Yollar yakın değil.
Baharın çılgın suları ve selleri de engel.
Kimilerine yol vermez, bu dumanlı dağlar.
Koye Sıpi, Sıplis, Çotla, Kasor, Dorşin, Berbihiv ve Andok.
Çünkü,
O kimileri bu dağlara düşman.
Çünkü,
O kimileri bu dağlara yabancı.
Çünkü,
O kimilerinde bu dağlara dost olacak yürek yok.
Çünkü,
O kimilerinde bu dağlara çıkacak irade yok.
Çünkü,
O kimileri ihanetin mezbahaları kentlerin insan suratlı bir hiçleridir.
Bundandır ki, tuttururlar bir nakarat.
Ve derler ki, “yol ver dağlar, yol ver yare gidem”.
Aslında onlar, yalnızca bir yareyi sevecek bir duygucuğa bile sahip değiller.
Çünkü,
Onların her duygusu zehir.
Çünkü,
Onların her düşüncesi sana, bana, ona ve bilcümle herkese düşman.
Bizler ise, özgürlüğün mekanları olan bu dağların asi halkının en asi ve en yiğit evlatlarıyız.
Bu onurlu direnişimize, göğsünü açmış Kürdistan dağları.
Bu onurlu direnişimize, göğsünü açmış Amed’in dağları.
Ne baharın çılgın suları ile selleri, ne yakın olmayan yolları, ne de dumanlı denilen dağları engeldir bizlere.
Bazılarımız, bu dağlarda doğduk.
Bazılarımız, bu dağlarda doğarken daha on dördünde çek u rextli olduk.
Aşikar bir cümle ile olduk gerilla.
Bizlerden daha on dördünde bir gerilla vardı Amed dağlarında.
Daha on dördündeydi, Ko Smail eteklerinde ki Qere Gor çatışmasına girerken.
Tan vakti attığında vuruşmuştu kahpe düşmanla, ihanet hançerleriyle.
Taa alacakaranlık çökene kadar.
Oracıkta on iki özge canın, adanmış yoldaşlarının toprağa düşüşünü yaşamıştı.
Yüreği fokur fokur kaynamıştı. Ve hiç dinmemişti.
Son nefesine kadar bağlılık sözü vermişti, o on iki özge cana oracıkta.
Onlar şahsında mazlum halkına.
O anı anlatırken dudakları ıslanır, boğazı düğümlenir ve gözleri intikam hissini veren bir şekle bürünürdü.
Her zaman ve sonsuza dek, çatışmaya ve direnmeye hazır bir kişilik sergilerdi duruşuyla.
Öyle zamanlar oldu ki, Koye Sıpi’den bir ceylanın hızıyla Murat nehrine vurur, Ömeran Zozanlarına tırmanır ve yeniden dönerdi Koye Sıpi’deki İskender Tepesi ile yamaçlarına.
Bir gerilla yürüyüşüyle Murat’ın o yakasına bir gerilla grubunu götürürken, bir gerilla yürüyüşüyle de bu yakasına da, o yakadan bir gerilla grubunu getirirdi.
Koye Sıpi’den Şehit Remzi’ye , Şehit Remzi’den Dorşin’e, Dorşin’den Şen Zozanları’na, Şen Zozanları’ndan Zoxa Ser’e, Zoxa Ser’den Gıresor’a , Gıresor’dan Çiyaye Sise’ye, Çiyaye Sise’den Zara’ya ve oradan Koye Şeleye, Oradan da Qıle Boğa, Gorton, Cımsak ve Koye Gorse’ye kadar taş taş, dere dere, tepe tepe, vadi vadi, ağaç ağaç bilen bir gerilla ustasıydı.
Yürüyüşte en önde, eylemde en önde ve çatışmada en öndeydi.
Hem de komutanken, en öndeydi.
Hem de buraların bir bir bölge komutanıydı. Akabinde bir bütünen hepsinin komutanıydı.
Yirmi yıl Amed dağlarında yürüdü, çatıştı.
Çatışarak nice kuşatmaları yardı.
Ansızın gitti, vurdu düşmanı. Döndü doruklardaki üssüne. Bazen de usulca sızdı ovalara ve şehirlerde vurdu düşmanı. Yine döndü doruklardaki üssüne.
Uykusuz kaldı, aç kaldı.
İhanetleri gördü.
Şahadetleri gördü.
Hep inançlı kaldı, bağlı kaldı, keskin bir kılıçtan öte iradeli kaldı.
Ne olursa olsun hep güldü ve en gürcesine güldü.
O gülüşü bende kaldı.
Bir ay önce de son sesi bende kaldı.
Bir de biliyor muydun Kürt halkı?
On üç yıldır tek koluyla savaşıyordu. O bir gazi komutandı. Var mı ki, dünyada PKK ve HPG dışında böyle gazi komutan?
Var mı ki, cevap versin dünya alem?
İşte böyle yiğit evlatların var, altından öte elmas çocukların var.
Ey Kürt Halkı!
Bir de biliyor muydun Kürt halkı?
Mümkünatı yoktu bir çatışmada şehit düşüşüne.
O havan olmasaydı, mümkünatı yoktu şehit düşüşüne.
Biliyor ve tanıyor muydun bu asi komutan ve atmaca atikliğindeki gerillayı Kürt halkı?
Rızgarê Derxust derdik bu asi komutan ve atmaca atikliğindeki bu gerillaya.
Tanı Rızgar’ı ve anlat evlatlarına.
Anlat ki, her evladın birer Rızgar olsun.
Her evladın Rızgarlaştıkça düşmanın da küçülecek, düşmanın küçüldükçe sen özgürleşeceksin.
Özgür Bilge