14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi tanıklarından Cevher Kandal; Mazlum Doğan, Kemal Pir, Ali Çiçek, M.Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve 'Dörtler' gibi birçok kişiliğin Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin bugünlere gelmesinde temel taş olduğuna dikkat çekiyor.
1980 yılında Diyarbakır Cezaevi'nde birçok direnişe ve ölüme tanıklık eden 71 yaşındaki Cevher Kandal, 1982 yılında Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananları ve 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi'ni anlattı.
Hilvan'ın Kırbaşlı Köyü'nde Millet Partisi Urfa Milletvekili ve Bucak aşireti lideri M. Celal Bucak'a yönelik 30 Haziran 1979 yılında gerçekleştirilen bir eylemde yaşamını kaybeden PKK'nin ilk şehitlerinden Salih Kandal'ın amcası Cevher Kandal, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananların ve 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi'nin tanıklarından biri. PKK'nin çalışmalarına sempati duyduğu için Urfa bölgesinde PKK'nin yaptığı bazı toplantılara katılan Cevher Kandal (71), 1980 yılında yeğeni ile birlikte Diyarbakır Cezaevi'ne konuldu. Diyarbakır Cezaevi'nde 3 yıl kalan ve 21 Mart 1982 yılında bulunduğu koğuşta 3 kibrit çöpü yakarak gerçekleştirdiği eylemde yaşamını yitiren Mazlum Doğan, 14 Temmuz 1982 yılında Büyük Ölüm Orucu Direnişi'ni gerçekleştiren M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz'la mahkemelerde gidip gelirken karşılaşan Kandal, sorumlu olan M. Hayri Durmuş'un fırsat bulduğu her an kendileri ile konuştuğunu söyledi.
'Allah yok peygamber de izinde'
Cezaevi şartlarının dayanılmaz olduğunu kaydeden Kandal, Cezaevi Müdürü Esat Oktay'ın köpeği "Co"nun tutukluların üzerine saldırtıldığını ve köpeğin yaptığı hiçbir şeye karşı çıkamadıklarını belirtti. Birçok işkenceye maruz kaldıklarını söyleyen Kandal, "Ne ekmeğimiz ne de suyumuz vardı. Üzerimize pislik dökerlerdi. Oranın Komutanı Esat Oktay şöyle diyordu: 'Allah yoktur peygamber de izinde!' Oktay, gözlerimizin önünde su içiyordu. Birden hücrelere girip bizi uyandırıyorlardı. İnsanlara pislik yediriyorlardı. Onurumuzu ayaklar altına almak için bizi soyuyorlardı. Mardinli bir arkadaş vardı, onlara 'En büyük namussuz sizsiniz. Siz bizi çıplak bir şekilde gördünüz ne kazandınız?' diye sordu" şeklinde konuştu.
'Durmuş yol gösterirdi'
Büyük Ölüm Orucu Direnişi'ni gerçekleştiren "önderler" ile birlikte katıldığı mahkemelerin etkisinde kalan Kandal, "Hayri Durmuş mahkemede 1.5 saat konuştuktan sonra 'ölüm orucuna giriyoruz' dedi. Ardından Ali Çiçek de mahkeme heyetine 'Ben de açlık grevine giriyorum' dedi. Mahkeme heyeti Ali Çiçek'e onu sevdiklerini yaptıklarından geri dönmesini ve buna benzer birçok şey söyledi. Ali Çiçek kabul etmedi. Hakime karşı başı dik bir şekilde korkusuzca yaptıklarını söylüyordu ve düşüncelerini savunuyordu. M. Hayri Durmuş her zaman bize mücadeleyi anlatırdı. Bize yol gösterirdi. Yol ve bizi kurtaracak kişileri bize o gösterir ve 'birçok yol var' derdi" dedi.
Kandal, M. Hayri Durmuş ile hakim arasında duruşma salonunda geçen diyaloglara tanık olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Hakim Hayri Durmuş'a şöyle diyordu: 'Ben size yardım ederim. Sizin bu yaptıklarınız köylerdeki kavgalara benziyor. Biri birini döverken '15 kişi dövdü' diyorlar. Ben nasıl 15 kişiyi suçlarım'. Hayri Durmuş da bir buçuk saat konuştu ve şöyle dedi: 'Şimdi siz beni bıraksanız da ben gitmem. Ben ne hakim, ne binbaşı ne yüzbaşı ne de sizin sözlerinizi tanırım. İşte arkadaşlarım da benim yanımda. Bunları bize söylemenizi, hiç tavsiye etmiyorum.' Sonra Ali Çiçek kalktı ve Hayri Durmuş'un sözlerine katıldığını söyledi. Kemal Pir de kalkıp aynı şeyleri de söyledi. Sonra Akif Yılmaz da kalktı ve o da onlara katıldığını söyledi."
'Durmuş'un konuşması ağlattı'
M. Hayri Durmuş'un yaptığı konuşmada "Bizim neyi niçin yaptığımızı, siz bizden daha iyi biliyor ve anlıyorsunuz" sözlerinden sonra duruşmaya katılan 12 avukatın ağladığını söyleyen Kandal, mahkemede katiplik yapan kadının da ağladığını ve daktilosunu düşürdüğünü ifade etti.
Mahkemeye giderken kendi yaşadıklarını da dile getiren Kandal, "Bizi mahkemeye götürürken ben önden yürüdüm. Benim için 'Bu Salih Kandal'ın amcasıdır' dediler. Yedinci Kolordu Komutanı Kemal Yamak oradaydı. Ben oradan geçerken 'O yaşlı adam buraya gelsin' dedi. 'Dede sen nasıl buraya geldin?' diye sordu. Ben de dedim ki; 'Ben bilmiyorum Salih benim yeğenimdir. Komünisttir. Bu işlere karışmış, adam öldürülmüş benim üzerime atıp buraya getirdiler.' Yanımızda bir üstteğmen vardı, o da 'Doğru söylüyor komutanım' dedi. Üsteğmen komutanına 'Salih Kandal'ı tanıyor musun?' diye sordu. O da tanımadığını söyledi. Bunun üzerine Yüzbaşı komutanına 'Onun adını duymuşsundur. Bu çevrelerin hepsi onun elindeydi. öğretmendir. Kemal Pir'in arkadaşıdır' dedi. Bunun üzerine benim için dedi ki: Bunu bırakın gitsin."
'Mazlum kendini halkı için feda etti'
Yaşanan tüm işkence ve şiddete karşı 1982 yılında Mazlum Doğan, M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Ali Çiçek, Akif Yılmaz ve 'Dörtler'in eylemlerine başladıklarını bildiren Kandal, 1982 yılının Newrozunda Mazlum Doğan'ın ilk eylemi gerçekleştirdiğini ve Mazlum Doğan'ın ölümü üzerine M. Hayri Durmuş'un kendilerine konu hakkında bilgi verdiğini ifade etti. Kandal, Mazlum Doğan'ın gerçekleştirdiği eylem üzerine M.Hayri Durmuş'un söylediklerini şöyle anlattı:
"Hayri Durmuş bize, 'Mazlum Doğan kendini halkı için feda etmiştir. Mazlum Doğan bir yazı yazıp bugünün Newroz günü olduğunu ve kendisini halka feda etmek için bu eylemi yaptığını söylemiş' dedi. Daha sonra Kemal Pir de Mazlum Doğan ile son yaptıkları konuşmayı anlattı. Kemal Pir, Mazlum Doğan'ın kendisine 'Şimdi gündüz mü gece mi?" diye sorduğunu söyledi. Kendisi ona gece olduğunu söylemiş ve Pir, Mazlum Doğan'a 'Neyin var, bir şey mi oldu?' diye sorduğunu söyledi. Mazlum Doğan da "Ben gece mi gündüz mü bilmiyorum" cevabını vermiş. Kemal Pir, Mazlum Doğan'ın bu sözlerinin ardından eylemini gerçekleştirdiğini anlatmıştı."
'Amed Cezaevi zulmün kalesiydi'
Kandal, Mazlum Doğan'ın eyleminin ardından aynı koğuşta kaldığı Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner ve Mahmut Zengin'in 125 kişinin kaldığı koğuşta kendilerini yaktıklarını anlattı. Amed Cezaevi için "zulmün kalesi" diyen Kandal, orayı görenlerin Türkiye'de yaşamaması gerektiğini ve Salih Kandal, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Ali Çiçek, M.Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve'Dörtler' gibi birçok şehidin yaşamlarını bu mücadele uğruna feda ettiğini söyledi. Bugün yapılanların ve gelinen aşamada Özgürlük Mücadelesi şehitlerinin büyük katkısı olduğuna dikkat çeken Kandal, " Kemal Pir bizden bu mücadeleyi her yerde herkese anlatmamızı isterdi. Biz o zaman kimseye Kürt olduğumuzu bile söyleyemiyorduk. Şimdi rahatlıkla söylenebiliyor" dedi.