HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Koruculara ve Kamuoyuna;

25  Şubat  2007

 


FAŞÎST DEVLETİN YANINDA KORUCULUK YAPMAK, EN BÜYÜK ONURSUZLUKTUR

Koruculara ve Kamuoyuna;

Yüzyıllardır Kürdistan’ı işgal eden, sömürgeleştiren ve Kürt halkına soykırım uygulayan güçler, bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için ülkemizi ve halkımızı bölme-parçalama politikalarıyla yönetmektedirler. Bölme parçalama politikalarının en kirli ve acımasızını uygulayan da hiç kuşkusuz Türk devletidir. Kürt halkının, kendi özgürlüğü için hiç kesintisiz olarak devam eden kahramanca direnişleri, bu kirli politikanın yarattığı ihanet ve işbirlikçilikle sürekli engellenmiştir.

Kuşkusuz Kürtlerin özgürlükleri için yürüttükleri mücadele tarihinin en görkemli yılları Önder APO ve PKK önderliğinde gelişen mücadele yıllarıdır.

Geçen 30 yılda Türk devleti, düşürdüğü Kürtleri savaşta hep ön saflara sürmüş ve ordusunun öncüsü olarak kullanmıştır. Koruculuk adı altında geliştirilen uygulamalar, bir taraftan böl-parçala politikalarını ifade ederken, diğer taraftan da “kürdü kürde kırdırtma” adı altında, bölünen ve parçalanan halkı imha etmeyi amaçlamıştır.

Önderliğimizin ve hareketimizin geliştirmiş olduğu halklarla özgür birlik ve barış çabalarına rağmen; Kürdistan’ı işgal, sömürge ve soykırım statüsünde tutan güçler inkar ve imha siyasetlerinden vazgeçmemişlerdir. Büyük bir soykırım tehdidi altında olan halkımızın en kutsal ve doğal haklarını savunmak amacıyla geliştirdiğimiz 1 Haziran Hamlemize karşı Türk devletinin tavrı değişmemiştir. Gerillanın kahramanca direnişi karşısında bir şey yapamayan Türk ordusu, eskinin çok çirkin olan böl-parçala-yönet ve kürdü bir birine kırdırma politikalarını halkımıza layık görmüştür.

Yüzlerce yıla yayılan direniş tarihinin ardından, halkımız ilk defa ulusal birliği ve bütünlüğü gerçekleştirmenin ve özgürleşmenin imkanlarını yakalamıştır. Hatta denilebilir ki bu mücadele ile onuruna, namusuna ve şerefine kavuşmuş olan Kürt, bir namus ve onur devrimini gerçekleştirmiştir. Türk devleti yıllarca korkutarak, sindirerek ve açlıkla terbiye ederek teslim aldığı Kürt; bu gün büyük bir cesaret, fedakarlık ile onurlu bir yaşam ve direnişin sahibi olmuştur.

Bu durum karşısında Türk devleti yeniden tehdit, şantaj ve yalan teşviklerle Kürtleri düşürüp savaşta kullanmak istemektedir. Geliştirdiğimiz ateşkes ve barış arayışı süreçleri boyunca, ağır savaş suçları işlememiş olan bütün kesimler ulusal birlik içerisinde yer almak istediklerini göstermişlerdir. Bu süreçte halk olarak geliştirmek istediğimiz barış ve kardeşlik istemlerimize karşı Türk devleti, Kürtleri düşürüp parçalamak ve inkar imha siyaseti dışında hiçbir yaklaşımı kabul etmemiştir. Savaş süreci boyunca halkımızın köyleri yakılmış, çocukları katledilmiş, yerlerinden yurtlarından sürgün edilerek yoksul düşürülmüş ve açlıkla terbiye etme gibi çirkin politikalarla ajanlaştırılıp koruculaştırılarak ihanet batağına düşürülmek istenmiştir. 1 Haziran Hamlemiz ardından bir taraftan eski korucular yeniden aktifleştirilmek ve sayıları artırılmak, diğer taraftan da JİTEM yoluyla ajanlık ve ihbarcılık geliştirilmek istenmektedir.

Türk devleti ve ordusunun bu uygulamalarının amacı esas olarak ulusal birliğimizi parçalama ve halkımızı birbirine düşürerek güçsüz bırakma politikalarından kaynaklanmaktadır. Türk devletinin, milyonluk ordusu, tankı, topu, uçağı ve her türlü tekniği olmasına rağmen yürüttüğü bir savaşta Kürtlerin eline hiçbir etkisi olmayan silahlar tutuşturarak savaşı kazanamayacağı ortadadır. Buna rağmen koruculuk ve ajanlığı bu kadar dayatmasının tek amacı, kürdün birliğini parçalayıp onuruyla oynamaktır.

İlgili kesimlere;

 Ana dilinizi çocuklarınıza öğretmeyi ve geliştirmeyi bile yasaklayan, kardeşlerinizi sadece Kürt oldukları için işkenceden geçiren, köylerinizi yakan, en doğal haklarınızı ve onurunuzu korumak için mücadele eden çocuklarınızı katleden bir devletin yanında koruculuk ve ajanlık yapmak büyük bir onursuzluktur. Bu uygulamalar ne yurtseverliğe, ne dine, ne de insanlığa yakışmaktadır.

Bizler en kutsal ve doğal hakları dışında hiçbir talebi olmayan Kürt halkının onurluca yaşama hakkını savunma güçleri olan HPG olarak, halkımızı devletin bu kirli oyunları ve politikaları karşısında duyarlı olmaya ve tavır almaya çağırıyoruz.

 Bunun için de;

1.  Halkımız, Türk devleti ve ordusunun koruculaştırma ve ajanlaştırma gibi onursuzlaştırıcı dayatmalarına karşı sonuna kadar direnmeli ve onuruna leke sürmemelidir. Ne devletin baskı ve şantajları ne de yalan vaatleri karşısında hiçbir Kürt insanı, çocuklarının ve torunlarının bile alnından silinmeyecek bir leke sürülmesine izin vermemelidir. Koruculuk yapmak zorunda bırakılmış olan insanlarımız, alnına bu lekeden bir an önce kurtulmalı ve derhal silah bırakmalıdır.

2.  Korucu olan kesimler, köy güvenliği dışında hiçbir operasyon ve askeri faaliyete katılmamalıdır. Korucular devletin kışkırtmasıyla kendilerinin komşusu ve kardeşi olan halka baskı uygulamamalı ve ihbarcılık yapmamalıdır.

3. Gerillaya karşı çatışmalara girmemeli ve gerillayı ihbar etmemelidir. Devletin korucuları halk ve gerilla ile çatıştırmak için uyguladığı baskılara karşı korucular toplu silah bırakarak tepki göstermeli ve tavır almalıdır. Bu durumda gerillamız HPG 4.Konferansımızın kararları çerçevesinde, Önderliğimizin 1999 yılında geliştirdiği affı esas alarak, suça bulaşmayan koruculara yönelmeyecek, canınız, malınız ve ailenize zarar vermeyecektir.

4.  Türk devleti ve ordusu, son yıllarda halkımızın bazı kesimlerini JİTEM yoluyla ajanlaştırarak, milis adı altında gerilla sahalarına göndermekte, avcı adı altında araziye çıkarmakta ve böylece gerilla noktalarını deşifre etmeye çalışmaktadır. Ayrıca düşürüp ajanlaştırdığı kişilerin eliyle gerillamıza karşı komplolar geliştirerek kanına girmektedir. Bu kişiler er geç açığa çıkarılarak suçlarının hesabı sorulacaktır.

5.  Devletin bazı kesimleri ajanlaştırıp gerillaya karşı kullanma yaklaşımı son dönemde bize karşı bir taktik olarak geliştirilmektedir. Ajanlıkta ısrar edenler bundan sonraki süreçte gerillamız tarafından aktif savaş tarafı olarak kabul edilip hedeflenerek cezalandırılacaklardır.

 

HPG ANAKARARGAH KOMUTANLIĞI



25 02 2007