HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Haklarını yemeyelim, bu mücadele tarihinin karşı cephesinde bir de paşaların yeri var tabi.

Ne paşalar gördük, görevi teslim aldığı gün, 2 yıllık ömrüne nice zaferler sığdıracağının coşkusunu içine sığdıramayan. Kendinden öncekilerin kendisini hayretler içerisinde bırakan yenilgilerini hiç mi hiç kendine yakıştıramayan. Kimsenin yapamadığını, başaramadığını gerçekleştirerek tarihe geçecek komutan unvanına sahip olmak için biçilmiş kaftan olduğunu bir türlü aklından çıkaramayan.

Ne paşalar gördük, görev başındayken aslan kesilen, bastıra bastıra tek gücün ordunun olduğunu sayıklamaya bayılan. Her yere saldırarak herkesi potinleri altında ezebileceğine inanan. Asıp kesmeyle karşısındakileri sindirmeyi kendine marifet sayan. Yaptığı teslim ol çağrılarına koşar adım gideceğimizi sanan. Halkı zulüm ve işkence masasına meze yaptığı kurtlar sofrasında içtiği iktidar şarabıyla sarhoş olan.

Ne paşalar gördük,  görevinin son aylarında can havliyle sağa sola saldıran. Aynı kaderi paylaşmanın telaşıyla operasyon üzerine operasyon tertipleyen. Son bir şans diyerek yeni oyunlar çeviren. Zamanın daraldığını gördükçe daha da hırçınlaşan. Tarihe geçme şansını yitirme korkusuyla her türlü çılgınlığa soyunan. Artık ne yapacağını bilmez şekilde akıl almaz planlarla askeri fıkralara konu olan. En sonda hezimet ile sonuçlanan girişimlerinde gerillanın pençesinden kurtulmayı büyük bir başarı olduğu heyecanına varan.

Ne paşalar gördük, görevinin sonunda, emekliliğinde süt dökmüş kediye dönen. Yapılamayanın, başarılamayanın öyküsünü yazan. Kader arkadaşlarıyla derneklerde olmazın teorisini yapan. Bir daha kendisinin eline geçmeyecek talihin hiç kimsenin yüzüne gülmemesi için dua eden. Gerilla karşısındaki yenilgisini edebiyatlaştırmaya çalışanlar. PKK savaşçılığının yenilmezliğinin sırrına eren.

Bir paşa var bu aralar; adı da İlker Paşa’ymış. Malum hikayeyi gerçekleştirmeye pek de hevesli. Ne diyelim, kendisi bilir. Biz çocukluğumuzda Amed sokaklarında böyle tiplere “Paşa Paşa” der, devamını getirir dalgamızı geçerdik. Şimdi büyüdük, 30 yıllık Özgürlük mücadelesinin değirmeninde öğütüldük, onbinin üstünde şehidin kanında yıkandık, yaratılan onca değerle tekrardan işlendik.

Bu yüzden diyoruz ki;

İlker Paşa, yanındaki çeteni, bilhassa bu son günlerde görev alan hava kuvvetleri Hasan Komutanını da al yanına, gel buralara. Biz buradayız;  Dersim’deyiz, Amed’de, Botan’dayız.  Karadeniz, Amanos’lardayız. Kandil’de, Haftanin’de, Zap’tayız. Hoş, yiğitçe savaş nedir bilmezsin ama en azından Büyükanıt Paşan gibi pençemizden kurtulmayı başarabilirsen gururlanır, paşalılığının emeklilik evresinde kullanırsın.

Gel, gel de gerilla, çokça meraklısı olduğun hikayeyi sana da yaşatsın.

 

Bışar Andok