HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

31 TEMMUZ 2006 TARİHLİ HPG ANAKARARGAH KOMUTANLIĞI AÇIKLAMASIDIR

31 Temmuz 2006

HPG Olarak; Halkımızın Meşru Haklarını Tanımayanları Tanımayacağız!

     HPG Anakarargah komutanlığı Temmuz ayı Bilançosuna ilişkin açıklama yaptı:
    Dünya, Bölge, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan gelişmelerle bağlantılı olarak yürütülen askeri, siyasi ve diplomatik aktiviteler sonucunda Türk ve İran orduları tarafından kapsamlılaştırılarak yürütülen operasyonlar; buna karşı Halk Savunma Güçleri olarak içine girdiğimiz direnişle yaşanan çatışmalar ve ortaya çıkan kayıplar Kürt sorununun imha yöntemiyle çözülemeyeceğini bir kez daha dünyanın gözleri önüne sermiştir.
   Son bir aylık süreçte AKP hükümetinin izlediği politika, Türk ordusunun savaşta ısrarı, gerilla güçlerimize yönelik geliştirilen imha amaçlı operasyonlar, meşru-demokratik taleplerini dillendiren halkımıza uygulanan devlet terörü ve Önderliğimizi sürecin dışında tutma çabaları çatışmaları daha da tırmandırmıştır.
   Temmuz ayı bilançosunda da görüldüğü gibi operasyonlar sıklaştırılmıştır. Gerilla güçlerimize saldırı temelimde İran devletiyle işbirliği daha da geliştirilerek; Türk subay ve özel savaş elemanlarının İran ordusuyla birlikte operasyonlara katılma düzeyine vardırılmıştır. Bu politikalar sunucunda Kürdistan’da savaş daha da tırmanırken, çatışmalar artarak şiddetlenmiş ve kayıplar çoğalmıştır. Kuşkusuz bu çatışmaların artması ve kayıpların çoğalmasının sorumlusu sözde TMY’i çıkaran AKP Hükümeti ve savaşta ısrar eden Türk Ordusudur. Türk ordusunun savaşta ısrarı ve Kürdistan’da 20 yıldır yürüttüğü kirli savaşın gerçek yüzünü son günlerde Emekli Generallerden Alpay Tokat’ın ‘Hizaya getirmek amacıyla bende bir iki bomba attırdım’ açıklamaları çok iyi kanıtlamaktadır.
   AKP Hükümeti; Irak’ta yaşanan durumu ve İsrail ile Lübnan arasında tırmanan çatışmaları fırsat olarak değerlendirip, bulanık suda balık avlama mantığıyla bölgedeki bu istikrarsızlıktan faydalanıp hareketimizi tasfiye etmeyi amaçlamaktadır.
   AKP hükümeti bir taraftan İsrail’in Lübnan’a saldırısını eleştirip karşı dururken; diğer yandan İsrail’in bu saldırı biçimini kendine örnek alarak, Güney Kürdistan’a girme hesaplarını yapma ikiyüzlülüğünü gösterebilmektedir. İran’la girdiği ittifak, başta ABD ile olmak üzere çaba sarf ettiği diplomatik girişimlerle ABD ve Irak’ı Özgürlük Hareketimize saldırtmaya çalışmaktadır.
   Bu temelde Kürt Özgürlük Hareketi ve gerilla güçlerimiz pazarlık konusu yapılmak istenmektedir. Bu ilgili güçleri Türk Devletinin oyununa gelmemeye çağırırken; Kürt halkını ve onun Özgürlük Hareketini pazarlık konusu yapmamaları gerektiğini vurguluyoruz.
   Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümetinin diplomatik girişimleri ve siyasi tutumu bu biçimde gelişirken ordu güçleri ise şiddeti daha fazla geliştirme temelinde operasyonlarını kapsamlılaştırarak çatışmayı derinleştirmede ısrarcı olmuştur. Geliştirdiği operasyonlardan sonuç alamayınca iç ve dış kaotik durumdan faydalanmaya çalışarak; başarısızlıklarını örtbas etmeyi Güney Kürdistan’a yapacağı bir operasyona bağlamıştır.
   Savaşta ağır kayıp veren Türk Ordusu kendi içindeki Kürt ve yurtsever ailelerin çocukları olan askerleri faili meçhul bir şekilde öldürürken, Cudi, Munzur ve Amed’e görüldüğü gibi Kürdistan coğrafyasını, ormanlarını ve doğal güzelliklerini sistemli bir şekilde ateşe vererek hıncını almak istemektedir.
   Bu bir savaş suçudur ve yaşamı katletme girişimidir. Bu doğa katliamında ısrar edilirse biz de farklı tavır ve tutum geliştirmek zorunda kalacağız. Ordunun Kürt kökenli askerleri faili meçhul bir tarzda öldürmesine karşı, Kürt gençlerini askere gitmemeye, askerde olanları da firar etmeye çağırıyoruz. Yine ülkemizin doğal güzelliklerinin yakılıp yok edilmesine karşı Kürt Halkını duyarlı olmaya, sessiz kalmamaya davet ediyoruz.
   Türk Ordusu yetkilileri son süreçte Şırnak, Uludere, Şemdinli ve Hakkari başta olmak üzere bir çok yerde korucularla toplantılar yaparak operasyona çıkmaları için baskı uygulamakta, maaş kesme, yeşil kartlarına el koyma tehditleriyle Halk Savunma    Güçlerine karşı savaştırmak istemektedir.
   Korucuların yaşanan 20 yıllık savaştan ders çıkararak bu kirli savaşa alet olmamalarını istiyoruz. Köylerinin güvenliği dışında; operasyonlara katılmamaları, gerilla güçlerimizi ihbar etmemeleri ve halka karşı düşmanlık yapmamaları durumunda kendilerine karşı herhangi bir yönelimde bulunmayacağımızı belirtiyoruz.
   Halkımıza uygulanan devlet terörü, çıkarılan sözde TMY ile toplumun terörize edilmesi, siyasal ve demokratik mücadele alanının sınırlandırılması, Réber Apo’ya, halka ve onun meşru savunma güçlerine yönelik geliştirilen saldırılara karşı mücadele etmenin yeri Kürdistan’ın özgürlük dağları ve HPG saflarıdır. Bu temelde yiğit ve yurtsever Kürt gençlerini HPG saflarına katılarak Kürdistan özgürlük dağlarında her türlü zorbalığa karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.
   Çıkarılan kişiye özel yasalarla sorunun çözümünde asıl muhatap olan Réber Apo’nun sürecin dışında tutulmaya çalışıldığı; sözde TMY ile toplumu terörize etme çabasına girildiği, İran’la geliştirilen ittifak ve uluslar arası girişimlerle imha planlarına gidildiği bir dönemde başta Avrupa ve dört parçadaki halkımızı duyarlı olmaya ve buna karşı tepkisini göstermeye çağırıyoruz.
   Biz de HPG olarak; halkımızın meşru haklarını tanımayanları tanımayacağımızı, bunu hedefleyenlere karşı en güçlü bir direnişle karşılık vereceğimizi belirtmek istiyoruz.
Son bir aylık direnişimizde de ortaya çıktığı gibi HPG 30 yıllık birikimi ve ulaştığı mevzilenme düzeyi ile her çeşit saldırıya karşı Önderliğini, halkını ve kendini savunmaya hazır olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. Halkımızın bundan emin olmasını ve ilgili tüm güçlerin bunu böyle bilmesi gerektiğini belirtiyoruz.
   Geçen temmuz ayı; 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişçilerinin öncülüğünde yaratılan direniş ruhu ve bu mirası sahiplenme sorumluluğuyla yaklaşılarak karşılanmıştır. Bu direniş ruhuna denk bir pratik sergileyen gerilla güçlerimiz geliştirilen kapsamlı operasyonları boşa çıkarmış, gerçekleştirdiği misilleme eylemleriyle Türk Ordu Güçlerine ağır kayıplar verdirmiştir.
Bu bir aylık süreçte Botan, Amed, Dersim, Serhat, Erzurum ve Garzan eyaletleri ile Xakurkê bölgesine yönelik 53 ‘ü Türk ordu güçlerinin, 7’si İran ordu güçlerinin 5’i ise Türk-İran ordu güçlerinin ortak operasyonları olmak üzere toplam 65 operasyon gerçekleştirilmiştir.
  Geliştirilen operasyonlarda 74 temas yaşanırken, gerilla güçlerimiz tarafından 68 misilleme eylemiyle karşılık verilmiştir.
Yaşanan temas ve gerçekleştirilen misilleme eylemlerinde 32’si İran askeri; 9’u polis, aralarında 1 binbaşının da olduğu 6 subay, 104’u asker ve 1’i korucu olmak üzere Türk ve İran güçlerine ait toplam 152 güvenlik gücü ölmüştür.
   Yine 8 askeri araç imha edilirken, İran ordusuna ait 1 helikopter düşürülürken, Türk ordusuna ait 2 helikopter de darbelenmiştir. Bunun yanı sıra çok miktarda askeri malzeme ele geçirilmiştir.
   Yaşanan Temas ve gerekleştirilen misilleme eylemlerinde 12 gerillamız 14 Temmuz ruhuna layık bir direniş ruhuyla kahramanca direnerek şahadete ulaşmıştır.

HPG Anakarargah Komutanlığı

 


31 07 2006