Basına ve Kamuoyuna!
PKK Merkez Komitesi ve HPG Komuta Konseyi Üyesi Sabrî Tendurek yoldaşımız 18 Mayıs 2016 günü, PKK Merkez Komitesi ve HPG Komuta Konseyi Üyesi Masîro Xabûr yoldaşımız ise 27 Mayıs 2020 günü Medya Savunma Alanları’nda Türk devletinin saldırıları sonucunda şehadete ulaştı.
Şehitler ayı olan Mayıs’ta şehadete ulaşan Apocu Hareket’in öncü fedaileri ve Halk Savunma Güçlerimizin yiğit komutanları olan Sabrî Tendurek ve Masîro Xabûr yoldaşları saygı, sevgi, özlem ve minnetle anıyoruz. Kahraman komutanlarımız şahsında tüm şehitlerimize olan bağlılık sözümüzü yineliyor, şehitler çizgisini esas alan mücadelemizi daha da büyüterek anılarına layık olacağımızı belirtiyoruz.
Sabrî Tendurek yoldaş, PKK’ye katıldığı 1989’dan şehadete ulaştığı 2016’ya kadar, 28 yıl boyunca Kurdistan dağlarında soluk soluğa bir devrim yürüyüşünün sahibi oldu. Tertemiz bir Kürt genci olan Sabrî yoldaş, karakterindeki asaleti Apocu ideoloji ile harmanladı ve Apocu fedai bir militan haline geldi. Tüm varlığını halkımızın özgürlük davasına ve Rêber Apo’nun felsefesine adadı. Bu temelde 28 yıllık mücadele hayatına sayısız başarılar sığdırdı. Sabrî yoldaş, PKK’de emekçi kişiliği, anlamlı yoldaşlığı, dürüstlüğü, sadeliği, özgürlük değerlerine bağlılığı, moralli katılımı, savaştaki cesareti ve Apocu felsefeye olan sarsılmaz inancıyla tanındı. Gerillacılığının büyük bölümünü Bakurê Kurdistan’ın en zorlu alanlarında geçirdi. Serhed’den Dêrsîm’e, Botan’dan Zagros ve Medya Savunma Alanları'na kadar Kurdistan coğrafyasının birçok yerinde savaştı. Savaşçılıktan başlayarak manga, takım, birlik, tabur, bölge, eyalet ve saha komutanlığı görevlerini yürüttü. Serhat Eyalet Komutanlığı, Dêrsîm Saha Komutanlığı, Botan Saha Komutanlığı, Medya Savunma Alanları Sevk İdare Komutanlığı ve Bakur Sevk İdare Komutanlığı düzeyinde savunma güçlerimizin her kademesinde sorumluluk üstlendi. Gerilla tim ve birliklerinden binlerce gerillaya kadar hepsini profesyonelce koordine edebilen mahir bir savaş ustası ve muzaffer komutanı oldu. Nefsini yenmeyi başarmış Apocu bir derviş olarak, bir lokma bir hırka felsefesini yaşamının her anında temsil etti. Düşmana olan sınırsız öfkesini ve yoldaşlarına olan sonsuz sevgisini her zaman diri tuttu. Sabrî yoldaş, müthiş gerillacılığı ve savaştaki cesaretinin yanı sıra, Apocu çizginin amansız bir savaşçısı, ideolojik doğrultuyu uygulayan ve uygulatan tavizsiz militanı, örgütselliği her yerde hakim kılan PKK öncüsü ve hakiki bir halk önderiydi. Kutsal metinlerde geçen “Hak geldi, bâtıl yok oldu. Zaten bâtıl yok olmaya mahkûmdur” sözünün PKK içerisinde yaşam bulan ifadesi oldu. Çünkü Sabrî yoldaş gittiği her yerde adaleti, doğruluğu ve gerçeği hakim kılarak, asılsız, kof ve yanlış olan her şeyi tasfiye etmeyi başaran örnek bir komutanımızdı. Bu özelliklerinden dolayı tasfiyecilerin korkulu rüyası olan Sabrî yoldaş, gittiği her yerde tasfiyeciliği tasfiye edip doğruları hakim kıldı, örgütsel sistem oluşturdu, tarz ve tempo yarattı, büyük bir devrimci coşku açığa çıkardı ve önemli başarılar yarattı. Sabrî yoldaşın olduğu her yerde Apoculuk ve PKK hakim hale geldi, örgütümüzün en kritik zamanlarda sırtını dayayabildiği dağ gibi bir kadrosu olarak rol oynadı. Ardında sayısız başarı ve 28 yıllık destansı bir mücadeleyi bizlere miras bırakan Sabrî yoldaş, daima mücadelemizde yaşayacak ve bir özgürlük meşalesi olarak önümüzü aydınlatacaktır.
Masîro Xabûr yoldaş da, PKK’ye katıldığı 1989’dan şehadete ulaştığı 2020’ye kadar 31 yıl boyunca destansı bir gerillacılık yaptı. Çok erken yaşlarda katıldığı PKK’yi önce yüreğiyle inanarak, sonra gerillacılıkta yaşayarak, ardı sıra emek, çaba ve kendini eğiterek bilinçle kavradı. Masîro yoldaş, en zorlu yıllarda, kızgın savaş sahasında, örgütsel mücadelenin çetin geçtiği dönemlerde pratik yürüttü. Bu pratiklerden geçerek, yanındaki yüzlerce yoldaşının şehadetine tanıklık ederek, yüzlerce eylem ve operasyonu gerçekleştirerek tecrübe kazandı. Gerillacılıkta yetkinleşerek manga, takım, bölük, tabur, bölge, eyalet ve saha komutanlıklarında görev üstlendi. Botan’ın her alanında adeta ayağının değmedi yer kalmayacak şekilde faaliyet yürüttü. Botan’dan Önderlik Sahası’na, Zagroslar’dan Amanoslara, Efrîn’den Kobanê’ye kadar Kurdistan’ın dört parçasında Kürt halkının meşru savunma savaşına öncülük etti. Masîro yoldaşın gerillacılığa olan tutkusu, Rêber Apo’ya olan bağlılığı, şehitlere olan yüksek maneviyatı, yoldaşlarıyla geliştirdiği içtenlik, askeri sanata olan ilgisi onu eşsiz bir komutan haline getirdi. Yüksek cesareti ve Apocu fedai iradesi sayesinde tarihi anlarda çıkış yapan, tüm enerjisini ve zamanını mücadelenin yükseltilmesine odaklayan, mücadele dışı her şeyden uzak duran, bir hırka bir lokma felsefesini esas alarak hep mütevazı şekilde yaşayan, yoldaşlarıyla bir olan, ne kadar büyük görevler alıp yüksek başarılara sahip olsa da asla kendisini büyük görmeyen başarılı bir komutanımızdı. Taktiğe kafa yoran, düşmanını analiz eden, karşı taktik geliştiren, tarz oturtan, tekniği taktiğin hizmetine koyan ve tüm bunları yaparak gerillacılığı yaratıcı şekilde uygulayan bir savaş taktisyeniydi. Gerilla timlerinden binlerce savaşçıyı koordine etmeye kadar her düzeydeki askeri gücü motive edebilen, zafer inancını açığa çıkaran, ruh veren, yönlendirip savaştırabilen usta bir savaş koordinesiydi. Masîro yoldaş, daha yaşarken efsaneleşen, parmakla gösterilen, taktisyenliği ve sıra dışı çıkışları örnek olan, Apocu çizginin emrettiği muzaffer gerillacılıkta emin adımlarla ilerleyen öncümüzdü. Tarihe yön veren, kader tayin eden ve büyük gelişmeler açığa çıkaran Tarihi Kobanê Direnişi’ni geliştiren, komutanlığında yer alan, yönlendiren, bizzat savaşan ve zaferi elde eden Apocu fedai komutan olarak adını tarihe yazdırdı. Masîro yoldaşın devrim yürüyüşü, özlü bir insanın kendisini dürüst bir şekilde Apocu ideoloji ile buluşturduğunda ve gerillacılığa adadığında neleri başarabileceğinin hakiki bir kanıtıdır. Masîro yoldaşın, herkese cesaret aşılayan Apocu fedai komutanlığı ve 31 yıllık mücadele pratiği tüm Kürt halkı ve insanlık için büyük bir kazanım olarak tarihe geçmiştir. Bizler de Masîro yoldaşın ardılları ve savaşçıları olarak, Masîro yoldaşın kişiliğini, duruşunu, 31 yıllık mücadele yaşamını ve komutanlığını kendimize örnek alacağımızın, uygulamaya çalışacağımızın ve anısını daima yaşatarak ölümsüz kılacağımızın sözünü veriyoruz.
Bu temelde Sabrî Tendurek ve Masîro Xabûr yoldaşlarımızın değerli aileleri başta olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza en içten dileklerle başsağlığı diliyor, bir kez daha değerli anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Şehit yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
|
|
Kod Adı: Sabrî Tendurek |
Sabrî Tendurek – Fetih Şarlatan
|
|
Kod Adı: Masîro Xabûr |
Masîro Xabûr – Bedîrxan Abo
Tarihin ilk ve en büyük değerlerini yaratmasına rağmen acımasız soykırım saldırıları altında can çekişen Kürt halkı, PKK ile yeniden dirilip tarihin sahnesine çıkmıştır. Rêber Apo, hiçbir umut kırıntısının olmadığı koşullarda bir hakikat savaşçısı olarak yola çıkmış ve Kurdistan’ın her karış toprağına yayılan destansı bir direniş çizgisi yaratmıştır. Amed Zindan Direnişi ile boyun eğmeyen PKK militanlığı ve Tarihi 15 Ağustos Atılımı ile zafer iradesi açığa çıkartılmıştır. Kurdistan’ın yiğit kadın ve erkekleri Rêber Apo'nun yaktığı özgürlük meşalesi etrafında kenetlenerek bu kutsal çağrıya en anlamı ve görkemli cevabı vermişlerdir.
Rêber Apo’nun özgürlük çağrısına kulak vererek PKK’ye katılan asil Kürt gençlerinden biri de Sabrî Tendurek yoldaştır. Sabrî yoldaş, Ertûşî aşiret konfederasyonunun Şerefan aşiretine bağlı bir ailede yaşama gözlerini açtı. Serhed’in kadim kenti Wan’ın Elbak ilçesinde dünyaya gelen Sabrî yoldaşımız, bozulmamış Kurdistanî kültür ve geleneği özümseyerek büyüdü. Dengbêjlerin serhildanları işleyen kilamları ve halkımızın çektiği acıları anlatan ağıtları, yaşadığı toplumu daha yakından tanımasını sağladı. Zulme boyun eğmeyen asi kişiliği erken yaşlardan itibaren şekillenmeye başladı. Yurtseverlik ve direnişçiliğin hiçbir zaman sönümlenmediği bir aile ve çevreden gelmesi, beraberinde toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmayı getirdi. İşgalcilerin halkımıza çektirdiği acılara tanıklık etmesi ve yükselerek bütün Kürt gençlerini etkisi altına alan gerilla direnişi, Sabrî yoldaşımızın tereddüt etmeden mücadele saflarına katılmasının önünü açtı. Sabrî yoldaş, 1 Temmuz 1989’da, henüz on sekizindeyken tereddüt etmeden mücadele saflarına katıldı. Ömrünün baharında kendisini tüm benliğiyle asimilasyon, inkar ve imha saldırıları altında can çekişen, soykırım kıskacında varlık mücadelesi veren mazlum Kürt halkının özgürlüğüne adadı. Apocu çizgide, kesintisiz ve soluk soluğa sürdürdüğü mücadelesiyle halkımızın özgürlük özlemine cevap olmaya çalıştı.
Doğup büyüdüğü topraklarda gerillayla buluşan Sabrî yoldaş, ilk gerillacılık pratiğini Serhed’de yürüttü. 11 yıl boyunca Serhed Eyaleti’nde her anı zorluklarla geçen bir mücadele yürüttü. Hem ideolojik hem de askeri anlamda kendisini Apocu ideolojiyle yaratarak 28 yıl sürecek özgürlük yürüyüşüne sağlam adımlarla başladı. Serhed’de yeni bir savaşçı olarak başladığı mücadelesini Serhed Eyalet Komutanlığı düzeyine ulaşana kadar devam ettirdi. Her koşul altında Partimizin talimatlarına bağlı kalmayı kendisi için temel ilke edindi. PKK'nin büyük bedeller vererek yarattığı direniş kültürünü, özgür yaşam ölçülerini canı pahasına korumayı esas alarak tüm yoldaşlarının güvenini, sevgisini ve saygısını kazandı. Cesareti ile yoldaşlarına güç ve moral kaynağı olan Sabrî yoldaşımız, fetihçi özelliği ile zapt edilmesi imkansız görünen düşman mevzilerini düşürebilen gerilla komutanı oldu. 93 – 94 kış sürecindeki çok kapsamlı düşman saldırılarını Tendurek’te tamamen bertaraf etti. Alanını hiç bırakmayıp, Tendurek’i geçilmez bir direniş kalesine dönüştürdü. Serhed’in zorlu kış koşullarında, metrelerce kar içinde düşmanı karşıladı, zengin taktiklerle en sert darbeleri vurdu.
Emin adımlarla Egîdleşme yolunda yürüyen Sabrî yoldaş, duruşu ve pratiğiyle Rêber Apo’nun sahasına gitmeye ve Önderlik eğitimi almaya layık görüldü. Bu temelde Rêber Apo’nun yanına giden Sabrî yoldaş, Apoculuğa ve PKK’ye dair en derin ve kapsamlı eğitimini bizzat kaynağından aldı. Rêber Apo’nun sadece söylediklerine değil, yaşamına, hal ve hareketlerine, üslup ve tarzına odaklandı. Rêber Apo’nun kişiliğine sığdırdığı özgür insan gerçekliğini, halk önderliğini ve amansız mücadele yürütücülüğünü hayranlıkla izledi. Sabrî yoldaş, tüm benliğiyle kendisini Rêber Apo’yu anlamaya, özümsemeye ve uygulamaya adadı. Önderlik Sahası’ndaki eğitimini tamamladıktan sonra Apoculuğun pusulasını yüreğine yerleştirerek asla yolunu şaşırmayacak bir Apocu olarak yüzünü yeniden Serhed’e döndü. Sivil elbiselerle geldiği Serhed dağlarına bu sefer Apocu bir komutan olarak ayak basan Sabrî yoldaş, üstlendiği sorumluluğun bilinciyle pratiğe başladı. 1996’dan 1999’a kadar sayısız operasyon ve düşman saldırısıyla geçen yıllarda Apocu komutanlık meziyetlerini konuşturarak Serhed’de tüm düşman saldırılarını karşılamayı bildi. Sabrî yoldaş, savaşı geri cepheden veya uzaktan koordine eden bir komutan olmadı. Daima bizzat alanda ve savaşın içinde, savaşçılarıyla omuz omuza savaştı. 1996’da Serhed’deki kapsamlı bir operasyon sürecinde girdiği çatışmada yüzünden yaralandı. Ancak durup dinlenmeden ve yarasını tez elden sarararak görevini devam ettirdi. Düşman Serhed’de gerillayı tasfiye etmek için ne kadar saldırsa da, bunların hepsi nafile bir çaba olarak Sabrî yoldaş öncülüğündeki gerilla direnişinin çeperine çarpmaktan öteye bir anlam ifade edemedi.
Sabrî yoldaş, Önderliğimize yönelik gelişen Uluslararası Komplo’ya karşı duyduğu derin öfke ile 1999’da yüzünü döndüğü Medya Savunma Alanları'nda, her Apocu militan gibi yetersiz yoldaşlığın verdiği derin mahcubiyeti tüm hücrelerine kadar hissetti. Özeleştiri olarak kendisini Rêber Apo'nun özgürlük felsefesinde derinleştirmeyi esas alarak, Rêber Apo'nun iyi ve yeterli bir yoldaşı olmanın müthiş çabasını verdi. Partimizi içten çürütmeye çalışan tasfiyeci eğilimlere karşı radikal ve sözünü esirgemeyen duruşuyla öne çıkarak Rêber Apo ve şehit yoldaşlarımızın emekleriyle yaratılan değerlerin en yılmaz savunucusu oldu. İmha, tasfiye ve yozlaşmanın dayatıldığı kritik dönemlerde en doğru tutumun Bakurê Kurdistan'da özgürlük savaşının yükseltilmesi olduğuna inandı. Sabrî yoldaşımız, Apocu çizgiyi uygulama temelinde 2003 yılında yüzünü zorlu mücadele alanlarına döndü ve Dêrsîm Saha Komutanlığı görevini üstlenerek Dêrsîm’e geçti.
Mücadele tarihimizin önemli bir dönüm noktası olan Tarihi 1 Haziran Hamlesi sürecinde Dêrsîm Saha Komutanlığı görevini yürüten Sabrî yoldaşımız, hamlenin öncülüğünü yapan ve başarıya ulaşması için büyük bir emek ortaya koyan komutanlarımızdan oldu. Yaşadığı yoğunlaşma ve atılımcı ruhu sayesinde gerillanın yeni mücadele alanlarına yönelmesini sağlamak için öneri ve görüşlerini yoldaşlarıyla paylaşarak mücadeleyi büyütmenin arayışını güçlendirdi. İdeolojik ve politik anlamda ulaştığı düzey ile öngörülü bir komutan olan Sabrî yoldaşımız, derin gözlem ve analiz gücü sayesinde Türk ordusunun geliştirdiği taktikleri zamanında çözümleyerek bunlara karşı etkili tedbirler geliştirdi. Böylece Kurdistan Özgürlük Gerillası'nın yenilmezlik kimliğinin oluşmasına büyük katkı sağlayan komutanlarımızdan biri olarak mücadele tarihimizdeki yerini aldı.
Dersîm'deki görevini başarılı bir şekilde yerine getirdikten sonra 2006 yılında Medya Savunma Alanları’na döndü ve HPG Ana Karargâh Komutanlığı (şimdiki adıyla Merkez Karargah Komutanlığı) çalışmalarında yer aldı. İki yıllık Ana Karargah çalışmalarından sonra bu sefer de ağır ve önemli bir sorumluluk olan Botan Saha Komutanlığı görevini üstlenerek 2008 yılında Botan’a geçti. Botan’da ölümsüz komutanımız Egîd yoldaşın izinden yürüyen bir komutan olmayı başardı. Sabrî yoldaş, Botan’da hakim kılınmak istenen tasfiyeci eğilim ve özelliklerine karşı çetin bir ideolojik ve örgütsel savaşım verdi. Apocu çizgiyi güçlü bir şekilde oturtup çizgi dışı anlayışları bertaraf ederek önemli bir düzey yarattı. Sabrî yoldaş, Botan Saha Komutanlığı görevini yürütürken hem içe hem de düşmana karşı olan mücadelesinde başarılı bir pratik sergiledi. 2010’da Botan’daki görevini yerine getirdikten sonra Medya Savunma Alanları’na döndü.
2010 ve 2011 yıllarında PKK Ocağı'nda iki devre eğitim gören Sabrî yoldaşımız, bu süreçte yaşadığı yoğunlaşma ile her şeyden önce doğru yoldaşlığın arayışçısı oldu. Bir hakikat savaşçısı olarak kadınla doğru yoldaşlığın cins mücadelesindeki derinleşme ve erkek egemenlikçi özelliklerin sökülüp atılmasıyla mümkün olabileceğine inandı. İnandığı gibi yaşamayı ilke düzeyinde ele alan yoldaşımız, tüm mücadele yaşamı boyunca kadın yoldaşlarıyla özgürlük ölçülerinde bir yaşam paylaşmayı esas aldı. Zafer komutanlığına doğru kararlı adamlarla yürüdü ve pratiğiyle bütün yoldaşlarına güç kaynağı olmayı bildi. Apocu felsefede derinleşen tarz ve temposuyla devrim görevlerini başarıya taşımayı esas alan Sabrî yoldaşımız, tecrübesini yeni yoldaşlarına aktardı. Binlerce yeni savaşçı ve yüzlerce komutanın yetişmesinde büyük emek sahibi oldu. Her yoldaşının Apocu felsefede, gerillacılıkta ve PKK yaşamında derinleşip öncüleşmesi için bütün tecrübe ve birikimini ortaya koydu. Sabrî yoldaş, PKK’den aldıklarını asla yoldaşlarından esirgemedi. Devrimci Halk Savaşı’nın başarıya ulaşması için bütün tecrübesini mücadelemizin hizmetine koydu. Birçok eylemin her aşamasında yer alarak en ön safta yoldaşlarıyla birlikte savaşı koordine etti. Bulunduğu tüm mücadele alanlarında tüm yoldaşlarıyla ruhsal birliği sağlayarak devrimci atılımları örgütledi. Akışkan enerjisi, canlı ve aktif kişiliği sayesinde tüm yoldaşlarını da sürece adapte etmeyi başararak etkili bir mücadele tarzının açığa çıkmasına öncülük etti. PKK militanlığına yaraşır mütevazı bir yaşamın sahibi olan Sabrî yoldaşımız, Apocu sosyalist kişiliğin temsiliyetini layıkıyla yaptı.
Sabrî yoldaş, 2015 yılında kaleme aldığı bir raporunda inanç ve kararlılığını şu sözlerle dile getirmişti: ‘’Mücadele tarihimizde 20 binden fazla şehit verdik. Özellikle son yıllarda yoğunlaşan savaş neticesinde bizzat tanıdığımız ve yaşadığımız birçok arkadaş şehit düşmüştür. Kobanê’deki bir ananın Kobanê’de yaşanan savaş için, ‘Qelenê Kobanê me bi xwînê da’ belirlemesinde dediği gibi ‘Qelênê Kurdistanê jî me bi xwînê da.’ Öyle görünüyor ki daha da fazlasını vereceğiz. Kuşkusuz devrim ve özgürlük bedelsiz olmaz. PKK, bir şehitler partisidir ve bu gelenek üzerinde büyümüştür. Bu konuda esas alacağım ölçü, şehitlere sahip çıkmanın göstergesi, partiye ne kadar sahip çıktığım biçiminde olacaktır. Devrimi geliştirmek, doğru bir duruş sahibi olmak, yoldaşlıkta ahde vefa ile mümkündür. Bunun bilincindeyim. Sonuna kadar arkadaşlarımızı ve şehitlerimizi unutmayacağım ve sağlam bir duruşun ve katılımın sahibi olacağım. Bu esaslar üzerinde, 2015 yılını Rêber Apo’nun ve Kurdistan’ın özgürlük yılı yapmak temel hedefimiz ve şiarımıza sonuna kadar sahiplik edip, üzerime düşen öncülük misyonu noktasında tüm sorumluluklarımı yerine getireceğim. Kurdistan zaferini kalıcılaştırmak için, var olan eksikliklerimizden arınacağız, dönemin gerektirdiği devrimin ruhuyla kendimizi hazırlayacağız. Bu anlamıyla ideolojik, politik, örgütsel ve iradi olarak önümde hiçbir engel görmemekteyim. Bu esaslar üzerinden bütün mücadele alanlarına hazır olduğumu belirtiyorum. Dönemin gerektirdiği böylesi keskin bir irade beyanı ile güçlü ve doğru bir katılımın olduğu kadar kesin başarının da sözünü halkımıza ve tüm yoldaşlarımıza verebilirim.’’
Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın tarihi mücadelesinin zafere ulaşması için her anını direnişe adayan ve aldığı her sorumluluğu layıkıyla yerine getiren değerli komutanımız Sabrî Tendurek yoldaş, gerillanın yeniden yapılandırılmasından yeni dönem taktiklerinin başarılı bir şekilde uygulanmasına kadar birçok konuda emek verdi. 2011’den sonra Xakurkê, Avaşîn, Zap, Metîna başta olmak üzere Medya Savunma Alanları Sevk İdare Komutanlığı ve sonra da Bakur Sevk İdare Komutanlığı görevlerini üstlendi. 18 Mayıs 2016’da halkımız ve Hareketimiz için çok anlamlı bir gün olan Şehitler Günü’nde gerçekleşen bir düşman saldırısı sonucunda şehadete ulaşana kadar da bu görevlerini eksiksiz bir biçimde yerine getirdi.
Mücadelesi, yaşamı ve öncü militanlık duruşuyla özgürlük yürüyüşümüzün bugünkü düzeye ulaşmasında belirleyici bir emek ve çabası olan fedai komutanımız Sabrî yoldaşımızın şehadeti, her ne kadar halkımız ve Hareketimiz için ağır olsa da biz yoldaşlarına yüklediği sorumluluklar halkımızın özgür yaşamının mayası olacaktır. Her bir Apocu militanın üzerinde eşsiz bir emeği olan ve yaşarken efsaneleşen Sabrî Tendurek yoldaşımızı bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle anıyor, hayallerini mutlaka gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz.
Masîro Xabûr yoldaşımız, Rojhilatê Kurdistan sınırındaki Gever’in bir köyünde, Gewdan aşiretine mensup yurtsever bir ailenin dördüncü çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. Anacıl komünal toplumun kadim özelliklerini kendisinde barındıran emekçi bir annenin evladı olarak güçlü ahlaki politik toplum kültürüyle büyüdü. Masîro yoldaşın edindiği bu ahlak ve kültür karakterini belirlediği gibi aynı zamanda tüm yaşamı boyunca emin adımlarla ilerleyen güçlü kişiliğinin de zemini oldu. 15 Ağustos 1984 Atılımı’nın gelişmesi ve gerillanın Kurdistan’da yaygınlaşması üzerine Türk devleti dağlardaki ve kırsal kesimdeki Kürt halkına yöneldi. Kürt halkına büyük zulümler yapıldı. Masîro yoldaşımızın doğup büyüdüğü Gever’e bağlı köy de düşman saldırılarının hedefi oldu. Düşman baskılarından dolayı 1985’te ailece Gever’den Elkê’ye göç etmek zorunda kaldılar. Masîro yoldaşımız, 1989’a kadar Elkê’de yaşadı ve ilkokulu burada okudu. Apocu Hareket’in tüm Kurdistan, Ortadoğu ve dünyaya yayılan sesi Masîro yoldaşımızın bilincine ve yüreğine de tesir etti. Botan’da nam salan komutanlarımızdan Şehîd Doktor Baran – Müslüm Durgun ve Şehîd Ezîme – Mihriban Saran yoldaşların heybeti, efsane gerillacılığı ve öyküleri herkes gibi Masîro yoldaşın da ilgisini çekti. Çocukluğundan itibaren dağların aşığı ve tutkunu olan Masîro yoldaş, adını duyduğu kahramanlar gibi bir gerilla olmayı istedi. 1989 yılının Temmuz ayında Elkê’de Şehîd Doktor Baran yoldaş aracılığıyla gerillaya katıldı. Doktor Baran yoldaşın bölüğüne dahil olup pratiğe başladı ve ilk eğitimini Şehîd Herekol – Hisên Çawiş yoldaştan aldı. Şehîd Herekol’un Masîro yoldaşa verdiği ilk ideolojik ve teorik eğitim, on yıllarca sürecek olan devrimci yaşamının temel taşlarını oluşturdu. Doktor Baran yoldaştan öğrendiği gerillacılık, sonraki yıllarda efsaneleşecek komutanlığının mayasını teşkil etti. Masîro yoldaşın Botan’da gerillaya katıldığı süreç, Hareketimiz açısından kritik ve çok zor bir dönemdi. Çünkü daha sonra mücadele tarihimizde Dörtlü Çete olarak adlandırılıp mahkum edilecek olan çeteciliğin Botan’da baş gösterdiği ve kendisini hakim kılmaya çalıştığı yıllardı. Masîro yoldaş o yıllarda genç bir gerillaydı, çeteciliği ayrıntılarıyla açığa çıkaracak politik ve teorik güce sahip değildi, ancak anlayış olarak Apoculuğu temsil etmediğini bilecek kadar PKK zihniyetini kazanmıştı. Apocu çizgiye özlü, dürüst ve emekçi bir katılım sergileyen Masîro yoldaş, tüm yaşamı boyunca çeteciliğe, tasfiyeciliğe, çizgi dışılığa, gerillacılığı bozan laçka yaklaşımlara karşı hem mesafeli durdu hem de güçlü bir savaşım içinde oldu. Botan’da sürekli hareket halinde olan gerilla bölük ve taburlarında yer almasından dolayı Besta, Herekol, Payîzava, Feraşîn, Şax, Colemêrg, Berwarî, Garisa, Gabar, Çirav, Mêrdîn, Kerboran, Hezex, Mawa, Cûdî, Kêla Memê, Qileban, Heftanîn, Metîna alanlarının tümünde gerillacılık yaptı. Masîro yoldaşın, Botan’da ayak basmadığı yer, gitmediği alan, keşfetmediği düşman hedefi kalmadı. Zozanlardan ormanlık alanlara, dağlardan ovalara her çeşit arazide gerillacılık yapmayı öğrendi. Müthiş adaptasyon yeteneği sayesinde her araziye, duruma ve koşula uyum sağlamayı başardı. ‘’Gerilla su gibidir, her coğrafyada kendisine bir yol bulur ve su gibi akar’’ sözünün vücut bulmuş somut haliydi. Masîro yoldaş, Kurdistan arazisinde su gibi akabilen, her ayrıntısına sızabilen, araziyle bir olup Kurdistan’ın müthiş coğrafyasını arkasını alarak düşmana karşı savaşabilen çok mahir ve yetkin bir gerilla haline geldi. Masîro yoldaş, düşmanın tüm kapsamlı saldırılarını, on binlerce asker, çete ve kontrayla yaptığı operasyonlarını karşılayabilen, düşmanı boşa çıkarabilen ve aynı zamanda darbe vurabilen bir pratik ortaya koydu. Farklı yer ve zamanlarda beş sefer çeşitli şekillerde yaralandı. Her yaralanmadan bir ders çıkarıp gerillacılığını daha da güçlü hale getirdi. Çok cesur, korku nedir bilmeyen bir gerilla komutanı olan Masîro yoldaş, onlarca sızma ve saldırı eylemine en önde katıldı. Cesareti, pratik zekası ve taktisyenliği sayesinde geliştirdiği birçok başarılı eylemden dolayı ödül ve terfilere layık görüldü.
Masîro yoldaş, 1996 yılının sonbaharında Önderlik Sahası’na geçti ve 1997 yılının sonbaharına kadar bir yıl boyunca Rêber Apo’nun yanında kaldı. Sekiz yıllık dolu dolu pratikten sonra Rêber Apo’nun eğitimini alan Masîro yoldaş, Apocu çizgi, ideoloji ve yaşam karşısında kendisini derinliğine sorguladı. Rêber Apo’nun sonuç alıcı anlayışı, tarzı, temposu ve üslubu karşısında kendi pratiğini ele aldı. Önderlik gerçeğini derinliğine kavrayarak, Apoculuğu daha fazla özümsemeyi ve kişiliğinde somutlaştırmayı hedefi haline getirdi. Ancak bu şekilde Rêber Apo’nun ve şehit yoldaşlarının anısına layık olacağını bilerek kendisini tüm gücüyle Rêber Apo’yu yaşamaya ve yaşatmaya verdi. Masîro yoldaş, Rêber Apo’nun eğitiminden sonra adeta yeniden doğmuş gibi çok büyük bir güç, moral ve perspektif alarak Botan’a bağlı Wan Eyaleti’ne düzenlendi. 1999 yılına kadar aralıksız bir biçimde burada pratik yürüttü. Aynı cesur ve kararlı yürüyüşünü burada da sürdürdü ve Apocu bir komutan olarak önemli rol oynadı. Masîro yoldaş, 1999’daki geri çekilme kararı temelinde Medya Savunma Alanları’na geçti. 2000 yılının baharına kadar burada kaldı, merkezi örgüt toplantılarına katıldı. Türk devletinin geri çekilme sürecini Kürt sorununun çözümü temelinde ele alması gerekirken bunu namertçe bir fırsatçılığa çevirip gerillayı imha etmeye çalışması üzerine Masîro yoldaş, 2000 yılında yeniden Botan’a geçti. Diğer yıllara göre savaşın fazla aktif olmadığı bu yıllarda Botan’daki gerilla varlığını koruyan ve halkımızla bağları güçlü tutan bir pratik sergiledi. 2002 yılında Medya Savunma Alanları’na geçip Zagros, Qendîl ve Garê alanlarında pratik yürüttü.
Devrim yürüyüşünü emin adımlarla, sağlam bir şekilde, kendini emekle yarata yarata sürdüren Masîro yoldaş, edindiği engin gerillacılık birikimi ve deneyimi neticesinde 2005 yılında Wan Eyalet Komutanlığı görevine uygun görüldü. Bu önemli görevi üstlenerek yeniden Botan’a geçti. 2010 yılına kadar kesintisiz bir biçimde Wan Eyaleti’nde pratik yürüttü. Bu yıllar düşmanın savaş tekniğinin kullanımını daha da yoğunlaştırdığı, insansız hava araçlarını aktif kullanmaya başladığı, nokta atışı yapabilen hava saldırılarını geliştirdiği, askerlerini farklı teçhizatlarla donatıp teknikle savaşa ağırlık verdiği yıllardı. Türk ordusunun teknik üstünlük ve yeni saldırı biçimleriyle sonuç almaya çalıştığı bu süreçte, düşman taktiklerini ve tarzını sürekli takip ederek bunları boşa çıkarmanın arayışında oldu. Son derece hassas ve duyarlı bir kişiliğe sahip olan Masîro yoldaşımız, en küçük ayrıntılara dahi dikkat ederek düşman saldırılarını kırdı ve düşmana büyük darbelerin vurulmasına öncülük etti. Özellikle düşmanın ferdi silahlara takılabilen termalleri zozanlardaki gerillalara karşı kullanıp tasfiye etmeyi hedeflediği bu yıllarda, Masîro yoldaş bir düşman birliğini çok ustaca pusuya düşürüp, düşman üstündeki silah ve teçhizatlara el koydu. İlk defa ferdi silah üzerindeki termal dürbününü sağlam bir şekilde elde etti. Askeri sanata, silaha ve tekniğe olan ilgi ve merakı en üst düzeyde olan Masîro yoldaş, elinde herhangi bir bilgi veya broşür olmadan, uğraşa uğraşa bu yeni termal tekniğini keşfedip kullanmayı öğrendi. Öğrendikten sonra da bu sefer düşmanın silahını düşmana karşı kullanıp farklı bir düşman birliğini Feraşîn zozanlarında pusuya düşürüp tümünü tasfiye eden, düşman cenazelerinin üzerine gidip tüm silah ve teçhizatlarına el koyup, hiç kayıp vermeden çok başarılı bir eylemi geliştirdi. Böylece hem düşmanın tekniğini işlevsiz kıldı, hem bu tekniği alıp düşmana karşı kullanma beceresini geliştirdi, hem de düşmanın geliştirmek istediği taktiği boşa çıkarıp düşmanı tasfiye eden yeni taktik açılımı geliştirdi. Savaş sanatına olan ilgisi sayesinde yaşanan güncel gelişmeleri anı anına yakından takip eden, kafasını yoran ve çözüm yollarını geliştiren Masîro yoldaş, Kurdistan Özgürlük Gerillası'nın yeniden yapılandırılmasının savaş sahasındaki fikri, pratik ve taktik öncülüğünü yapan komutanlarımızdandı. Bu temelde teori ile pratiğin, teknik ile taktiğin müthiş dengesini tutturarak mücadelemizde ilkleri yaratabilen gerilla komutanlarından olmayı başardı.
Bakurê Kurdistan'da yürütülen destansı mücadelenin mimarlarından olan Masîro yoldaşımız, 2010 yılı sonbaharında Medya Savunma Alanları’na geçti. 2010 – 2011 yılı kışında Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi’ndeki eğitime dahil oldu. Eğitimde hem engin birikim ve tecrübesini yoldaşlarıyla paylaştı, hem de Apocu çizgi karşısında kendisini sorgulayarak duruşunu daha güçlü hale getirdi. Masîro yoldaş, 2011 yılında PKK Ocağı’nda eğitime dahil olmak üzere Qendîl’e geçti. Fakat İran devletinin 2011 yılında Partimiz PKK’ye saldırması üzerine Masîro yoldaşımız da buradaki savaşa dahil oldu. Gerçekleşen saldırıya karşı gelişen meşru savunma savaşında aktif rol oynadı. Hareketimizi tasfiye amaçlı bu kapsamlı saldırı konsepti gerillanın direnişiyle boşa çıkarılıp savaş bittikten sonra PKK Ocağı’nda eğitime katıldı. Eğitimini başarıyla ve çok güçlü bir yoğunlaşmayla tamamladıktan sonra 2012 yılı baharında Amanos Saha Komutanlığı görevine atanarak Bedreddı̇n Amanos – İbrahı̇m Şengül yoldaşla birlikte Amanoslara geçti. 2013 yılına kadar Amanoslar’da pratik yürüten Masîro yoldaş, gelişen ateşkes durumu ve sonrasında gerçekleşen çete saldırılarına müdahale etmek üzere 2013 yılının Temmuz ayında Rojavayê Kurdistan’ın Efrîn bölgesine geçti.
Rojava Özgürlük Devrimi’nin korunmasında büyük emeği olan Masîro yoldaşın adının en fazla öne çıktığı, rolünü çok aktif oynadığı yer; 2014 yılındaki Tarihi Kobanê Direnişi’ydi. Masîro yoldaş, Kobanê Direnişi’nin komutanlığında görev üstlenip bu destansı direnişi geliştirdi. Kuşkusuz tarihi bir direnişte yer almak, bunun komutanlığını yapmak çok önemlidir. Ancak bir de savaşlarda tarihe yön veren iradenin ortaya çıktığı, hükmünü icra ettiği ve tarihi başarılara yol açtığı kader tayin edici kritik anlar vardır. İşte Masîro yoldaş Kobanê Direnişi’nin en fazla saldırılarla yüz yüze kaldığı, kimi çevrelerin artık umudunu yitirdiği, DAİŞ çetelerinin her taraftan destek alarak Kobanê’yi kuşattığı, direnişin son birkaç mahalleye sıkıştığı, yağmur gibi mermi, top ve bombaların yağdığı, akbabaların ellerini ovuşturarak ‘’Kobanê ha düştü, ha düşecek’’ dediği, uluslararası hegemonik güçlerin karadan ve havadan izleyerek ‘’acaba Apocular bir şey yapabilecek mi’’ diye beklediği bir atmosferde, Apocu fedai komutanlık iradesini açığa çıkardı. Kobanê’deki direnişçilerin diline pelesenk olan, herkese umut aşılayan, çıkış yaptıran Masîro yoldaşın ünlü ‘’çend çeteyên pîsîk û qirêjû hene, em ê wana paqij kin’’ sözü böylesi tarihi bir anda dudaklarından döküldü ve hiç kimsenin beklemediği tarihi çıkışı yaptı. Masîro yoldaş, savaş sahasında düşmanını küçümsemek için değil, Apocu fedai iradenin nelere kadir olduğunu bildiği ve herkese göstereceği için kendinden çok emin bir şekilde bu sözleri söyledi. Bugün DAİŞ belasından kurtulmuş bir insanlık olduğu için şimdiki koşullarda konuşmak ve masa başında yiğitlik taslamak kolaydır. Ancak devletlerin ve koca orduların DAİŞ’in adını duyar duymaz kaçtığı bir dönemde tarihe yön veren zafer iradesini dile getirmek ve yiğitliğini sergilemek Apocu fedai komutan Masîro yoldaşa nasip olmuştur. “Kobanê, Stalingrad olacak ve DAİŞ’in, Kobanê’ye saldırısı, DAİŞ’in bitişinin başlangıcı olacak” sözlerini pratikleştiren ve Kobanê’de Stalingrad’ı geçen direnişi ortaya koyan zaferin mimarlarından biri olarak adını tarihe yazdırdı.
Muzaffer Kobanê Direnişi’ni bu ruh, anlayış, cesaret, müthiş gerilla taktikleri ve yanı başındaki Apocu savaşçı ve komutanlarla birlikte zafere taşıyan Masîro yoldaş, 2016 yılının başına kadar Rojavayê Kurdistan’da pratik yürüttü. Buradaki tarihi rolünü oynadıktan sonra görevini Yekîneyên Parastina Gel – YPG’ye devrederek yüzünü Kurdistan dağlarına döndü. Masîro yoldaş, dağlara gelir gelmez 2016 yılının Mart ayında gerçekleşen HPG Komuta Konseyi toplantısına katıldı. Bu toplantıda açığa çıkan perspektif ve ihtiyaçlar temelinde Botan Saha Komutanlığı’na dahil olmak üzere 4 Nisan 2016’da Botan’a geçti. Tüm Botan’ı avucunun içi gibi bilen Masîro yoldaşın bir özelliği de hiçbir zaman kuryeye ihtiyaç duymamasıydı. Yüksek duyarlılığı, güçlü sezgileri, ne zaman nereden geçeceğini çok iyi kestirmesi, arazi hakimiyeti ve güçlü disiplini sayesinde nereye hareket etse daima bir öncü olarak giderdi. Gerillacılık yaptığı coğrafyayı beynine ve yüreğine kazımış olan Masîro yoldaş, hep bir öncü olarak yol aldı. Kendisini korumaması, biraz geride durması gerekirken hep en önde olması yoldaşları tarafından eleştirilse de, Masîro yoldaş geriden gelmeyi hiçbir zaman kabul etmedi. İki yıl boyunca Botan Saha Komutanlığı üyesi olarak görev yürüten Masîro yoldaş, 2018 yılında birinci dereceden sorumlu Botan Saha Komutanı olarak görev üstlendi. Düşmanın anlık istihbarat ve tekniği yoğun kullanarak geliştirdiği yeni saldırı tarzını erkenden çözümleyerek buna karşı gerilla takımlarından gerilla timlerine geçişin gerekli olduğunu gördü. Bu yüksek öngörüsünü pratikleştirmek ve düşmanın saldırı taktiğini boşa çıkaracak tarzı geliştirmek için büyük bir emek sarf etti. Masîro yoldaşın, yüksek öngörüsü alışkanlıklarımızın duvarına çarpsa da, o hiçbir zaman pes etmedi, doğruluğuna inandığı gerillacılığın gelişmesi için ısrarcı oldu. Demokratik modernite gerillacılığının şekillendiği yeniden yapılanma sürecinde Masîro yoldaş, öngörü, öneri ve çabalarıyla önemli katkı sağlayan komutanlarımızdan biri olarak rolünü oynadı.
Masîro yoldaş, boğazında nükseden bir hastalık kendisini çok zorlamasına rağmen, Botan’daki önemli görevini ve tarihini sorumluluğunu yerine getirmeye çalıştı. Yoldaşları tarafından tedaviye gitmesi belirtilse de, Masîro yoldaş halkına, özgürlük davasına ve yoldaşlarına daha fazla hizmet edebilmek için son ana kadar da Botan’da kalmakta ısrarcı oldu. 2019 yılında hastalığı çok ciddi bir duruma geldiğinde tedaviye gitmeyi kabul ederek Medya Savunma Alanları’na geçti. Tedavi gördüğü süreçte hastalığı rahat bir ortamda ve imkanların olduğu koşullarda olmasını gerektirmesine rağmen, Masîro yoldaş bu tür ortamların kendisini zorladığını, tedavi amacıyla olsa da konformizmden nefret ettiğini ve sevdalısı olduğu zorlu Kurdistan dağlarına gelmek istediğini belirtti. Tedavi sürecini Kurdistan dağlarında devam ettiren Masîro yoldaş, kısa bir dönem boyunca Merkez Karargah Komutanlığımızın yanında hem tedavisini devam ettirdi hem de yoğunlaştı. Komutanlığımızla yaptığı tartışmalar neticesinde daha büyük devrim görevlerini gerçekleştirmek üzere yeniden Sakine Cansız PKK Ocağı’nda eğitim görmek üzere yola çıktı. Masîro yoldaş, yol sürecindeyken kendi inisiyatifi dışındaki bir hareket tarzının yol açtığı durumdan kaynaklı 27 Mayıs 2020’de gelişen düşman saldırısı sonucunda şehadete ulaştı.
Özgürlük mücadelemizin büyük emektarlarından ve üstün askeri dehası ile bizlere her zaman yol gösterici olan öncü komutanımız Masîro yoldaşın şehadeti, kuşkusuz Kürt halkı ve Apocu Hareket için telafisi çok zor olan ve yeri doldurulamayacak olan bir şehadettir. Fakat bizlere bıraktığı zengin mücadele mirası, içten, dürüst, katıksız yoldaşlığı ve üstün gerillacılık hüneri ile bizlere daima yol gösterecektir.
24 Kasım 2025
HPG Basın İrtibat Merkezi



