Hatırlayanlar bilir, çok önceleri demiştik ki, Polisler Kürdistan’ı terk etsin. Terk etsinler, çünkü polisler sömürgeci bir güçtür. Hem de sömürgeci devlet yapısını Kürdistan’da en ileri düzeyde savunan ve ayakta tutan bir güç.
Bugün Kürdistan’da Kürt halkı Demokratik Özerklik’ini ilan etmiştir. Ve bu Öz Yönetimlerini tüm Kürdistan’a da yayacaklardır. Kürtler ve Kürdistanlılar Öz Yönetimlerini ilan ederlerken, Kürt ve Kürdistan halklarına en çok saldıran güçlerin başında kesinlikle POLİS’ler gelmektedir. Polis sözün tam manasıyla halkımıza ve halklarımıza faşizan yöntemlerle kan kusturmaktadırlar. Öyle ki, bazı devlet güçleri olup bitene göz yumabilirlerken, POLİS güçleri, onlardan devletin istediklerinden daha fazlasını -hem de gönüllüce uygulayarak,- bir sömürgeci gücün tüm karakterini sergilemektedirler.
Bu faşizan duruşun nedenleri vardır. Nedeni POLİS’lik mesleği ile ilgilidir. Polis kesinlikle tam bir devlet gücüdür. Hem de devleti ayakta tutan temel bir güç.
Daha önce birçok kez sıkça dile getirdiğimiz Japon Atasözünü yeniden buraya alarak, Polislerin neden Kürdistan’da hemen çekilmeleri gerektiğini izah edeceğiz:
“Hırsızlık yapanı bağışlayabilirim,
ırza geçeni bağışlayabilirim,
adam öldüreni bağışlayabilirim,
imparatoruma kılıç çekeni bile bağışlayabilirim,
ama polisime el kaldıranı asla!”
Dikkat edersek, her şey yapıla bilinir, Japon devleti için kutsal olan İmparatorluk kurumuna bile el atılabilir ancak POLİS’e el atılamaz, dil uzatılamaz, karşı çıkılamaz. Çünkü devletlerin harcını sağlayan güçlerin başında kesinlikle POLİS’ler gelmektedir. Polisler devletlerin halklara karşı yaptıkları hırsızlıkları kapatmanın, savunmanın en etkili gücüdürler.
Dikkat edersek, devletlerin sınırlarını koruyan esas güç askeri güçlerdir. Askeri güçlerin temel görevi dışarıda gelebilecek bir güce karşı kendi devlet sınırlarını koruma iken, POLİS’in temel görevi içyapıya yani halklardan gelen tehlikelere karşı devleti korumalarıdır.
Halk neden devletlere ya da devleti yönetenlere karşı çıkar?
Devlet doğası gereği baskıcıdır. Anti demokratiktir. Çalandır. Ama yine de devlet yapıları, bu karakterlerine rağmen az da olsa demokratik özellikler gösterirlerse, halklar sağduyularını koruyabilmektedirler. Ancak eğer devleti yönetenler bu durumu aşıp hırsızlıklarından pervasızlaşırlarsa, halkın demokratik haklarına ve ahlaki değerlerine el atarak saldırırlarsa, orada halklar direnişe geçerler.
İşte tam da bu noktada halkların direnişine karşı çıkan, sömürgecileri kollayan, hırsızlara arka çıkan, devletlerin en vurucu ve paralı gücü kesinlikle polisler olmaktadır. Kürdistan’da gençlere hangi faşizan yöntemlerle saldırdığını bu arada herkes görmektedir.
Söz konusu, sömürge ülkeler oldu mu, POLİS güçleri tamamen faşist yapılara bürünüyorlar. Halklara zulüm eden, baskılayan, aşağılayan, hakaret edenler yine POLİS’ler olmaktadır.
Bu faşizan yapı içerisinde yer alanlar-ister Türk isterse Kürt olsun-yaptıkları tamamen halk düşmanlığıdır. Sömürgeciliği sonuna kadar kollama görevidir. Sömürgeciliğin cisimleşmiş hali Kürdistan’da kesinlikle polis güçleridir. O zaman yapılması gerekli ilk iş bu POLİS güçlerini Kürdistan’da def etmedir. Kürdistan’da çıkartılmasıdır.
Yeniden belirtelim ki, sorun şu kişi ya da bu kişi değildir. Birey olarak iyi ya da kötü olması da değildir, mesele o dur ki, bu kurumda yer alan tüm bireyler objektif ve sübjektif olarak kirlenmeye, halka ve halklara karşı düşman olmaya hazır bir yapı olmasıdır. Kuruluş amacı halk düşmanlığı temelinde oluşan bir yapının ıslah edilmesi bu bağlamda çok mu ama çok zordur.
Sözü uzatmadan ve geç olmadan çağrımızı yeniden yapalım:
POLİSLER, ÜLKEMİZİ HEMEN TERK EDİN!
POLİSLER, ÜLKEMİZDE POLİS OLARAK KALMAYIN!
POLİSLER, ÜLKEMİZDE POLİS OLARAK DURMAYIN!
KASIM ENGİN