Yerel seçimlere az bir süre kalmışken tüm partiler propagandalarını sürdürüyorlar. Söylemlerin çoğu propaganda ve vaad içerikli olmaktan kurtulmuş değil. Bu yazımızda Anadolu’nun önemli bir kenti olan Antep’in temel sorunlarından bazılarına parmak basıp, çözümlerine ilişkin görüşlerimizi belirteceğiz.
Öncelikle belirtilmesi gereken nokta Antep’in sorunlarının da çözümünün de çok yalın ve açık olduğudur. Bu yalınlığa karşın adayların çoğunun öne sürdüğü çözümlerin bu yalınlığa uymadığını görüyoruz.
Antep’e ilişkin haberleri ve halkı dinlediğimiz de ilk ve en yoğun dile gelen sorunun Suriye’deki savaşla bölgeye göç etmek zorunda kalmış mültecilerden kaynaklı olan sosyal ve ekonomik sorunlar olduğunu görüyoruz. Her on Antepliden birinin mülteci olduğu söyleniyor.
Peki, bu sorun neden bu duruma geldi diye soruyoruz. Cevabı çok nettir. Türkiye devletinin bölgede yürüttüğü politikaların sonucu bu sorun bu hale gelmiştir. Suriye’ye müdahale etmenin uluslar arası zeminini yaratmak için pek çok uluslar arası ve bölgesel güç gibi Türkiye devleti de Suriye’deki muhalif guruplara gerek lojistik gerekse de askeri destek verdi. Antep ve Urfa başta olmak üzere bölgeyi muhalif grupların bir geri cephesi haline getirdi. Bu faaliyetlerinin temelinde bölgesel ve küreselemperyal güçlerin çıkarları vardır. Özel de de Rojava diye tanımlanan Kuzey Suriye’de Kürtler başta olmak üzere bölge halkının demokratik iradelerinin örgütlenmesinin engellenmesi için çok yönlü politikalar yürütmüş ve yürütmeye devam etmektedir.
Bu sorunun çözümünün partilerin yerelden çok bölgesel ve genel politikalarıyla bağlı olduğunu görüyoruz. Hem Akp hem de Chp’nin bu konuda şimdiye kadar eskiyi aşacak bir politikasının olduğunu görmemekteyiz. Bırakalım sorunu bölgenin demokratik bileşenlerinin öz iradeleriyle çözmesine destek vermek, bunun olmaması için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Böyle yaklaştıkları müddetçe de sorunu çözecek güç olmayı değil de sorunu derinleştirecek güç olacakları açıktır.
Mevcut siyasi partilerden bu konuda tavrını net olarak ortaya koyan HDP dışında geçmişi aşan bir politikaya sahip parti görünmemektedir. Ortadoğu halklarının tarihi açısından çok kritik bir yere sahip olan Rojava Kürdistan’ındaki gelişmelere demokratik ilkelere göre yaklaşamayan bir gücün hem bölgenin hem de Antep’in sorunlarını çözemeyeceği nettir.
Antep’in diğer bir sorunu Türkiye devletinin yaklaşık 90 yıllık kapitalist politikalarının sonucu çekilmez aşamaya gelmiş kentsel sorunlardır. Türkiye özellikle son elli yılda uygulanan politikalar nedeniyle ciddi sosyal ve ekonomik sorunlar yaşamaktadır. Köy-kent nüfusundaki dengesiz farklılaşma, köy yaşamıyla birlikte, tarımı bitirme aşamasına getirirken, kentleri de kanser gibi büyütmüştür. Köylerin yok olmaya doğru gitmesi, kentlerin aşırı büyümesi ekonomik sorunları en üst aşamaya getirmiştir. Antep’in yerel yönetimine aday partinin sanayi politikaları kadar hatta ondan daha fazla tarım politikaları olmazsa, köyden şehre göçü engelleyecek hatta tersine çevirecek politikaları olmazsa Antep’in sorunlarını çözemez. İnsanlık tarihinde, ekonominin, sosyal yaşamın köy-kent arasındaki dengeli ilişkiyle bu güne kadar gelindiğini görmekteyiz.Bu dengeyi bozan kapitalizmin kar politikaları hem şehrin ekonomik sosyal yapısını bozarken aynı zamanda doğaya da ciddi zararlar vermiştir. Son günlerde tüm Türkiye’de görülen kuraklık tehlikesinin asıl nedeni söylenenin tersine yağışın azlığı değildir.Kuraklığın asıl nedeni kapitalizmin sanayi politikalarıdır.Mevcut partiler ve adaylar kapitalist düşüncede olduklarından dolayı bu sorunların çözümüne,nedenlerini aşan kökten değil, geçici gündelik yaklaşımlar sergilemektedirler.
Antep’in üçüncü ve temel problemlerinden olan sorun demokrasi sorunudur. Siyaset felsefesinin tekler üzerinden temellendiği günümüz kapitalist modernitesinde yerel yönetim, demokratik yönetim sadece bir söz ve kandırmaca durumundadır. Erkek egemenlikli, egemen ulus milliyetçiliğinin egemen olduğu bir siyasal anlayışla Antep gibi çok farklı etnik ve inanç yapılarından oluşan bir kentin şimdiye kadar ki yönetimi genel Türkiye devletinin bir yansıması olarak bu renkleri inkar üzerinden gelişmiştir. Zaten kadının renginin, Antep’in yönetimine katılması gerçekleşmemiştir. Kadının ve farklı etnik-inanç guruplarının örgütlü güç olarak Antep’in yönetimine katılması konusunda ne Akp, ne de Chp’nin bir projesi vardır. Esasta eski politikalara devam demektedirler.
AKP’nin kadın ve aile politikalarından sorumlu bakanının Antep’i yönetmeye aday gösterilmesi koskoca bir aldatmacadan öte bir şey değildir. Zaten bakan olduğu dönemde bırakalım kadın hakları, kadının örgütlü bir şekilde siyaset katılımını sağlamayı Akp’nin en geri erkek egemen politikalarının uygulayıcısı olmaktan öteye bir pratiği olmamıştır.
Tüm bu sorunların çözümünün AKP’den de, CHP’den de beklenemeyeceği gün gibi açık ve ortadadır. Partilerin seçim programlarını incelediğimizde tek çözümün HDP’de olduğunu görüyoruz. HDP hem zihniyet olarak hem de kitle potansiyeli olarak Antep’in sorunlarını çözecek yapıyı göstermektedir. Tek eksiklik bu anlayışı tabanda örgütlenmeler, kurumlaşmalar yaratarak yaygınlaştırmaktır. Bu da aşkla, azimle çalışan demokrat öncülerle aşılabilecek bir durumdur. Ha gayret! Son iki ay!
G.Suat Tekin