HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

devrim yili_2012Miladî 2012 yılının sonuna geldik. Herkes geçen bir yılda yaşananları değerlendirmeye çalışıyor. Yılın sonundan dönüp yıl boyunca yaşanan olaylara bakıyor. Kendi penceresinden bakarak 2012 yılının bilançosunu çıkarıyor. Yeni yıla bu temelde hazırlanmak ve 2012 yılının birikimi ve dersleriyle girmek istiyor. Herkes yaptığı ve adet olduğu üzere biz de kendi penceremizden bir 2012 panoraması çıkartmak istiyoruz.

Kürtler açısından 2012 yılının büyük bir savaş ve devrim yılı olduğu tartışma götürmüyor. Kuzey’de devrimci savaş, Batı’da ise özgürlük devrimi sürece damgasını vurmuş bulunuyor. Yılın aktif parçalarının Kuzey ve Batı Kürdistan olduğu çıplak gözle görülüyor. Kuzey Kürdistan’da devrimci halk savaşı 19 Haziran Oramar-Şıtaza devrimci operasyonuyla start alıp Eylül ayında tüm coğrafyaya yayılırken, Batı Kürdistan’daki 19 Temmuz özgürlük devrimi tüm Kürtlere yeni bir umut ve heyecan kazandırmış görünüyor.

Kuzey Kürdistan’ın 2012 yılına ağır savaş koşulları altında girdiğini zaten herkes biliyor. 12 Haziran 2011 genel seçiminde aldığı yaklaşık yüzde ellilik oy oranına güvenerek Kürt Özgürlük Hareketini bitirme hayaline kapılan AKP’nin, ABD ve NATO’dan da aldığı destekle topyekûn özel savaş konsepti temelinde yıl boyu saldırı içinde olduğu biliniyor. Bu soykırım saldırısında ordudan polise, uçaktan medyaya, ekonomiden diplomasiye, dönek solcudan işbirlikçi-hain Kürde kadar herkesin ve her şeyin kullanıldığı yine biliniyor.

Kürtler işte böyle bir saldırıya karşı yıl boyu direniş içinde oldular. Topyekûn özel savaşa karşı halk ve özgürlük hareketi olarak topyekûn devrimci direniş yürüttüler. İmralı’da Kürt Halk Önderi direndi, zindanlarda özgürlük tutsakları direndi, sokakta Kürt gençleri, kadınları, çocukları direndi, meclisten zindana kadar Kürt demokratik siyaseti direndi, dağda özgürlük gerillası direndi!... Bu topyekûn direnişte büyük zorluk ve acı yaşadılar, yüzlerce şehit, yaralı ve esir verdiler… Ama sonuna kadar özgürlük direnişinde kararlı oldular ve de kazanmayı bildiler.

AKP-Kürt savaşında 2012 yılının kazananının Kürtler olduğu tartışmasızdır. Bunu herkes, AKP içindeki birçok çevre bile itiraf ediyor. AKP’nin “PKK’yi bitirme” hedefinin tümden başarısız kılındığı netçe görülüyor. Yine AKP hükümetinin on yıllık iktidar döneminin en zor ve sıkışık anını yaşar hale getirildiğini herkes kabul ediyor. AKP’nin silah zoruyla PKK’yi yok edemeyeceğini anlayarak Eylül sonundan beri politika değişimine yöneldiği, en azından söylem düzeyinde yeniden hile ve oyalama anlamına gelen “Görüşme ve çözüm” kavramlarını dillendirmek zorunda kaldığı birçok çevre tarafından değerlendiriliyor.

Bunlara açlık grevi ile gerilla eylemlerinin sonuçları da eklenebilir. Cezaevlerinde 12 Eylül’de başlayarak 68 gün süren açlık grevi direnişinin “Öcalan’a Özgürlük” hedefini bir tartışma olmaktan çıkararak, bir avuç şoven-faşist çevre dışında herkes tarafından kabul edilir hale getirdiği netçe belirtilebilir. Yine gerillanın aylarca bazı alanların denetimini elinde tuttuğu, Botan ve Zagros’un birçok alanında ikili yönetimin yaşanır hale geldiği, bazı çevrelerin de ifade ettiği gibi “PKK’nin savaşabileceğini bir kez daha kanıtladığı” ifade edilebilir. AKP faşizmine karşı yeni Kürt direnişinin başarıyla gelişmekte olduğu söylenebilir.

Kuşkusuz Kürtler açısından 2012 yılının en önemli olayı Batı Kürdistan’daki 19 Temmuz Devrimidir. Batı Kürdistan son altı ayda sadece Kürdistan’ın değil dünyanın en özgür alanı durumundadır. Bu gelişme, içinde yaşanan ve yapanlar da dâhil hiç kimsenin ihtimal vermediği ve adeta herkesi şoke eden bir gelişmedir. Ama bir gerçektir, hem de yıkılmaz ve silinmez bir gerçek.

Altı aydır Batı Kürdistan halkı, o birkaç milyonluk toplum harikalar yaratmaktadır. Kürt gençleri ve kadınları özgür ve demokratik yaşamı ilmik ilmik örmektedir. Herkese gerçek bir özgürlük devrimi, halk devrimi, demokratik devrim dersi vermektedir. Tam bir seferberlik halinde yarattığı bilinçlenme ve örgütlenmeyle her türlü komplo, provokasyon ve saldırı karşısında kendini yiğitçe savunmaktadır. Başta AKP olmak üzere birçok çevreden gelen oyunu rahatlıkla bozmuş bulunmaktadır.

Ne var ki, başta Kürtler olmak üzere tüm halklar açısından çok değerli ve tarihi önemde olan bu devrime doğru yaklaşıldığı ve sorumlulukların yerine getirildiği söylenemez. Bunu en başta Güney Kürdistan Yönetimi açısından belirtmek gerekir. Bırakalım somut destek vermeyi, bir ticaret kapısı bile açmamakta adeta ısrar etmektedir. Bu da Rojava’ya dönük kuşatma ve ambargonun bir parçası olmaktadır. Yine başta BDP olmak üzere Kuzey Kürtlerinin zayıf ilgisi ve destekleyici aktif çaba harcamaması anlaşılır gibi değildir. Bilinmeli ki, birkaç açıklama ve gösteri yeterli destek sayılamaz. Daha Batı Kürdistan’ın kentleri, Afrin, Kobani, Derik doğru dürüst ziyaret bile edilmemiştir. Ne yazık ki, bu durum tersten de geçerlidir. Kuzey Kürtleri AKP kadar bile ilgi göstermezken, Rojavalı Kürtler de Kuzey ile ilişki ve dayanışma geliştirme adımlarını bir türlü atmamaktadır.

Sözkonusu eksikliklere rağmen Batı Kürdistan Özgürlük Devrimi bir gerçektir ve en zor dönemleri de geride bırakmıştır. Önümüzdeki yılda rolü ve önemi daha iyi açığa çıkacaktır. Hem demokratik Suriye’nin yaratılmasında, hem de Kürt sorununun demokratik ulus çözümünün gerçekleşmesinde etkin rol oynayacaktır.

2012 yılı Doğu ve Güney Kürdistan parçalarında kısmen hareketsiz geçmiştir. Doğu Kürdistan’da çatışmasızlığı korumak bir yandan ideolojik ve politik çalıştırmaları geliştirmeye zemin sunarken, diğer yandan Kuzey ve Batı Kürdistan’daki devrimci adımların desteklenmesine de imkân vermiştir. Güney Kürdistan sınırlı birkaç çatışmayla sükûneti korusa da, genelde gergin bir siyasal ve askeri ortam hep var olmuştur. Bağdat yönetiminin tehditleri karşısında gösterilen birlik ve direniş tutumu tüm Kürt halkını olumlu etkilemiştir.

Yurtdışında, özellikle Avrupa’daki Kürtler 2012 yılında daha aktif ve mücadeleci olmayı başarmışlardır. Kürt halkının ve Özgürlük Devriminin temsilciliğini daha güçlü yapar hale gelmişlerdir. Özellikle Kuzey Kürdistan’daki savaşın ve Rojava’daki devrimin halk üzerinde heyecan yaratıcı etkisi olmuştur. Bu gelişmeleri desteklemek için de yurtdışındaki halkımız büyük çaba harcamıştır. Özellikle geliştirilen imza kampanyası ve özgürlük nöbeti “Önder Abdullah Öcalan’a Özgürlük” kampanyasına büyük güç katmıştır.

2012 yılının en aktif ve hareketli halkının Kürtler olduğu tartışmasızdır. En zor koşullarda verilen bu özgürlük mücadelesinin, teorik ve pratik bakımdan tüm insanlık için yeni bir umut ve heyecan kaynağı olduğu ortadadır. Herkes Ortadoğu’nun en dinamik halkı olarak Kürtleri, hareketi olarak da Kürdistan Özgürlük Hareketini görmektedir. 2012 yılı bu gerçeği daha da perçinlemiştir.

Elbette böyle zorlu bir mücadele basit ve bedelsiz olmamıştır. Acı, kan ve gözyaşı bütün yıla damgasını vurmuştur. Kürt halkı en değerli ve bilinçli evlatlarını böyle zorlu bir mücadele içinde şehit vermiştir. Ama bunların karşılığı da yaşanan gelişmelerle alınmıştır.

Bu temelde 2012 yılının kahraman şehitlerini saygıyla anıyor, tüm halkımızın yeni yılını kutluyor ve 2013 yılında özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten herkese başarılar diliyoruz!..

Selahattin Erdem

Yeni ÖzgürPolitika