HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Dışarıda baharı andıran bir güneş olmasına rağmen, biz ara verdiğimiz eğitimimizin fazla zamana sarkmaması için biraz aceleci bir şekilde kamelyaya çay içmeye gidiyoruz.

İçerisi biraz karanlık ve hafif bir nem var havasında. Odun sobasının üstündeki çaydanlık içindeki suyun kaynadığını hepimize söylemek istercesine, yoğun bir şekilde buhar dumanlarını lülesinden, tepesinden püskürtürcesine bırakmakta.

Doldurulan çayların ve atıştırılan yemeklerin eşliğinde gözlerimizi TV’ye aktarıyoruz ve sohbetlerimize o şekilde devam etmeye çalışıyoruz. İşte bu anda bir alt yazı gözlerimize takılıyor; “Sarmaşık gıda bankası illegal bulunmuştur” şeklinde kayıp geçmekte olan yazının, elbette mühim bir şekilde haber niteliği olduğu çok anlaşılır bir husus oluyor.

Düşünsenize, bilmem kaçıncı yüzyılın eşiğinden geçmişiz, genetik mühendislikte çığır açan gelişmeleri yakalamışız, Mars’ta su arıyoruz, Davos’ta ortalığı dağıtıp-kırıp geçiyoruz, CERN’den yapılacak ikinci denemeyle birlikte mikro bing bang’ı yapabilecek miyiz onun merakını yaşıyor ve bazı zamanlarda gökyüzündeki yıldızlardan bir tanesinin Süpernova yapmasını tatlı bir hayal olarak kuruyoruz.

Tüm bunların yanında biz bugün eğitime ara veriyoruz, çay içmek için ve TV’de ki bir yazıya gözlerimizi asılı bırakarak; bir gıda bankasının nasıl illegal olabildiğine ciddi ciddi kafayı yormayı pek gerekli görmüyoruz.

Mevcut durumun; yani kapatılma gerekçesinin temel nedeninin siyasi ve etik dışı bir yaklaşım olduğunu çok iyi anlayabiliyoruz.

Burada gözlerimizle birbirimizi şunu soruyoruz: Mars’ta suyu bulsak, CERN’de yapılacak denemede başarılı bir şekilde mikro bing bang olsa, genetik mühendislikte daha da ileriye gidecek çalışmalar yürütülse ve hepsinden önemlisi Davos’ta Allah’ın her günü birileri külhanbeyi kesilse ne yazar!..

Hani denilir ya; şimşir başa sarık peştamaldir! İnsani yardımlaşmalar için binlerce kilometreyi bırakalım, burnumuzun dibinde yaşananlara bakmak kafi. Tabi bu da biraz cesaret ve onurlu olabileceklerin işi!

Biz burada birbirimize çay sunmak ve yemek hazırlamak için bütün özverilerimizi ve var olan bütün yeteneklerimizi peşi sıra sergilemeye can atarken, oralarda birilerinin insanların gıda ihtiyaçlarını temin etme ve bu şekilde ilişkilenme kanallarını geliştirmenin dışında farklı bir amacı olmadığı halde böylesi bir oluşuma hukuksal safsatalarla karşı çıkılıyor olması; aslında bir yerde bu ülkenin, yani TC gerçekliğinin kalite markası olmaktadır.

Burada çok bariz bir şekilde anlamak gerekiyor; toplumun son kertede maruz kaldığı yaklaşımlarda hukukun gücü, gücün hukuku ortaya çıkmakta. Yani birileri ha bire düdüğü çalmakta!

Elbette insanların bir şekilde ve hatta mümkünse göbekten bağlı olması gerekiyor. Kendilerini güç ve irade yapmalarına izin verilmiyor. Onun için de böylesi basit ve hayati içerikli oluşumlara, yani karın tokluğuna insanlığa dair bir kabullenme olmuyor.

Tabi sonrasında yine basının hem görselinde, hem de yazılı olanında birileri soğuktan Avrupa gibi güya medeniyetin forever olduğu iddia edilen bir coğrafya da caddenin ortasında ya da bir köşe başında donarak ölüyor. Tabi başka haber niteliği taşıyan ve tamamıyla çağın hastalıklarının dışa vurumu olan materyalde ise bir çocuk haliçte yaralı halde bulunuyor, kendi ebeveynleri tarafından dilenciliğe sürüklenmeye çalışıyor.

İnsanlar arası dayanışma köprüleri uçuran bir toplumda ve hepsinden önemlisi; açlığın, yokluğun-yoksulluğun bir yaşam standartizyonu olarak sunulmaya çalışıldığı böylesi bir acımasızlıkta, kapatılmaya çalışılan gıda bankası gibi dayanışmacı oluşumlar tamamen karanlığa mum dikmek oluyor. İşte birileri bunlardan rahatsız oluyor ve mumu yok etmek istiyor.

Bundan dolayı da bu karanlığı aydınlığa çevirmenin gerekliliği bir kez daha yakıcı bir şekilde gözlerimizin önüne çıkıveriyor.

Her ne kadar ekonomik kalkınma, cari açıktaki azalma gibi yatırım kapasitesinin yüzde bilmem kaçlara seyir halinde olduğunu satmaya çalışanlar, hafta sonlarında Çırağanlarda! dünya evine girseler ve bir şekilde balayına çekilseler de yalanları ve riyakar dünyalarında ne donan insanların, ne de Haliç’te yaralanmış çocuklukların her hangi bir değeri yoktur.

Kapatılmaya çalışılan sadece bir gıda bankası değildir, her alanda olduğu gibi insanların birbirleriyle ilişki halinde olması ve dayanışması bu şekilde maskelenmeye çalışılan menfaatler için karanlıkların efendileri tarafından ifşa edilmeye çalışılmaktadır. Bizim eğitimimiz başlamak üzere olduğundan sonuçta şunu söylemek isterim: Yaşamak ve onun anlamına varmak, başta dayanışmakla mümkün olur. Dayanışmanın peşi sıra, yaşamak anlamın süpernovasına ulaşmak oluyor.

Toprak Cemgil