Basına ve Kamuoyuna;
1 – Dün (20 Nisan 2009) akşam saat 17:00 ila 18:00 arası Duhok’a bağlı Şeladıze kasabasının Nirveh mıntıkası ve Gunte Tê köyüne yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve top atışları yapılmıştır.
Yine aynı akşam saat 22:00 ila 23:00 arasında TC ordusuna bağlı savaş uçakları tarafından aynı bölgeler bombalanmıştır.
2 – 13 Nisan 2009 günü Amed’e bağlı Şehit Brusk alanında TC ordusu tarafından eylemsizlik pozisyonunda olan güçlerimize yönelik olarak başlatılan operasyon halen devam etmektedir. Ayrıca TC ordusu tarafından alanda bulunan köy yollarına kontrol noktaları bırakılarak halka ait erzaklara el konulmaktadır.
3 – Amed’e bağlı Şehit Brusk alanında bulunan Trejman köyüne yönelik olarak TC ordusu tarafından Dün (20 Nisan 2009) akşam saatlerinde obüs ve top atışları yapılmıştır.
4 – Amed’e bağlı Ape Musa alanında 17 Nisan 2008 tarihinde eylemsizlik pozisyonunda olan güçlerimize yönelik olarak başlatılan operasyon halen devam etmektedir
21 Nisan 2009 HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Pır pır özgürleştik.
Şak şak güldük.
Gitti ağıtlar.
Geldi destanlar.
Daha neler neler gördük şu El-Münafıklar ülkesinde.
Bir Boşbuğ çok konuştu, har u har konuştu.
Cahilene konuştu, akademik misale parelendirildi.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına, “Türk Milleti” denir dedi.
El etek öpen medya şaklavanları açılım manilerini okudu.
Açıl da susam açıl misali olmuyor.
Yine de bu el etek öpen Türk medya şaklavanları cetveli açar gibi açıyorlar da açıyorlar, şu Boşbuğ’un ırkane argümanlarını.
Örnekleme yaptığı tüm yazarlarda kendisi gibi Yahudi ve ırkçı yazarlardı.
Max Weber, Eliot Cohen, Janawitz, Aron ve Huntington gibi yazarlar ve stratejistlerin hepsi ırkçı ve Mezopotamya uygarlığına düşman yazar ve stratejistlerdir.
Yani bozacının şahidi şıracı olurken, ne demiş ti, şu Sebatayist Boşbuğ?
Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına, “Türk Milleti” denir.
Yani Kürtler, Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar, Terekemeler, Suryaniler, Ermeniler, Rumlar, Lazlar, Çerkezler bilcümle Kürdistan ve Anadolu halkları kan verirken, can verirken Türkiye Halkı idiler.
TC kurulduktan sonra hemen bir çırpıda Türk Milleti oldular.
Yani amiyane dille Altı Kürt, Üstü Türk oluyorlar.
Yani amiyane dille Altı Çerkez, Üstü Türk oluyorlar.
Yani amiyane dille Altı Laz, Üstü Türk oluyorlar.
Yani amiyane dille altı elma ağacı, üstü yani meyvesi armut oluyor.
Bir de, biraz da tersi olsun İslam kardeşiyiz ya.
86 yıldır Kürtler, Çerkezler, Lazlar ve diğer halklar Türk oldular.
Biraz da, 86 yıl boyunca Türklerden bazıları Kürt, bazıları Çerkez, bazıları Laz ve geriye kalanları da diğer halklardan olsunlar.
Ha bir de şu Türkiye Cumhuriyeti’ne, Kürdistan Cumhuriyeti desek ne olur acaba?
Kürdistan Cumhuriyeti’ni kuran Kürdistan halkına “Kürt milleti” desek ne olur acaba?
Kürdistan Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Kürt denir maddesini de KC anayasasına yerleştirirsek ne olur acaba?
Anayasanın ilk üç maddesine Kürt putunu koysak, dördüncü maddede desek ki, Kürdistan Cumhuriyeti Anayasasının ilk üç maddesinin değiştirilmesi teklif edilemez ne olur acaba?
Tüm Türk çocuklarını anaokullara alsak, YİBO’lara alsak onlara Türkçe’yi yasaklasak ve Kürtçe’yi zorla öğretsek ne olur acaba?
Buna çağdaşlık desek, uygarlık desek ne olur acaba?
Türk Alevilerini laiklik ayağıyla Kürtleştirirsek, Sünni Hanefi mezhebine mensup Türkleri Kürt-İslam sentezi ayağıyla Kürtleştirirsek buna da İslam kardeşliği desek ne olur acaba?
Türk-İslam sentezcisi ırkçı AKP gibi, Kürt -İslam sentezcisi ırkçı bir Kürt partisini kurarak bununla Sünni Türkleri avlasak ne olur acaba?
Benzer tarzda CHP gibi bir parti kurarak, Türk Alevilerini avlarsak ne olur acaba?
Fetul-Münafık gibi birilerini çıkararak Türkleri, Kürtleştirirsek ne olur acaba?
Türkler bu soykırıma karşı, “Türk Özgürlük Hareketini” kurarak bize karşı savaşırsa Türklere terörist desek ne olur acaba?
Türkler DTP gibi bir Türk Partisi kurarak demokratik mücadele verirlerse biz de desek ki, bunlar TC K’nin elemanlarıdır. Bunlar Türkiye İşçi Partisi’ne bağlı teröristlerdir.
Kürt Zaman gazetesi, Kürt Star gazetesi ve Kürt Yeni Şafak gazetesi aracılığıyla Fetul-Münafık zihniyeti misali Türk gençleri, kadınlarını terörize ederek gözaltına alırsak, zindanlara atarsak ne olur acaba?
Şimdi olup bitenler ve Kürtlere reva görülen zulüm ve soykırım nedir acaba?
Yalnızca son bir haftadır DTP’lilere yönelik yapılan Türk Devlet Terörü neye tekabül ediyor acaba?
Hem Kürtler, hem Türkler ve hem de diğer halklar tüm bunlardan sonra düşünsünler Kürtlerin gerilla olma dışında güvencesi, stargahı ve kutsal kıblesi var mıdır?
Musa, İsa, Muhamed, Mazlum ve Zilanlar aşkına söyleyin bana.
Özgürlük aşkına söyleyin bana, Kürtlerin gerilla olma aşkı dışında, başka bir aşkı olabilir mi?
- Ayrıntılar
Mevsimlerden bahar… Belki herkeste bir başka ama bizde hep aynı telaş aynı heyecan.
Birkaç gün önce bir grup arkadaş, her birimiz bir ağaca dayanmış, henüz bir önceki yağmurun ıslaklığını tam üzerinden atmamış yeşil otların içine gömülmüş bir şekilde aynı telaş, aynı heyecandayız: Bu bahar hangimiz hangi eyalete gideceğiz. Hangimiz Botan’ın yüksek yaylalarında olacağız, hangimiz Amed’in surlarına uzaktan, dağlarından bakacağız, hangimiz Seyit Rıza’nın kutsal toprağına yüzümüzü süreceğiz. Ve hangimiz Amanoslarda, Karadeniz’de Türkiye’ye açılacağız.
Biz böyle hayallere dalmış tartışa dururken açık bıraktığımız radyodan dökülüverdi sözcükler: “Irak’taki üçlü koordine PKK’nin sonunu getirecek.” Hep beraber “demek bu koordine çözecekmiş bizim düğümü deyip” güldük; güldük gülmesine ama bir anda kendimizi yeni bir tartışmanın içinde de buluverdik. Her birimiz televizyondan, radyodan, arkadaşlardan duyduklarımızı döktük ortaya.
Kim çözecek bu düğümü…
Her biri kendi memleketlerine hayırsız bu üçlü koordine mi?
Bütün dünyanın başına bela olmuş Amerika ve O’nun çiçeği burnunda Obama’sı?
Dünü bugününü tutmayan, kendini bile pazarlayan AB’mi?
Hangi çağın değerlerini temsil ettiği belli olmayan, yılana bile dost diye sarılan İran ile Suriye’mi?
Bir Amerikalı danışmanın hiç görmediği ve tanımadığı, dünyanın öbür ucundaki halk hakkında yazdığı rapor mu?
Ya da Türkiye’ye “geçerken uğrayan” uzak doğu liderleri, doğu Avrupa başkanları, büyük şirket sahipleri mi?
Hem tartışır hem de eğlenirken, ıslak otların içinde, her birimiz bir ağaca dayanmış bir anda gözlerimizi yummuş, dalıvermişiz. Uykusuzluktan değil de belki de sorunun cevabını içimizde aramamızdan dalıvermişiz…
Bir de bakmışız Amed’de, 35 koğuşta Mazlum’un çaktığı üç kibrit olmuşuz.
Bir de bakmışız Botan’da ARGK’yi halkın kulaklarına fısıldayan Agit olmuşuz.
Bir de bakmışız Lice’de, omzumuzda şehit cenazesi, ayaklanmış halk olmuşuz.
Bir de bakmışız Dersim’de bin yılların tohumunu atan Zilan olmuşuz.
Bir de bakmışız Adana’da, Mersin’de panzer kovalayan küçük generaller olmuşuz.
Bir de bakmışız Amara’da “ölümüne Önderlik” diyen Mustafa ile Mahsum olmuşuz.
Bir de bakmışız Besta’da, tüm egemenliğe karşı silahlanmış gencecik Karker Cudi olmuşuz.
Derken, gerilla sezgisinden olacak, hepimiz ıslak otların içinde, birer ağaca dayanmışken gözlerimizi açık ve omuzlarımıza dayadığımız namlulara bakarken bulduk. Ve sessizce güldük. Kim çözecek bu düğümü… Cevabı, arkasından söz beklemeyen o anlamlı tebessümlerde.
Mevsimlerden bahar…başkalarını bilmem ama bizde hep aynı telaş, hep aynı heyecan.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Önderliğimizin çağrısı ve KCK Yürütme Konseyi’nin almış olduğu karar doğrultusunda 1 Haziran 2009 gününe kadar çatışmaya girmeme kararı alan Halk Savunma Güçlerimize yönelik olarak TC sistemi tarafından son dönemlerin en şiddetli operasyonları yürütülmektedir. Bu operasyonlar sırasında gerillalarımız almış olduğu kararı yerine getirmek için büyük bir duyarlılık sergilerken imha amaçlı saldırılara karşı kendisini savunmak amacıyla kimi çatışmalara girmek zorunda kalmıştır.
1. 13 Nisan günü Amed’in Dicle (Pîran) ilçesine bağlı Gursê, Uçkula, Haftanin, Arçek ve Heredan alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. 15 Nisan akşamı saat 20:00 sıralarında Tepesor alanında gerillalarımız üzerine imha amaçlı yönelen TC ordusuyla gerillalarımız arasında zorunlu bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan çatışma sonucu netleştirilebilen 1’i subay 10 asker öldürülürken, yaralı askerlerin sayısı ise tespit edilememiştir. Düşmana ait 2 adet HK 33 ferdi silah ve 1 adet lazerli dürbünün kaldırıldığı çatışma sonucunda gerillalarımız herhangi bir kayıp vermemiştir. Operasyon devam etmektedir.
2. 9 Nisan günü, TC ordusunun Kumçatı (Dergûl) ile Şenoba (Segirke) korucularının aktif katılımıyla başlatılan ve Şırnak’ın (Şirnex) Besta alanına bağlı Girê Tendurê, Girê Xanê, Tepe Firinê, Serkê Hêryar, Serkê Deryan, Serkê Muhammedê Uso, Behrêter, Çelêsor, Hezil Vadisi, Herekol yamaçları ve Kanî Botkê alanlarını kapsayan operasyon geri çekilmiştir. Gerillamıza imhanın dayatıldığı operasyonda zorunlu olarak yaşanan çatışmalar sonucunda 17 asker öldürülmüş, TC ordusuna ait 3 adet HK 33 ferdi silah, 1 adet tam tehcizatlı BKC tam otomatik silah ile Ramazan isimli ölen bir askere ait künye gerillalarımız tarafından kaldırılmıştır. Yoğun tekniğin kullanıldığı ve on binlerce askerin katıldığı operasyon sonucunda beş arkadaşımız şahadete ulaşmıştır.
Şehit düşen arkadaşlarımızın kimlik bilgileri;
Kod adı: Deniz Ulaş |
Kod adı: Çetin Zerdüşt |
Kod adı: Delil Agiri |
Kod adı: Sason Rojhılat |
| Kod adı: Karker Cudi |
16 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
13 Nisan günü Amed’in Dicle (Pîran) ilçesine bağlı Gursê, Uçkula, Haftanin, Arçek ve Heredan alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
15 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Geçtiğimiz günlerde yapılan HPG Askeri Konseyi toplantısı sonucunda tüzük gereği olarak 5 yıldır HPG Genel Komutanlığı görevini yürütmekte olan Dr. Bahoz Erdal yoldaş görevini Nureddin Sofi yoldaşa devretmiştir.
Mahsum Korkmaz Akademisi’nde düzenlenen devir teslim töreniyle, eski Genel Komutanımız Dr. Bahoz Erdal arkadaşın yerine Nurettin Sofi arkadaş resmen HPG Genel Komutanlık görevine başladı.
Görev değişimi için yapılan devir teslim törenine HPG’nin birçok komuta kademesi üyesi hazır bulundu. Törende ayrıca KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, HPG’nin beş yıllık Genel Komutanı Bahoz Erdal, HPG’nin yeni genel komutanımız Nurettin Sofi ve YJA STAR Anakarargah Komutanı Rengin Botan birer konuşma yaptı.
Genel komutanlık değişimi geleneklere uygun
Devir teslim töreninde ilk kürsüye çıkan Duran Kalkan, yaptığı konuşmada genel komutanlık değişiminin HPG geleneklerine uygun olduğunu, yapılan düzenlenmenin bir görevsizlik değil, görev değişimi olduğunu, böylesi düzenlemelerin HPG’de her zaman yapıldığını kaydetti.
Ocak ayında yapılan HPG Askeri Konsey toplantısında Genel Komutanlığın yanı sıra bir dizi düzenlemelerin yapıldığını ifade eden Kalkan, Genel Komutanlık değişimi de 2009 yılına hazırlık olduğunu dikkat çekti. Kalkan, “Özellikle 2008’in Aralık ayında yapmış olduğumuz yönetim toplantılarında bunları tespit ettik. Perspektif düzeyinde de olsa netleştirdik. HPG komutanlıklarında yapılan değişiklikler bu temelde gündeme geldi. HPG Genel Komutanlığı’ndan ve HPG Anakarargahı’ndan başlamak üzere birçok alt karargahta bazı düzenlemeler yaptık. Daha yetkin, daha güçlü bir mücadele yürütür hale gelmesi için HPG’de bazı düzenlemeler yaptık” dedi.
Kalkan, “Bu düzenlemeler ve değişikler Apo’cu hareketin geleneklerine uygundur. Sürekli görevlendirme, görev değişikliği biçiminde işleyerek bugüne kadar geldiği gerilla örgütlenmesinin ve onun karargah komutanlıklarının sisteminin de buna göre oluştuğu biliniyor. En son HPG düzenlemesinde de bunlar kurallar halinde somut yazılı haline getirilmiş bulunuyor. HPG 4. Konferansı’nda değişiklik yapma perspektifi, iradesi oluşmuştu. İçinde bulunduğumuz koşullar gereği bu durumu biraz uzattık, sarkıttık. Bu temelde Bahoz arkadaş daha uzun bir süre görev ve sorumluluk yürütür konumunda oldu” diye konuştu.
2008 yazında HPG Komuta Konseyi toplantısında ve PKK 10. Kongresi’nde çıkan perspektif, yaklaşım ve irade olarak en son Aralık ayı ortasındaki PKK yönetimi ve KCK Yürütme Konseyi toplantılarının ardından gerçekleşen Askeri Konsey toplantısında böyle bir değişikliğe, fiilen görev değişim kararına ulaşıldığını ifade eden Kalkan şöyle devam etti: “Bunun düzenini ve sistemini yarattık. HPG Genel Komutanlığında yapılan değişiklik de bu temelde yapıldı.”
Genel komutanlık değişimi ortak kararla yapılır
Askeri örgütler içerisinde atama ve düzenleme mekanizmalarını işaret eden Kalkan şu değerlendirmelerde bulundu: “Görevler değişiyor, görev alanları değişiyor. Tüm askeri güçler açısından bu zaten işliyor. Tüm hareketler açısından az çok uygulanan bir sistem olduğu gibi, askeri örgütler buna çok daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Daha aktif olabilmek, pratikte daha yaratıcı olabilmek ve gelişmenin sağlanabilmesi açısından sürekli düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Bu temelde gerilla yönetimlerinde her zaman değişiklikler oldu.”
Beş yıl boyunca HPG Genel Komutanlığı görevini Bahoz Erdal’ın yürüttüğünü, 2009 başından itibaren bu pratik görevlendirmede bir değişiklik yaptıklarını belirten Kalkan devamla şunları söyledi: “ Genel Komutanlık değişimi ortak karar ve iradeyle gerçekleştirdiğimiz örgütsel düzenleme, değişiklik oluyor. Daha önce de Yürütme Konsey Başkanlığımızın bu konuda kamuoyuna 2009 yılında örgütsel yapıda gerçekleştireceğimiz değişiklere dair açıklamaları olmuştu. Yürütme Konsey Başkanlığının yapmış olduğu açıklama perspektif ve kararlarımızı içeriyordu. HPG’de gerçekleşen görev değişikliği de bu temelde gerçekleşen bir değişikliktir.”
5 yıllık döneme ilişkin
Konuşmasının devamında HPG’nin son beş yılını değerlendiren Kalkan, “1 Haziran Hamlesiyle tanımladığımız beş yıllık direniş süreci saldırılara karşı geliştirilen bir direniş oldu. İdeolojik, örgütsel, siyasi, askeri saldırılar, bin bir türlü oyun ve imha planı içeren bu saldırılar karşısında çok yönlü aktif, etkili bir direniş içinde olmamız gerekti. Kadro, komuta, savaşçı gücü, bu temelde yeniden vücut bulan halk için en temel sınav dönemlerinden kendini ispatlama, kanıtlama dönemlerinden bir tanesiydi” diye ifade etti.
Beş yıllık süreçte HPG’nin öncü bir rol oynadığının altını çizen Kalkan, HPG’nin misyonunu şu sözlerle dile getirdi: “Her şeyi kendi gücümüzle, düşüncemizle planlamamız, örgütlememiz, bunun yaratıcılığını göstermemiz, demokratik yöntemlerini bulmamız, örgütünü, yönetimini ortaya çıkarmamız, birliğini sağlamamız gerekiyordu. Böyle bir dönemin saldırılarını kırarak, Kürt sorunun demokratik barış süreci diye tanımladığımız, demokratik siyasi süreç olarak da ifadelendirdiğimiz sürecin başarıyla gerçekleştirmesini sağlamamız lazımdı. Kritik bir dönemdi, kendine has zorlukları, engelleri söz konusuydu. Genel mücadelenin zorluklarının yanında bir de kendine has zorlukları vardı. Böyle kritik bir dönemin mücadelesinin geliştirilmesinde, uluslararası komplo temelinde gerçekleşen saldırıların kırılıp, oyunların boşa çıkarılmasında kuşkusuz HPG direnişi öncü-sürükleyici bir rol oynadı. Bunu büyük kahraman şehitlerimizin mücadelesiyle sağladık. Onların yarattığı fedakarlık, cesaret ruhu etrafında edindiğimiz bilinçle böyle bir mücadele sürecini bu geçen zorlu ve kritik dönemde ortaya çıkardık.”
Olağanüstü bir dönemdi
Kalkan, “HPG bu beş yıllık dönemde öncülük etme, böyle bir dönemde üzerine düşen zorlu görevleri fedaice derinleşerek, örgütlenerek kendisini yeniden yapılandırarak üzerine düşen görev ve sorumlulukları başarıyla yürütmek için büyük bir gayret ve çaba içerisinde oldu. Azimle, istekle, büyük cesaret ve fedakarlıkla yaptı. Özgürlük demokrasi, barış ilkelerine bağlılığıyla, Önder Apo çizgisine bağlılığıyla yaptı. Bu sürecin kuşkusuz çekim gücü, sürükleyici gücü, HPG’ye ruh, bilinç, örgütlülük veren kahraman şehitlerimiz oldu. HPG komuta ve savaşçı gücü de böyle bir önderlik ve şehitler öncülüğünde kendini her zaman yenileyerek, fedai çizgisinde yenileyerek bu büyük direnişi kahramanlık çizgisinde başarıyla yürütmenin, çabası ve gayreti içinde oldu. Yüce insanlık değerlerine bağlılığımız oldu. Fakat bütün HPG komuta ve savaşçı gücü de bu yüce değerlere sahip çıkmakla, onları hayata geçirmek üzere büyük bir çabanın, gayretin de içinde oldu” diye konuştu.
HPG yönetiminin mücadelenin en fazla görev ve sorumluluk taşıyan, en fazla gayret, çaba harcayan kesim oluğunu kaydeden Kalkan, “böyle bir dönemde sıradan yaklaşımlarla işler yürütülemez, zorluklar yenilemez, engeller aşılamazdı” dedi. Kalkan, “Çünkü olağanüstü bir dönemdi, olağanüstü yaklaşımlar gerekiyordu. Kuşkusuz HPG Genel Komutanlığı, Komuta Konseyi, Askeri Konseyi, Anakarargah Komutanlığı, en çok sorumluluk duydu, her zamandan daha fazla çaba ve gayret içinde oldu. Böyle bir mücadele içerisinde Bahoz arkadaş, sorumluluk üstlenme tutumuyla, zorluklar karşısında geri çekilmeyen, zorlukları mutlaka yenme iradesini, azmini gösteren, bu büyük mücadelenin ortaya çıkmasına cesaretle, fedakarlıkla katılıp, katkı sunan büyük bir çabanın sahibi olmuştur” diye kaydetti.
Bahoz Erdal militanlık görevini yerine getirdi
HPG’nin beş yıllık performansını da değerlendiren Kalkan şu değerlendirmelerde bulundu: “Geçen beş yıllık sürecinde HPG sistemi yeni bir direniş süreci içerisine yeniden kendini örgütledi. Modern gerilla dediğimiz gerillalaşma sürecine girdik. Yani meşru savunma çizgisini, gerilla bilincini, örgütlüğünü, taktiğini, tarzını önemli ölçüde yarattık. 1 Haziran hamlesi temelinde bunlar denendi. Sadece söz ve kararlar düzeyinde değil, pratikte denenerek başarıya bizi götüren öğeler olduğu ortaya çıktı. Bütün bunların geliştirilmesinde kuşkusuz HPG Komuta Konseyi, Anakarargahı, Genel Komutanlığı’nın çok büyük payı oldu. Bütün bunların organize edilmesinde de, özellikle 2003, 2004 yılını içten dayatılan tasfiyeci provokatif dayatma ortamından süzülüp çıkarak, yeni bir süreci geliştirmekte ısrarlı ve kararlı bir çaba sahibi olan Genel Komutanlığın, bu görevi yürüten Bahoz arkadaşın önemli bir rolü ve katkısı oldu. Bu zorlu ve riskli mücadele sürecinin özgürlük hareketimiz ve mücadelemiz açısından kazanılmasının sağlanmasına yol açtı. Bu temelde Bahoz arkadaş militanlık görevini yerine getirmiştir. Bir militan olarak, Kürt halkının bilinçli, demokrat, yurtsever, direnişçi bir evladı olarak görev yürütmeye cesaretle, fedakarlıkla bu sürece katılmaya asla geri çekilmemeye gayret etti. Kuşkusuz daha büyük katkıları olanlar var. Bunların başında da kahraman şehitlerimiz yer almaktadır. Bize de böyle bir yürüyüşün hesapsız, kitapsız temsilcisi olmak düşüyor. Bahoz arkadaş da böyle olmaya çalıştı, doğru olan da budur. Bu beş yılda görev yaptığı süreç içerisinde gayret etmiş; farklı tutum, anlayış ve bireysel arayışları olmamıştır. Olsaydı zaten bu gerçekleşme olmazdı. Bu bakımdan kutsal bir görev yürütüldü. Tarihi bir sorumluluk altında olundu. Bunun başarısı için çalışıldı. Tarihsel sorumluluk duruşuna, görev duruşuna, yüce değerlere ters duruş olmamıştır. Başarıyla temsili için çalışılmıştır.”
2009 hazırlıkları
Kalkan şöyle devam etti: “Bütün bunlar insanı rahatlatmaz. Onur sahibi kılar, fakat görevlerini azaltmaz. Tersine daha fazla sorumluluğunu arttırır. Görev düzeyini daha çok büyütür. Daha ağır borçla, sorumlulukla yüklü kılar. Bahoz arkadaş şimdi böyle bir duruma gelmiştir. Görevi değiştiriyoruz derken, görevsizlendirmek olarak algılanırsa büyük bir yanlış olur. Tersine arkadaşımızın şunu derinden idrak ettiğini düşünüyoruz; anlıyoruz ki bu durumun bu süreçte yürütülen mücadelenin kendisinin görev ve sorumluluklarını, tarihe, insanlığa, çizgiye, halka ve Önderliğe karşı sorumluluk düzeyini daha çok büyüttüğünün, artırdığının derinden bilincindedir. Bundan sonraki yaşamında da bu derin bilinçle çalışacak, mücadele edecektir.”
Yeni dönemi olağanüstü bir dönem olarak tanımlayan Kalkan, HPG’nin hazırlıklarını şöyle anlattı: “Biz hareket olarak, halk olarak, özgünde HPG olarak böyle bir olağanüstü sürece kendimizi hazırladık. Süreci anlamaya, planlamaya, gereklerini başarıyla yerine getirmek için kendimizi hazırlamaya çalışıyoruz. Geçen yıldan bunun tartışmalarını yürütüyoruz. Ocak ayındaki Askeri Konsey toplantımız bu konuda daha derin bir bilinç, kapsamlı bir planlama ortaya çıkardı. Pratikleşmemiz bu temeldedir, tüm çalışmalarımız buna bağlıdır. Dolaysıyla Genel komutanlık değişimi de böyle bir döneme tekabül ediyor. Bu bakımdan yeni görevlendirmemiz, yeni düzenlememiz kuşkusuz katkıda bulunacaktır. Var olanı ilerletecek, daha da geliştirecektir. HPG’yi daha güçlü, başarılı hale getireceğine de inanıyoruz.”
Askeri bakımdan yeni bir sürece girildi
Siyasi askeri bakımdan yeni bir sürece girildiğine işaret eden Kalkan, buna göre dönem planlamaları yapıldığını belirti. Kalkan, “Bu dönem bizim üzerimize yeni görev ve sorumluluklar yüklüyor. Yeni yönetimimiz elbette bunu derinden bilen, anlayan, bunların gereklerini pratikte yerine getirme tutumu ve çabası içinde olan bir yönetim olacaktır. Yeni sürece girerken, böylesi bir görev değişikliği, yeni yönetimimize daha ağır, bir görev ve sorumluk yüklüyor. Başta Nurettin Sofi arkadaş olmak üzere HPG karargâhlarında, komutanlıklarında yeni görevlendirilen arkadaşların da böyle bir bilinçte olduklarını, bu temelde görev ve sorumluluklarını pratikte başarıyla yerine getirmek için çalışacaklarına inanıyoruz” dedi.
Dostlarımızın da düşmanmızın da hiç kuşkusu olmasın
Kalkan, yeni yönetimin deney ve tecrübelerine dikkat çekerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeni yönetimimizin büyük mücadelenin içinden çıkmıştır. Bu bakımdan deney, tecrübe ve derin bir birikime sahip. Deyim yerindeyse bu büyük mücadelenin ateşi içinde pişti, buraya kadar geldi. Dolaysıyla mevcut sorumluluk ve görev düzeyini, içinde bulunduğumuz dönemin görev kapsamına uygun bir biçimde başarıyla yürüteceği, başarıyla yürütmek için de Apocu çizgide, kahraman şehitlerimizin izinde tüm gücünü büyük bir cesaret ve fedakarlıkla ortaya koyacağı kesindir. Yönetimimizin sorumluluğu altında HPG, ezilen halkların, Kürt halkının, insanlığın haklı davasını fedai çizgisinde yürüten, gerçek adaleti dağıtan, tesis eden bir mücadele gücü olmaya devam edecektir. Yeni yönetimimizin komutasında HPG, Önder Apo’nun Demokratik Ekolojik Cinsiyet Özgürlükçü Toplum Paradigması temelinde özgürlük, eşitlik ideallerine bağlı kalarak bunların toplumda gerçekleşmesi için üzerine düşen bütün görevleri başarıyla yerine getirmek için çalışacaktır. Yeni yönetimimizin komutasında da HPG tarihsel olarak gerçekleşmiş; şehitlerimizin ve şehitlerimizde cisimleşmiş olan halk kahramanlığımızı, özgürlük kahramanlığını, PKK kahramanlığını, Apocu Kahramanlığı en yüksek düzeyde tutacak, temsil edecek, insanlık davasının özgürlük, eşitlik, demokrasi ilkelerinin yılmaz savunucusu olacaktır. Önderlik çizgisinin başarıyla temsilini yapacak, Önder Apo’nun savunulması, sahiplenmesi, korunması mücadelesinde son neferinin kanının son damlasına kadar mücadele edecektir. Bütün bunların gerçekleşeceğine dair dost-düşman hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”
Kalkan, “Yönetimiz, her düzeyde sorumluluk alan komuta gücümüz, böyle bir bilinçle, kararlılıkla görev ve sorumluluğu üstleniyor. Bir bütün olarak HPG camiası tek tek olarak tüm bireyleri tam bir fedai duruşuyla bunun gereklerini yerine getirmek için bütün gücünü, kanının son damlasına kadar ortaya koyacaktır. Kararımız bu temelde, inancımız bu doğrultudadır. Görevlendirmeler de bu esaslar üzerinde olmuştur. Bu temelde başta Genel komutanlıkta görev alan Nurettin Sofi arkadaş olmak üzere, onun şahsında tüm yeni görev alan arkadaşlar, onlarla birlikte tüm HPG’nin komuta ve savaşçı gücüne bu zorlu olarak tanımladığımız dönemde Önder Apo’yu özgürleştirme ve Kürt sorunun demokratik çözümünü sağlama döneminde görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirileceğine inancımızı belirtiyor, hepsine üstün başarılar diliyoruz” dedi.
Bahoz Erdal: HPG yeni mücadele sürecine hazırlanıyor
Duran Kalkan’dan sonra kürsüye çıkan HPG’nin eski Genel Komutanı Bahoz Erdal, HPG Genel Komutanlık değişimini değerlendirerek konuşmasına başladı. Erdal, “Bu değişim her şeyden önce bizim yönetmeliğimizin gereğidir. Daha da önemlisi bu hareketin bir geleneğidir. Hareket olarak biz önderliğin düşüncesi ve felsefesini sistemleştiriyoruz. Hareketimizi ayakta tutan da sistemimizdir” dedi.
“HPG kendini yeni bir mücadele sürecine hazırlıyor” diyen Erdal şöyle devam etti: “Önümüzdeki mücadele süreci, kader tayin edici bir mücadele süreci olacaktır. Bu süreç halkımızın özgürlüğüne kavuşacağı, hareketimizin zafere ulaşacağı bir süreç olacaktır. Yine bu süreç, hareketimizin ve halkımızın üzerinde saldırıların yoğunlaşacağı bir süreç olacaktır. Bu süreç birçok tehlikeleri barındırıyor. HPG olarak var olan tehlikeleri görüyor, kendimizi bu temelde hazırlıyoruz. Yapmış olduğumuz toplantılar, planlama ve düzenlemeler bu temeldeydi. Çünkü bu süreç HPG’den kapsamlı bir direniş hamlesini istemektedir. Kuşkusuz HPG de böyle bir hazırlık içindedir. Yapmış olduğumuz düzenleme ya da görev değişimi de HPG hazırlıklarının bir parçasıdır.”
Erdal, “PKK, 10. Kongresi’nde Önder Apo’nun özgürlüğünü hedef olarak koydu. Biz halk ve hareket olarak önümüzdeki mücadele sürecinde büyük hedefler koymuş bulunuyoruz. Diğer yandan da düşmanın saldırıları da daha kapsamlılaşmıştır. Bunun için eski mücadele düzeyi, yeni süreci karşılamayabilir. Zaten HPG içerisinde yapılan çalışmalar yeni dönemin hazırlıklarıdır. Geçmiş yılların büyük muhasebeleri yapıldı. Güçlü yönlerden tecrübe çıkarmak, zayıf yönlerinin de aşılması tartışıldı ve üzerine duruldu” diye ifade etti.
HPG’nin önümüzdeki dönemi karşılama hazırlıklarını da değerlendiren Erdal devamla şunları söyledi: “Bahar aylarına girmiş bulunuyoruz. Hazırlık düzeyimiz önemli bir düzeye gelmiş durumda. Özellikle ideolojik anlamda, Önderlik çizisinde derinleşme, zayıflıklarını aşma, bu anlama partileşme hamlesini gerçekleştirme HPG’nin acil görevlerindendi. Bir diğer yön, sadece direnmek için değil, büyük başarılar kazanmak için yenileme, derinleşme anlamında yeni bir hamle başlatılmıştır. Disiplinden tutalım, askeri kültüre kadar, hareket tarzından tutalım, taktiğe kadar her yönde kendini yenileme, derinleşme, düşmanı yenilgiye uğratma HPG’nin görevidir. Saldırılar nerden gelirse gelsin, geçmişe nazaran daha güçlü cevap verecek, boşa çıkartacak ve büyük başarılar kazanacaktır. Yapılmış olan çalışmalar buna zemin hazırlıyor. HPG’nin yeni Anakarargah Komutanlığı ve diğer karargahlarımız böyle bir güce, bilince ve tecrübeye sahipler.”
Spekülasyonlara yanıt
Devir teslim töreninde yaptığı konuşmada kendisine yönelik yapılan spekülatif haberlere değinen Erdal, bunları özel savaşın bir paçası olarak değerlendirdi. Erdal, “Düşmanın özel savaş esasında şu kişi bu kişi değil, bu hareketin sistemi var. Bu sistem de, Önder Apo’nun düşüncesi temelinde gerçekleşmiş bir sistemdir. HPG içerisine Genel Komutanlık görevi daha güçlü yapabilen arkadaşlar var ve bu hareket bu temelde 25 yıldır büyüyerek sürüp geliyor” dedi.
Kendisi için de Anakarargaha gelmeden önce birçok mücadele sahasında çalışma yürüttüğünü, Anakarargahtan ayrıldığında da mücadele duruşunun daha da güçlenerek devam edeceğini belirten Bahoz Erdal, Genel komutanlık görevini yürüttüğü beş yıllık süreci Kürt özgürlük tarihinde zorlu ve olağanüstü bir süreç olarak tanımladı. Erdal, “Hareketimiz ve halkımız üzeride kapsamlı saldırılar vardı. Tüm bunlara cevap olabilecek olan da 1 Haziran Hamlesi olacaktı. Bunun öncülüğünü de HPG yapacaktı. Böyle tarihi ve hassas bir süreçte arkadaşların ve hareketin bana verdiği güven benim için büyük bir şeref, büyük bir güçtü. Bir o kadar da büyük bir sorumluluk ve ağır bir yüktü. Bu süreçte halkımızın, harekemizin ve yoldaşlarımızın verdiği güvene layık olabilmek için çabaladık. Tüm çabamız tarihi görevimizi başarmak içindi. Çünkü başarmanın dışında başka çaremiz yoktu. Bizden istenen de buydu” diye kaydetti.
Erdal, “Bu süre zarfında da büyük emek sahibi olan; Önderliğimiz, halkımız, kahraman şehitlerimiz ve ön cephede savaşan arkadaşlarımızdır. Bizim yaptığımız bir hizmet, bir katkıydı. PKK içerisinde bu bir hakikattir, kolektif bir çalışma, kolektif bir yardımlaşma olmadan bir adım bile atılamaz. Ne olmuşsa tüm arkadaşların kolektif emeğiyle olmuştur. Her şeyden önce bu emeğin büyük sahibi kahraman şehitlerimizdir. Sürece damgasını vuranlar Adıllar, Nudalar, Kurtaylar, Medeniler, Ferhatlar ve yüzlerce kahraman şehidimizdir. Sonuçta şehitler gerçeği karşısında borçluyuz. Hakikat olan budur. Borcumuz da, arkadaşların umudu, hayalleri, amaçlarını gerçekleştirme, halkımızın ve Önder Apo’nun özgürlüğüdür. Bunun için yeni mücadele sürecinde bu bilinçle hareket edeceğim. Halkımızın, Önderliğimizin ve şehitlerimizin huzurunda vereceğimiz söz mücadelemizde daha güçlü kılmaktan başka bir şeyi kabul etmeyecektir. Bundan sonra, Dersim’de, Cudi’de, Çarçela’da da olsam ben PKK ve Önder Apo’nun bir militanıyım, HPG’nin savaşçısıyım. Hangi çalışma ve görev üzerime düşürse tüm gücümle daha çok kendimi katacağım. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yoktur” dedi.
HPG’nin genel komutanlık görevini devir alan Nuretin’in Sofi’nin tecrübeli bir komutan olduğuna dikkat çeken Erdal, kendisini kutlayarak beklentilerini şöyle sıraladı: “İnanıyoruz ki Nurettin Sofi arkadaş, yeni mücadele sürecinde daha çok çalışmalar yürütecek, mücadeleyi daha ileri bir düzeye ilerletecektir. Arkadaşın tecrübeleri, birikimi bu güveni ve bu inancı veriyor. Bu temel de Anakarargah görevini devralan Nurettin Sofi arkadaş ve Anakarargah’ta yer alan tüm arkadaşlara yeni mücadele sürecinde başarılır diliyorum.”
HPG Genel Komutanı Nureddin Sofi: Sabrımız kalmadı
Erdal’dan sonra kürsüye çıkan HPG’nin yeni Genel Komutanı Nurettin Sofi söz vermeden önce kısa bir konuşma yaptı. Nurettin Sofi, “Biz Kürt halkı olarak hem bir taraftan düşmanın yoğun saldırısı, imha konsepti ve planlarına karşı, hem de 21. yüzyılın en ileri tekniğini kullanan bir düşmana karşı mücadele veriyoruz. Düşmanın uluslararası ve bölgesel dostları olduğu da bir gerçekliktir; bize karşı savaşmak için uluslararası mutabakatlar yapıyorlar. Savaşın her türlüsünü; silahlı, psikolojik ve en özel olanını halkımıza karşı yürütüyorlar. Bu saldırılara karşı halkımızın da kendini savunma ve özgürlük hakkı ile bunlardan daha da önemlisi Önder Apo’yla özgür yaşama hakkı vardır. Önderliğin özgürlüğü için hem hareket olarak hem de halk olarak artık sabrımız ve tahammülümüz kalmamıştır. Bu temelde önümüzdeki süreç çok sert geçecek bir süreçtir. Sorumlulukları çok olan bir süreçtir. Ve yine hem önderliğimizin hem de halkımızın özgürlüğü için tarihi bir fırsattır. Bu sözünü ettiğimiz süreçte en büyük sorumluluğu üstlenmesi gereken ve esas vazife sahibi olan da HPG’dir. HPG’dir Kürt halkının savunma gücü, HPG’dir Rêber Apo’nun özgürlük gücü. Bu esas üzerinden böylesi bir süreçte Agitlerin ordusunda komutanlık görevi almak tarihi bir görev olduğu gibi büyük bir onur ve şereftir. Aynı zamanda ağır bir sorumluluktur” dedi.
HPG bayrağını devralarak resmen göreve başlayan Nurettin Sofi, “Bize düşen tarihi görevleri başarıyla yerine getirmek, Önderlik düşüncesinden aldığımız güçle ve halkımızın direnişinde aldığımız moral ile ancak mümkündür. Bu temelde geçen süreçte çıkan tecrübelerden ve büyük derslerden faydalanacağım. Özellikle 1 Haziran Hamlesi’nden bu yana sürecin yükünü alarak HPG’yi Kürt özgürlüğünün teminatı haline getiren kahraman şehitlerimizi kendime komutan alacağım. Bu temele Önder Apo’dan aldığım güçle kendi şahsımda halkımızın ve arkadaşlarımızın umutlarını gerçekleştirme gücü olmaya çalışacağım. Bu temelde başta Önder Apo’ya, Kürt halkına, tüm kahraman şehitlerimize ve bütün arkadaşlara söz veriyorum” diye belirtti.
YJA STAR: Apoizm feslefesini zafere ulaştıracağız
HPG’nin Genel Komutanı Nureddin Sofi ardından konuşmasını yapan YJA STAR Anakarargah Komutanı Rengin Botan ise içinde yaşadığımız yüzyıla Apoizm’in damgasını vuracağını belirterek şunları söyledi: “Apocu hareket PKK çatısı altında 30 yıllık bir mücadeleyle bugünlere geldi. Kendi karakteri de kendisini yenileyen ve değiştiren olarak bilinmektedir. Bu diyalektik kendisiyle özgür Kürdü yarattı. Onurlu Kürdü yarattı ve yarattığı tüm değer ve başarılar da bu ilkeyle oluştu. Şöyle diyebilirim ki yaşadığımız yüzyılda Apoizm felsefesi bütün insanlığın görüşü olacaktır. Ve biz de bu felsefenin militanları olarak mücadele ediyoruz. Birinci görevimiz bu felsefeyi zafere ulaştırmanın militanları olmaktır. Böyle bir sorumluluk ve görev önümüzdedir. Bu felsefeye layık olabilmek için öncelikle bu sorumlulukları yerine getirmemiz gerekiyor.”
“Biz ağır bir süreçle karşı karşıyayız. Ve böyle bir sürece girerken yeni değişiklikler oluyor. Hem görevi devralan, hem de bırakan arkadaşlar yeni görevlerine başlayacaklar” diyen Botan sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii ki şimdiye kadar yürütüldüğü gibi, bundan sonraki görevlerinde de aynı başarıyı elde edeceklerine inanıyorum. Umuyorum ki arkadaşlar daha büyük başarıların sahibi olurlar. Göreve yeni gelen arkadaş da ağır sorumluluklar alacak. Bu kritik süreç halkımızın da mücadelemizin de kaderini belirleyecek. İnanıyorum ki arkadaşlar bu öngörüyle görevlerine başlayacaklar. Bu ruhla her şeyden önce ne gerekiyorsa yapacaklarına ve bu çabada olacaklarına inanıyorum.”
Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da Önderlik felsefesi doğrultusunda çalışmalarını ortak yürüteceklerini belirten Rengin Botan, “Önderliğimiz kadınla olan yoldaşlığıyla da içinde bulunduğumuz toplumda yeni bir asır açtı. Doğru yoldaşlık nasıl olur ortaya koydu. Birlikte yaşam nasıl olur bunların ilkelerini ortaya koydu. Bu esas üzerinden 30 yıldır bu gerçeğe ulaşmak için mücadele yürütüyoruz ve kadın arkadaşlar olarak bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da Apocu felsefe ışığında yönetimlerimize gereken desteği vereceğimizi belirtiyoruz” dedi.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Geçtiğimiz günlerde yapılan HPG Askeri Konseyi toplantısı sonucunda tüzük gereği olarak 5 yıldır HPG Genel Komutanlığı görevini yürütmekte olan Dr. Bahoz Erdal yoldaş görevini Nureddin Sofi yoldaşa devretmiştir.
15 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 13 Nisan günü 15:00-16:00 saatleri arasında TC ordusu tarafından Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Mergeneş Köyü’ne yönelik obüs ve havan saldırısı yapılmıştır. Saldırı sonucunda köyde bulunan bahçeler zarar görmüştür.
2. 12 Nisan günü Zagros alanına bağlı Gerdiya, Xapuşkê, Govendê, Belgatê, Basya Üçgeni, Ciwan Tepesi ve Bayrak Tepesi alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
14 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. Son aylarda hareketimizin yaratmış olduğu kazanımlar sonucu zayıflayan ve 29 Mart yerel seçimlerinde halkımızın zaferini hazmedemeyen TC sisteminin 9 Nisan günü, Kumçatı (Dergûl) ile Şenoba (Segirke) çetelerinin (korucu) aktif katılımıyla başlattığı ve Şırnak’ın (Şirnex) Besta alanına bağlı Girê Tendurê, Girê Xanê, Tepe Firinê, Serkê Hêryar, Serkê Deryan, Serkê Muhammedê Uso, Behrêter, Çelêsor, Hezil Vadisi, Herekol yamaçları ve Kanî Botkê alanlarını kapsayan operasyon devam etmektedir.
Yoğun çatışmaların yaşandığı operasyonun ayrıntılarıdır:
a) 10 Nisan sabah saat 08:30 sıralarında Ayvan köyü kırsalında bulunan Serkê Deryan alanında TC ordusu ile gerillalarımız arasında çıkan çatışma sonucu netleştirilebilen 4 düşman askeri öldürülürken, çok sayıda asker yaralanmıştır.
b) 10 Nisan akşam saat 20:00’da Girê Tendurê ve Şehit Berxwedan alanlarında çıkan çatışma sonucu 7 düşman askeri gerillalarımız tarafından öldürülürken, 2 asker ise yaralanmıştır. Ayrıca çatışma sırasında TC ordusuna ait 3 adet HK 33 ferdi silah, 1 adet tam tehcizatlı BKC tam otomatik silah ve ölen askerlerden birine ait künye gerillalarımız tarafından kaldırılmıştır.
c) 11 Nisan akşam saat 21:00’da Tepe Firine alanında yaşanan çatışma sonucunda ise 5 düşman askeri gerillalarımız tarafından öldürülürken 2 asker ise yaralanmıştır.
Ayrıca TC ordusu tarafından Serkê Deryan, Serkê Niryan ile Serkê Muhammedê Uso alanlarına termal cihazların yerleştirilmiştir.
Halen devam etmekte olan çatışmaların netleşen bilgileri ulaştıkça kamuoyuna açıklanacaktır.
2. 11 Nisan günü tüm gün boyunca Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Gundê Marsis, Gundê Erê, Gundê Perax, Sipan Boğazı, Mergeşiş, Alaniş ve Kasrok alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
12 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 10 Nisan günü 12:00 – 13:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap bölgesinde bulunan Nêrwe’ye bağlı Eleh Köyü, Başê Köyü, Rubar Tepesi ve Çiyareş Tepesine yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan atışlarıyla birlikte misket saldırısı yapılmıştır. Yapılan saldırılar sonucunda alanda bulunan köylerde maddi zarar meydana gelmiştir.
2. 9 Nisan günü Şırnak’ın (Şirnex) Besta ve Cudi alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından başlatılan operasyon devam etmektedir. Elcanê ve Hezil alanlarına doğru genişletilen ve çatışmaların yaşandığı operasyonlara ilişkin ayrıntılı bilgiler daha sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır.
11 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar