Basına ve Kamuoyuna!
10 Haziran günü 04.00-05.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Ertuş alanı ile Şehit Cihat Tepesine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
7 Haziran günü Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Girê Heliz, Mêrgeşiş, Haftanin köyü, Girê Siser, Deriyê Dawetiya ile Girê Kelhokê alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 5 Haziran günü Van’ın Çatak ilçesine bağlı Geliyê Tizizê alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Alandaki operasyon halen devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 5 Mayıs günü 19.00-23.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Girê Nêriya, Deriyê Dawetiya ile Haftanin köyüne yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
28 Mayıs günü Ilgaz Dağı eteklerinde bulunan İhsangazi İlçesi Bozarmut Köyü kırsalında yaşanan çatışma sonucunda Seyit Rıza isimli arkadaşımız şehit düşmüştür.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 31 Mayıs gününden beri Dersim’e bağlı Değirmendere, Doğan Kayalıkları, Deşt, Hakîs ile Şehit Delil alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Alandaki operasyon halen gizli birliklerin keşif ve pusulamaları ile devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Kürdistan’da 27 yıldır kesintisiz bir savaş sürüyor. Bir yandan dünyada eşine ender rastlanılan bir soykırım rejimi, diğer yandan bu soykırım rejimine karşı direnişe geçmiş bir halk gerçekliği. Yine eşine ender rastlanılan güç dengesizlikleri içerisinde yürütülen bir özgürlük kavgası.
Bir yandan dünyanın tüm iblislerin desteklerini alan bir faşizan rejim, öbür tarafta ise sadece ve sadece kendi halkına dayanan özgürlük savaşçıları.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, neresine bakarsanız bakın bu düzeyde kalabalık nüfusa sahip bir halk bu kadar baskı altına alınmamaktadır. Yine dünyada bu denli var oluş haklarından mağdur edilen, alıkonulan bir halka da rastlayamazsınız.
Dünyada herhalde dili yasak edilmiş tek halk Kürtlerdir. Dünya da yaşadıkları toprakları bu denli yasak edilmiş olan tek halkda yine Kürtlerdir.
Başka ülkelerde ezen ülkenin halkı ezilen halkların yanında yer alırlar. Empati beslerler. Dayanışma içerisinde olurlar. Ancak Kürtler ve Kürdistan söz konusu olduğunda Kürtlerin en küçük mücadeleleri eşi benzeri görülmemiş bir biçimde aforoz edilir. Saldırılara uğrar. En küçük hak talep etmelere karşı kıyametler kopartılır. Öyle ki Kürtlerin kendi topraklarına sahip çıkmaları bile yadırganır.
Evet, dünya da ender uygulanan bir statüyle karşı karşıyadır Kürtler. Bu statüsüzlüğü Kürtler kabul etmedikleri için devasa bir mücadele içerisine girdiler. Silahlı silahsız derken Kürtler topyekûn ayağa kalktılar. Daha da önemlisi farklı farklı düşünen Kürtler ilk kez bir araya gelerek kendi var oluşları için mücadele etmeye karar kıldılar.
Evet, Kürtler tarihi bir süreçten geçtiklerini ilk kez bu denli yakacı bir şekilde fark etmişlerdir. İlk kez bu denli ulusal birliğin ihtiyacı açığa çıkıyor. Kürtler bir araya gelmeden, birleşmeden, güç birliği oluşturmadan komple işgalci ve emperyalist güçlere karşı ayakta kalmaları güç görülmektedir.
Tarihi bir dönemeçten geçildiği kesindir. Artık gün özgürlüğe doğru adım atmanın günüdür. Artık gün Kürtlerin topyekûn bir olma günüdür. Artık gün ortak değerler etrafında birleşmenin günüdür.
Kürtler de başka halklar gibi elbette homojen değildirler. Farklı ideolojik ve politik eğilimleri vardır. Her halk içerisinde olduğu gibi Kürtler içerisinde de bu normaldir. Hayaller, istemler ve düşünceler bazı noktalarda ayrışabilir. Ancak Kürt halkının özgürlüğü konusunda benzer olan görüşlerin, mutlaka kendilerini bir cephede güç yaparak, Kürtler arasında bir sinerji yaratmaları şarttır. Fikir ayrılıkları bu tarihi süreçte kan kaybına yol açmamalıdır. Tersine fikir ayrılıkları başka kesimlerle Kürtleri dayanışmaya götürecek düzeyde örgütlenerek, Kürt halkının ulusal değerlerine ve özgürlük taleplerine katkıları olursa anlamlı olabilir.
Aksi taktirde gelecekte Kürdistan tarihi yazılırken bu tarihi süreçte farklı duran her duruş mahkûm edilecek ve Kürt tarihiyle oynandığı eleştirisine haklı olarak maruz kalacaktır. Bu ciddi tarihi bir vebaldir.
Tarihi bir süreçten geçerken ve yarın tarihle oynadınız eleştirisine maruz kalmamak için öncelikli olarak hiçbir Kürt ulusal birlikten uzak durmamalıdır.
Bunun birinci adımı olarak hiçbir Kürt, Türk ordusunda askerlik yapmamalıdır. Hiçbir Kürt genci Türk ordusuna gitmemelidir. Türk ordusuna zoraki askerlik yapma yerine, özgürlük saflarına katılarak Kürt halkının özgürlüğü için dağlara gelmelidir. Dağlara gelme imkânları olmayanlar bu imkânları araştırmalıdır. Ve dağlara gerçekten gelme imkânı olmayanlar, bu duruma el verişli olmayanlar ise Vicdani Ret haklarını kullanmalıdırlar.
Ya özgürlük dağlarına bir özgürlük sevdalısı olarak gelinmelidir ya da asla ama asla Türk ordusuna gidilmemelidir.
Son süreçte onlarca Kürt genci askerlik yaparken katledildi. Yine başka halkların evlatları da Türk ordusunda katledildiler. Bunun için başka halkların çocukları da Türk ordusuna askerlik yapmamalıdır.
Yine birçok çatışma da Kürt olan askerler ölüyor. Ya da yoksul ve emekçi insanların evlatları çatışmalarda ölüyor. Bu durum biz gerillaları gerçekten çok fazla üzüyor ve zorluyor.
Kürt’sen Türk ordusunun askerliğini yapma!
Yoksul ve emekçiysen Türk ordusunun askerliğini yapma!
Vicdanlı ve demokratsan Türk ordusunun askerliğini yapma!
Kültürlü ve hoşgörülü isen Türk ordusunun askerliğini yapma!
İnsancılsan, hümanistsen Türk ordusunun askerliğini yapma!
Müslüman isen, ılımlı İslamcı diye geçinen amerikancı tayfadan değilsen hemen Türk ordusunun zoraki dayatmalarından kaç ve ordudan firar et!
Başka halkların topraklarında askerlik yapma. Firar et. Gerillaya karşı savaşma!
Türk ordusunun binlerce paralı askeri vardır. Binlerce lejyoneri vardır. Mavi, sarı, kırmızı, turuncu derken kahverengi bereli askerleri vardır. Hatta türkuaz renkli bereli askerleri de vardır. Yine dediğimiz gibi binlerce, bol parayla kontrat imzalamış askeri var. Savaşa gelecekse bunlar gelsin. Gerillaya karşı savaşmak istiyorsa bunlarla Türk ordusu gelsin, ne de olsa Türk ordusunun binlerce profesyonel diye bilinen paralı askeri var. Bunlar Kürdistan’a gelsin.
Senin bir Kürt ve halk çocuğu olarak Türk askerliğinde bir işin yoktur. Bunun için gelme. Orduda firar et. Kaç. Türkiye’den ayrıl. Başka yerlere göç et. Ya da dediğimiz gibi gerillaya gel. Ama her halükarda Türk askerliğine gitme…
Hayri Engin
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 31 Mayıs günü 11.00-11.30 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zagros’un Avaşin ve Ava Basya suyu üçgenine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
2004 yılında özgürlük hareketi tarafından başlatılan direniş hamlesinin 8 yılına adım atacağız. Arada tam yedi yıl geçiyor.
Kürt özgürlük hareketi en az 18 yıldır Kürt sorununu daha doğrusu Türk sorununu silahsız olarak çözmek için elinden gelen tüm çabayı harcadı. 1984 ile 1993 yılları arasında tek yol silahlı devrim olarak ele alınırken, 17 Mart 1993 yılından itibaren her zaman çözümün anahtarı olarak demokratik siyasal mücadele ele alınmaya çalışılmıştır.
Hikâye uzundur, çokça yazılmıştır, çokça dile getirilmiştir. Ateşkesin provake edilmesi, çeteler, faşistleşen bir devlet aygıtı derken önderliğimizin esaretine kadar bu durum sürmüştür.
Önderliğimiz Avrupa’ya çıkmadan da, çıktıktan sonra da demokratik siyasal mücadele yöntemlerinde ısrar etmiştir. Bu ısrarını birçok belgede bulmak mümkündür. Kaldı ki önderliğimizin nerede olursa olsun yaptığı tüm konuşmaları belgeli olarak tüm parti yapımıza sunulmuştur. Önderliğimizin her tartışması pratikte bulunan yoldaşlara; bunlar Ortadoğu’da olsalar, Asya’da da olsalar, Avrupa’da da olsalar ve dağda da olsalar eğitim ve bilgilenme açısından her zaman onların eline ulaşmıştır. Bu bizde bir önderlik ilkesidir. Bu ilke esasta kendi kadrolarına ve dünya demokratik kamuoyuna karşı şeffaf olma ilkesidir.
Evet, önderliğimiz Kürt sorununu demokratik siyaset yolluyla çözmek için çok çaba harcamıştır. 1999 yılında dünya da eşine ender rastlanılan bir komployla Türk devletinin eline esir edildikten sonra da, emperyalist kapitalist modernist güçlerin oyunları bozmak için bile olsa, barış girişimlerini tüm tahriklere rağmen sürdürmüştür.
İlk elden kıyamet gününü andıran eylemlerimizi durdurmuştur, ardından silahlı güçlerimizi güney Kürdistan’a çekmiştir. Peşinden iyi niyet gösterisi olarak dağda ve Avrupa’da iki barış gurubunun gönderilmesini sağlamıştır derken uzun vadeli halk savaşı stratejisini değişimini sağlayarak paradigma değişikliğini sağlamıştır. Uzun vadeli halk savaşı yerine Meşru Savunma Stratejisini geliştirmiştir.
Özcesi önderliğimiz Kürt özgürlük hareketi, Kürt sorununu çözmek için atılması gerekli ne kadar adım varsa atmış hatta daha fazlasını da atmıştır. Ne kadar iyi niyet adımı varsa atılmıştır. Ne kadar jest gerekiyorsa yapılmıştır.
Ne var ki önderliğimizin bizleri -yani gerillayı ve tüm partiyi ikna ederek attırdığı adımları -TC devleti özelde de 3 Kasım 2002 yılında iktidara gelen Akepe, zayıflık olarak ele almış ve tüm iyi niyet ve jestleri görmezden gelerek adım adım Kürt özgürlük hareketine karşı saldırıya geçmiştir. Bu saldırılarını sadece dağlarda yapmamıştır bu saldırılara paralel olarak partimizin içine el atarak, geçmişte iradesi kırılmış, yaşam olarak bizden farklı duranlara el atarak içten partimizi tasfiye etmeyi hedeflemiştir. Bu saldırıları yaparken güç aldığı temel etken ise 11 Eylül 2011 ikiz kulelerine karşı yapılan saldırı olmuştur. ABD’nin dünya ölçeğinde başlattığı karşı hamleyi kendisi için önemli bir destek olarak görmüştür. Nitekim ABD’nin Afganistan ve Irak saldırıları Akepe hükümetinde çok büyük umutlar yaratmış olmalıdır ki Kürt özgürlük hareketine karşı saldırılarını daha da pervasız hale getirmişlerdir.
Akepe hükümetinin ABD ile işbirliği temelinde özgürlük hareketine yönelmesi daha da hız kazanarak açık bir tasfiye planına dönüşünce, önderliğimizin ve hareketimizin tüm barış çabaları görmezden gelinerek boşa alınınca özgürlük hareketi yeniden bir değerlendirme sürecine girmiştir. Bu yeniden değerlendirme süreci esasta 1 Haziran 2004 yılında başlayan direniş sürecine giden yolun kendisi olmuştur.
15 ağustos 1984 yılında başlayan gerilla direnişi yok oluşu neredeyse tamamlanmış bir halkı gün yüzüne çıkarma eylemliliği ve direnişi olmuştur. Adeta düşmanın yarattığı o köhnemiş kişiliğe sıkılan ilk kurşun gibi geriliklere sıkılan 15 ağustos kurşunu Kürtleri yeniden tarih sahnesine çıkartmıştır. Kürtlerin yok oluş sürecini durdurmuş ve adım adım direnişten, dirilişe kadar götürmüştür. 1990’ların başların da artık Kürt halk direnişi görkemli Serhildanlarla -o yıllarda Kürt İntifadası deniliyordu- Kürt dirilişini sağlayarak sıra Kürt halkının kurtuluşuna gelmiştir. Ve bu süreci yani kurtuluşa giden süreci özgürlük hareketi 1993 yılında başlatılan tek taraflı ateşkesi ile de ilan etmişti.
Kürtler artık tarihe gömülmemek üzere yeryüzüne çıkmışlardı. Şehit Serbest Kıçi yoldaşın Dağlar Konuşsun adlı anı romanında yazdığı gibi “artık cin şişeden çıkmıştı, onu yeniden şişeye koymak mümkün değildi.” Ve Kürtler artık özgürlüklerini sağlamak ve kurtuluşlarını elde etmek için tarih sahnesine çıkmışlardı.
3 Kasım 2002 yılında iktidara gelen Akepe Kürtlerin bu özgürlüklerini ve kurtuluşlarını sağlama eyleminin önüne geçmek için yeniden bir tasfiye girişimi başlatmanın da adı olmuştur. Akepe para babaları olan ABD’nin uşaklığını, Onkel Sam’in direktifleri doğrultusunda Ortadoğu’ya bir ihanet hançeri olarak yerleştirilmişlerdi. ABD’nin Ortadoğu’daki politikalarını uygulamak için iktidara getirilen bu ihanetçi ve işbirlikçi güç ilk yaptığı iş Kürt özgürlük hareketine karşı saldırıya geçmek olmuştur. Yaratılan tüm değerleri yeniden ters yüz etmek amaçlı yeni bir tasfiye konsepti devreye koymuşlardır.
İşte 1 Haziran 2004 yılında başlatılan direniş hamlesini anlamak istiyorsak öncelikli olarak Kürt halkına ve onun özgürlük hareketine karşı ABD önderliğinde Akepe eliyle geliştirilen Kürt halkını tasfiye etme konseptini iyi anlayacağız. Aksi taktirde 1 Haziran hamlesinin tarihi önemi anlaşılamaz. Anlaşılsa da eksik anlaşılır.
Bu bağlamda 1 Haziran 2004 hamlesi Kürtlerin varlıklarını savunma ve özgürlüklerini sağlama alma direnişi olarak tarihi bir süreci başlatmanın da adı olmuştur. Nasıl ki 15 Ağustos 1984 Kürt halkının diriliş tarihinin adı ve künyesi olmuşsa, 1 Haziran 2004 direnişi de Kürt halkının özgürlüğüne inadına sarılarak kendi varlığını koruma ve mutlaka özgürlüğünü sağlama direnişi olarak şimdiden tarihte yerini almıştır.
Kasım Engin
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
30 Mayıs günü 18.00 ile 23.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanları'na bağlı Haftanin'in Bêglal alanı, Partizan, Siser, Heliz ve Nêriya tepeleri ile Bêtalma ve Alanış vadilerine yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı gerçekleştirilmiştir. Saldırıda herhangi bir can ya da mal kaybı yaşanmamıştır.
- Ayrıntılar