HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

newroz fotoo1Önder Apo tarihi Amed Newroz’unda: 

“Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır” sözlerini takiben ise:
“Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini; en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dıştalanan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan Demokratik Modernite Sistemi'nde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum” diye meydanlarda bulunan milyonların aracılığıyla tüm insanlığa seslendi.
Yukarıda dile getirilenler yine söylenipte buraya almadıklarımızın tümü yeni bir sürecin görevlerine çağrı niteliği taşıyor. Herkesi özelde de gençleri ve kadınları bu yeni sürecin gereklerini yerine getirmeye çağırıyor.
Yeni süreç bunun için özü itibariyle yeni bir tarihi mücadeleyi gerektiriyor.
Öyle sanıldığı gibi her şey çözülmüş değildir. Her şey hal olmuş hiç değildir. Olup biten Kürt sorununu eksen alarak Türkiye’de birçok sorunun çözümünde başka bir dilin kullanılmasına başlanmasıdır. Buna gerici faşist ve milliyetçi militarist güçler ne kadar izin verir onu da tarih gösterecektir.
Halkların yine ezilenlerin, horlananların özü itibariyle hep emeği sömürülüp ve dıştalananların hak ettiklerine kavuşmaları için mücadele dışında bugüne kadar keşfedilmiş bir yol yoktur. Gönül isterdi ki insanın doğuştan gelen haklarının tümünü tüm insanlar, toplumlar, topluluklar derken inanç gurupları ve tüm renkler alsaydı. Ancak böyle bir gerçeklik yoktur.
Gerçeklik şudur: İktidarcı egemen güçler kendi çıkarlarını için, azami kar sağlamak için kesinlikle her zaman insanlığı sömürmek isteyeceklerdir. Bu sömürme işinden kesinlikle kendi rızalarıyla bir dakika bile vazgeçmeyeceklerdir.
Sadece bunun için olsa bile mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gerektiği ortadadır.
Ancak mücadelemizi başka insanların canını yakmayacak bir şekilde yürütme imkanı varsa, sosyalistlerin mutlaka bu yolu denemeleri gerektiği de bir o kadar ahlakidir, insanidir ve sosyalistçedir.
Şimdi Kürdistan’da egemenler yine Kürdistan’ı işgal altına alan güç böyle bir mücadele yoluna açık olduğunu belirtiyor.
Elbette kendiliğinden bu yola bunlar gelmemiştir. Önderliğimizin, halkımızın, gerillanın, dostlarının, Türkiye sosyalistleri ve demokratlarının muazzam mücadelesi bunun bir nedenidir. İkinci nedeni Ortadoğu’da giderek zorlanan bir Türkiye var. Planlamaları yürümeyen bir Türkiye var. Ve tabi Ortadoğu’da giderek zorlanan bir ABD ve ab var. Elbette bunlara ek olarak Ortadoğu’da kendilerine göre yapmak istedikleri de vardır.
Bunların tümü bir araya geldiğinde kendilerince Kürt sorununu dönük imha ederek çözmeye yönteminde en azından dilde ifade ettikleri gibi “vazgeçmişe” benziyorlar. Kendi politikalarını sürdürebilmek için bu “Tamil” benzeri yok etme yöntemlerinden “geri adım” atmışa benziyorlar.
Şimdi Türkiye devleti ve arkasında bulunan ABD devletinin ve onların yandaşlarının planları bellidir. Onların politikaları bu planları uygulamak olacaktır.
Ancak birde halkların cephesi vardır. Halkları cephesi ise bu coğrafyada halkların seçeneğini ve çıkarlarını uygulamaktır. Hayata geçirmektir. Bu ise söylendiği gibi “anlaştılar, uzlaştılar” gerçekliğinden çok ama çok uzak tespitlerdir. Uzlaşılan şimdilik öyle görülüyor mücadele yöntemine dönüktür. Ancak mücadeleye dönük uzlaşma halkların seçeneği gerçekleşirse olabilir. Başka da bu kadar zıt plan ve projeleri olanların uzlaşması mümkün değildir.
Özcesi sözü çok uzatmadan, zaman mücadele zamanı deyip eskisinden kat be kat daha fazla bir mücadeleye atılma zamanıdır. Dile dikkat edilecek midir? Edilecektir. Yöntemlere dikkat edilecek mi? Edilecektir. Ancak zaman dediğimiz gibi eski zamanlarda çok ama çok daha fazla aşan bir nicelik ve nitelikte bir mücadelenin yürütülmesi gerektiği bir zamandır.
Türkiye’de tüm muhaliflerin ilk kez bu düzeyde bir araya gelmenin zeminini yaratan 21 Mart Newroz manifestosu esasta Türkiye’de dıştalanmışların tümünü bir araya getirmenin de manifestosu ve çağrısıdır.
İşte bunun için diyoruz ki:
“Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.”
Bu Kürdistan gençleri için geçerli olan bir çağrıdır, ancak bir farkla; Kürdistan gençleri barış nöbeti için, Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının eşitlik ve kardeşlik amaçları sağlanabilmesi için dağlara akması gerekmektedir.
Dağlar geleceği demokratik temellerde inşa edecek bir gençliği beklemektedir.
Bunun için diyoruz ki özelde Kürt gençliği ama genelde de Ortadoğu’da eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi yürüten tüm halkların gençleri dağlara…
K. Nurhak