Basına ve Kamuoyuna!
2 Nisan gününden bu yana Gabar dağı çevresinde konuşlu bulunan işgalci TC ordusuna ait askeri üs ve karakollardan Gabar arazisine yönelik obüs, havan ve tank saldırısı düzenlenmektedir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
6 Nisan günü Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Oramar mıntıkası sınırları içinde yer alan Şehit Rahime tepesi 12.30 ile 18.00 saatleri arasında, Şehit Gafur ve Şehit Karker alanları ise 17.00 ile 18.00 saatleri arasında obüs, havan, tank ve ağır silahlarla bombalanmıştır.
- Ayrıntılar
Urfa’yı bizler peygamberler diyarı olarak biliyoruz. Ve öyledir de.
Peygamberler, toplumların hafızalarını yüz yıllarca hatta bin yıllarca etkileyen kişiliklerdir. Çünkü onlar bir toplumu çoğu zaman birçok toplumu hatta o zaman bilinen tüm insanlığı yüreğine alarak yaşayanlardır. Böyle olmalarından dolayı toplumu, toplumları yüz yıllarca dediğimiz gibi bin yıllarca etkileyebilmişlerdir.
Peygamberler diyarları bunun için kutsal bilinir. Mekke’nin, Kudüs’ün, Urfa’nın kutsallığı buradan gelir.
Tarihi kişiliklere yarışır bir yaşamın ya da pratiğin sahibi olmak ise o tarihi kişiliklerin çıktığı coğrafyanın tarihi olaylara vereceği cevaplarla ölçülür.
Dün Urfa’nın Halfeti ilçesinde bu topraklara yarışırcasına bir doğum günü kutlandı. Bir nevi bir 4 NİSAN DEVRİMİ yaşandı.
Kürdistan’da doğumlar her zaman sancılı olmuştur. Kürdistan’ın yüz yıllarca adeta zulmün cenderesinde kalmasından ve de sürekli bu zulmün acısını yaşamasından olmalıdır ki doğumlar burada uzun yıllar anlamlı olmadı. Bunun içindir ki dünyanın başka yerlerinde herkes doğum günlerini kutlarken buralarda doğum günleri başka bilinen günler gibi ele alınmıştır. Bırakalım doğum günlerini kutlamaları neredeyse çok az insan doğum gününü bilmiştir. Nedeni ise açıktır, bir halkın günleri karartılmışken doğum günlerinin ya da başka kutsallık içeren günlerin ne anlamı olabilir ki!
Özgürlük mücadelesiyle bu değişmiştir. Kürdistan’da Kürtler başta olmak üzere ezilen tüm halklar yeni bir yaşam direnci kazanmışlardır. Yaşamları yeniden anlam kazanmaya başlamıştır. Bu yeni anlam kazanmalarla zulme ve baskıya karşı da dirençleri ve direnişleri gelişmiştir. Özelde Kürt halkının ama genel manada da burada yaşayan farklı halkların bir başkaldırısı yaşanmaya başlamıştır.
Evet, tüm bu başkaldırmaların sonucunda buradaki insanlar daha rahat hareket etmeye, hakaretlere karşı koymayı öğrendiler. Kendi kimliklerine yeniden daha onurluca sahip çıkmaya başladılar.
Baskıcıların en çok baskıladıkları kadınlar özgürlük mücadelesinin gelişmesiyle kimlik kazandı, ruh kazandı. Gençliği keza öyle. Kıymetlendi. Yaşlı anaları hak ettikleri değeri görmeye başladılar. Aydınları dinlenir oldu. Meleleri, Dedeleri ve ru spîleri tarihin o tüm birikimlerini halklarına yeniden vermeye başladılar. Yaşlı çınarlık bilgelerimiz bilgeliklerini aktarmaya başladılar. Bu topraklarda dışlanmış ve horlanmış farklı halklar ve inanç gurupları yeniden tarihin gün yüzüne çıkarak baskılanmaları durduruldu.
Yukarda dile gelenleri yaşama aktaran kişiye buralarda yaşayan tüm halklar ve inançlar minnetlerini bildiriyorlar. Saygı duyuyorlar. Yüreklerine basıyorlar.
Kürt halkı başta olmak üzere diğer halklar ve farklı inançlar saygılarını bildirirlerken toplumun farklı kesimleri ise daha ileriye giderek tümden bu durumu ortaya çıkaran gerçekliği sahipleniyor. Bağlanıyor ve “yolun yolumuz” diyerek yollara düşüyor.
İşte 4 NİSAN URFA DEVRİMİ derken kast ettiğimiz gerçeklik budur. Bir bireyin doğum günü bir halkın doğum günü oluyor. Ve bu doğuşu salt bir fiziki doğuş olarak ele almak yukarıda dile gelenlerden dolayı yetersiz ve yanlış oluyor. Buradaki doğum ya da doğuş bir halkın doğumu ve doğuşu oluyor.
Bu gerçekliği en çok 4 NİSAN GÜNÜ AMARA’dakiler ve de tüm Kürdistan’da yaşayanlar bilir. Dünyanın başka yerinde bu gerçekliği eğer sağlıklı bir sosyal bilim gerçekliği ile yaklaşım gösterilmezse anlaşılamaz. Anlam verilemez. Hatta çoğu zaman birçok yanlış anlamalara kadar da gidebilir.
Özgürlük mücadelesini bugünlere getiren Önder Apo’nun uluslar arası güçlerinin çok kirli oyunlarıyla Türkiye’ye teslim edildiği günü kara bir gün olarak ele alarak oruç tutuluyorsa, bir halk 4 Nisan gününü ise kendi doğum günleri olarak biliyor ve sahipleniyorsa, bunun için on binleri Halfeti’ye yığılıyorsa orada durup iyi düşünmek gerekiyor. Orada durup özgürlük hareketini ortaya çıkaran gerçekliğe saygı duymak gerekiyor.
4 NİSAN URFA DEVRİMİ sadece bir bireyin doğum gününü kutlama değildir. Yine yanlış yorumlanarak bir bireyin kutsanması da değildir. 4 NİSAN URFA DEVRİMİ bir halkın tarihe yeniden görkemli bir şekilde çıkışının ve yaratılışının kutlanmasıdır.
Evet, bunun için diyoruz ki 4 NİSAN 2012 URFA HALFETİ’DE olanlar bir DEVRİMDİR.
HEM DE BİR URFA DEVRİMİ…
Hayri Engin
- Ayrıntılar
Son dönemlerde herkesi bir samimiyet tartışması alıp götürüyor. Samimiyeti en yalın haliyle içten olma olarak ifade edebiliriz. Yani yalansız, dolansız olarak yaklaşım göstermek oluyor samimiyet.
Ne var ki Türkiye’de son zamanlarda öyle görülüyor ki samimiyetin en kötü bir şekilde suiistimal edilen bir kavram haline getirildiğini üzülerek izliyoruz. Samimiyeti yani içten olmayı kendi bakışlarına göre hareket etmek olarak ele alma haline getirilişini de ayrıca esefle karşılıyoruz.
Örneğin:
“Yurtdışına çıkış yöntemi, ‘silahlı mücadele dönemi geride kaldı’ diyen terör örgütü için bir çeşit samimiyet testi olacaktır. Bu süreçte samimiyet; silahsız, sivil kıyafetlerle ve görünmeden, geldikleri gibi gitmelerini gerektirir” diyen bir zihniyetin samimiyetine inanmak gerçekten zordur.
Hem Kürtlerle barışmak istediğinizi söyleyeceksiniz, hem tarihi bir süreçtir diyeceksiniz hem de özgürlük gerillalarına halen terör terör örgütü mensubu diyeceksiniz.
Doğalında böyle bir zihniyetin Kürt halkıyla onun özgürlük düşünceleriyle ve örgütleriyle ne kadar barışmaya hazır olduğunu inanmak gerçekten zordur. Dil düşmanca bir dil. Dil eski Kemalist dil. Dil Kürt halkına karşı düşmanlık kokan bir dil.
İkinci olarak: “Bu süreçte samimiyet; silahsız, sivil kıyafetlerle ve görünmeden, geldikleri gibi gitmelerini gerektirir” sözleri ise tümden samimiyetsiz ve yaşanan gerçeklerden, yaşamın kendisinden uzaklığında ötesinde, sanki Kürdistan’da mücadele etmiş olanlar suçlu.
Öncelikli olarak şunu belirtelim; Kürdistan’ı işgal edenler belli. Kürdistan’da Kürt halkının doğuştan gelen haklarını gasp edenler belli. Kürtlere karşı suç işleyenler belli. Kimlerin Kürdistan’da Kürtlerin köylerini yaktıkları ve kimlerin Kürtleri göç etmeye zorladıkları hepsi belli.
Durum bu kadar açık iken kim gizliden bu topraklarda çekilecek? Hem de sivil, hem de silahsız.
Türk devleti ve yine onun yetişmesi olan bir zihniyete karşı dağlara çıkan gençler, bu zihniyet halen ortada duruyorken-silahsız, sivil kıyafetlerle hem de gizliden çıkacaklar-sözleri sadece ve sadece Kemalizm de değildir. Kemalistlikten çok öteye bir zihniyet ve inkardır.
Dediğimiz gibi samimiyet kavramını içini boşalttıkça boşaltılar. Samimiyet burada öncelikli olarak Türk askerinin kendi kışlalarına çekilmesidir. Samimiyet öncelikli olarak gerillanın bulunduğu alanlarda tüm karakolların terk edilerek normal pozisyona geçilmesidir. Samimiyet öncelikli olarak Kürdistan’da fazladan bulanan tüm askerleri, polisleri ve diğer devlet görevlilerinin geri merkeze yani Ankara ve Türkiye’ye geri çağrılmasıdır.
Samimiyet budur. Madem içten olarak Türklerle Kürtlerin barışmasını istiyorsunuz o zaman Kürtlerden aldıklarınızı geri vereceksiniz. Çaldıklarınızı geri iade edeceksiniz. Zaten oturup kalkıp “Kürt halkına bu kadar haksızlık yapıldı” demiyor musunuz? O zaman öncelikli olarak bu haksızlıklar giderilirse samimiyet testinden alnınızın akıyla çıkmış olursunuz. Aksi taktirde o söylenen tüm samimiyet hikayeleri sizin için geçersiz olacağı gibi daha farklı şeyler söylemek durumunda kalırız.
“Bunu bir şova, resmigeçide çevirmeleri samimi olmadıklarını göstereceği gibi güvenlik güçleri açısından seyirci kalınamayacak durumlar yaratır. Eğer gerçekten silahlı dönemi geride bırakmak istiyorlarsa, silahlarını bırakırlar, normal sivil kıyafetleri giyerler ve giderler. Silahlar, sonra güvenlik güçleri tarafından toplanır. Bunun dışında başvuracakları yöntemler bu konuda samimi olmadıklarını gösterir.”
Al bir tanede burada yak diyeceğiz ama yakmıyoruz. İçimizi kirli dumanlarla karartmıyoruz.
Dikkat edilirse yine kavram kargaşası. Haklı olanlar dağlarda gelecekte halkların kardeşliği için büyük fedakarlık sergileyerek geri çekilebilecekleri söylerken birileri tuş olmasına rağmen “aman ha gövde gösteresi olmasın” diyerek yenilmiş olan halini yenmiş gibi pazarlama derdinde.
Amed meydanları halkımızın kiminle olduğunu, halkımızın nasıl ayakta olduğunu herkese göstermiş iken halen böyle kasaba politikacılarının o bilinen günü birlik politikalarına sarılmak tek kelimeyle ayıptır. Günlük olarak birde utanmadan “PKK'liler büyük kayıplar verdikleri için geri çekilmeyi kabul ettiler” gibi büyük yalanların arkasına sığınarak şov yapmayı esas alanlar, bizlere aman ha gövde gösteri yapmayın, yaparlarsa “samimi” değildir diyerek ne kadar içtenlikten uzak olduklarını göstermez mi?
Amed’de iki milyondan fazla insan adeta bir referandum gibi gerillasının arkasında olduğunu herkese göstermiş iken, kimin Kürdistan’da hangi durumda olduğu gözler önündeyken halen aslı astarı olmayan yalanların arkasına sığınmaları tek kelimeyle yakışıksız kalıyor.
Özcesi söylediklerinizi biraz kulaklarınız duysun. Dünyanın sadece sizden ibaret olmadığına artık alışın. Tamam, yine bir Türk dünyanın tümüne bedel olsun, lakin yine de dünyada olup bitenler o dünyaya bedel olan Türk’ten sorulmuyor.
Samimiyet özelikle bu gerçeği artık kabullenmektir. Ve birde samimiyet artık Kürtlere ve onun özgürlük hareketine hakaret etmekten vazgeçerek Kürt halk önderliğinin meydanlara haykırdığı gerçekleri görerek az da olsa kendinizi gözden geçirmektir.
Kasım Engin
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
4 Nisan günü 18.00 ile 19.00 saatleri arasında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Oramar mıntıkasında bulunan Şehit Gafur, Şehit Karker ve Geper tepesi alanlarına yönelik işgalci TC ordusu tarafından obüs ve havan toplarıyla bir bombardıman düzenlenmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
21 Temmuz 2012 günü Hakkari merkezde gerillalarımız tarafından gözaltına alınarak tutuklanan Hakkari merkeze bağlı Nîşê (Işık) köyü korucubaşı Eshet Faruk hukuki ve idari işlemlerinin tamamlanması ardından bugün serbest bırakılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 2 Nisan günü sabah saatlerinde Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Elemun askeri üssü ve çevresinde işgalci TC ordusu tarafından bir operasyon düzenlenmiş, operasyon saat 10.00'da geri çekilmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
2 Nisan günü saat 09.00'da işgalci TC ordusu Medya Savunma Alanları'nın Haftanin bölgesi sınırları içinde bulunan Şehid Kendal tepesine yönelik obüs ve havan toplarıyla, Şehit Renas tepesine yönelik de tanklarla bir bombardıman düzenlemiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 1 Nisan günü 17.00 ile 18.00 saatleri arasında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Oramar mıntıkasında bulunan Şehit Gafur ve Şehit Karker alanlarına yönelik işgalci TC ordusu tarafından obüs ve havan toplarıyla bir bombardıman düzenlenmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
31 Mart günü 17.00 ile 17.30 saatleri arasında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Oramar sınırları içinde bulunan Şehit Gafur ve Şehit Karker alanlarına yönelik işgalci TC ordusu tarafından obüs ve havan toplarıyla bir bombardıman düzenlenmiştir.
- Ayrıntılar