HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Vo Niguyan_GiapYirminci yüzyılın yetiştirdiği büyük devrimci, efsane gerillacı, Vietnam gerillasının muzaffer komutanı Vo Nıguyan Giap’ın 102 yaşında hayata gözlerini yumduğu haberi verildi basın bültenlerinde. KCK Halk Savunma Merkezi bu büyük gerillacının ölümü üzerine bir başsağlığı mesajı yayınlayarak saygıyla andığını ifade etti. Haberi duyan herkesin, yirminci yüzyılın ikinci yarısında devrimci hareketler içinde yer almış olanların yüreğinde sevinç dolu bir sızlama hissedildi.
Kuşkusuz haberi duyunca insanın verdiği ilk tepki “Bir gerillacı böyle yaşar ve böyle ölür” demek oluyor. Bir gerillacı ya çatışmada vurulur ve yaşamı uğruna ölecek kadar sevdiği için gencecik yaşta şehit düşer ya da General Giap’ın yaptığı gibi 102 yıl yaşayabilecek bir gücü gösterir. Çünkü gerillacı yaşam dolu ve öz disiplinle yüklü bir kişiliktir. Onun yaşamı da, ölümü de anlamlı ve yol gösterici özelliklere sahiptir.
Bu duygularla yirminci yüzyılın efsane gerillacısını biz de saygıyla anıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse , hiç görmemiş ve tanımamış olsak bile bize de çok şeyler öğretti. Gençliğimiz belli ölçüde General Giap’ı anlamak ve öğrenmeye çalışmakla geçti. Dünya gerçeğini ilk tanımaya başladığımız anda karşımıza bu mütevazi halk savaşçısı çıktı. Kuşkusuz bundan dolayı da yakınmıyor, tersine büyük memnuniyetimizi ifade ediyoruz.
Yirminci yüzyılın büyük kavga ve devrim yüzyılı olduğu asla inkar edilemez. Bu gerçeği iki kez yaşanmış olan dünya savaşlarının vahşeti asla gölgeleyemez. Ekim 1917 Büyük Rus Devrimi ardından gelen ulusal kurtuluş savaşlarının görkemi asla küçümsenemez. Avrupa’nın kapitalist modernite sistemi tarafından insan yerine bile konmayan halklar nasıl da savaştılar öyle uzun uzun! Bağımsızlık ve özgürlük ateşi nasıl da tüm dünyayı sardı!
General Giap’ı işte böyle büyük bir kavga içinde tanıdık. Zaten onu büyük yapan da böyle tarihi bir kavgada oynadığı roldü. Büyük devrimler yüzyılı olan yirminci yüzyıl, aynı zamanda küresel bir gerilla savaşları yüzyılıydı da. Devrim ile gerilla, sosyalizm ile gerillacılık, bağımsızlık ve özgürlük ile halk savaşları adeta iç içe geçmişti. Böylece insanlık büyük gerilla savaşlarına ve efsanevi gerilla komutanlarına tanık oldu.
İnsanlığa beyin ve yürek kazandıran büyük Vietnam direnişinin sembol komutanı General Giap da bunlardan biriydi. Başka kimler yoktu ki! Çin halkının büyük önderi ve gerilla komutanı Mao Zedung da bir başkasıydı. Bu isimler adeta Doğu Asya’yı yeniden yaratan oldular. Tabi buna paralel bir de Güney Amerika gerillacılığı vardı. Burada gerillacılık neredeyse toplumların genlerine sinmişti, tarihlerinin adeta kopmaz bir parçası olmuştu. Yirminci yüzyıla ve onun özellikle ikinci yarısına ise Castro ve Guevera isimleri düşmüştü.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında devrimci mücadeleye atılan genler kendilerini bu isimlerin arasında buldular. Vietnam’ın büyük devrimcileri Ho Chi Ming ve Giap mı doğru söylüyordu, yoksa Çin’in dehası Mao mu? Ya da Güney Amerika’nın fırtınaları Castro ve Guevera mı? Tartışmalar bu eksende yoğunlaşıyordu. İnsanlar bu isimler arasında gidip geliyordu. Tabi Büyük Sosyalist Devrimin kuramcıları ve Sovyet Direnişinin komutanları da vardı. Yine Doğu Avrupa’da faşizme karşı muzaffer direnişlerin ortaya çıkardığı önderler de söz konusuydu. Fakat Giap, Mao ve Çhe isimleri farklıydı. Gerilla deyince tartışmasız bu isimler akla geliyordu.
Elbette bölgemiz Ortadoğu’nun da bu işte bir yeri var. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Ortadoğu denince tartışmasız akla gelen büyük Filistin direnişi oluyordu. Onun da efsaneleşen gerillacıları vardı. Örneğin kadın gerillacı Leyla Halid gibi. Arafat gibi sembolleşen önderleri vardı. Filistin direniş ateşi onlarca yıl sadece Arapların değil, tüm Müslüman halkların ve ezilenlerin yüreğini ısıttı.
Kürdistan Devrimcileri kuşkusuz yirminci yüzyılın ortaya çıkardığı tüm bu büyük değerleri esas aldılar. Onların hiç birini reddetmediler ve saygısız yaklaşmadılar. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın en büyük özelliklerinden biri ve başkalarından çok önemli bir farkı buydu. Özgür insanlığa hizmet etmiş ve değer katmış her şeye saygılı yaklaşmak ve onlardan öğrenmeyi bilmek temel bir önderlik ilkesiydi. Dolayısıyla Kürt Direnişi ve gerillacılığına yirminci yüzyılın tüm bu değerlerinin katkısı oldu.
Kuşkusuz insanlığın yarattığı tüm değerlere saygılı yaklaşıp esas almakla birlikte, Kürdistan Direnişi üzerinde tüm bu değerlerin bıraktığı etki aynı değildi. Çok farklı nedenlerden dolayı dünyada Vietnam Direnişinin, bölgede ise Filistin Direnişinin etkisi çok daha fazla oldu. Filistin direnişi aynı bölgede ve komşu Arap toplumunda geliştiği için elbette Kürtler açısından çok daha çekici ve etkileyiciydi. Kürtler Filistin direnişinden sadece etkilenmediler, 1979 yılından itibaren yıllarca birlikte var oldular ve omuz omuza savaştılar. Kürdistan gerillası temel ilkelerini Filistin gerillasından aldı. İlk büyük eğitimini Filistin direnişi içinde yaptı. 
Aynı bölgede yer almaları nedeniyle Filistin gerillasıyla bu kadar ilişkili olması kuşkusuz doğaldı. Fakat çok uzaklarda olan, görme ve tanışma imkanı bil olmayan Vietnam gerillasından etkilenmesi elbette çok daha önemli ve anlamlıydı. Kürdistan Devrimcilerini Vietnam direnişinden öğrenmeye yönelten kuşkusuz önemli nedenler vardı. Bunlar da Kürdistan ile Vietnam’ın yaşadığı koşulların daha çok benzer ve birbirine yakın olmasıydı.
Küba direnişi ve gerillacılığı kuşkusuz bir fırtına gibi etkileyiciydi. Fakat 1970’lerin Kürdistan’ı ile karşılaştırıldığında adeta hiçbir benzerlik yok gibiydi. Küba’da bir işbirlikçi diktatörlüğe karşı gerilla ile ayaklanmanın iç içe karıştığı bir direniş hızla gelip zafere ulaşmıştı. Dört parçaya bölünüp inkar ve imha sistemi içinde kültürel soykırım kıskacı altına alınmış olan Kürdistan’da böyle bir direniş geliştirip zafere ulaştırmanın imkanı yoktu. Bu gerçeği görmek ve anlamak zor değildi.
Yine çok büyük bir coğrafya ve nüfusa sahip ve henüz askeri işgale bile tam uğramamış olan Çin’de geliştirilen gerilla direnişinin bir benzerini Kürdistan’da örgütlemek de imkansızdı. Çünkü Kürdistan koşulları Çin’e göre çok farklıydı. Bunlara rağmen, Vietnam koşulları ise elbette aynı olmamakla birlikte bazı benzerliklere sahipti. Vietnam’da Fransız işgali gerçekleşmiş ve bir sömürge yönetimi kurulmuştu. Fransızlar gerilla direnişi karşısında yenilip geri çekildikten sonra da Vietnam’ı ABD’ye teslim etmişti. 
Vietnam gerillacılığı askeri işgal ve sömürgeci egemenlik koşullarında geliştiriliyordu. Dolayısıyla Kürdistan koşullarıyla yakınlıklar vardı. Yine Vietnam gerilla direnişi parti öncülüğünde ve bir partizan hareketi olarak yürütülüyordu. Yani etkili bir ideolojik öncülüğe ve aydınlatmaya sahipti. Gerillacılığın bu tarzı, bölünüp sömürgeci denetim altına alınarak kültürel soykırım rejimi altında yok edilmeye çalışılan Kürtler açısından bir model olabilirdi. Parti öncülüğü altında eğitilip bilinçlendirilerek insanlar gerilla direnişi içine çekilebilirdi.
Önder Abdullah Öcalan ve Kürdistan Devrimcileri işte bu gerçeği gördüler ve bu temelde Veitnam devrim ve gerilla derslerinden yararlanmaya çalıştılar. Bu biçimde doğru yapmış olduklarını tarih açıkça gösterdi. Bu o kadar ileri düzeydeydi ki, Vietnam’ı hiç görmemiş ve bir tek Vietnamlı bile tanımamış olsalar da adeta Vietnam direnişini Kürdistan direnişi gibi görüp ondan öğrenmeyi esas aldılar. Kürdistan Devriminin ve gerillacılığının gelişmesinde Vietnam halkının ve önderlerinin katkısı çok ileri düzeyde oldu. Dolayısıyla General Giap Kürdistan gerillasının da bir ilham kaynağı ve manevi komutanıydı.
Kürdistan gerillası, tıpkı büyük gerillacı Che Guevera gibi, General Giap’ı da işte böyle ele alıyor ve hep saygıyla anıyor. Gerillacılığı daha da geliştirerek onların anılarını yaşattığına inanıyor. Komutan Agitler ve Çiçekler yaratarak da bu çizgiyi eksiksiz devam ettiriyor. Nasıl ki Vietnam ulusunu General Giap’ın komutasındaki gerilla yarattıysa, Kürt demokratik ulusunu da Önder Abdullah Öcalan’ın çizgisini uygulayan Mahsum Korkmaz komutasındaki gerilla yaratıyor. Dolayısıyla yeni özgür Kürt gerçeğinde gerillanın yeri farklıdır. Kürdü gerillasız kılacağını sananlar tarihin en büyük yanılgısını yaşamaktan öteye gidemezler.
Elbette gerilla havası anlatılamaz, ancak yaşanır. Onu ancak yaşayanlar anlayabilir ve anlatabilir. Dolayısıyla gerillacılar arasında oluşan dostluk ve kardeşlik duygusunu da ancak yaşayanlar bilebilir. General Giap ile Kürt halkı ve gerillası arasındaki dostluk ve kardeşlik duygusu işte böyledir. Bu duyguyla yirminci yüzyılın efsane gerilla komutanını bir kez daha saygıyla anıyor ve anısının Agitlerin, Zilanların kişiliğinde yaşadığını ifade ediyoruz!   

Selahattin Erdem

Yeni Özgürpolitika