Halkımıza ve Kamuoyuna!
Bir süre önce 15-20 kişiden oluşan bir grup KDP-İ peşmergesi Xınere alanına gelerek Doğu Kürdistan’a geçmek istediklerini belirttiler.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 23 Mayıs günü saat 10:30'da Medya Savunma alanlarımızdan Kandil bölgesi sınır hattında gerilla güçlerimiz hareket halindeyken İran pastarları tarafından ateş açılmıştır.
- Ayrıntılar
Dünyanın zalimleri ve buyurganları, müstebitleri insanlara kul olmayı dayatanlar birden bire insanların kimsenin önünde eğilmemeleri gerektiğini ve hatta her boyun eğişin bir alçalış olduğunu söylüyorlar.
Gerçekten de insanın her boyun eğişi-bu ne olursa olsun, kime karşı olursa olsun-sonuç itibariyle bir irade kırılması olduğu için kişilik hak ve meziyetlerinden bir geri çekilişi yani düşüşü ifade eder. Çok çok önceleri Jean Jacques Rousseau: “İnsanın özgürlüğünden vazgeçmek demek insan olma niteliğinden, insan haklarından hatta ödevlerinden vazgeçmesi demektir. Böyle bir vazgeçiş insan doğasıyla bağdaşmaz. Çünkü özgürlük elde edilebilir, ama kaybedildi mi bir daha ele geçmez” derken kast ettiği gerçeklik bu gerçeklikti. Ve dikkat edersek insanlık tarihinde en seçkin sözler hep biraz da dik durmayı tembihler, boyun eğişi ret eder ve insanı -insanlığı boyun eğişlere karşı direnişe ve karşı duruşa çağrı yapar. Ve çoğumuz biliyoruz ki bu dik durmaya en büyük erdemlilikler yüklenmiş ve halen de söz düzeyinde bu böyledir.
İnsanın dik durması gerektiği, kimseye karşı kendisini ezik görmeden, ezik hissetmeden yaşaması gerektiği ve hatta bunun için direnişe geçerek-gerektiğinde dağlara çıkılması gerektiğini de biz belirtiyoruz. Ve belki de Özgürlük Savaşçılarının en büyük ve çarpıcı özellikleri nedir diye sorulacak olursa, verilecek en yalın cevap: dik duruşları ve tüm dünyaya gerektiğinde kafa tutabilmeleri olacaktır.
Özgürlük Savaşçıları ya da gerillaların en temel özellikleri kesinlikle her türden boyun eğişe karşı durmalarıdır. Ve biz biliyoruz ki özgürlük dağlarına katılanların en az yüzde 95’inin katılımı bu temeldedir. Kimselerin onlara tepeden bakmaması için yönlerini dağlarına verdiklerini bu işi az ya da çok bilenler bilir.
Gerilla kimliğine ilişkin yapılan bir değerlendirmede:
“Gerillaya katılan her birey-ister bilinçli ister bilinçsizce olsun-katılma gerekçeleri vardır. Katılan bireylerin ortak noktaları kapitalist sistem etkilerini her gün yaşayarak horlanmalarıdır. Sorun okumuş ya da okumamış olmanın çok uzağında bir gerçekliktir. Sorun fakir ya da zengin olmanın da ötesinde bir durumdur. Türk Kürt olmak, alevi suni olmada esas değildir. Dediğimiz gibi gerillaya gelen her bir bireyin geldiği ortama karşı bir duruşu vardır. Çok bilinçlice tercih edenden bilinçlice olmadan dağları tercih edene kadar bir geniş yelpaze elbette vardır. Ancak ortak nokta her gelenin bir kimlik kazanma istemidir. Sınıflı toplum bireyleri hiçleştiriyor. Bireylere karşı saygıyı öldürüyor. Sevginin genelleşmesini engelliyor. Her şeyden daha önemlisi ise gelen her bireyin derin ruhsal dünyasında sisteme karşı müthiş bir öfke uyandırıyor. Var olan sistem mutlaka bir şekilde bireylere hakarette bulunmuştur, bireyleri küçültmüştür, bireylerin kendilerini olmasını engellemiştir. Birde belki de daha da önem kazanan bir husus, insanın derinliklerine nüfus etmiş insani özeliklerinin yaşam bulmaması durumunda bu özelikleri pratikleştirmek istenen mekânlara kayılması şaşılacak bir durum olmamalıdır herhalde. İşte bu arayışı olanlar ilk elden alternatif yerlere gözlerini dikeler. Her insanda mutlaka bir arayış vardır, lakin sistem çoğu kez birçok gencin arayışını başka yerlere kanalize ederek içini boşaltabiliyor. İçi boşaltılmamışları dağların doruklarına ulaştırdığınızda ya da böyle olanlar kendilerini dağlara attıklarında orada çok şey değişi veriyor. Bir benlik süreci derinden başlıyor.
İşte gerillaya katılımlar biraz da kendi benliğini arama temelinde olmaktadır. Kendi benliğini genelin benliğiyle birleştirmek ve buluşturmak başlıca bir amaç ve ulaşılmak istenen hedeftir” denilmektedir.
Çok tuhaf özgürlük için yollara çıkanlar kendilerini böyle ele alırken bir de bakıyoruz ki, bu kez insanı en fazla horlayan, dıştalayan; “Ananı al da git”den başlayıp geçen yıl “ucube”ye, “tıksırıncaya kadar için”e, Hopa’da bir protestocudan söz ederken kullandığı “kadın mıdır, kız mıdır bilemem”e, muhalefeti hedef alan “burnunu sürtmek” ya da “tükürdüklerini yalayacaklar” türünden veciz sözler gibi böyle onlarca sözü, sadece insanı rencide etmek, küçük düşürmek, alay etmek için sarf ettiğini ve bunun da temel bir nedeninin kendisine ya da kendilerine karşı koyanları sindirmek ve boyun eğdirmek olduğu gün yüzü gibi ortadayken, neden böyle inanmadıkları sözlere başvururlar?
Çok açıktır. AKP, Erdoğan ve cümle cemaat ekibi despotlaşma yolunda tam gaz ilerlemektedirler. Bunun için Türkiye’de değiştirmedikleri tek bir yasa bırakmadılar. Değiştiremediklerini ise zaten fiilen pratikleştirmektedirler.
Dikkat edelim; seçim sürecinin başından bu yana hiçbir hukuk kuralına riayet etmeyen bir Erdoğan-herkese tam boyun eğdirmek için-aralıksız çalışıyor. Yukarıda ifade edildiği gibi herkese en alçaltıcı sözleri sarf etmekten çekinmiyor. Böyle olan bir kişi ya da böyle olan bir cemaat ve parti, bu kadar alçaltılmayı ve hor görmeyi toplumun kabul edemeyeceğini bildikleri için, bu kez tersten-kendilerinin-boyun eğmelere karşı olduklarını, hem Erdoğan’ın hem de Davutoğlu’nun ağızından duymuş oluyoruz.
Ama unutuyorlar ki, Türkiye toplumu ve toplumları artık eskiden belledikleri ve bildikleri ve öyle olmasını istedikleri balık hafızalı toplum ve toplumlar değildirler. Türkiye toplumları artık sadece söze bakmıyor söz ile birlikte eyleme yani yapılanlara da bakıyor. Diz boyu faşizme doğru ilerleyen bir Erdoğan ve AKP’nin neme nem boyun eğici kişilik ve yapılar olduğunu ise tabiatı gereği görüyor ve biliyor.
Özcesi: Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye misali, geçti yalan ve aldatmalarınızın zamanı…
KASIM ENGİN
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 22 Mayıs günü saat 21:00 ile 23 Mayıs günü saat 10:00 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Heftanin alanı üzerinde işgalci T.C ordusuna ait insansız hava araçları keşif uçuşları gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Özgürlük Hareketimiz PKK, bugünlere kahramanca direnen şehitlerimizin mücadelesiyle gelmiştir. Şehitler Partisi olarak mücadeleye başlayan hareketimiz bugün on binlerce Şehidiyle özgürlüğe yürüyen bir halka gerçekliği ortaya çıkartmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Türk ordusu tarafından Kuzey Kürdistan ve sınır hatlarında artan askeri hareketlilikleri ve operasyonlarında büyük bir artış ve hız yaşanmaktadır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şengal ve Kerkük'te süren direniş kapsamında;
- Ayrıntılar
1979 İran da teokratik “devrim” oldu der tarih ama aslında 1979 da olan toplumsal devrimdi, İran i halkların uzun yıllardır şah rejimine karşı verdiği mücadelenin son halkasında şah rejimi yıkılmış, şah kendisini besleyen sahiplerinin yanına kaçmıştı. İran da politik dengeler karmaşıktı sol bölük pörçük te olsa önemli bir güçtü, Kürt hareketleri de iki başlılığı olsa da Rojhılat Kürdistanın geneline fili hakimler, on binlerce peşmerge güçleri vardı. Aydınlar, liberaller ve farklı akımlar da küçümsenmeyecek düzeyde kitleler içinde etkindiler Eli Hameney hareketi ise toplumda en fazla yüzde 30 bir güce sahipti.
Avrupa dan dan uçakla Tahrana indi, devrimin nicel birikimini, genel havayı arkasına almayı başararak ortak bir hükümet kurdu, birçok kesime de yer verdi. Bu göreceli durum uluslar arası tanınmasını sağladı ve batılı devletlerin ( NATO) Reel sosyalizmine karşı yeşil kuşak hattına da uyduğundan kimi doğrudan kimisi ise dolaylı Eli Hmaeneyi onayladı. Bunu fırsat bilen Eli hameyne içerde kendini sağlam zemine oturtmak için İslam Cumhuriyetini ilan etti ve buna karşı gelenleri “Allah düşmanı, münafık” ilan edip “katilleri vacip” diyerek fetvalar verdi. Bu fetvalara göre de yeni bir anayasa oluşturdu. Bu anayasaya göre “Iranda her düşünceden siyasi parti kurulabilinir” der ve takip eden cümlede derki “emma İslam ölçülerine göre” yine anayasasında “herkes düşüncesini ifade etmede özgürdür, emma İslam ölçülerine göre” olmalıdır. “kadın ve erkek eşitler” der anayasada ama medeni yasalarda kadının erkeğe karşı tek şahitliği kabul edilmez, bir erkeğe karşın iki kadının sözü ve erkek 4 kadın getirebilir. İran da ki Halklar adına, “her halk kendi kültürünü yaşar ve geliştirebilir ama politika yapamaz” der. “kendi dillerinde konuşabilirler ama resmi eğitim ve dil farsçadır” der. “Her türlü dernek, sendika vb. kurabilirsinin amma İslam ölçülerine göre olmalı” der. Liste uzadıkça uzar ama değişmeyen son söz “amma” eklenir.
Eli Hameyne rejimin anayasasını kitlelere onaylattıktan sonra muhaliflere karşı cadı avı başlattı ve yüz binlercesi faili meçhule gitti, zindanlara dolduruldular, bir o kadarı yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Kürt hareketleri ile en etkin sol hareketler büyük kıyımlara uğradılar ve kalanlar da çareyi Iraka Saddam’a sığınmada buldular. Geriye, devrimin yenilgisi, pişmanlık, kırılma ve nihilist söylemler “bir gün soracağız” diyerek mücadeleyi bilinmeze ertelemek kaldı. Eli Hameyne ise kendini kurumlaştırdı, Saddam’ı yendi ve en kötüsü ise orta doğuda halkların gelişen tüm demokratik devrimlerini terörize etmeye, yenilgilere, kaosa sürüklemeye devam ediyor olmasıdır.
Şimdi niye bunları yazdık? AKP 2002 de Türkiye toplumu ulus-devletin tek tipleştirme politikalarından, ekonomik sıkıntılardan yine Kürk Özgürlük Hareketinin geliştirdiği devrimsel gelişmedeki çözüm tartışmalarının arayışına da hitap ederek İktidara geldi. Şimdi tam 13 yıldır da iktidarda dır dır, bu on üç yılda yaptıklarına bakalım, kendi pan türk süni-hanifi mesepli İslam ideolojisine göre kendini devletleştirdi, farklılıkları susturmanın yasalarını çıkardı, pan türk süni İslam yayılmasını geliştirme adına Arap halklarının demokratik taleplerini boğmanın içindedir. Sol, liberal, faklı dini kesimler, kadınlar, işçiler ve Kürtlere yönelik söylemleri hep oyalama, kandırma üzerine kurarak hep erteleme içinde tutarak bu güne geldi.
Ne dendi, ne yapıldı, “kürk kardeşlerim var, ama hepimiz Türk’üz, Kürt kökenli vatandaşımız ne dedik tek millet, tek dil, tek bayrak ve tek devlet” kadınlara yönelik “ kadın üzerindeki tüm yasakları kaldıracağız” dan dan “kandın le erkeğin eşitliği fıtrata aykırıdır, kadının en iyi işi evinde çocuk doğurmaktır” a gelindi. “Herkes düşüncesini özgürce söyleyebilir, örgütlenebilir” den güvenlik yasasıyla cendereye alındı. İnanç özgürlüğü dendi kendisi dışında kimini kâfir, kimini zındık, kimini münafık ilan ettiler.
Eli Humeyni, kitlelere bir hitabesinde eliyle mezarlığı göstererek “ben sizi burada yatanlar kadar seviyorum” der. Tayip Erdoğan ın Kürdistan da ki seçim propagandasındaki “ben milletin adamıyım 70 milyonun tamamını seviyorum” derken elini boş hava da gezdirirken ne kadar da Tahran da kine benziyor.
Şimdi ne deniyor “başkanlık sistemi” diğer adı post modern teokrasidir. Şimdi, toplumun tüm farklılıkları, siyasal, kültürel kurumlarıyla İran da ki solun ve diğer tüm kesimlerin yaptığı, dağınık bir birinden be haber, örgütsüz, kitlelere tam inememe, farklılıklarını koruyarak birlikte mücadele zeminini yaratamama ve en önemlisi de karşı güce niyetsel yaklaşarak toplumlarını karanlığa çektiler. Evet ustalar der “mezar taşları da iyi niyetle örülmüştür” ancak bizler canlıyız ve daha erkenken bu seçimde post modern teokrasi rejiminin önüne geçebiliriz, bunu içinde politika biliminde hiçte bir anlamı ve yeri olmayan “ben” benim kurumum önceliği” kompleksinden uzak durarak farklılıklarımızı koruyarak ve farklılıklara saygı duyarak yakalanan HDP platformunu iyi değerlendirmeliyiz. Tersi durumu kaostur, kaosta da kime ne olacağını mücadele edenler belirler.
Medet Serhad
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Esendere beldesinde Tilura ve Goşanê köyleri kırsal alanında bugün sabah saat 08:00’de geniş çaplı bir operasyon başlatılmıştır. Kobra tipi helikopterlerin ve insansız keşif uçakları desteğinde başlatılan operasyon genişleyerek devam etmektedir.
Halkımıza ve Kamuoyuna duyurulur.
20 Mayıs 2015
HPG Basın İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 19 Mayıs günü saat 13:00 ile 20 Mayıs günü(bugün) saat 03:00 arasında Hakkari'ye bağlı Şemzinan alanı üzerinde işgalci T.C ordusuna ait insansız hava araçları keşif uçuşları gerçekleştirmiştir. Yaşanan bu hava hareketlilikleri gerilla alanlarımızda artarak devam etmiştir. Buna göre;
- Ayrıntılar