HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

newroz 2012 1Bir devlet bu kadar aptal olur mu? Hani “devlet aklı” derken onca tecrübeyi gözeten, olup bitecekleri kestiren, tahlil eden, nerede ne yapılması gerektiğini bu eksende bilen, hatta iyi bilen akıl derler ya devlete, ne yazık ki bu devlet aklı sanki TC devletine ve onun iktidar güçlerine verilmemiş. Ve sanki tanrı insanlığı oluşurtururken bu kesimler bu akıl denen mukayese gücünden mahrum bırakmışlardır.

Birkaç gün önce sözde sosyal bilimci diye geçinen ve kimine göre de Akepe’nin en iyi akademisyenlerinden biri olan Beşir Atalay Mısır’ın başkenti olan Kahire’de Tahrir’de Mısır halkının gösterdiği direnişin ne kadar ilham alınması gerektiğini dile getiriyor. Artık dünyada devrim derken Tahrir modelinden söz edildiğini de belirtiyor. Hızını alamıyor Avrupa’daki sermaye karşıtı gösterilerinde Tahrir direnişini, Tahrir devrimini esas aldıklarını ekliyor. Özcesi:

Tahrir artık bir model.

Tahrir artık halkların örnek alacağı bir sembol.

Tahrir haksızlığa karşı bir başkaldırı.

Tahrir bir adalet arayışı.

Tahrir despotluğa karşı bir direniş.

Tahrir özgürlük haykırışı.

Tahrir boyun eğdirmelere karşı bir ret.

Tahrir boyun eğmelere karşı bir çıkış.

Ve tahrir bir devrim. Halkların devrimi. Halkların baharı. Onurlu olmanın direnişi.

Atalay belki bunların hepsini söz düzeyinde söylemiyor. Ancak söyledikleri bunlara benzer. Bu içerikten. Dedik ya devlet aklı denen bir şey vardır. Atalay bu sözleri Kürdistan’da ve Ortadoğu’da Newroz bayramlarının kutlanacağı günlerde sarf ediyor. Yani Atalay bu sözleri sarf ettikten birkaç gün sonra başta Kürdistan olmak üzere Ortadoğu’nun birçok yerinde Newroz kutlanacak. Yani herkes kendi Tahrir meydanında özgürlük, eşitlik, adalet diye haykıracak. Herkes despotlar defol git diyecek.

Birde Atalay Tahrir’in ne kadar büyük özveriyle despotizme karşı haklı direnişini överken, despotların halka saldırısını da kınıyor. Hafiften Arap baharı dedikleri bu süreci desteklerken, nerede halka ya da halklara karşı zulüm yapılmışsa onları da sert eleştiriye tabii tutuyor.

Bunları söyleyen Akepe’nin stratejistlerinden biri olan derin devletin neredeyse en etkili ve yetkili adamı. Hatırlayanlar bilir birkaç yıl önce Hatay’da “temizleyin şu Amanosları” demişti bu aynı adam. Bu sözü ya da bu talimatı ancak ve ancak derin devletin bir adamı böyle askerlere bağırırcasına verebilir. Demek ki derin devletin belki de baş olanlarından biri. Ne bilelim.

Geçelim, dedik ya devlet aklı denen bir akıl vardır. Makulü bulmaya çalışan, makulü esas alan akıl diye. Atalay bu kadar Tahrir’i överken bir de bakıyorsunuz 16 Mart günü psikolojik sorunları olan İdris Naim Şahin ismindeki zat Newrozların sadece 21 Martlarda kutlanması gerektiğini söylemiş. Sadece söylememiş diğer günlerde yapılacak tüm Newroz etkinliklerini yasaklamış, suç saymış ve birde üstelik Newroz bayramını başka günlerde kutlamalara hakaretler ve tehditler yağdırmıştır.

Aptal devlet derken birde bu davranışı ve davranışları dile getiriyoruz. Atalay’ın ki aptal olmaya aptalcadır. Çünkü derler ya yalancının mumu yadsıya kadar yanar diye. Birkaç gün sonra Mısır halkına çektirilenlerden daha kötü şeyler çektirteceksiniz insanlara o zaman neden böyle aptalca konuşuyorsun derler adama. Yani söyleyeceklerin yapacaklarınla bir değilse “çek git bre adam” demezler mi? Bile bile söyleyeceklerinin tersi yapılacaksa aptal ya da avanak durumuna Türkmenlerimizin dediği gibi, “düşmen” mi?

Ama bu devletin aptallığı sadece bununla elbette sınırlı değildir. Daha büyük aptallığı kendi ayağına baltayı vurmasıdır. Nasreddin Hoca misali bindiği dalı kesmesidir. Newroz’u halklarımızın kutlamak istediği günlerde yasaklayacaksan, suç sayacaksın ve kimsenin o günlerde meydana çıkmamasını talimatını vereceksin. Ancak halklar meydanlara akın akın girecekler. Kimi yerde kavga ede ede, çeperleri aşa aşa ve kimi yerde de mevziileri kaldıra kaldıra girecekler.

Şimdi devletiniz bile bile iki paralık olmadı mı? Devletiniz ayaklar altına girmedi mi? Rezil olmadınız mı? Rüsva olmadınız mı? Alay edilecek bir konuma gelmediniz mi?

Bile bile baltayı ayağına vurma, bindiğin dalı kesme, kendi kazdığı kuyuya düşme meselesi gerçekten ahmakça değil midir? Avanakça değil midir? Ahmakça ve avanakça hareket eden bir devlette peki devlet aklını nerede diye sormazlar mı?

Ve birde tabii Bir Amed Kaç Tan Tahrir Eder diye sormazlar mı?

Hayri Engin