HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Herkesin bir hikâyesi vardır. Senin de bir hikâyen var, birkaç gündür televizyon ekranlarından düşmüyor, ha bire hikâyeni tekrarlayıp duruyorsun. Milyonlarca insan senin hikâyeni dinledi, sana ağlayanlar, sana acıyanlar da olmuştur, ama senin söylediklerin üzerinden siyaset yapanlar da. Senin ağızdan çıkan sözler ve o sözleri sana söyleten zihniyet yapılanman, senin söylediklerin üzerinden siyaset yapanları görmene izin vermeyecektir, aksine bir tarafa öfke ve kin kusarken, bir tarafa da sıkı sıkı sarılacaksın. Seni izlerken ve de dinlerken, “kendi düşmanına sevdalanmanın ancak bu kadarı olur” dedim. Bir de ayrıca Kürt olduğun için üzüldüm, acıdım haline. Nasıl ki Türk devleti yüz yıllardır soyundan geldiğin halkı öteleyip ve onun çocuklarına her türlü uygulamayı reva görüyorsa, maalesef bugün sen de onların ağızdan konuşup ötelenen gerçekliğini bir de sen öteledin. Sana sunmuş oldukları imkânlar, seni henüz tayini bile yapılamayan bir öğretmen yapmış olmaları seni onlara borçlu ve minnettar kılıyor olabilir. Ama hiç kendi kendine sordun mu neden doğup büyüdüğüm coğrafyada halkım yoksulluk içinde, niye sonradan öğrendikleri bir dille konuşuyorlar, ya da neden toplumsal açıdan geri bırakılmışlık var? Bırak senin “teröristler” dediğin insanları, neden o coğrafyada çocukların öldürüldüğünü sordun mu kendi kendine? Ceylan’ın parçalanmış cesedini televizyonlardan görebildin mi? Ya Uğur’u… ya senin “asker diye yetiştireceğim” dediğin kızının yaşındaki Enes’i… onların hiçbirinin küçücük avuçlarına silah sığmıyordu, tetiği çekemeyecek kadar küçüktüler. Öldürülen bu çocukların ne suçu var diye sordun mu kendi kendine? Her şeyi bir kenara bıraktım, bir anne olduğun için belki biraz Kürt annelerinin yürek acısını anlarsın diye bunları sana söylüyorum.

Kardelen Elif!

Senin ısrarla Türkiye’nin her yerinde dalgalanacak dediğin Türk bayrağıyla, Atatürk büstüyle hiçbirimizin bir sorunu yoktur. Bir halkın bayrağına ve öncülerine saygı duyacak düzeyde erdemli insanlardır Kürtler, PKK’liler. O yüzden dalgalanmasında hiçbir sakınca görmemekteyiz, fakat o bayrak altında öldürülmeye, kültürel asimilasyona uğratılmaya ve yok sayılmaya tahammülümüz yoktur. İşte senin farkında olmadığın ve hiçbir biçimde gerçekliğini bilmediğin, kavgamız bundandır.

Bilinçsizce sarf etmiş olduğun sözlere rağmen seni suçlayamıyorum. Çünkü seni yetiştiren ve öğretmen yapan o çok bağlı olduğun devlet kurumlarında, sen farkında olmadan sana aşılandı bunlar. Sadece kendi hayat kavgasına girişen bir kadının, bir başka kadınların ya da bir halkın çektiği acıları anlamasını bekleyemem. Senin “terörist” dediğin insanların tümü senin de doğup büyüdüğün coğrafyada büyüdüler. Senin bugün bile farkına varmadığın, yukarıda sorduğum sorularla, çelişkilerle daha çocuk yaşta tanıştılar. Birçoğunun evdeki ismi ayrı, resmi devlet kurumlarında kayıtlı olan ismi ayrı, konuştukları dil ayrı, onlara eğitim kurumlarında öğretilen dil ayrı ve birçoğu biliyor musun, doktor, öğretmen, mühendis, avukat vs. vs… birçoğu senden daha iyi koşullarda okuma ve yetişme fırsatı buldu. Ama ona rağmen senin kadar bencilleşip kendini inkâr edecek düzeye gelmeyi kabul edemedi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hangi maddesi senin Türkiye sınırları içerisinde yaşayan, ama Türk halkıyla eşit haklara sahip olan bir halk olduğunu söylüyor ki “ben de Kürdüm” diyebiliyorsun. Kürt olduğunu neyle kanıtlayacaksın?

Kardelen Elif!

Seni Çağdaş Yaşımı Sağlama Derneği yetiştirdi, bizi de Önder Apo ocağı. Zihniyetimiz ve hissettiklerimiz ayrıdır. Bu yüzden birbirimizi anlamamız biraz güç olabilir. Fakat sana sadece birkaç öneride bulunacağım, doğup büyüdüğün coğrafyaya tekrardan dön ve halkının neden yoksulluk içinde yaşadığını, neden göçe mecbur bırakıldığını ve dağlarda vurulan insanların neden vurulduğunu öğren. Yine coğrafyanda çocukların ellerine neden kelepçe takıldığını, zindanlara konulduğunu, en önemlisi de neden öldürüldüklerini araştır. O zaman belki de gerçek anlamda Kürt olduğunu hisseder, terörist dediğin coğrafyanın insanlarına karşı kızını bir asker olarak yetiştirmekten vazgeçersin ve bu savaşa dur diyen, barış ve kardeşlikten yana tavrını koyan “Barış Anneleri”nin içinde yer alırsın. Sen kocandan kalan alyansı boynunda taşıyıp, tabutuna dokunabildin, ama o annelerin çoğunun çocuklarının mezarı bile yok, nerede vurulduklarını bile bilmiyorlar. Ama ona rağmen acılarını başkalarının acılarıyla yıkamayı tercih etmiyorlar.

Son olarak öfkene teslim olma, Kürdistan’ın gerçek kardeleni olmak için kendi köklerine dön ve kendini tanı.

Rojbin GOLAV