HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

serhildanTC Devleti yeniden “Sokağa Çıkma Yasağı” ilan etti. Hem de Kürdistan’ın birçok kentinde. Üstelik Kobane’nin düşmesi için her şeyi yaptığı bir an’da.

Kobane tam 25 gündür direniyor. Ama dikkat edelim TC Devleti, DAİŞ uluslararası toplama çete örgütüne var gücüyle arka çıkıyor. Kürtlerin yenilmesi için elinden ne geliyorsa yapıyor. Bununla yetinmediğini ise açıkça dile getirerek, Kobane’den sonra sıranın Afrin’e geleceğini ifade ediyor. Yani TC Devleti, Kürtlerin tüm kazanımlarını bitirmek için dediğimiz gibi var gücüyle hareket halindedir.

Gerçeklik böyle iken Kürtlerin boş duracakları elbette beklenemezdi. Kürtler Suruç’a akacaklardı. Nitekim böylede oldu. Ama TC Devleti’nin yaptığı Suruç’a akan halka saldırmak olmuştur. Bununla yetinmediği gibi Kobane’nin boşalması için de her şeyi yapmıştır. Öyle görülüyor ki Türk Özel Harp Dairesi’nin geliştirdiği bir planlaması temelinde 21. Yy’da Kürdistan’ın birçok yeri boşaltılmak istenmektedir. Şengal en açık görünen oldu. Maxmur’da da yapmak istediler ama tutmadı. Kerkük’te denediler, şimdilik tutmadı. Yine Kobane’de yapılanları herkes görmektedir. Ve ileri de muhtemelen; Xaneqin, Mendeli derken birçok yeri de boşaltmak için inceden inceye DAİŞ adındaki faşizan yapının eliyle bunu yapmayı hedefleyeceklerdir.

Kürt Özgürlük Hareketi kaç gündür üst üste, Kobane’ye yaklaşımın Kürtlere yaklaşım olduğunu hep söyledi. Kobane’de kan akarken, Kürtlerin Türk Devleti’yle bir arada olamayacaklarını da hep söyledi. DAİŞ’e her türlü destek verilmişken, Kuzey Kürtleri’nin olup bitenlere sessiz kalması elbette beklenemezdi.

Ne var ki bir türlü bönlükten, megalomanlıktan sınır tanımayan TC Devleti ve AKP Yetkilileri olup biteni anlamaktan, anlam vermekten çok uzak bir duruş sergilemenin de ötesinde, Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaptığı açıklamalarını hafife almış ve alay etmiştir. Bunlar yetmediği gibi Kürt Halkı’nın kazanımlarına da dil uzatmıştır. Kürtlerin sinir uçlarına dokunulmaması gerektiğini çokça dile getirilmesine rağmen, bu sinir uçlarına- hem de Başkan Apo’ya karşı yapılmış olan uluslararası komplo sürecinde -dokunulmuştur. Ve Kürtler sokaklara dökülmüştür.

Kürtler Kobane için meydanlara çıkarak TC Devleti Politikaları’na karşı protesto ederken, daha önce TC Devleti tarafından hazırlanmış olan paramiliter güçler harekete geçirilerek Kürdistan’ın birçok yerinde Kürt Halkı'na saldırtılmışlardır. Kürtler DAİŞ’e ve DAİŞ’e arka çıkan TC Devleti’ne karşı harekete geçerken, Kürdistan’a kümelenmiş “Sözde Kürtler” sopalarla, silahlarla, bıçaklarla meydanlara çıkanlara saldırdılar. Bununla yetinmediler polisin önüne geçerek DAİŞ’ten geri kalmayan bir tarzda halka saldırdılar. Ve paramiliter güçlerin bu saldırılarına karşı özgürlük bilinci ve sevdasıyla donanmış Kürtlerin sessiz kalacaklarını elbette beklenemezdi. Kürtler, paramiliter güçlerin saldırdıkları her yerde cevap verdiler. Ve bu cevapları devam da etmektedir.

Tam da böylesi bir ortamda TC Devleti Hükümeti Kürdistan’ın birçok şehrinde “Sokağa Çıkma Yasağı” ilan ettiler. Sokağa Çıkma Yasağı ile yetinmediler, kendilerinden çok büyük açıklamalar yapmaya başladılar. “Misliyle cevap verileceği, altında kalacakları, hesap soracakları” derken ne kadar böyle söz varsa söylemeye başladılar ve de söylemeye de devam ediyorlar. Üstelik; “bizim için IŞİD neyse PKK odur” diyerek Kürtlere hakaret yağdırmaktan da sınır tanımamaktadırlar.

Şimdi Kürtler böyle bir durumda ne yapacaklardır? Susacaklar mıdır? Geri mi çekileceklerdir? Kaçacaklar mıdır? Meydanı paramiliter güçlere mi bırakacaklardır? TC Devleti’nin faşizan açıklamalarına karşı eylemsiz mi kalacaklardır? Üstelik Kürdistan’a kümelenmiş AKP yandaş ve siyasetçilere karşı bir şey demeyecekler midir? Bir şey yapmayacaklar mıdır?

Ferman sizin olsun, Sokaklar bizimdir. Evvelden “Ferman Padişah’ın ise Dağlar Bizimdir” diyenler hep olmuştu. Bizler Padişahların Fermanlarına karşı hep Dağlar Bizimdir diyenlerden olduk. Şimdi ise şunu açıkça belirtelim; Sokaklar Bizimdir. İstediğiniz kadar Sokağa Çıkma Yasağı ilan edin, istediğiniz kadar tehditler savurun, istediğiniz kadar daha önce hazırladığınız, silahlandırdığınız çeteleri sokaklara sürerek Özgürlükçü Kürt’ün üstüne sürün, artık geri dönüş yoktur. Artık her sıkıştığınızda Kürtlerin başına bela ettiğiniz paramiliter güçler, işbirlikçiler, borazancılarınız, polislerinizin, hepsi sokaklarda hedeftir.

Yine belirtelim, Ferman sizin olsun ancak Sokaklar bizimdir. Ve bu sokakların ateşinin inmemesi ve dinmemesi için Kobane özgürleşene, TC Devleti Kürt Halk karşı siyasetini terk edene, DAİŞ’e karşı açık tavır alana, Türkiye’de DAİŞ’e arka çıkmaktan vazgeçene, Kürt Halkına ve onun özgürlük hareketine karşı hakaret etmeyi terk edene kadar, Sokaklar bizim olmalıdır. Sokaklar boşaltılmamalıdır. Sokaklar hesaplaşma meydanı olmalıdır.

Sokakları aynen daha önce birçok yerde gördüğümüz gibi sürekli direniş kaleleri haline getirerek, Kürtlerin ne yapabileceklerini herkese göstermek, tarihen yaşadığımız Kürdistan Devrimi’ni tüm Kürdistan’a yaymanın zemini olmalıdır. Rojava Devrimi’ni Kuzey Devrimi’ne çevirmek, Kuzey Devrimi’yle tüm Kürdistan’a yaymak, tarihin en önemli an’ı ve momentumu olmalıdır.

Bunun için: Yeniden ama daha güçlü bir şekilde: “Ferman sizin olsun, Sokaklar bizimdir.”

KASIM ENGİN