HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

HPG GENEL KOMUTANTANI DR. BAHOZ ERDAL İLE RÖPORTAJ:

15 Kasım 2007

HAREKETİMİZE VERİLEBİLECEK ZARARIN DAHA FAZLASINI VERECEK GÜÇTEYİZ!

 


TC Devletinin yaptığı açıklamalarda, ABD’nin PKK’ye yönelik olarak bir takım yardımlarda bulunduğu belirtiliyordu. Ayrıca basına, kamuoyuna yönelikte Amerika’nın “PKK’nin ortak düşman olduğu” gibi dikkat çekici açıklamalar yapılmaktadır. Yine son süreçte medya savunma bölgesine yönelik olarak ta “sıcak istihbarat” amaçlı keşif uçuşları yapılmaktadır. Bu açıklama ve değerlendirmeleri nasıl ele alıyorsunuz?


-Amerika’nın bizlere bir takım yardımlarda bulunduğu, ayrıca sıcak istihbarat verme amaçlı olarak keşif uçakları ile medya savunma alanlarına gelmesine ilişkin tutum ve yaklaşımına yönelik olarak şunları belirtebiliriz. Birincisi; Daha düne kadar aylarca Türkiye hükümeti, medya desteğini de arkasına alarak, bizlerin ABD desteği ile ayakta kalabildiğimizi, bir takım yardımlar aldığımızı ve özellikle kamyonlarla silah yardımı aldığımızı söylüyorlardı. Şimdi, bu yalan ve iki yüzlülükleri net bir şekilde ortaya çıkmış bulunuyor. Oysa Amerika’nın desteği, silah yardımı, istihbaratı ve onayı olmadan tek bir adım atamayan TC’nin kendisidir. Bu sonuç artık rahatlıkla görülebilir. Diğer konuda ise; Amerika’nın askeri anlamda keşif-istihbarat vermesine yönelik, Amerika geçen savaş sürecinde 20 yıl Türkiye’yi destekleyerek hatalı bir politika izledi. Uyguladığı bu politikayı tekrarlamaması gerekiyor. Bu genel anlamda, bölgedeki istikrara ve Irak’ta da kurulmak istenen istikrara da hizmet etmeyeceği gibi zarar verir ve Kürt sorununu içinden çıkılmaz bir hale getirir. Ve Amerika’nın medya savunma bölgelerinde günlerdir, keşif uçuşu yapan keşif uçaklarını çekmelerini ve Türkiye’nin Amerika’yı çatışmanın bir tarafı yapma çabası, oyununa düşmemesi ve böylesi bir duruma girmemesi gerektiğini söylüyoruz.
Şunun önemle bilinmesi gerekiyor. Biz hiçbir devletin ve Halkın düşmanı değiliz. Sadece Halkımızın özgürlüğünü istiyoruz. Diğer halklar gibi barış içinde onurlu bir yaşam istiyoruz. Ancak PKK’yi dıştalayarak, yok sayarak, tasfiye etmeye çalışarak ve hareketimizin varlığını hedefleyerek Ortadoğu’da hiçbir hesap tutmaz ve tutamaz. Bu herkese zarar verir. Bize, hareketimize yönelik zarar vermek isteyen, varlığımızı hedefleyen herkese, bizim de kendimizi ve halkımızı savunacağımızı, onların verebilecekleri zarar kadar bizimde zarar verebileceğimizi, işlerini zora sokabileceğimizi hesaplarını alt-üst edebileceğimizi, bu güce ve kararlılığa sahip olduğumuzu herkesin bilmesi gerekir.

Son günlerde Güney’li Kürt sözcüleri PKK’ya yönelik tek taraflı ateşkes çağrısı yapmakta ve mevcut yaşanılan çatışmaların Kürt halkına ve bölgeye zarar verdiği yönünde açıklamalar yapılmaktadır. Bunları nasıl ele alıyorsunuz?

- Bizim hareket olarak, 2006’nın 1 Ekim’inden itibaren tek taraflı ateşkes ilan ettiğimizi başta bölge kamuoyu olmak üzere, herkes tarafından biliniyor. Ancak, buna karşılık Türk devleti ve Türk ordusu hiçbir olumlu yanıt vermediği gibi, bunu fırsat bilerek imha amaçlı operasyonlarını daha yoğun olarak geliştirmeye başladı. Buna karşılık olarak ta, bizler hareket olarak, “Kürt sorununun demokratik siyasal çözümünden” yana olduğumuzu her fırsatta belirttik. Askeri olarak da meşru savunma konumunda olduğumuz halde, Türk ordusunun yüz binlerce askeri, tankı, topu ve uçağı ile Kürdistan’ı işgal edip, imha operasyonları geliştirirken bize “silahı bırakma ve savaşı durdurma” çağrıları yapılmasının anlaşılır hiçbir tarafı yoktur. Oysaki siyasal barışçıl bir çözümün yolunu açmak adına bizim kadar fedakârlık ve çaba sahibi olan kimse olmamıştır. Bilindiği gibi kimsede bu güne kadar yapmamıştır. Ancak tek taraflı ateşkesin yetmediği açıktır. Türk ordusu Kürdistan’ı işgal etmiştir ve bir saldırı durumundadır. Bu imha amaçlı saldırılar, operasyonlar çatışmanın temel nedenidir. Son aylarda çatışmaların yaşandığı yerler dikkat edilirse şehirler ve köylerde değil, Cudi, Gabar, Munzur ve Oramar’lardır. Yani Kürdistan’ın en sarp dağlık alanlarıdır. Yani gerillanın temel üstlenme alanlarıdır. Türk ordusu binlerce askerin katıldığı operasyonları Meşru savunma konumunda olan gerilla güçlerimize karşı yapıyor ve bu duruma karşı kendimizi savunuyoruz. Bunun için, savaşı dayatan taraf, çatışmaları dayatan taraf, bunda ısrar eden taraf biz değiliz ki bu çağrılar bize yapılıyor. Bu çağrılar ulusal çıkarlara hizmet etmediği gibi, saldırgan politikalarında ısrar eden Türkiye’yi cesaretlendirir ve denediği baskı ve tehdit politikasının sonuç aldığının düşüncesine kapılır.
Şu unutulmamalıdır ki, PKK’nin büyük direnişi ve mücadele gücü olmasaydı, Türkiye’yi zayıflatan, frenleyen, daraltan, büyük mücadelesi olmasaydı, şimdi Güney Kürdistan’da bu düzeyde kazanım ve gelişim olabilir miydi? Türk devleti Bu kazanımlara nefes aldırır mıydı? Yaşatır mıydı? Türk devletinin hedefininin sadece PKK değil tüm Kürtler olduğunu ve her zamankinden daha fazla ulusal birliğe ihtiyaç olduğu halkımızın çok iyi bilmesi gerekiyor.

Bilindiği üzere Türk medyasındaki bazı röportajlarda geçen süreçte emekli generallerden bazıları hata yaptıklarını ifade ederken bazıları da özellikle halklar arasında şovenizmi ve faşizmi körüklemek için birer savaş kahramanı olarak sunuluyor ve savaşı kışkırtan açıklamalar yaptırılıyor. Bunlar içinde, özellikle Osman Pamukoğlu’nun savaşı kışkırtan, körükleyen yaklaşımlarda başı çekmektedir. Bunun nasıl ele alınması gerekir, sizce bu açıklamaların temel amacı nelerdir?


- Yıllar önce Cem Erseveri “Bu iş savaşla olmaz” dediği için öldürdüler. Şimdi buna benzer sözleri söyleyenler, bu yirmi üç yıllık savaşın beyin takımı, yürütücüsü ve esas sorumlularıdır bu açıdan önemlidir. Belki sorumlulukları gereği bu açıklamaları yapma ihtiyacı duyuyorlar. Ancak, diğer taraftan şoven-faşist yaklaşımı körükleyen ve savaşı kışkırtan bazı emekli generaller vardır. Örneğin: Osman Pamukoğlu gibileri “Enverci zihniyetle” orduyu ve askerleri savaşa sürerek ısrar edenlerdendir. Eğer bunların savaşla hareketimizi tasfiye etmek mümkün olsaydı, kendi dönemlerinde rahatlıkla tasfiye ederlerdi. Çünkü o dönemde başta Amerika olmak üzere, Avrupa ve bölge devletlerinin hepsi; Irak, Suriye, İran ve Güneyli Kürtler destekliyordu. İçeride ulusal mutabakatı sağlamışlardı. O zaman tasfiye edebilirlerdi. Halbuki bu koşulların hiçbiri bugün yokken, nasıl savaşla ve askeri yöntemle çözecekleri anlaşılır gibi değildir. Sadece ucuz kabadayılıkla kahramanlıkla geçiniyorlar. Türkiye halkının şunu da bilmesi gerekiyor, her gün televizyonlarda, basında efsane komutan diye çıkartıyorlar ve bunu psikolojik savaşın kışkırtma aracı olarak kullanıyorlar. Geçen savaş döneminde, Pamukoğlu'nun en başarısız komutanlardan olduğunu, askerleri sürü gibi çatışmalara sürdüğünü, askerlerin yaşamını düşünmeyen, onlara acımayan, en fazla savaşta kayıp veren komutanlardan birisi olduğunun iyi bilinmesi gerekiyor. Savaşta abartılı ve yalan rapor veren komutanlar genelde ağır kayıp veren ve başarısız olan komutanlardır. Pamukoğlu da onlardan birisidir. Bu ve bunun gibilerin isteği sadece bu savaşı kışkırtmak, rant elde etmek ve kendi işledikleri suçları gizlemek içindir ki başkada bir şey olamaz.

 

 
 

 

HPG ARŞÎV

 
   
 

 

 
 

ANAKARARGAH AÇIKLAMALARI

 

İRTİBAT

(HPG ile iletişim - Site Hakkında

Genel Bilgiler - Haberler)

 

HPG BASIN İRTİBAT AÇIKLAMALARI

 

HRK BASIN BÜROSU AÇIKLAMALARI

 

 



15 11 2007