“baş eğerim Güneşe çırılçıplak dururum
aydınlık sarar bedenimi
içim dışım ısınır
gözüm, kulağım, ellerim açılır
o zaman geri gelirim yaşama
saklandığım köşeden çıkarım cesaretle
yürürüm yüzüm Güneşe dönük
giderim ufka doğru”
(Rojinda ADA)
Gamzeli bir güzel kadın tanıdım yıllar önce. Sevecen, içten, dağ gibi büyük bir yüreğe sahip bir kadın… Sürekli bir arayış içinde ve kavganın tam ortasında yüreklice, cesaretlice durmayı bilen, herkesi kendisine hayran bırakacak denli zeki ve sempatik. Hayatım boyunca karşılaştığım ve asla unutamayacağım dediğim kadınlardan biri.
Evet, unutamadım o kadını ve o kadın kendisini unutturamayacak denli bir iz bıraktı bende giderken. Rojinda ADA (Canan SÜSENBAK), GÜNEŞİN yaşam verdiği, hareketlilik kazandırdığı bir kadın. Adı gibi bir yaşam kaynağı, ‘ADA’yı ekledi isminin yanına. Çünkü o ona yaşam ve hareketlilik kazandıran GÜNEŞ’in artık bir ADA’dan doğduğuna ve tüm insanlığı, kadınları enerjisiyle ısıttığına, aydınlattığına, yol gösterdiğine hep inandı. ADA gerçeğinden kopmamak ve sürekli onunla yaşamak için bir diğer adını ADA koydu.
GÜNEŞ’imizin (Önderliğimizin) yetiştirdiği kızlardan biriydi Rojinda. Özgürlük mücadelesinin içinden geçerken, karşılaşabileceği her zorluğu yenebilmesi, fırtınalara karşı yelken açabilmesi ve kendisi gibi özgürlük tutkunu kadınlara yol gösterici olabilmesi ve öncülük yapabilmesi için yetiştirilmişti. Davasına bağlı kalacağına ve büyük bir inançla yılmadan özgürlüğe doğru yol alacağına dair söz vermişti. Verdiği söz temelinde özgürlük dağlarına doğru koştu. Özgürlük bilincinin daha bir güzelleştirdiği ve APOCU felsefinin adanmışlarındandı. Bilinçle örgütlenen duruşu, her zaman bizlere, tüm yol arkadaşlarına büyük bir güven verdi. Dağlarda layıkıyla nasıl yaşanılabileceğinin örnek kadın gerillalarındandı. Erkek egemenlikli sistemsel gerçekliği çözümledikçe, tarihsel bilinç edindikçe kadınca yaşamın en kutsal mekanlarının dağlar olduğuna ve dağları kadınının yaşam bulduğu, kendisini yeniden yarattığı ve özgür kılabildiği tek mekanlar olduğuna inandı. Bundan işte dağın anlamı kadar büyük ve anlamlı bir kadın olmak için dağ dağ yürüdü. Dağların sırrına erişmek, dağın anlamıyla iç içe geçmek için bir serüvenci gibi yol aldı. Arayışları onu son yolculuğu olan Botan’a kadar götürdü ve eşsiz güzellikteki Gabar dağının ve onu tanıyan yoldaşlarının hiçbir zaman unutamayacağı biçimde kalbine düştü.
Rojinda! Dağların en güzel kadını, baktığım her yerdesin. Her dağ güzelliğinden bir parça gibi ve düştüğün yerden bize doğru esen rüzgarlar hep kokunu taşıyor. İçimize çekiyoruz kokunu ve senmişsin gibi dağlara daha da sıkı sıkı sarılıyoruz. Çünkü dağlar kavgamızın kalesi, onurumuz ve kadınca, özgürce yaşadığımız tek mekan… Ve her şeyden öte yoldaşlarımızı ellerimizle gömdüğümüz mekanlar… Hep benimle, tüm yoldaşlarınla birliktesin. Anılarından kopmamak ve hayallerine sahip çıkmak için sen varmışsın gibi seninle omuz omuza kavgamıza devam edeceğiz.