HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

durust muDürüst ya da dürüstlük üzerine son zamanda çok şey söylenir oldu. Dürüst olun sözlerini çok duyar olduk.

Sahiden nedir dürüst olmak ya da dürüstlük?  :

Dürüst kelimesini sözlükler farsça olduğunu ve bir sıfat olarak: “Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu” manasında kullanıldığını belirtiyor. 

Yine mecazi anlamda ise:”Doğru, yanlışsız” olan için sarf edildiği belirtiliyor.

Dürüstlüğü ise dolaysız olarak “doğruluk” olarak tarif ediyor sözlükler.

“Dürüst ol dürüst,” “dürüst iseler görüşürüz,” “dürüst değilsiniz” gibi cümleleri en çok Akepe’nin başındaki zat kullanıyor. Ve sadece bu kelimeyi kullanmakla yetinmiyor inanılmaz ölçüde hakaret yağdırıyor.

Şimdi meseleye çok derine girmeden birkaç soru sorarak Akepe’nin başındaki bu zatın ne kadar dürüst olup olmadığını test edebiliriz. Ve ardından da neden bu kadar dürüstlük edebiyatı yaptığına dönük görüşümüzü ekleyebiliriz.

Akepe’nin başındaki zat Kürtleri kardeş gördüğünü söylüyor ancak günlük olarak Kürtleri katlediyor.

Akepe’nin başındaki zat Müslüman olduğunu söylüyor ancak koyu bir Türkçü milliyetçiden daha koyu bir milliyetçilik yapıyor.

Kardeşlikten dem vuruyor ancak her gün silah peşinden koşuyor.

Herkese taşeron diyor ancak ABD’yle ilişkilerin çok ileri düzeyde iyi olduğunu söylüyor ve de her türlü konuda desteklendiklerini dile getiriyor.

Din kardeşliği diyor ancak Alevilerin cem evlerini ve inançlarını küçümsüyor.

Yaratılanı yaratandan dolayı sevdiğini söylüyor ancak yaratılanları katledenleri günlük olarak kutluyor.

Kaderin Allahın elinde olduğunu her dakika söylüyor ancak katleden silahlarla günlük olarak Kürtleri bombalıyor.

Cennetin anaların ayakları altında olduğunu söylüyor ancak birilerine de ananı da al git diyor.

Analar ağlamasın sözlerini sarf etmeye sarf ediyor ancak “kadın da olsa çocuk da olsalar güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacaktır” diyor.

İşkenceye sıfır tolerans diyor ancak dünyada en çok gaz kullanan polise daha fazla gaz almak için özel fon ayırıyor.

Kadın ayrımcılığına karşıdır ancak hiçbir zaman olmadığı kadar kadın cinayetleri kendi döneminde yaşanıyor.

Demokrasi diyor ancak kim ona hafiften bir eleştiri yapmış ise basınıyla polisiyle teşhir ve tecrit ederek yerin dibine batırıyor.

Güçler ayrılığı ve bağımsızlığı diyor ancak tüm güçlere bir talimatla istediğini yaptırıyor.

Yukarıda dürüst ya da dürüstlük kelimelerini: “Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu ve doğruluk” peşinden olarak ele almıştık. Ancak Akepe’nin başındaki zatın söyledikleriyle yaptıklarının birbirini tutmadığını yukarıdaki birkaç örnekle gördük. Yani demek oluyor ki Akepe’nin başındaki zat doğru değildir. Söz ve davranışlarında bir değildir. Özüyle sözü bir değildir. Sözü ile eylemi bir değildir. Yani dürüst değildir.

Peki, dürüst olmayan biri neden ısrarla başkalarını “dürüst olmamakla” suçlar durur?

Hani o bilinen Napolyon’un meşhur hikayesi vardır ya, şöyle böyle hepimizin bildiği.

“Sen hep ‘para para para’ diyorsun… Almanlar ise daima ‘şeref şeref şeref’ diyorlar… Tuhaf değil mi?” diye sormuşlar Napolyon’a. O ise:

“Neresi tuhaf? Herkes kendisinde olmayanı ister!” dediği aktarılır.

Akepe’nin başındaki zatın meselesi de Napolyon’un meselesine benziyor. Kendisinde en az bulunan meziyetlerden bir tanesi dürüstlük yani doğruluk ve onur olduğu için en çok onunla aynı düşünmeyenleri dürüst olmamakla suçluyor.

Hani var ya: “üslubuyla beyandır insan” diye. Akepe’nin başındaki zat da üslubuyla beyandır.

Kasım Engin