HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

8 Mart’lı günlere doğru gidiyoruz. Ağırlıklı olarak bir kadın devrimi olan Kürdistan devrimi coşkulu günleri yaşıyor. Her 8 Mart özgürlük hareketi için bir başkadır. Kadınla simgeleşen bu günde kendi kadının yükselişini görmek, yaşamak, doyasıya tatmak müthiş bir heyecan yaratıyor. Ve bu heyecanı en çok yaşayanların başında özgürlük savaşçıları yani gerillalar geldiğini de abartmadan söylememiz gerekiyor.

Sanatçıların ince ruhlu insanlar olduğunu söylemiştik. Bu onların karakterine bir nevi ekilmiş belki de tabiatüstü olan bir bağışlamadır. Kadınların da ince ruhlu olduğu söylenir. Biz gerillalar olarak buna en çok inanan insanlar olduğumuzu da ekliyoruz.

Sanatçıları Kürdistan’a davet ediyoruz. Özelde de kadın sanatçıları davet ettiğimizi de ekleyelim. Son zamanlarda AKP’nin Türkiye’nin tanınmış sanatçılarını ‘açılım’ a destek sunmaları için bir araya getirmeye çalıştığını gördük. Kendi cephemizde bizim de söylediklerimiz oldu. Ancak birkaç hususu yaklaşan 8 Mart’tan dolayısı ile yine söylememiz yerinde olacaktır.

Kimi sanatçı arkadaş ‘Kürt halkını ve PKK’yi ayrı tutmak’ gerektiğini talihsizce dile getirmişlerdir. Kimisi de daha ileri giderek küçümseyen davranışlarda bulunmuşlardır. Alışılagelen resmi ideolojinin davranış kalıplarını sergileyenler de oldu. Hâlbuki biz biliriz ki sanatçı olmak resmi kalıplara gelmeyenlerin ortak karakteridir. Öyle olması gerektiğini her sanatçı kendisi de ifade eder.

Tuhaflık oradadır ki söz konusu Kürdistan, özgürlük hareketi oldu mu sanatçı karakteri yerine resmi ideolojinin kendi insanlarına ektiği o ırkçı, faşizan, bön, militarist karakter öne çıkıveriyor. Ha denilecek ki son yıllarda birçok sanatçı militarizme karşı görüş sunarak tavır almıştır. Evet, bu da doğrudur, ancak unutmayalım bu durumun oluşması için özgürlük hareketi ne kadar büyük bir mücadele vermiştir. Ne kadar büyük özverilerde bulunarak en zor olan kavgayı yürütmüştür.

Hâlbuki biz biliriz ki dünyanın başka yerlerinde olup bitenlere en duyarlı yaklaşanlar öncelikli olarak sanatçılardır. Bir bakın Fransa’nın Cezayir işgaline karşı Fransa’nın önde gelen Sartreleri nasıl sokaklara dökülerek sömürge politikalarına karşı duruş sergilediler. Hem de en ön cephelerde yer alarak.

Maalesef Türkiye sanatçılarında biz bunu göremedik. Bugünlerde gösterdikleri duyarlılığı küçümseme anlamında değil ancak geçmiş yıllarda binlerce faili meçhul olay yaşanırken, binlerce köy yakılırken, işkenceler günü birlik yaşam kalıbı haline biz Kürtler için getirilirken, sokaklarda çocuklarımızın kolları kırılırken, analarımıza onlarca polis saldırarak linç ederken maalesef çok az sayıda sanatçı dayanışma örneği göstermiştir. Büyük bir kesim sanatçı bu işin havasında bile olmamıştır.

Evet, bugün duyarlı yaklaşımlarını gerilla olarak küçümsemiyoruz. Önemli bir gelişme olarak ele alıyoruz. Ve biz eskiden beri sanatçıların yaşanan bu savaşıma müdahil olmalarını istedik. Dayanışma göstererek bir an önce bu acının, şiddetin sona ermesi için inisiyatif almalarını istedik. Ama maalesef bunu geçmişte çok az gördük. Şimdi gelişen kısmi bir duyarlılığı ise kimi sanatçının ‘PKK ayrıdır Kürt halkı ayrıdır‘ demesini de tuhaf karşıladığımızı da zaten söylemiş bulunuyoruz.

‘PKK’nin ayrı Kürt halkının ayrı’ olduğunun tespitini öncelikli olarak tüm sanatçıları 8 Mart’ı yaşadığımız bu günlerde Kürdistan’a çağırarak cevap veriyoruz. 8 Mart’ı yaşadığımız bugünlerde gelip Kürdistan’da Kürt kadınını görsünler. Kürt kadınının siyasete olan ilgisini görsünler. Toplumsallaşmada kadının rolünü görsünler. Kadının kendi rengini nasıl gelişen toplumsallaşmaya vurduğunu görsünler.

O sesi soluğu kesilen, hiç görülen, evinin eşiğinde dışarıya çıkamayan, sadece erkeğinin kadını olan, sesi duyulmayan, başı kapalı, alınıp satılan, gülmesi yasaklanan özcesi kapatılmış olan kadını gelip Kürdistan’da bugün görsünler. Siyaset sahnesinde belediye başkanı olarak görsünler, sivil toplum örgütlerinde en önde konuşan olarak görsünler, meydanlarda pos bıyıklı erkeklere rağmen haykırdıklarını görsünler, dağların doruklarında zılgıtlarıyla gerilla olarak görsünler ve yetmişlik anaların meydanlarda haykırışlarını görsünler.

Evet, sanatçıları Kürdistan’a davet ediyoruz. Gerillalar olarak dağlara yanımıza komünal, hümanizm üzerine kurulu olan yaşamımızı görmeye gelsinler diyeceğiz ancak bu belki de bazı sanatçı arkadaşlar için fazla özveri isteyen bir istem olabilir. Belki gelecek yıllarda bu istemimiz de gerçekleşir. Şimdilik biz Türkiye sanatçılarını Kürdistan’a davet ediyoruz.

Denilir ki bir toplumun düzeyini öğrenmek istiyorsanız kadının gelişim düzeyine bakın. Ve derler ki bir kadın ne kadar özgürse, özgürleşirse o toplum da o kadar özgürdür ya da özgürleşmiştir.

Evet, biz sanatçıları Kürdistan’a davet ediyoruz. Şimdiden bir haftayı aşkındır 8 Mart etkinlikleri sürüyor. Ve bu tempo giderek daha da yükselecektir. Ve şunu da ekleyelim; nerede bir Kürt kadını varsa orada bir 8 Mart mitingi, etkinliği, coşkusu, heyecanı ve kutlaması vardır. Ve nerede bir gerilla birliği varsa orada da bir 8 Mart yükselişi olduğunu da hiçbir komplekse girmeden ekleyelim.

Evet, Türkiye sanatçılarını bugünlerde Kürdistan’a kadın yükselişinin zirvelerde seyrettiği mekânlara davet ediyoruz.

Hem de en büyük istek olarak.

Kasım Engin