HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Halk hemen adını koydu: Kimyasal Necdet! Kürtler bu konuda oldukça yaratıcı. Çok acı örnekler yaşamışlar çünkü. Örneğin Halepçe’yi yaşamışlar. Kimyasal gazla beş bin evlatlarını kaybetmişler. Saddam Hüseyin’in kuzeni Kimyasal Ali’yi tanımışlar.

Şimdi yeni Genelkurmay Başkanı yapılan Necdet Özel’in geçmişini öğrenince hemen Kimyasal Ali’yi hatırlıyorlar. Başta Roj TV olmak üzere bazı basın organları ay başından beri Necdet Özel’in marifetlerini anlatıyor. Cudi’de, Muş’ta, Hakkari’de neler yaptığını ortaya koyuyor. Nasıl kimyasal gaz kullandığını ve ne kadar insanı öldürdüğünü belgeliyor. Bu durum yani Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in çıktığı kürsüde neden özellikle “Hukuk içinde savaştım” vurgusunu yapmaya ihtiyaç duyduğunu da anlaşılır kılıyor.

Necdet Özel gerçeği konusunda aydınlanan halkta infial duyguları gittikçe yayılıyor. Kürtler Kimyasal Ali’den kurtulduklarını sanırken meğer Kimyasal Necdet’le de karşı karşıya geliyorlarmış! Birine zorla bıraktırılan mesleği bu kez diğeri devralıyormuş. Elbette bunu öğrenmek halkı öfkelendiriyor. Bu öfkenin nereye varacağı da henüz bilinmiyor.

Ülkemizde bir kişinin Genelkurmay Başkanı olurken böyle halk tepkisiyle karşılanması herhalde ilk kez yaşanıyor. Şimdiye kadar hep övgü dolu veya ihtiyatlı sözler sarf edilirdi. Paşa’da çoğunlukla olmayan bazı önemli meziyetler bulunmaya çalışılırdı. Fakat şimdi olumsuz özellikler bir bir ortaya konuyor. İlk defa bir genelkurmay başkanı böyle eleştiriliyor.

Bu duruma bakarak insan “Ülkemizde iyi şeylerin olduğunu, demokrasinin geliştiğin, genelkurmay başkanının bile açıkça eleştirildiğini” söyleyebilir. Nitekim böyle değerlendiren, mevcut durumu “Askeri vesayetin aşılması” olarak görenler de var. Fakat Necdet Özel’in şimdiye kadar yaptıklarına bakınca insan bu görüşlere katılamıyor. Toplumda “kendini savunacak bir kişi” değil,           “kendini düşman gören bir kişi” algısı gittikçe yayılıyor.

O halde gerçek böyleyken böyle bir kişi neden Genelkurmay Başkanı olarak görevlendirildi? Şimdi herkes bu soruyu soruyor ve cevabını anlamaya çalışıyor. Sorunun muhatabı olan hükümetten ise, şimdiye kadar tatmin edici herhangi bir yanıt gelmemiş bulunuyor. Bu da mevcut soruyu daha yakıcı kılıyor. Öyle ya, orduda başka general mi yoktu? Neden Necdet Özel tercih edildi? Toplumun başına nasıl bir askeri yönetim getirildi? Benzer soruların hepsi AKP hükümeti tarafından cevaplandırılmayı bekliyor.

Bunlara bir de Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanı olarak görevlendirilmesinin normal yollarla olmadığını eklememiz lazım. 2010 Ağustosunda çatışmalı geçen Yüksek Askeri Şura toplantısında son anda Jandarma Genel Komutanı yapılmıştı. Şimdi Kara kuvvetleri Komutanı olacağı söylenirken, bir anda paraşütle atlar gibi Genelkurmay Başkanı oluverdi. Daha görevde iki yılı bulunan eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının toplu istifası sonucunda bu durum gerçekleşti.

Şimdi haklı olarak herkes şunları soruyor: Ordunun içinde ve üst yönetiminde ne oluyor? Birbiriyle kavgalı olduğu bilinen ordu-hükümet arasındaki ilişkiler nasıl seyrediyor? Işık Koşaner ve diğerleri neden böyle toplu bir şekilde istifa etti? Necdet Özel niye istifa etmedi de Genelkurmay Başkanı oldu? Bunu generaller mi istedi, yoksa hükümet mi?

Benzer sorular daha da çoğaltılabilir. Çok soru sormak da normaldir. Çünkü, çoğu ordu mensubu olan “Ergenekon davası” adında toplu bir yargılama yapılıyor. Yine çok sayıda başarısız kalmış darbe girişimlerine dair yargılamalar var. Emekli kuvvet komutanları, ordu komutanları, generaller tutuklu. Dahası halâ görev başında olan bir çok general ve subay da tutuklanmış durumda. Kısaca olağan normal bir durum yok. Son derece olağanüstü ve çatışmalı bir süreç yaşanıyor. Necdet Özel işte böyle çatışmalı bir süreç içinden sıyrılarak Genelkurmay Başkanı oluyor.

Yakın tarihimizde benzer olaylar var mı? Anlatıldığına göre Kenan Evren’in genelkurmay başkanı olması buna benziyor. Kenan Evren Ege Ordu Komutanı olarak emekliliğini beklerken, genelkurmay ile hükümet arsındaki çelişkiler sonucunda diğer aday generaller peş peşe emekli olunca, Kenan Evren birden bire kendini Kara Kuvvetleri Komutanlığında buluyor. Sonrası da malum! Ardından Genelkurmay Başkanlığı, onun ardından da cunta şefliği geliyor. Belliki böyle tırmanışlar tehlikeli oluyor. Çünkü, sahibi “Ne oldum delisi” hastalığına tutuluyor.

Bir başka benzer olay da Doğan Güreş’in genelkurmay başkanı oluşudur. O da 1990 başında dönemin genelkurmay başkanı Necip Toruntay istifa edince genelkurmay başkanı olmuştu. Yani Necdet Özel’inkine çok benziyor. Körfez krizinde genelkurmay ile Cumhurbaşkanlığı görüş ayrılığına düşünce Necip Toruntay istifa etmişti! Tabi bu, resmi açıklamaydı. Gayrı resmi görüşler ise, Doğan Güreş’in önünü açmak için planlı bir girişim olduğu yönündeydi. Yüksek Askeri Şura’ya kalsa Doğan Güreş genelkurmay başkanı yapılmayabilirdi. Buna da bir tür yumuşak darbe diyenler oldu. Bunun da sonucu malum! Kendini “kurtarıcı” yapan Doğan Güreş, hükümeti denetime alarak topyekûn savaş konsepti temelinde ülke tarihinin en kanlı katliamlarından birini yürüttü.

Kuşkusuz Necdet Özel de böyle yapar demiyoruz. Dahası elbette bunlar gibi yapmasını istemiyoruz. Fakat hamhayalci de olmamız gerekiyor. Besbelliki, Necdet Özel’in geçmişi kirli. Hem de savaş suçlusu sayılabilecek kadar kirli. Nitekim Avrupa’dan bu yönlü sesler yükseliyor. Genelkurmay Başkanlığına gelişi Kenan Evren ile Doğan Güreş’inkine benziyor. Kenan Evren ile Doğan Güreş’in yaptıkları da ortada. Toplum bu iki kişinin kirlettiği tarihi nasıl temizleyeceğinin arayışı içinde. Böyle bir ortamda yeni bir tarih kirletici olmasın diyoruz. Sütten ağzımız yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyiyoruz. Ülke ve toplumun yeni bir Evren veya Güreş’i kaldırması mümkün değil!

Geçen yıldan beri bir çok general emekli edilirken Necdet Özel Genelkurmay Başkanı yapıldığına göre, burada bir seçimin ve tercihin olduğu açık. Doğan Güreş örneğinde olduğu gibi ordu içinden mi yapıldı bu? Yoksa AKP hükümetinin tercihi mi bu yönlü oldu? Bunu şimdilik bilemiyoruz. Fakat sonunda hükümet kararnamesiyle Necdet Özel görevlendirildiğine göre, o halde sorumlu hükümettir, hükümet tercih etmiş ve benimsemiştir. Dolayısıyla Necdet Özel’in yapacağı her şeyden AKP hükümeti sorumlu olacaktır.

AKP hükümeti, o kadar general içinden niye Necdet Özel’i tercih etti. Kimyasal silah kullanacak kadar gözükara ve tehlikeli bir kişi olduğunu bilmiyor muydu? Elbetteki biliyordu ve her şeyi bilerek yaptı. AKP toplumun hissiyatını ve Kürtlerin kaygısını hiçe saydı. AKP bu biçimde hukuku da hiçe saydı. Her şeyiyle savaştan yana, hem de kirli savaştan yana tutum koydu. Belliki Başbakan Tayyip Erdoğan, çağrı yaptığı özel harekatçıları, kendisi eski bir kontrgerillacı olan Necdet Özel yönetiminde eğitip harekete geçirmeyi düşünüyor.

Nereden bakılırsa bakılsın Usta Tayyip’in yönetiminde ülkemiz bir felâketin içine sürükleniyor. Bu tehlikeli gidişe “Dur” diyenler olmayacak mı?!..

Adil BAYRAM