Dün ekranları izlerken Arjîn Amed yoldaşımızın ağır hastalığı sonucu şehitler kervanına katıldığını öğreniyoruz.
Arjîn yoldaş sözün tam manasıyla Sönmeyen bir Yaşam Ateşi genç PKK kadın militanı olarak tanıdık. Yaşam coşkusu ile yaşam duruşu ile olgunluğu ile kıvrak zekasıyla, mütevaziliği ve insana ruh veren yoldaşlık sevgisi ve saygısıyla hep yüreklerimizde taht kurmuş bir Kürdistan Özgürlük Savaşçısı olarak bizimle, içimizde, ruhumuzda, yüreğimizde ve tüm benliğimizde yaşadı.
Arjîn yoldaşı yıllar öncesinde tanımıştım. Fiziki olarak oldukça zayıf ancak kişilik olarak ise sıcaklığı ve direngenliği ile çok güçlü bir insan olarak o yıllarda gözüme çarpmıştı. Ardından ise yıllarca birlikte aynı mekanda aynı çalışmalar içerisinde kaldık. HPG BİM bünyesinde birçok çalışmayı en güzel bir şekilde yürüten biri olarak herkesin beğenisini kazanan Arjîn yoldaş, mesleki yetkinliğinin yanı sıra yoldaşlar içerisinde de özel ve özgün bir yeri her zaman oldu.
Kişilik olarak hem çok olgun ama ayna zamanda da çok espri yüklü bir yoldaş olarak, nerede neyi söyleyeceğini, eleştirecekse eleştirisini en doğru ve en etkili bir şekilde ifadeye kavuşturan bir yoldaş olarakta, yoldaşlar ortamında her zaman en çok değer gören yoldaşlardan olmuştu.
Özgürlük saflarına birçok yoldaşı gibi erken gelen biri değildi. Sivilde iktisat okumuş, yine sivil yaşamda birçok pratik işi yapan biri olarak yoğun tecrübelerle dağlara akan Arjîn yoldaş, bulunduğu ortamlara bu yaşam tecrübesini en iyi bir şekilde yoldaşlarına sunarak yoldaşlarına destek olmasını da hep en iyi bir şekilde bilmiştir.
Kendim Arjîn yoldaştan çok etkilenen bir militan olarak, onun güçlü yaşam duruşu, yoğun düşünce gücü ve yaşama pozitif yansımasını imrenme düzeyinde hayranlıkla izlemişimdir. Bir insanın iddialı ve direngen yönlerinin yanı sıra, nezaketi ile insanları bu kadar etkileyebileceğini, insanları incitmeden söyleyecekleriyle yön verebileni en çok Arjîn yoldaş şahsında görmüştüm. Bunun için bulunduğumuz ortamlarda onun söylediklerini, eleştirdiklerini, görüşlerini dikkate almak her zaman en doğru sonuçlara götürdüğünü edindiklerimizle öğrenmiştik.
Belirttiğim gibi uzun yıllar aynı çalışmayı aynı mekanda birlikte yürüttük. Çalışma disiplini, çalışmanın temizliği, sonuç alıcılığı derken akla ilk gelen isimlerden biri her zaman Arjîn yoldaş gelmiştir. 25 Mart 2012 yılında Garzan Eyaletinde 15 kadın gerillamızla birlikte şehitler kervanına katılan Berfin Roza-Selma Avcı ile birlikte Arjîn yoldaş bu özellikleriyle tam muhteşem bir ikiliyi oluşturuyorlardı. Öyle ki yoldaşlıkları, çalışma disiplin ve azimleri, girişkenlikleri, yaratıcıkları, mütevazilikleri, cana yakınlıkları, incelikleri birbirine çok yakındı. Her ikisi de çok seçkin militan özelikleriyle göze batıyorlardı.
Arjîn yoldaş bu özellikleriyle doğalında kabul gören ve hep aranan bir militandı. 2011 yılında PKK Ocağına eğitim amaçlı gitmişti. Çalışmalarda özgün bir yeri olduğu için yeniden çalışmalarımıza gelmesini önermiştik. Parti de, Arjîn arkadaşı yeniden çalışmalarımıza yönetim düzeyinde görevlendirmişti. Ancak Arjîn yoldaşın gözü ve yüreği kuzey sahalarında aktif savaş pratiğinde idi. Bunun için bir müddet birlikte çalışmış olsakta o esasta kuzeye kendisini hazırlıyordu. Fiziken –dış görünümüyle- zayıf olduğu için arkadaşlar kuzeyde zorlanacağını düşünerek göndermek istemeseler de o ısrarla ve dayatarak eni sonunda kuzey güçlerine Botan’a geçmek için vizesini çıkartmış ve ardından da Botan eyaletine geçmişti. Arjîn yoldaş Botan eyaletinde çalışmalarda yer alırken birkaç kez cihaz üzerinden sohbet etme ve konuşma imkanını bulmuştuk. Selamlaşmalarımızı da hep sürdü. Başarılı bir çalışma yürüttüğünü gelen giden yoldaşlardan duyuyorduk. Onun başarıları bizim sevincimizdi ve tabi ki gurur kaynağımızdı.
2014 yılının yaz sonbahar aylarında tesadüfen Arjîn yoldaşın Botan alanından yeniden Medya Savunma Alanlarına geldiğini duymuştum. Duymam ile kısa bir süre zarfından görüşmemiz bir olmuştu. Kuzeyde doktorlarımız kanser teşhisi koymuşlardı. Ancak Arjîn yoldaş oldukça canlı ve zindeydi. Coşkusundan –her zaman olduğu gibi- bir milim bile bir eksilme yoktu. Tam tersine kuzey pratiklerini konuşurken oldukça coşkulu ve moral düzeyi yüksekti. Onun kanser hastlalığına yakalanmış olabileceğini inanmak çok zordu. Hele onun coşku seli dolu sıcaklığını yeniden gördükten sonra inanmak kesinlikle imkansızdı. Ne var ki güneyde de doktorlara gittiğinde koyulan teşhis yeniden kanser olmuştu.
Arjîn yoldaşla kanser teşhisi yeniden konulduğunda görüşmüş ve uzun bir sohbet ardından ayrılmıştık. Ve ta ki dün ekranlarda HPG BİM’in yaptığı resmi açıklamada şahadetini öğrenene kadar. Akıl tutulması ile kelimelerin söze dil arayıcılığıyla dökülemediği an misali, aklımız tutulmuş ve sözlerimiz dillimizde asılı kaldı. Gözlerimiz donup kaldı.
Evet, böyle duygularla ile hiç beklemediğimiz bir an’da Sönmeyen Yaşam Ateşi’miz olan Arjîn yoldaşımızı kahrolası bir ölümcül hastalıkla şehitler kervanına uğurluyoruz.
Dopdolu yaşam coşkusu ile sıcaklığı, tebessümü, insana ruh katan akışkan kişiliği ile direngen kadın militan heyecanı ve iradesiyle, iddiası ve inancıyla ve de sonsuz yaşam heyecanıyla bize ruh ve moral olan Sönmeyen Yaşam Ateşi yani Arjîn yoldaş seni asla ama asla unutmayacağız, seni her zaman seven ve sayan yoldaşların olarak uğruna mücadele ettiğin davanın en iyi takipçileri olacağımıza dair sana söz veriyoruz.
KASIM ENGİN
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 19 Nisan günü saat 10:00 - 12:00 ile 20:00 - 21:00 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Kandil bölgesi üzerinde İran ordusuna ait insansız hava araçları keşif uçuşları gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Devrimci hareketimiz PKK adıyla kendini açıkça ilan ederek yürüttüğü mücadelede, büyük gelişme ve derslerle dolu 14 yılını geride bırakırken, 15. yılını artan zafer umudu kadar somut olanaklarıyla karşılamaktadır. Sadece kayıplarıyla değil, çok yönlü kazanımlarıyla, Kürt gerçekliğini hep başkaları için en kötü tarzda kullanılan bir hammadde, bir malzeme olmaktan çıkarıp her şeyiyle kendisi için, özgürlüğü ve bağımsızlığı için harekete geçiren insanlığın tutkulu iradeli ve bilinçli savaşımına büyük değer veriyor ve bunun için kazanmaktan başka hiçbir şeye seçenek tanımıyor.
Bir anlamda zafer sadece bir zaman meselesi olarak değerlendiriliyor. Bu anlamıyla parti tarihimiz sadece siyasi bir tarih olmuyor Bu, ilkel komünal dönemin içinden insanın çıkış özellikleri kadar, günümüzün en inceltilmiş emperyalist-sömürgeci imha ve asimilasyondan çıkışın da gerçekleşmesi ve böylesine en çelişkili bir gerçeğin devrimci tarzda aşılmasıdır. Yine birçok yakın çağ devriminin olumlu özelliklerini içeriğine katan ve ayrıca insan olmanın temel özelliklerini, ona hükmeden ilkelerini benimserken, günümüz insanlığının önündeki en büyük tehlikeleri, bu tehlikelerin dayandığı kapitalist sistemi de karşılayan ve bununla birlikte bir nevi kapitalizm anlamına gelen reel sosyalizmin olumsuzluklarına karşı gerçek sosyalist tutumu geliştirerek gerçekleşen PKK, bir öncülük kurumu ve bu temelde bir halkın dirilişine imkan verme olayı oluyor.
Halen baş çelişki olarak savaşılan ve günümüzün en gerici ve hatta sadece bölgesel değil, uluslararası alanda da bu yönüyle merkezi bir yer işgal eden TC egemenliğine karşı geliştirilen çözümlemeleri devrimci pratikle tamamlama süreci buna dayanıyor. Bu, uluslararası devrimin yeni aşamasına cevap olmayı da içeriyor.
PKK'nın şu son 1992 yılındaki mücadelesine dayatılan açık ve resmi TC önderliğindeki karşı devrimci savaşıma, neredeyse bütün dünyanın resmi ve gayrı resmi egemen güçleri destek verdiler ve bunun başarısı için büyük olanaklar sundular. Bu oldukça açığa çıkan bir gerçektir Yine sömürgeciliğin, Kürdistan tarihinin en çarpıcı gerçeği olan iç ihanetin en gelişmiş bir işbirlikçilik örneğini sunan Güney Kürdistan'daki savaşla bu yılı da kendi lehine tamamlamaya çalışması mevcut savaşımızın bir ulusal kurtuluş savaşımından çok, bölgesel alanda siyasal gerçeklerle kaynaşan, etkileyen-etkilenen bir oluşumdan da öteye evrensel bir anlama bürünmeye yatkın bir düzeyde olduğunu çarpıcı bir biçimde pratikte gösterdi.
Bazı dönemlerin evrensel özellikleri olan devrimleri Fransız Devrimi, Bolşevik Devrimi gibi devrimci odaklanmayla karşı karşıya olduğumuzu, daha önceleri teoride, fakat geçen 1991 yılında da pratikte artık herkesin görebileceği bir açıklıkla ortaya koyduk. Hiç şüphesiz bu savaşımın en başta kendisi için verildiğini bilen Kürdistan halkı, bunu iliklerine kadar duymaktadır. Bu savaşımın kendi ulusal gerçeği için ne anlama geldiğini, onun için birliğin, örgütlenmenin ve bilinçlenmenin ne olduğunu, ne kadar ihtiyaç haline geldiğini tarihinde belki de ilk defa bu düzeyde anlamış ve kazanmış bulunuyor. Daha da ötesi bir türlü temel insanı, ulusal ve özgürlük için isyan haklarına layık görülmüyor. Yine yaşama şansı var mı, yok mu, olsa da hangi sınırlar dâhilinde olmalı biçiminde anlamsız bir tartışmanın muhatabı durumundaki Kürt halkı, kimlik sorununa hiçbir dönemle kıyaslanmayacak bir biçimde karşılık vermeye çalışıyor, kimliğine sahip çıkma gereği duyuyor. Gün geçtikçe bunun savaşla bağlantısı, bunun siyasetiyle ve bu siyasetin de her düzeydeki örgütlenişiyle ilgili çarpıcı sorunlarını görmek kadar, çözüm yolları için bilinçli çaba harcıyor. Sadece dünyanın kendisini kabul etmeye hazır olmama talihsizliğini değil, vahşi bir düşmanın her türlü yöntemle kendisini imha etmeye çalıştığını, bir o denli kendinden kopuşun ve kendinden vazgeçmenin her türlü alçaltıcı, aşağılaştırıcısonuçlarını görerek, bununla savaşmanın ne kadar gerekli olduğunu bilinç haline getiriyor ve bütün bunları sıcak bir savaşım ortamı içinde gerçekleştiriyor.
Bütün bunlar derinden oluşur ve yaşanırken, daha da derinlemesine baktığımızda, özellikle düşman cephepsinde akıl almaz bir özel savaşım her alanda tırmandırılıyor, iç ve dış alanlarda azami olarak ne yapılması gerekiyorsa, o yapılmaya çalışılıyor ve bu sonuca doğru götürülmek isteniyor. Özellikle bunun psikolojik boyutu bellekleri, ruhları daha da anlamsız kılmak, saptırmak, yabancılaştırmak için ne lazımsa ona yöneliyor. Özellikle de basın-yayın vb. iletişim tekniği de çok pervasızca kullanarak, bir de bu yönüyle eşi görülmemiş bir boyuta tırmandırılıyor. Öyle bir PKK umacısı yaratılıyor ki, sanki bütün sorunların kaynağında PKK yatıyormuş gibi bir hayal yaratılıyor. "Eğer PKK üzerine yürürsek ve onu ezersek bütün sorunlardan kurtuluruz" gibi topluma sahte umutlar yayılıyor ve bu temelde birçok çarpıtma geliştiriliyor. "PKK nedir, APO kimdir ve bunlar Türklükle nasıl oynuyorlar" vb. gibi her türlü akıl almaz yöntemlerle gerçekler çok ters değerlendirmelere tabi tutuluyor. Diğer yandan da terörün en dehşetli biçimleri uygulanarak insanlar paramparça ediliyor, iplere bağlanarak helikopterlerden sarkıtılıyor, panzerlerle sürükleniyor, yine ceset teşhirleri günlük vakalar haline geliyor. Bir anlamda Türklük son bir savaşı kazanmak için her şeyini ortaya koyuyor.
Dünya gerçekten Kürdistan'da yaşananları normal ölçülerle anlamak istemiyor. Hatta kendi çağdaş, ulusal, sınıfsal ölçüleriyle yaklaşmadığı gibi kendi temel ahlaki, hukuki ve siyasi ilkelerini bile yadsıyor. Yeni olan nedir? Bu gerçekle kendisine yönelen nedir? Biraz da bunun verdiği korkuyla ki bunda bencillik var günümüzde burjuvazi, tek bir kişi olsa bile bir devrimciden ne kadar korktuğunun da açık bir örneği ile karşımızdadır.
Bütün dünya PKK devrimciliğine bilerek veya bilmeyerek, aslında bazıları da bilmeyerek karşı dururken, burjuvazinin karşı ruhu bir kez daha şunu fark ediyor ki, Ğadına o "yeni dünya düzeni" dediği biçimde de gerçekleşseĞ "tecrit ettim, her şeyiyle yüklendim, mutlak yenilmelidir" dediği noktada bile ne kadar ürktüğünü, telaşlı olduğunu, PKK'nın bu büyük direniş savaşımı bir kere daha gösterdi.
PKK Evrensel Bir Harekettir
Kocaman imparatorlukları aşan devletler var. Tarihte birçok güçlü imparatorluklardan çok daha ileri güçlü egemenlikler var. Yine de korkuyorlar. ABD sözcülerine, yine İngiliz sözcülerine bakalım ve hatta Rus hükümetine bakalım! Hepsi TC'ye "al sana bu kadar helikopter, destekliyoruz seni" diyorlar. Bölge güçlerine bakalım, "bizi de tehdit edebilir, birleşelim, zirveler yapalım" diyorlar. Yine iç gericiliğe bakalım; "aman imdadımıza gelin" deyip, böylesi bir birleşme içine girmesi, devrimin yetkin bir temsilcisinden egemenlerin duyduğu korkunun en çarpıcı örneklerinden birisini temsil ettiğimizi ortaya koyuyor. Bu ancak kapsamlı bir devrimci olguyu yaşamakla mümkündür.
Bir dönemlerin egemen Roma düzenleri vardı. Ve yine Firavunlar düzeni. Doğu'nun görkemli imparatorlukları vardı. Küçük adımlarla başlayan çıkışlarla giderek sonlarının nasıl geldiğini biliyoruz. Bir anlamda kapitalist imparatorlukların da buna benzer bir çözülüşü söz konusu oluyor. Her şey ellerinde, ama buna rağmen güvensizler. Uluslararası kapitalist düzen şu anda, "tek dünya nizamıyım" biçiminde kendine anlam vermeye çalışırken bile kuşkulu. Hatta en bunalımlı ve belirsizliklerle dolu bir durumu yaşıyor. Zirvedeki imparatorlukların yıkılmaya başlaması gibi bir durum, bir kez daha yaşanıyor. İşte tam da bu noktada, "bu PKK denilen olay da nereden çıkıyor" sorusunu kendilerine soruyorlar. "Yıkılışımıza bir dinamit olmasın, bir çözücü başlangıç yapmasın mı?" diye kuşkuyla bakıyorlar. Böylece kendi ilkelerinin de önemli kısmına ihanet ederek, temel insan haklarını, ulus haklarını hiçe sayarak ve bir anlamda kendilerini de yadsıyan bu yaklaşımlarıyla yenilgi tohumlarını içeren tutum içinde bulunuyorlar.
Bütün bunları PKK bilinçli bir tarzda mı hazırladı? Biraz bilinçli. Nitekim bunun ilk ifadesi PKK'nın devrimci teorisidir. Biraz kendiliğindenliği ortaya çıkaran da onun yürüttüğü politik, pratik savaşımıdır. Tarihte hiç şüphesiz her şey baştan sona planlı ve bilinçli gelişmez. Biraz bilinç kadar kendiliğindenlik de önemli rol oynar. Ama gelinen nokta PKK'yi artık böyle bir gerçeklikle yüz yüze bırakmıştır.
Artık bütün etkenler, PKK'nin salt ulusal sınırlar içinde bir ulusal kurtuluşçuluk ve hatta demokratik bir toplumla işin içinden kendini sıyıramayacağını gösteriyor. Bu rolünün bir gereği olarak giderek bölgeselleşip evrenselleşiyor. Bunun için daha derinlikli bir noktada ulaştığı sosyalizm içeriği, onu, mevcut sosyalizm deneyimlerini aşarak yaşanılabilir bir sosyalizmi yakalama ihtiyacı olarak, bunun siyasal ifadesi ve ulusal düzeyi kadar uluslararası düzeyin de yeni ifadesi olmaya zorluyor. Birey hakkı kadar, toplumun kolektif hakkını da bu muhteva içinde sağlam ele alarak değerlendirmeye götürüyor. Ya böyle gelişir ve başarır ya da ele alamaz ve başarısızlığa uğrama noktasına dayanır.
O halde PKK gerçeğini ele alırken, Ulusal kurtuluş savaşımı ve ona dayatılan özel savaşla ilgilenemeyiz. Bu yetmezliğe düşmemek için PKK öncülüğünün içeriğine bakmak gerekiyor. Yeni dönemde zenginleşen bu içeriği dar, milli sınırlara sığdırmakla ve yine diğer birçok ulusal kurtuluş örneğinde görüldüğü gibi günümüz devrimlerinden bir tanesi haline gelmekle bile onlar kadar başarı sağlanamayacağını görüyoruz. Dolayısıyla mevcut devrimci hareket, daha fazla sosyalistleşmek veya mevcut sosyalist deneyimlerden çıkarılacak dersler temelinde özellikle başarısızlığa yol açan nedenleri aşarak yaşanılabilir bir sosyalizmi, hem ilkede hem uygulama düzeyinde gerçekleştirmekle karşı karşıyadır. Yine başta sosyalizmin bu yaklaşımının artık daha açık olan ilkesi kadar, onun uygulamalı örneğini de temsil etmek gerektiğinin bilincindeyiz. PKK, bunun somutlaşın gösterme iddiası ve kararı kadar, bizzat bunu yaşamında gerçekleştiriyor.
Bu geçen kısa tarihi süre içinde bile, "PKK'yi böylesine savaşkan kılan nedir" diye bir soru sorulsa, herhalde bunun yanıtı, PKK'nin sosyalizme böyle iddialı bir girişi yapmış olmasıdır. Daha o zaman reel sosyalizme, onun her türlü hastalıklarına geçit vermeyen, sosyalizme böyle bir iddialı inanç duymak kadar bir bilim işi olduğuna hükmeden ve bunun bilinciyle donanmayı bütün görevlerin önüne koyan, bu konuda politik çıkarlara alet olmayan, ilkesel yaklaşımı esas alan, yine sosyalizmi her türlü taktik gelişmenin önünde ele alan, bunda oldukça tutarlı kalabilen ve bunun için inancını, bilincini temiz tutan bir parti olmaya büyük özen gösteriyor PKK. Onun savaşının ruhu bu tutum oluyor. Halen eğer PKK'nin bu büyük kahramanlığına yol açan nedir denilirse, temelde yatan bu ruhtur ve bu bilinçtir. Aynı zamanda onun bunu az çok yaşam tarzı haline getirmesidir. Bundan eminiz. Bunun dışında PKK olayına açıklık getirmek, en temel özellik söz konusu olduğundan zordur. Buna şu gerçek de ilave edilebilir.
1992 NİSAN
KÜRT HALK ÖNDERİ ABDULAH ÖCALAN
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 18 Nisan günü saat 23:00'de Medya Savunma alanlarımızdan Kandil bölgesi sınır hattı üzerinde işgalci TC ordusuna savaş uçaklarının hareketliliği yaşanmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 17 Nisan günü saat 15:30 - 18:40 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Xakurke alanında bulunan Avdilkovi ve Gelîyê Reş alanları üzerinde işgalci TC ordusuna ait insansız hava araçları keşif uçuşları gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 16 Mart günü saat 09:00 - 09:30 arasında Medya Savunma alanlarımızdan Xakurke alanına bağlı Şehit Şerif mıntıkası ve Şehit Şerif Şehitliği üzerinde İran ordusuna ait helikopterlerin hareketliliği yaşanmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Türk ordusunun Kürdistan'da artan askeri hareketliliği, operasyonları yine çatışma ortamına zemin sunacak adımlar artarak devam etmiştir. Bu çerçeve de;
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şırnak'a bağlı Türk ordusu birliklerince Heftanin sınır hattında askeri hareketlilikler yeni çatışmaların zeminini arttıracak bir biçimde hızlandırılmıştır. Bu çerçeve de süren hareketlilikler;
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Türk ordusunu tarafından planlı ve bilinçli bir tarzda geliştirilen operasyonlar çatışmalara dönüştürülmek suretiyle arttırılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
12 Nisan günü(bugün) saat 13:00 – 14:00 arasında Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı işgalci TC ordusu denetiminde olan Mamreş tepesinden Şehit Ronahi, Mergê tepesi ve çevre alanlarına yönelik obüs, havan ve ağır silahlarla bir yoğun bir bombardıman gerçekleştirmiştir.
12 Nisan 2015
HPG Basın İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar