleşik müreffeh bir Kürdistan”’dır.

Kimse söylediklerimizi oraya buraya çekmesin, bu rejimle, bu devletle artık yaşanılacağına inanmanın zamanı geçmiştir. Bu kadar açıkça herkesin gözünün içine baka baka faşistlik yapan bir devlete, bir rejime karşı sömürge eden devletin halkı buna karşı durmuyorsa, sokaklara dökülmüyorsa ve halen yer yer bu faşistliği destekliyorsa burada artık dananın kuyruğu kopmuştur. Artık mücadele sadece demokrasinin geliştirilmesi için verilecek bir mücadeleyi aşmıştır. Artık mücadele işgalci güce karşı tüm cephelerde karşı durarak onu bu topraklarda def etme mücadelesi olarak karşımıza çıkmıştır.

Bize düşen ise bu görevi; “ser seran ser çavan” diyerek üzerimize düşeni gerillalar olarak kabul ederek mücadelenin tam ortasına atılmaktır.

Rojhat Bluzeri