Avrupa'nın dünya kadınlarına hitap eden tanınmış bir dergisi, bizimle kadın sorunları üzerine röportaj yapmak üzere burada bulunuyor. Gerekli mesajlar vermeye, bu konudaki gerçeğimizi ve görüşlerimizi yansıtmaya çalışacağız.
Konu yeniden ele almayı gerektiriyor. En çok duyarlı olunması gereken bir saha ve ben buna "mayınlı saha" diyorum. Mayınlı, dikenli ve herkesin kendini batırdığı saha!... Herkesin her şeyini kaybettiği ilişkiler sahası!... Bence siz savaşı bu ilişkiler sahasında kaybediyorsunuz. Bu ilişkiler sahasında kazanmayanlar, savaşı başka yerlerde de kazanamazlar. Bu nedenle üstünde çok duruyoruz. Çözümlemelerin önemli bir kısmı buna hasredilmiştir. Ben, bir şeyler ortaya çıksın diye ayrıca bir ders daha vermeyi düşünüyorum. En yaralı ilişkiler sahası!... En uğraştırıcı ilişkiler sahası!... Bağlılığı da, ihaneti de büyük ilişkiler sahası!... Bu sahayı ele almaya ve dizginlemeye çalışıyoruz. Ne kadar anlaşılır, ne kadar doğruya gelinebilir? Bunun oldukça üzerinde duruyoruz.
Ya özgür kadın, ya da onlar için de yaşamın olmaması!
Ya özgür ilişkiler ve özgür kadın kişiliği, ya da ölüm!
Başka bir şey beklemeyin bu sahadan. Bu sahayı baştan başa yeniden yapılandırmak gerekir. Verili kadın ve erkek ilişkisi demek, büyük bir kölelik ilişkisi demektir. Kendini ölüme terk etmek demektir. Ben de bu konularda veri bazı ilişkilere dayanmak istediğimde, ne kadar gafil olduğumu gördüm. Çokça söylendiği gibi, kadın bir mal olarak görülür ve sunulduğunda karşılığında bir şeyler istenir. Bunun nasıl bir mal olduğunu ve karşılığında ne istendiğini bilmeniz gerekir. Bu malın maddi değeri çok yüksektir ve dikkat etmezseniz, size çok pahalıya ödettirilir. Kusura bakmasınlar, ama kadının mal olarak lanse edilmesinden müthiş korkuyorum. Sakın "tutkularımız, sevgilerimizdir" deyip aldanmayın. Sunmayın, sunulmayın. Bu mayınlı sahanın verileri arkasında bin yılın köhnemişlikler var. En ince meta karşılığında kendine benzeştirme, yani köleleştirme...
Ben, bu alana ilişkin olarak özgün bir savaş biçimini deniyorum. Çelişkiler ve ilişkiler çok kapsamlı. Bu konuda eğitiminizi tam almalısınız. Düzen içinde ve PKK içinde verili ilişkiler tehlikelidir. Ben devrimciliğimi bu konuda biraz ihtiyatlı olmaya borçluyum. Bu konuda sunulan her ilişki karşılığında, düzene bir adım daha yaklaşmayı ve devrimcilikten bir adım daha uzaklaşmayı ister. Yiğitlik ve yücelikten bir adım daha uzaklaşmayı dayatır. Ben verili ilişkiden bahsediyorum. Biz bunun yerine çeliştirerek ve savaştırarak tersi sonuçlara ulaşmak istiyoruz. Yaratmaya çalıştığımız özgürlüğe, savaşa, düzen karşıtlığına, uyuşukluğa ve tembelliğe karşı tahrik eden tam bir savaş ilişkisidir. Büyük bir tartma ve gerginleştirme, böylece bir şeylerden hesap sorma ve hesap verme, ilişkiyi yoklama, tarihi çözme, veri ilişkiyi çözme ve bunun yerine özgür ilişki, eşitliği, tartışmayı ve demokrasiyi koyabilmedir. Bunlar önemli meselelerdir. Oysa siz bu konularda çok zayıfsınız ve bu zayıflığı birbirinizi kolay teslim almayla gidermek istiyorsunuz. Ben halen kadına teslim olmamak için direniyorum. Fakat size ortamı biraz açık tutsak, bu sahadaki teslimiyet savaş niteliğimizi kısa sürede yitirmeye yeter de artar bile.
Dikkat ederseniz, bu konuda PKK iç ortamının düzenlenmesinde teslimiyete karşı bir savaş var. Bu konuda bağlanmış ilişkileri veya tutkuları olanlar kızmasınlar. Savaşı düzenliyoruz. Burada kadınlar da, erkekler de askeri elbise altındadır. Eğer bu elbiseyi gösteriden ibaret görmüyorsanız, asker olmak çok ciddi bir olaydır. PKK'de kadınlara gösteri kabilinde askeri elbise giydiriyorlar diyebilir misiniz? Hayır! Burada eşit yaşatıyoruz. Bunların içeriği çok kapsamlıdır ve ancak bir savaşla kazanılabilir. Bu savaş da var.
Yine de ben şunları söyleyebilirim; kesinlikle dikkatli ve duyarlı olalım ve bu savaşın anlamını, önemini ve kapsamını sürekli düşünelim. Savaştan kopmuş kişinin tutkuları kesinlikle özden kopmuştur, yaklaşmayalım. Bunu başarırsak bilin ki, dünya devrimine en büyük katkılardan birini yapmış olacağız. Şimdiye kadar hiçbir devrim böyle yaklaşmadı.
Hemen hemen yapılan bütün devrimlerde daha çok kadını kendine mâletmeyi görüyoruz. İlk ciddi devrimlerden birisi, kadın üstünlüğüne son veren devrimdir. İlkel komünal toplum düzeninden kölelik düzenine doğru kayışta yapılan ilk ciddi eylem, kadını mal etmedir. Kadınlaşma bu tarihte başladı. İslam peygamberi Hz. Muhammed'in köleliğe karşı devriminde ilk yaptığı işlerden biri de, kadını kurtarmak adına ve kendine göre iyi niyetlice, bir çok kadını evlilik bağı ve cariyelik kurumuyla bağlamadır. Muhammed'in yaşamı çok canlıdır ve kendine göre bir devrimdir. Kadınları kurtarma adına yaptıklarını da inanarak yapıyor. Feodal devrimde daha düşkün kadını, statüsüne göre ileri bir kadın statüsünü böyle yaratıyor. Fransız ve Rus devrimlerinde biraz daha özgürleşme vardır. Fakat yine de kadın, devrimlerin adeta bir süsüdür. Bir takım sesler, simalar çıkar, ama fazla etkili değildirler. Bunlar yine erkek egemenlikli devrimlerdir.
PKK, tarihin bu devrimsel yaklaşımlarını mümkün olduğu ölçüde erkek egemenlikli olmaktan çıkarmak istiyor. Bu önemli! Erkekler belki güçlüdürler ve bu güçlerini tarihten alıyorlar, ama bizim de bir devrim tarzı olarak, bu erkek egemenliğine son vermemiz, erkeğin lehindeki statülere ve yaklaşımlara karşı koymamız bir PKK anlayışıdır ve PKK'nin özgürlük anlayışının büyüklüğüdür. Devrimimiz erkek egemenlikli bir devrim olmasın diyoruz. Devrimimiz, kadınların eşit, özgür, bilinçli, iradeli, kişilikli katıldığı bir devrim olmalıdır. Devrimimizin bu karakterde gelişmesi; yani erkek egemenliğinden çıkıp erkek ve kadının ortak egemenliğine geçiş devrimi denmeye değerdir.
Ortak egemenlik; ortak çaba ve ilişkileri gerektirir.
Bu ise yüzyılların mevcut statüsünü, verili ilişkilerini aşmak demektir. Dünya devrimlerindeki erkek hakimiyeti, yan sonuçlarıyla birlikte kapitalizmde de, reelsosyalizmde de yansımasını bulmaktadır. Feodalizm zaten erkek egemenliklidir, burada müthiş yansır. Devrim eğer tüm bunları aşarsa, gerçekten özgürlükçü yanı çok gelişmiş bir devrim olabilir. İşte buna dikkat edeceksiniz. Devrimimiz erkek egemenlikli bir devrim değil, kadın ve erkeğin ortak egemenliğine dikkat eden, bu konuda hassas olan bir devrimdir. Artık buna güç getirmemiz gerekiyor. Bu kadına da, erkeğe de bir çok yükümlülükler doğurur. Bütün ilişkilerin yeniden düzenlenmesine oldukça ihtiyaç duyar. Formül ortaya konulmuştur, uygulamak size kalıyor. Ben de burada mümkün olduğu ölçüde ortak egemenlik arıyorum. Üzerinde bu kadar çaba harcadığımız, kadın kişiliğiyle ulaşmak istediğimiz sonuç, ortak egemenliktir. Kadını örgütlenmeye, ordulaşmaya ve eğitime ortak ediyoruz. Kaldığımız her yerde yarı yarıya kadınlar olmalı diyoruz. Bu, devrimimizin derin bir özelliğine hayatiyet kazandırma işidir, bunu anlamalısınız.
Anlama önemlidir. Dolayısıyla geleneksel verili ilişkilerle yaklaşmak demek, PKK ile çatışmak demektir. Erkek egemenlikli yüklenimler, kadına egemen, kadın düşkünlüğünü esas alan yaklaşımlar PKK gerçeğiyle çatışır. Buradan oldukça önemli sonuçlar çıkarmalı, yanılmamalı, yanıldığınızda çok tehlikeli durumlara düşebileceğinizi bilmelisiniz. Kadın ve erkekler olarak, bundan böyle karşınızda veri ilişkiler bulamazsınız. Karşınızda ben duruyorum. Devrimi bu konuda yeni ve eşitlik temelinde zengin kılmak, üzerinde hassasiyetle durduğum meseledir. İnanıyorum ve yapmaya çalışıyorum. Başka bir şeyle uğraştığım kanısında değilim.
Gerçekleştirilmesi gereken kadını ortaya çıkaracağız.
Bu, sandığınız ve beklentilerinizdeki kadın olmayacak. Bu konuda savaş var. Belli ki bir çok konuda çatışacaksınız, ya da düzenin verili ilişkilerine yaslanacaksınız. Böyle kızlar ve erkekler çok fazla. Kadın ilişkilerini geliştirmede yeniden yapılanma çok önemlidir. Bu ciddi bir devrimdir. Basite alırsanız yanılırsınız. PKK'de bu yaklaşımları esas almazsanız hayal kırıklığına uğrarsınız ve kesin çatışırsınız. Bu bir sosyal yaşam meselesi değil, bir ilke meselesi, siyasi savaşım meselesidir. İnanıyoruz ki, bu bir sosyal ilişki değil, egemenler lehine kurulmuş bir siyasal ilişkidir. Dolayısıyla, bu temelde siyasal savaşım vereceğiz. PKK gerçeği budur.
Erkeğin güçlü olması, egemen olması demek, PKK'de de böyle olacak demek değildir. Saflarımızda tek bir kadın da olsa, o mutlak özgür ve eşit ilişkiler ortamında olduğuna emin olacaktır. Bu, PKK de esas alınacaktır. Yalnızdır, istediğimizi uygulatabiliriz demek gerçekçi değildir. Aynı biçimde bir bayan da çıkıp bu avantajı iyi kullanmalı, kendimi allayıp pullayarak satmalıyım derse, o da müthiş aldanıyordur.
1991 EKİM
Reber APO
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 21 Ekim günü 15:00 ile 16:30 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Zap bölgesinde, 18:30 ile 19:00 arasında Xakurke alanına bağlı Gostê ve Arê mıntıkalarında işgalci TC ordusuna ait savaş uçaklarının hareketliliği gözlemlenmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 20 Ekim günü sabah saat 3:30 ile 4:30 arasında Medya Savunma Alanlarımızdan Zap bölgesinde işgalci TC ordusuna ait savaş uçaklarının hareketliliği gözlemlenmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
18 Ekim günü akşam saat 21:00 de Gerilla güçlerimiz Kars'ın Kağızman ilçesine bağlı Aras suyu üzerinde yapılan Narin Kale Hidro elektrik Santraline yönelik bir uyarı eylemi gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 17 Ekim günü saat 5:00’te Şengal’de gerillalarımız DAİŞ çetelerine karşı bir sabotaj eylemi düzenlemiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. İşgalci TC ordusu bir süredir Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi ve çevresinde Etkarê köyü köprüsü, Guanis, Kovikê ve Mamxwura mıntıkalarında pusulama yapmaktadır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 15 Ekim günü saat 14:00'de Şengal'e bağlı Gabarê köyünde gerillalarımız DAİŞ çetelerine karşı bir sabotaj eylemi düzenlemiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 14 Ekim günü sabah saat 6:30'dan 16:00'ya kadar Medya Savunma Alanlarımızdan Zap bölgesinde işgalci TC ordusuna ait savaş uçakları dolaşmış ve insansız hava araçları yoğun keşif faaliyetlerinde bulunmuştur.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 12 Ekim günü saat 21:00'de gerillalarımız Şengal'e bağlı Şilo bölgesinde bulunan Varga Xaliya köyünde bulunan Daiş çetelerine yönelik 3 koldan bir eylem gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
TC Devleti yeniden “Sokağa Çıkma Yasağı” ilan etti. Hem de Kürdistan’ın birçok kentinde. Üstelik Kobane’nin düşmesi için her şeyi yaptığı bir an’da.
Kobane tam 25 gündür direniyor. Ama dikkat edelim TC Devleti, DAİŞ uluslararası toplama çete örgütüne var gücüyle arka çıkıyor. Kürtlerin yenilmesi için elinden ne geliyorsa yapıyor. Bununla yetinmediğini ise açıkça dile getirerek, Kobane’den sonra sıranın Afrin’e geleceğini ifade ediyor. Yani TC Devleti, Kürtlerin tüm kazanımlarını bitirmek için dediğimiz gibi var gücüyle hareket halindedir.
- Ayrıntılar