Basına ve Kamuoyuna!
9 Nisan günü akşam 16:00-18:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Mila Haftanin (Kuruağaç), Sêgirê Bêtamla (Biswing Tepesi) ve Benga Kêlê (Tepe Sinan) alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
10 Nisan 2010
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
7 Nisan günü gündüz 11:30-12:30 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Xerib alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
8 Nisan 2010
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
6 Nisan günü gündüz 12:00-16:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Sulê ve Nizurê Köyleri ile Kato Sulê ve Dola Kuliya Alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
7 Nisan 2010
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 25 Mart günü Mardin’in Bagok alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Sarincêj, Dağiki (Xirbê Mişka), Üçyol (Bêderiye) Eskihisar (Marine) ve Tibek (Badibê) alanlarını kapsayan operasyon 27 Mart günü sonuçsuz olarak geri çekilmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 4 Nisan günü (bugün) sabah 05:00-06:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in PKK Boğazı ve Bektorya alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
2 Nisan günü akşam 20:00-22:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Kato Sulê, Dola Sulê ve PKK Boğazı Alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
3 Nisan 2010
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Kumsaldaki kum taneleri gibi aktı aktı Kürt halkı.
Dağ gibi sarsılmaz yürekle aktı aktı Kürt halkı.
Aktı Amed’deki, aktı İstanbul’daki, aktı Düsseldorf’taki ve yüzlerce kentlerdeki, ilçelerdeki ve köyledeki Newroz alanlarına.
Bu yıl ki Newroz mahşeri sel sel kalabalığıyla hiç unutulmayacak.
Hele Colermerg’te yüzüne APO yazdığı için polisin yüzündeki yazıyı silmeye çalışırken polise direnen 4-5 yaşlarındaki asi general Kürt çocuğun asi duruşu hiç unutulmayacak.
Polise attığı öfkeli intikam bakışı hiç unutulmayacak.
Polisi elinin tersiyle iterken “ya git buradan” diye bir deyişi vardı.
Colermerg’li çocuğun o deyişi ve vakur duruş Kara Ergenekon ile Yeşil Ergenokon -AKP- ruhuna elfatiha okuyuşu ve duruşuydu.
Değişik ülkelerden Kürdistan’daki Newroz’u izlemeye giden heyetlerin, Kürt halkının özgürlük coşkusundan etkilenip şoka uğrayarak, yeni bir ruhla ülkelerine döndüler.
Artık hiç biri eskisi gibi olmayacaktı.
Basına verdikleri demeçlerde bu rahatlıkla ortaya çıkıyor.
Özgür Politika gazetesine demeç veren Newroz izleyicilerinden Almanya’lı sosyal danışman Monika Müller,”Kundaktaki bebekten seksen yaşındaki nineye kadar milyonlarca PKK’li gördük” demekte.
İsviçreli ressam Leida Wanzel ise, “Kürtlerin heyecanı, coşkusu ve özgürlük inancı karşısında çok etkilendim. Kendime ve insanlığa olan inancım arttı.Çok yoksul bir halk ama içlerindeki özgürlük aşkı zengin.Newroz’da büyülenmemek elde değildi.Wan ve Colemerg muhteşemdi özellikle Amed Newrozu tam anlamıyla bir kurtuluş yeriydi sanki. Sanki insanlar tanrılarıyla kucaklaşıyor ve özgürleşiyor....... Kendi içlerinde devletten bağımsız bir sistem kurulmuş.......Evet gizli bir PKK, açık bir topluma sistem vermiş ve insanlar bu sistemi kendi düzenleri haline getirmişler”.
İsviçreli serbest gazeteci Martin Reinman’da, “Herkes bir ağızdan Abdullah Öcalan adını çağırıyordu......Hepsinin ortak görüşü Öcalan’a karşı kendilerini borçlu hissetmeleriydi. O’nun insanlar için özgürlük simgesi olduğunu gördüm......... Newroz’un birçok halk için farklı şekillerde ve farklı isimler altında kutlandığını biliyordum ama Newroz Kürtlerle bütünleşmiş.....Zaten onlara da çok yakışıyor.”
Bunları söyleyenler bir daha eskisi gibi olmayacaklardan sadece üçü idi.
Ya Newroz alanlarında atılan bir slogan vardı.
Hani herkes diyordu ya, “Ya Demokratik Bir Çözüm Ya da Görkemli Bir Direniş!”
Artık bu Newroz’dan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Yeşil Ergenokuncu Türk Irkçıları-AKP- Kürtleri soykırımdan geçirmenin amentusundan vazgeçimiyor.
Milyonluk ordusunu Kürdistan’a yığmış.
Yüzbinlerce Fetullahçı katil sürüsü polisi Kürdistan kentleri ve ilçelerine kaydırmış.
Her yerde operasyonlar var.
PKK’nin üst yöneticilerine suikast planlarını yapıyor Yeşil Türk Irkçısı -AKP-
Bazı işbirlikçileri de Enqera’da ağırlamaya başladılar bile.
12 Nisan dolayında Qabeleri olan Washington’dan tam icazet almaya gidecek Yeşil Ergenekoncuların baş kontrası Katil-Qerdoğan.
Ayrıca asker ölümleri ile gerilla şahadetleri de-Şehit Pir Doxan ile Şehit Egit- var
Yakın bir zamanda çözüm ufukta görülmediğine göre geriye tek seçenek kalıyor.
O da görkemli bir direniştir.
Kürdistan gerillası buna hazırdır.
Kürdistan halkı buna hazır olduğunu Newroz’da gösterdi.
Gelişebilecek direnişin esas belirleyeni Kürdistan gençliği olacaktır.
Kentlerde direnişe varım diyen gençler kentlerin komutanları sizlersiniz.
En kutsal göreve varım diyen genç kızlar ile erkekleri de dağlar bekliyor ve dağların komutanları onlar olacaktır.
Her kentteki sokakların esas komutanları da Kürdistan’ın aslan yürekli küçük generallari olan çocuklar olacaktır.
Dağlarda, kentlerde ve köylerde birlikte başlayacak görkemli bir direnişe yenilmeyecek bir devlet yoktur.
Yeşil Türk Irkçıları ne kadar ABD, İngiltere, İsrail, AB ve Arap ile Fars faşizminden destek almaya çalışırsa da çalışsın er veya geç gelişebilecek görkemli direnişle bu devşirme rejim yenilecektir.
Eğer Newrozu izlemeye gelen bir Avrupalı olan Monika Muller, şoke olmuş bir şekilde diyorsa “Kundakitaki bebekten seksen yaşındaki nineye kadar milyonlarca PKK’li gördük” gerisini Fetul-Münafıkçılar ile Yeşil Türkçüler düşünsün.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 2 Nisan günü (bugün) sabah 05:00 itibariyle Medya Savunma Alanlarına bağlı Zağros’un Govendê alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmaya başlanmıştır. Aralıksız olarak süren saldırılar halen devam etmektedir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
31 Mart günü gündüz 10:00-11:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in PKK Boğazı ve Bektorya alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
1 Nisan 2010
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
“Eğilmesek sanki bize çarpacaktı” diyor Azad, az önce başımızın üstünden geçen ufak saka için. Büyük ihtimalle gördüğü bir kurtçuğa ya da bir böceğe öldürücü darbe için o kadar hızlı ve bir o kadar da acımasız üstümüzden geçen bu kuşun, herhangi bir dalda ötüşünü dinlediğinizde, saldırı anında bu kadar acımasız ve gaddar bir hale bürüneceğini mümkün değil tahmin edemezsiniz.
İyice ısınan bu havalarda yeni yeni tomurcuklarını patlatan yaprakları izlemeye koyulduğumda, hayatın sırrı nedir diye kendi kendime bir kez daha cevabi ömür olacak soruyu soruyorum. Ama nedense tomurcuklara iliştiğinde gözlerim, aklıma “her tohumda bir tutku gizlidir” diyen C. Halil Cibran geliyor. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen bu büyük tasavvufçu ve felsefeci şairin bu yöndeki aforizmalarını günümüze uyarlamaya çalışarak düşünmeyi her zaman ilginç ve huzur verici bulmuşumdur.
Tohum-tutku ve giz, bütün meseleyi içinde barındıran güzel bir bilmece!
Tekrardan günümüze döndüğümüzde, önümüzdeki pirinçleri toparlamaya başlıyorum. Dağların dilinde ya da özgürlük maşuklarının, aşklarına yolculuk eylediği bu zamansal mekanda kendi ekonomisini oluşturan bir yaşamın varlığını ve bu yaşamın ekonomisi ile günümüz medeniyetinin ekonomisini düşünüyorum. Azad az ileride pirinç toplamaya devam ediyor ve benim bu düşüncelerimden hiç mi hiç haberi yok!
Saka ise yaptığı avın keyfini çıkarırcasına ötmeye başlıyor.
Yunanistan batmak üzere, çeşitli para fonları ortak mutabakatlarla elbirliği yapmaya çalışmakta. Her ne kadar büyük meblağlarla savunma sanayisine yani askeri harcamalara giderler olsa da.
Venezüella küresel boyutlarda sosyalist platformlarda söz sahibi olmaya çalışırken, OPET’in daimi üyesi olmaya devam etmekte, yani küresel güçlerin bölgede geliştirdiği her türlü savaş siyasetinin fikir babası olan OPET ile el ele bir durumun arkasına, GSMH ya da devletin kalkındırılması gibi payeler biçilmekte.
Ekonominin önemi ve tarihçesi günümüz dünyasında birçok kitapta, araştırmalarda uzun boylu olarak islenmekte. Önderliğimiz de bu konu üzerine yoğun değerlendirmelerde bulunmakta.
Özellikle son dönemde yaptığı “Ekonomik Soykırım” betimlemesi üzerine düşünmeyi, günümüzde yaşanılan birçok siyasi, politik oyunları daha iyi kavramayı şart koşuyor.
2008’in ortalarından itibaren bütün dünya genelinde bas gösteren bir ekonomik buhranın varlığı birçok yerde ve zamanda söz konusu yapılır. Aslında bunun arkasında yatan temel gerçeklik ekonomik düzensizliğin çok ötesinde, daha çok sistemin yaşamakta olduğu yapısal kriz olmaktadır. Bundan dolayı da, bu kaos-krizi asmaya yönelik ekonomik tedbirlerin ve paketlerin yoğunca işletilmesi ve reçete kabilinde kullanılması bir yerde gerçeğin maskesi oluyor.
Küresel çapta ve bölgesel düzeyde yaşanılanlar, devlet politikalarının temel belirleyenleri günümüzde bunlar olmaktadır. Devlet politikalarında bunlar belirleyici olurken, Kürdistan’da uygulanan ekonomik soykırıma da kısaca değinmek yerinde olacaktır.
Öteden beri ekonominin kendisi bir denetim kurma ve yönlendirme aracı olarak isletilmek istenmiştir. Sömürü sonrası dünya gerçekliğinde(sömürü=kolonyalizm) paranın ve ekonominin bir kırbaç olarak kullanılması mevcudiyet dahiliyesinde olmaktadır.
Kürdistan’da da son yıllarda hem hareketimize, hem de bölgedeki demokratik mücadele zeminine devlet nezdinde bu tür yaklaşımlar söz konusu olmakta ve bu şekilde bir iğdiş siyaseti uygulanılmak istenmektedir. Buradan yola çıkarak, halk üzerindeki tahakkümün yoğunlaştırılması hedeflenmektedir. Son dönemlerde yürütülmek istenen çeşitli krediler veya fonlarla, özellikle gençler devlete daha çok bağlanmakta ve bu sistemin basit bir piyonuna dönüştürülmekte.
Buna yönelik de sistemden, devlet gerçekliğinden kopuşun sağlanabilmesi için basta yapılması gereken; ekonomik alternatiflerin oluşturulması ve bu temelde kendi gerçekliğine dayalı bir ekonomik sistemin geliştirilmesi oldukça önemli oluyor.
“Bitirdik hadi gidelim, biraz da Kereng toplayalım” diyen Azad’ın sesiyle tekrardan bu düşüncelerden sıyrılıyorum. Pirinçleri toplamıştık, simdi sıra doğanın bize sunduğu nimetlere gelmişti. Gidip biraz ot toplayacaktık, aksam yemeği için.
Derin vadilerden yüksek tepelere doğru tırmanmaya başladığımızda; biraz ötemizden geçen bir sincap ağzındaki palamutla, büyük bir ağacın gövdesine girerek gözden kaybolmuştu. Arkama dönüp baktığımda vadinin içlerinden Sakanın ötmeye devam ettiğini anlıyordum.
“Tomurcuk ve tutku” diye kendi kendime bir şeyler söylediğimde, “ne oldu, bir şey mi dedin heval” diyen Azad’a; “hiiç, şu tarafa gidelim orada belki Soryaz da buluruz” dedim.
- Ayrıntılar