HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

qazi muhammedi11947 yılının 31 Mart’ında Mahabat’ın Çarçıra meydanında Qazi Muhammed ve onunla yol arkadaşlığı yapan 3 insan asılarak katledildiler. Bugünlerde katledilişlerinin 66. Yıldönümünü geride bırakarak 67. Yılına giriyoruz.
“Birinci Paylaşım Savaşı’ndan büyük sarsıntıyla çıkan İran Şahlığın da siyasal birlik ancak 1925’te kurulmuştur. Merkezi otoritenin gelişmesinden rahatsızlık duyan kimi etkisiz hareketler dışında Doğu Kürdistan’da 1946’ya kadar ciddi bir hareket yaşanmadı. Şahlık rejimi Kürt egemenleri ile çatışmaya girmeden Kürtleri merkezi otoritesine dâhil etti. Baskı ve şiddeti içermeyen bu ilişki tarzı Doğu Kürdistan’da isyan hareketlerini engelledi.
Şahlık rejiminin II. Paylaşım Savaşı’nda Almanya taraftarı politikalar izlemesi üzerine Sovyet ve İngiliz güçleri İran'a girdiler. Bu durumdan yararlanan Kürtler 13 Ocak 1946’da Kızıl ordunun desteğinde Mahabat Kürt Cumhuriyetini kurdular.
Mahabat Kürt Cumhuriyetinin lideri Qazi Muhammed’in ailesi tanınan bir ailedir. Belli bir direniş geleneği olan bir ailedir. Böyle olunca erkenden kabul edilmesi zor olmamıştır. Dedesi Şeyh El Meşayih 1930’larda İngilizlere karşı Kürt aşiretlerini bir araya getirerek isyana liderlik yapar. Amcası Qazi Fettah Mahabad şehrini Türklere ve Ruslara karşı korumak için 1916’da direniş örgütleyen biri olarak tanınmaktadır. Kısacası yurtseverliği sınanmış bir aileden gelmektedir.
İkinci Dünya Savaşı esnası ve sonrasında birçok halk için olduğu gibi Kürt halkı için de bir fırsatın doğduğu düşünülmektedir. Savaş esnasında -25 Ağustos 1941’de- İngiltere ve Sovyetlerin Doğu Kürdistan’ın önemli bir bölümünü işgal etmeleriyle bu fırsat yaşam olanağı bulmuş olur. Her iki devlet İran üzerinde etkilerini yaymaya çalışmaktadırlar. Ne de olsa Ortadoğu önemli jeo stratejik bir alandır. Büyük petrol yataklarının bulunmasının yanı sıra Asya’ya açılım kapısı olması da ayrıca diğer ilgi çeken bir husustur. Somut gerçeklik olarak; her iki güç çıkarları gereği Kürtlere ve diğer etnisitelere ilgi duymaktadır.
Kürtler giderek gelişen Sovyetler Birliği’ne daha sıcak bakmaktadır. Bunun tarihte olup bitenlerle de bağı olduğu açıktır. Son yüz-yüz eli yılda İngiltere’nin Kürtlere çokta hayırlı işler yaptığı görülmemiştir. Bundan da olmalıdır ki Kürtler Sovyetler Birliği’ne yaklaşacaklardır. İran’ın zayıflamasıyla birlikte Sovyetlerle görüşmeler yapılır. 4 Eylül 1942 yılında İran’daki tüm Kürt örgütlerinin katıldığı bir geniş toplantı yapılır. Bu arada Komala kurulur. Önceleri illegal olan Komala kısa sürede legale geçer. Bilindiği gibi Komala legal sahaya geçmesiyle birlikte ismini “Kürdistan Demokrat Partisi” olarak ilan eder.
Sovyet rejimi Ortadoğu’ya yayılmak için Azerbaycan’da kurulmuş olan “Azerbaycan Demokrat Partisinin” benzerlerini buralarda da kurmaya çalışmaktadır. İlk önce 1943 yılında İran’da böyle bir partinin oluşumuna gider. Aynı rotada Molla Mustafa Barzani 1945'te İ-KDP'den esinlenerek Irak KDP’sini kuracaktır. İran’da oluşturulan İ-KDP’nin başına Qazi Muhammed geçer. Her ne kadar Qazi Muhammed saygın bir aileden gelse de aşiret reisliği gibi bir unvanı bulunmadığı için önceleri kimi çevreler itiraz belirtileri gösterir. Ancak Qazi Muhammed bilgi ve birikimiyle bu durumu aşar. Sovyetlerle ilişkiler sıcaktır. Destekler alınır. Bu gelişmelerle bağlantılı olarak 1946 yılında Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluşu ilan edilir. Çok kısa zaman önce Sovyetler KDP’nin öncülü olan Komala’nın liderlerini kabul etmemiştir. Ancak çıkarların her zaman en iyi çözüm dermanı olduğunu burada da göreceğiz. KDP ilan edildiği süreçlerde de Sovyetler kendilerine yakın duranları parti de hakim pozisyona getirmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Bunlar; Kirni Ağa-Mamiş aşiret reisi, Omerhan Şerifin-Şikak aşiret reisi ve Emir Esad Debokıri ismindeki tanınan isimlerdir.
Savaş sonrası anlaşmalar gereği Kızıl Ordu geri çekilir. Şahlık güçleri İngiltere’nin yoğun desteğiyle 1947 yılına girmeden cumhuriyete son verirler. Ortaya çıkan bu durumda Molla Mustafa Barzani’nin erkenden askeri güçlerini geri çekmesinin rolü olduğu söylenir. Mahabat’ta ki birinci derecede askeri komutan Molla Mustafa Barzani’dir. Ancak daha gerçekçi olan ise; ileri bir toplumsal tabandan yoksun olan, bu yüzden güçlü bir örgütlenmeye gidemeyerek Sovyetlere dayanmak zorunda kalan cumhuriyet İngiltere desteğindeki Şahlık güçlerine karşı dayanamamıştır, İran’ın Mahabat üzerine yürümesi sonrası düşürülmüştür.
Mamiş, Mansur ve Dehkokri aşiretlerinin yeni cumhuriyete karşı bunca uzak durma ve muhalefet yürütme nedenlerinden en önemlisi hiç kuşkusuz İ-KDP’nin başında olan cumhuriyetin önderi Qazi Muhammed'in biraz daha aydın ve modern olmasıdır. Qazi Muhammed ve Seyfi Qazi başta olmak üzere birçok Kürt lideri hapse atılır. Daha sonra Qazi Muhammed’in kardeşi de tutuklanıp hapse atılır, her üçü de idam cezasına çarptırılır ve cumhuriyetin ilan edildiği yer olan Çarçıra meydanında idam edilirler. Tarih 31 Mart 1947’dir.
Qazi Muhammed’in katledilişi Kürtlerin tarihi açısından sıradan bir olay değildir. Mahabat cumhuriyeti deneyi Kürtlere bilinç katmada, kültürel değer katmada çok önemli bir gelişmedir. Lakin çok çirkin bir şekilde yıkılışı da bir ders ve tecrübedir. Qazi Muhammed’in çok temiz duygularını kirli bir şekilde kullanarak ardından da katledilmeleri biz Kürtler açısından tarihi önemde bir derstir.
Qazi Muhammed İran devletine asla ama asla güvenilmemesini söylerken benzer duyguları Ararat direnişinde arkada İran tarafından hançerlenen İhsan Nuri Paşa’da söyleyecektir. Görüşerek ama arkadan da dolap çevirerek gizli ve kirli işler yürütmek öyle görülüyor ki bir İran devlet geleneğidir. Bu gelenek Kasımlo’nun ve de Şerefkendilerinin de katlediliş hikayesidir.
Qazi Muhammed Kürt halkına İran’nın bu kirli geleneğini anlatırken, şöyle demektedir:
“Tüm Kürt halkının düşmanları içerisinde Acemin (İran) düşmanlığı hepsinden daha zalimdir ve tanrı tanımaz acımasızdır. Uzun bir tarihten beri onların Kürtlere garezi, kinleri vardı (hala var). Bakınız, izleyiniz. Kürt halkının tüm ileri gelenleri, İsmail Axayê Şikak’tan tutun hatta Cewer Axa kardeşi ve Hemze Axayê Mengor ve nice insanların hepsi aldatılarak alçakça öldürüldüler. Onların hepsi yemin, kuranla kandırıldılar, Görülmemiştir ki Acem’in söz ve yemini, Kürt Önderleriyle yaptığı anlaşmalara sadık kalsın ya da onları yerine getirsin. Tamamı yalan ve hilekârlıktır.
Dolayısıyla ben sizin küçük bir kardeşiniz olarak Allahın yolunda, Allahın hatırı için size diyorum ki: Birbirinizi tutun, sırtınızı birbirinizden ayırmayın. Acem size bal verdiğine inansanız da içine zehir koymuştur. Acemlerin söz ve yeminlerine aldanmayın; çünkü onlar bin kez ellerini kutsal kurana vursalar da inanın ki amaçları sizi aldatmaktır, ta ki sizi kandırıncaya kadar.
İşte hayatımın son anında büyük Tanrının hatırası için size tavsiyelerde bulunuyorum. Size diyorum ve Tanrı biliyor ki; elimden bu geldi. Başım, canım mücadelem; tavsiye ve size doğru yolu gösterme de hiç yanlış yapmadım. Bu hal ve an da sizi yine bilgilendiriyorum ki, artık hiç bir sefer Acem’in sözlerine aldanmayın!
Sözlerine, yeminlerine ellerini Kur’an’a koyarak dediklerine inanmayın; çünkü Acem, ne Tanrı’ya inanır ne de peygambere. Onların kıyamet günü, hesap-kitaba inancı yoktur. Müslüman olsanız da siz onlar için Kürt’sünüz, suçlu ve mahkûmsunuz, onlara düşmansınız. Başınız, canınız, malınız onlar için helaldir. Çok sefer de geçmişi ve büyüklerimizi hatırlamışım ki; Acemler onları oyunlarla kandırarak yakaladılar ve öldürdüler; çünkü savaş meydanın da onlara karşı çıkamadılar, direnemediler. Çaresiz kalınca onları yalan ve oyunlarla aldatarak öldürdüler.”
Bu sözler Qazi Muhammed’in Kürt halkı için son sözleridir. Biz Qazi Muhammed’in acem, fars dediğini bu halkların egemenleri olarak okuyoruz. Qazi Muhammed’in halklara dost olduğunu biliyoruz. Onun yaşamı adalet ve insanlık üzerine kurulu olduğu için başka halklara karşı ön yargısı olamaz.
Qazi Muhammed’in sözleri sadece İran egemenlerine dönük söylenen sözler değildir. Halkları sömüren dünyanın tüm egemenlerine karşı duyarlı olunacak ancak halkların kardeşliğine ise asla sırt çevirmeden özgürlük kavgasına, Qazi Muhammedlerin ve de yoldaşlarının sürdüğü kavgaya devam edilecektir.
Katledilişinin yıl dönümü vesilesiyle onu anarken her zaman onun iyi genç takipçileri olacağımıza Kürdistan gerillaları olarak söz veriyoruz.
Kasım Engin