HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

kerdogan2Öyle görülüyor ki Akepe tam 9 yıldır uyguladığı “bulandırma, sulandırma” taktiğiyle epey sonuç almıştır, halen de alıyor.

Kürtçe’de bulanık kelimesi için “şelu” kullanılır. Ortam ne kadar bulanık tutulursa gizli planları olanlar içersinde o kadar rahat hareket edebilirler. Ancak bir planları olmayanlar, saf, temiz olanlar ise böyle bulanık ortamlarda sadece ve sadece avlanırlar ya da dibe vururlar.

Akepe bir taktik olarak bulandırmayı esas alıyor. Ve buna bir de sulandırmayı çok güçlü bir şekilde ekliyor. Bulandırma ve sulandırmaya bir de ek olarak herkesi beklentiye sokarak bir şeyler vereceği hissini vererek reflekslerini öldürüyor.

Özel savaş uzmanlarına verilen temel derslerden bir tanesi insanların sisteme karşı reflekslerinin nasıl etkisiz hale getirileceği üzerinedir. Çok bildik bir kavramla buna psikolojik savaş diyorlar. İnsanı öyle etkileyeceksin ki sen onu vursan da farkına varmasın. Farkına vardığında ise iş işten geçmiş olsun. Teslim alma tutsak alma taktiği gibi insanı adeta bağlayan, hareketsiz kılan bir uygulama biçimidir bu.

Meşhurdur bir havuzun içerisinde bir ya da bir kaç tane kurbağa konulur. Havuzda ki suyun ısısı adım adım, derece derece yükseltilir. Verilecek ısının dozajı öyle ayarlanmalıdır ki kurbağa fark etmesin. Bu doğalında kurbağa ya da kurbağalarda bir duyarsızlık yaratacak, duyargaları öldürülecek, ancak suyun ısısı giderek yükseltildiği için bir noktadan sonra ise kurbağa istese de bu tuzaktan çıkamayacaktır. Tek bir yolu vardır; haşlanacaktır.

“Bulandırma sulandırma” taktiğiyle benzer bir yol izlenmektedir. Akepe devleti yaşamın akışını o kadar bulandırarak, sulandırarak ciddiyetten düşürmüştür ki artık ülkenin en önemli konuları sıradan hale getirilmiştir.

İnsanlar örneğin katledilir ama kimse bu katledilmeleri önemsemez. Roborski’de olduğu gibi kendi uçakları gidip 34 genci katleder ama haber değeri bile taşımaz. Aylar geçse de bir türlü bu olayın talimatının kim verdiği ortaya çıkmaz. Ve zamanla unutulup geçip gider.

Binlerce çocuk sadece birkaç taş attığı için on yıllara varan cezalara çarptırılır. Peşinden sanki bu çocukları biz içeri atmışsız gibi bir kanun çıkarılır, kimi çocuk dışarı çıkar, diğerlerine ise tecavüz edilir, ancak haber değeri taşımaz. Ve giderek sümen altı edilir, unutulur.

Böyle onlarca değil, yüzlerce olayı peş peşe dizerek dile getirmek mümkündür. Ceylan Önkol olayı aydınlatılmaz. Uğur Kaymaz olayı aydınlatılmaz. Şerzan Kurt olayı aydınlatılmaz. Erdem Aydın olayı aydınlatılmaz. Hrant Dink olayı aydınlatılmaz. Siirt’te YİBO’larda tecavüze uğrayan kızların olayı aydınlatılmaz. Kadın cinayetleri olayları aydınlatılmaz. Derken hiçbir olay aydınlatılmaz. Aydınlatılması ise çoğu zaman mağdurların ne kadar da haksız ve bu uygulamaları hak ettikleri işlenir. Bunlar yetmez psikolojik olarak ciddi ruh bozukluğunu yaşayan bir bakanları insanla alay eder. Biber Gaz’ının zararlı olmadığını söyler, gazetelerin bomba gibi olduğunu söylerler, öldürmeseydik de beslese miydik diyerek bir de insanla alay edilir.

Tabi ki bunlar yetmez bir de “bunlar gazeteci değil, bunlar militan, bunlar silahlı, bunların basın kartları yok” diyerek insan aklıyla alay ederler.

Özcesi “bulandırma, sulandırma” taktiğiyle her şeyle ama her şeyle alay ederek, ciddiyeti aşındırarak, laubali hale getirerek dünyanın en önemli konularının içini boşaltırlar. Bir kere önemli olan bir meselenin içini boşaltmışsanız artık orada hiçbir değer kalmayacaktır. Bunu yarattıktan sonra kurbağa misali pişmeye başlamışsınız demektir. Fark etseniz de artık pişiyorsunuzdur. Refleksleriniz ölmüştür. Duyarsız hale getirilmişsinizdir.

Özcesi “bulandırma sulandırma” taktiği budur. Bu Akepe taktiğine karşı en iyi savunma; söylenenle eylemi iyi takip etmedir. Söz ile eylemin uyumuna iyi bakmadır. Söz ile yapılanı yan yana getirerek kurbağa gibi pişirilip pişirilmediğimize bakmaktır. Dilin kemiği yok derler. Akepe bu konuda dili dünyada en ustaca kullanılanların da ismidir. İnsan aklıyla en fazla dille alay eden yapının başında Akepe gelmektedir. İşte bu yalana kanmamak için öncelikli olarak söz ile eyleme iyi bakmamız gerekir. Bir de balık hafızalı olmaktan çıkmamız gerekir. Dün ne söylemişlerdir ve bugün ne söylediklerine iyi bakmak gerekir.

Zaten “bulandırma, sulandırma” taktiği insan aklıyla oynama taktiğidir. Bu taktiği boşa çıkarmanın tek yolunun tarihi bilince sahip olmaktan geçtiği gibi, her gün ama her gün söz ile uygulamaya bakmaktan geçiyor.

K. Nuda