HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

 

Heval ABBAS 

Öncelikle başta Önder Apo olmak üzere tüm yoldaşların 15 Ağustos Diriliş Bayramlarını kutluyorum. 38. 15 Ağustos yılında üstün başarı dileklerimi de ifade ediyorum. Ölümsüz komutanımız Agit yoldaş şahsında tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum. ‘Özgürlük Zamanı Hamlesi’ temelinde düşmanın amansız saldırılarına karşı direnen herkesi selamlıyorum.

Zaman halkların zamanı, zaman gerillanın zamanıdır. Artık düzenli ordularla, baskı ve sömürüye hizmet eden güçlerle ayakta kalmanın, var olmanın çağı geçmiştir.

Zaferi görmek, başarıyı yakalamak öyle kolay olmuyordu ama şimdi zafer gözümüzün önündedir. Başarı, elimizle tutabilecek kadar yakındır. 37’inci 15 Ağustos yılında kanıtlanan gerçekler bunlardır ve 38. yıla da bu temelde giriyoruz. Bütün gelişmeler 37 yıllık kahramanca savaş ve direnişle ortaya çıktı. Dahası ondan önce Hilvan ve Siverek direnişlerini, 18 Mayıs 1977’de Haki Karer yoldaşın Antep’te katledilmesine karşı Önder Apo’nun başlattığı devrimci intikam savaşının ortaya çıkardığı gerçekler bunlardır. Kanıtlanan Apocu felsefe, ideolojik-politik çizgi ve düşüncedir. Başarıyı bu çizgi kazanmakta, başarıyı bu çizgi öncülüğünde örgütlenen ve eyleme geçen gerilla kazanmaktadır.

Her alanda Kürt halkı ve onun kahraman gerillası bedel ödemektedir. Ama bütün bunlar büyük başarıların, gelişmelerin yaratılması için ortaya çıkmaktadır. Bu direnişin ve verilen bedelin hiç birisi boşa gitmemektedir. Her bir bedel yaşadığımız bu büyük gelişmelerin, zaferin bedeli olarak ortaya çıkmaktadır.

Önder Apo’nun eleştirdiği ve hayıflandığımız nokta ise şudur: Biraz daha dikkatli olunsa, daha bilinçli, örgütlü ve planlı olunsa, yürüttüğümüz askeri ve siyasi işlere daha iyi kafa yorulsa, ideolojik-örgütsel bakımdan daha derin, kapsamlı ve disiplinli olunsa bu bedelleri yarıdan aza indirilebilir. Kuşkusuz savaş bedelsiz olmaz, zafer bedelsiz ve kolay elde edilmez. Mutlaka her savaşın ve her zaferin bir bedeli olacaktır, ama daha az bedel vererek daha büyük zaferler kazanmada yetersizliklerimiz var. Önder Apo’nun eleştirileri de bunadır. Önder Apo “niye savaşıyoruz, niye bu kadar cesaret-fedakârlık gösteriyoruz” diye kesinlikle eleştirmemektedir. Bunları hep şükranla karşılamakta, takdir etmektedir ki, zaten bunları kendisi yaratmıştır.

Önderlik gerçekleşmesinin yarattığı bütün sonuçlar gerillanın büyük mücadelesiyle ortaya çıkmaktadır. Nedir bu sonuçlar: Fosilleşmiş Kürt’ten özgür Kürt’e dönüşüm olmuştur. Önder Apo da bunu net olarak tanımlamıştır. Kadın, genç ve toplum olarak böyle bir özgür toplum aşamasına gelinmiştir. Büyük kişilik devrimleri, zihniyet ve vicdan devrimleri yaşadık. Şimdi herkes Önder Apo’nun düşüncelerinin gücünü tartışmaktadır. Bu düşüncenin nasıl birey ve toplum üzerinde bu kadar etkili olduğunu ve değiştirip dönüştürebildiğini anlamaya çalışmaktadır.

Herkes ‘Kürt bitti, öldü’ diyordu. TC devleti ‘Kürt’ü gömdüm, üzerini betonladım’ diyordu. Şimdi o Kürt betonlandığı yerden, betonu paramparça ederek yeniden doğan bir toplum olmuştur. Ölü, mezardan çıkmış, dirilmiştir. Kürt toplumu özgürlük devrimiyle kendini yeniden var etmiştir. Şimdi ise herkes dünün ‘öldü, mezara gömüldü, yok oldu’denilen Kürt’ün arkasında saf tutmaktadır. Bütün bunların hepsi kırk yıllık silahlı direnişle bağlantılı gelişmektedir. Önder Apo’nun dehasının ve düşüncelerinin yarattığı sonuçlardır. Bu düşüncelerin gerilla direnişi temelinde pratiğe geçirilmesinin sonuçlarıdır.

Kürdistan’da silahlı direniş oynayabileceği rolü hakkıyla oynamış, önemli sonuçlar da çıkarmıştır. İşte şimdi soru şudur: Gerilla daha fazlasını yapabilir mi? Evet. Önder Apo’nun çizgisi bunu göstermektedir. Eğer ısrar edilir, iddia sürdürülür, cesaret ve fedakârlık gösterilmeye devam edilir, mevcut fedai çizgisinde gerilla direnişinde ısrar edilirse, ortaya çıkan ideolojik, toplumsal, siyasal ve askeri gelişmeleri kat kat aşan gelişmeler ortaya çıkabilir. Önder Apo “bu daha başlangıçtır, siz bundan sonrasına bakın” dedi. Şimdiye kadar olan bir başlangıç sayılabilir. Daha ilk adımlar olarak görülebilir. Eğer böylesi bir kararlılıktan dönülmez ise bu kahramanlık çizgisi, fedailik çizgisi derinleştirilerek sürdürülürse bu gelişmeleri kat kat aşan sonuçlar ortaya çıkacaktır. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi Ortadoğu’yu ve dünyayı daha fazla etkisi altına alacaktır. Bütün dünyada artık gerilla devri başlayacaktır. Herkes kendini gerilla çizgisinde özsavunmaya kavuşturur hale gelecektir. Çünkü ordular kimseyi savunamamış, çökmüşlerdir. Yediler içtiler, halkı soydular ama ortaya çıkardıkları sonuç çöküşleri ve sahiplerini bile koruyamamaları olmuştur. Bu güçler tarihsel sapmalar olarak çıkmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar daha iyi gösteriyor ki, ordu ve devlet olmak birer sapmaymış. İnsanlığa-topluma ters oluşumlarmış.

Şimdi bunu düzeltecek çağ başlamaktadır. Onların çöküşünü halkların, özellikle de Kürdistan halkının gerilla direnişi temelindeki mücadelesi çökertmiştir. “Kürdistan’da bir grup gerilla mücadele ediyor, bunun bu kadar abartılı değerlendirilmesi hatalı olmaz mı?” diye soranlar olabilir. Hayır. Kürdistan’ı bölüp parçalayan, Kürt toplumuna inkarı ve imhayı dayatan sadece Türk devleti, İran, Suriye ya da Irak değildir. Bunların arkasında bütün dünya egemenleri vardı. Kürdistan’ı bu biçimde bölüp parçalayan İngiltere’ydi, Fransa’ydı ki Sovyetler Birliği bile buna ‘evet’ demiştir. Amerika ise böyle bir baskı sisteminin liderliğini yapmaktadır. Dolayısıyla biz sadece Türk ordusuyla, Kürdistan üzerinde sömürgeci olan somut var olan güçlerle değil, onların arkasında güçlerin hepsiyle savaş yürüttük. Hepsi güç birliği ve ittifaklar yapıp saldırı yürüttüler. En son Önder Apo’ya karşı geliştirilen uluslararası komploya kadar bu saldırıyı vardırdılar. Biz halkımıza ve hareketimize yöneltilmiş topyekun saldırılara karşı direndik. Bütün dünya gericiliğiyle savaştık. O nedenle bugün ortaya çıkan sonuçlar bütün dünyayı ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Böyle bir savaş içinde çözülen dağılan kapitalist modernite sistemi, iktidarcı-devletçi sistemdir.

Apocu özgürlük çizgisi güçlü bir başlangıç yapmıştır. Tıpkı tarihteki büyük devrimlerin çıkışı gibidir. İslam Devriminin, Fransız Devriminin, Sosyalist Ekim Devriminin çıkışı gibi şimdi Apocu Özgürlük Devriminin çıkışı başlamıştır. Sağlam bir başlangıç yapmış ve bu devrimi yürütecek temel kuvvet tanımlanmıştır. O da gerilladır. Bu anlamda gerilla tarihte roller oynamış, birçok halk gerillayı örgütlemiş ve yönlendirmiştir. Ama onlar yerel ya da bölgesel kalmış, geçici olmuştur. Kürdistan’daki gerillanın yerel ya da bölgesel olmadığı, geçici olmadığı, bir çağı ifade ettiği, bölgesel ve küresel olduğu kanıtlanmıştır.

Önder Apo’nun teorik çözümlemelerini, felsefesini, kadın özgürlük çizgisindeki kurtuluş çizgisini doğru anlamalı ve iyi özümsemeliyiz. Eğer bu doğru anlaşılır ve buna göre mücadele edilirse artık Kürdistan sınırlarını da aşarak gerillanın Ortadoğu’ya ve dünyaya yayılır, tüm ezilenleri kadın özgürlük çizgisinde kurtuluşa taşıyacağı netleşmektedir.

Gerilla yeni bir doğuş yapıyor, yeni bir 15 Ağustos Atılımı başlatıyor. 37 yıl önce yerel, bölgesel, sadece Kürdistan’la, hatta Kuzey Kürdistan’la ilgiliydi. Şimdi artık Kürdistan’ı da aşan, Ortadoğu’yu ve dünyayı etkisi altına alan bir gerilla hareketinin, direnişinin varlığı kesinleşmiştir.

Şimdi bütün dünya için özsavunma çizgisinde örgütlenme, mücadele ve özgür olma yolunu gösteren bir çağdır. Bu çağın ortaya çıkardığı kapsamlı görev ve sorumlulukları derinliğine anlamak durumdayız. Kendimizi buna göre eğitmek, ufkumuzu genişletmek, bu temelde tarz ve taktik güç halinde kendimizi örgütleyerek Apocu çizginin her zaman zafer kazanmasını sağlatacak bir eyleme yöneltmemiz gerekir. Böyle bir derinlik yakalanırsa gerilla bütün ezilenler için yeni bir umut, özgür olarak var olma, örgütleme, mücadele etme ve kazanma tarzı ve sistemi olarak gelişecektir. Dolayısıyla gerilla ne zaman kendini feshedecek diye bekleyenler avucunu yalayacaktır. Onların beklentileri boştur. Tersine esas gerillanın rol oynama çağı bundan sonra görülecektir.

Önder Apo’nun öngörüleri çok büyük bir yoğunlaşmanın, duygunun, hissin sonuçlarıdır ki, şimdiye kadar hiç yanılmamışlardır ve kırk yıldır doğruyu göstermiştir. Kırk yıl önce PKK eline silah alıp Haki Karer yoldaşın katliamının intikamını almaya yönelirken, Kürdistan’da ufak tefek silah kullanımı ortaya çıkarken bu duruma karşı çıkan çok olmuştu. Sosyalizm adına, Kürt siyaseti adına Önder Apo’nun düşünceleri, öngörüleri ve bunların adım adım pratiğe geçirilmesine karşı feryat edenler, karşı çıkanlar ne kadar çoktu! Buna karşı çıkan sadece Ankara’da yönetimi elinde tutan faşist sömürgeci güçler değildi. Onlardan çok daha önce Önder Apo’nun düşüncelerine ve PKK’ye saldıranlar vardı. İlkel milliyetçiler, soykırımcı sistem içinde yetişmiş küçük burjuva kesimleri neler söylemediler, neler yapmadılar ki!

Peki, tarih kimi doğruladı? Yaşam neyi gerçek olarak kanıtladı? İşte kırk yıl sonra gerçekler ortadadır. PKK’ye öyle diyenlerin hali de ortadadır. Önder Apo’nun kırk yıl önceki öngörüsünün bugün Kürdistan’da kazandığı zaferler ve bu zaferlerin Ortadoğu ve bütün dünyada insanlık üzerindeki etkileri de ortadadır. Şimdi herkes yüzünü İmralı’ya dönmüş, kulağını İmralı’ya kabartmıştır. Önder Apo’dan gelecek yeni bir söz ve tutumu öğrenip, ona göre hareket etmeyi beklemekteler. Çünkü artık herkes kabul etmiştir ki, doğruyu Önder Apo temsil etmektedir. Geleceği Önder Apo öngörmektedir. Başkalarının öngörülerinin hepsi üç gün bile dayanmadan yok olmuştur. Oysa gerçekleşen ve hayat bulan, yaşamsallaşan Önder Apo’nun öngörüleri olmuştur.

En iyimser olanlar bile umut bağlamıyorlardı. Kürdistan’da katliama uğramış bütün kesimlerin gözleri öyle korkutulmuştu ki, Önder Apo’nun öngördüklerinin olacağına dair hiçbir umutları kalmamıştır. Önder Apo’ya: “Devlete karşı devlet, orduya karşı ordu gerek. Siz kimsiniz, bir grup öğrenci ortaya çıkmış ‘savaş yapacağız, Kürdistan’ı kurtaracağız’ diyorsunuz” diyorlardı. Önder Apo ise “bu işi gerilla çözer, toplumun özgürlük mücadelesi çözer” dedi. “Silah gücü ya da para gücüyle değil, insanın akıl gücüyle, cesaret ve fedakârlığıyla bu zulüm düzeni çözülür” dedi. Gerçekten de zulüm düzenini çözen, onu parçalayan ve yenilgiye uğratan özgürlük çizgisinde gelişme üzerine gelişme yaratan Önder Apo’nun öngörüleri olmuştur. Milyonları bulan, atomu patlatarak dünyayı yok etme gücünü elinde tutan ordular gümbür gümbür devrilirken ayakta kalan Önder Apo’nun insan gücüne, insan iradesine, insan zekasına, cesaret ve fedakârlığına dayalı ortaya çıkardığı ve örgütlediği gerilla kalmıştır.

Bundan sonraki mücadele dönemine geniş ufuk ve büyük hedeflerle bakmalıyız. İlkemiz ve ölçümüz sağlam olmalı, çok disiplinli olmalıyız. Agitlerin, Beritanların, Zilanların başlattığı kahramanlık çizgisini şimdi zirvelere taşımalıyız. Hakilerin, Mazlumların, Kemallerin geliştirdiği bu kahramanlığı daha da derinleştirmeli, keskinleştirmeliyiz. Eğer böyle yaparsak, bu temelde Önderlik gerçeğini, Önder Apo’nun ruhunu, duygularını, düşüncelerini, felsefesini, ideolojik-politik çizgisini, mücadele tarzını, üslubunu, temposunu doğru anlar, iyi özümser, buna göre örgütlenir mücadele edersek kesinlikle önümüzdeki mücadele yılı belirleyici bir mücadele dönemi olacaktır.

Kırk yıllık mücadelenin sonuçları bunu başarabileceğimizi göstermiştir. Böyle bir mücadeleyi her zamankinden daha iddialı, örgütlü, bilinçli biçimde yürüteceğiz ve kazanacağız. Kazanma iddiamızın her zamankinden fazladır.

Önümüzde duran görevlere kuşkusuz kimse basit yaklaşmamalıdır. Zorlukları en az imkanla, en ağır saldırılar altında Apocu çizgide kendini eğiten ve örgütleyen militanlar aşmıştır. Var olmanın ve özgür yaşamanın mümkün olduğunu bize göstermişlerdir. Dolayısıyla söz konusu zorluklar yenilmez değildir, engeller aşılmaz değildir. Yeter ki, Apocu çizgiyi doğru anlayalım, doğru özümseyelim ve bu temelde kendimizi eğitelim, örgütleyelim ve pratikleştirelim. Bu temelde kendimizi direnişe seferber ettiğimiz müddetçe kazanamayacağımız hiçbir şey yoktur. Eskiyi çok çok aşan yeni mücadele süreci içerisindeyiz. Önder Apo “hedefi büyük olanın çabası da büyük olur” dedi. O halde ufkumuz geniş, hedefimiz büyük olsun ki, büyük çaba harcayalım, daha yaratıcı olalım, zengin yol-yöntemler geliştirerek strateji ve taktik ustaları haline gelelim. Buna ulaşıldığında büyük hedeflerin gerçekleştirileceği kesindir.

Böyle bir gelişme üzerinde mücadeleye katılmak büyük bir şanstır. Bu sonucu açığa çıkaran Önderlik gerçeğimizi, şehitlerimizi her zaman şükranla anmalıyız.

Önder Apo “biz sıfırdan başladık” dedi. Şimdi Önder Apo Kürdistan’ı dünyanın öncüsü haline getirdi. Önder Apo’dan bundan başka ne istenebilir! Görevini başarmıştır. Şimdi başarılan görevi sahiplenerek daha da ileriye götürmeyi bilmek gerekir. Kürdistan gençliğinin görevi budur ve Apocu gençlik de böyle olur. Bunun dışında Kürt genci, Kürt kızı ve oğlu tanımıyoruz. Bu gençlik Önder Apo’yla adım attı, tanındı, yeni bir iddia ve irade ortaya koydu. Bugün özgürlük halkı ve hareketi haline geldi. Kürt genci olmanın sorumluluğu bunları anlamak ve gereklerini yerine getirmektir. Kırk yıllık savaş tarihimizin dersleri her türlü doğruyu bulmak için yeterlidir. O dersleri özümseyen herkes büyük mücadele gücü olacaktır.

Ortaya çıkan sonuçların sahibi halktır. Önder Apo “PKK özgürlük için mücadele etmek isteyenlerin meydanıdır”dedi. Kim katılır, doğru anlar, sahiplenir ve mücadele ederse sahibi odur. Herkes bunları bilerek pratiğe yönelmeli ve her zaman kendilerini eğitmelidir. Somuta yaklaşılmalı, dikkatli ve örgütlü davranmalı, disiplinli olmalıdırlar. Bu temelde de hep iddialı, hedefleri büyük ve büyük çabanın sahibi olunmalıdır. Apocu tarzı, üslubu ve tempoyu edinerek sürekli kazanılmalıdır. Bir devrim süreci yaşamaktayız. Herkes zamanı iyi değerlendirerek kendisini hızla eğitip hazırlayarak bu büyük hamleye katılmalı ve kutsal devrim gelişimine katkı sunmalıdır.