HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

kemal burkayKemal Burkay nihayet HAK-PAR genel başkanı oldu. Böylece de onbeş aydır oynanan bir oyunun sonuna gelindi. Neden mi? Zaten HAK-PAR’ın esas genel başkanı ve ideoloğu Kemal Burkay’dı. Fakat bir süre açıktan değil, gizliden ve geriden partiyi yönetmeyi tercih etti. Elbet bunun da bir amacı vardı. Bayram Bozyel ise fukara bir emanetçiydi. Emanetçi başkanlar hiçbir yerde partiyi geliştiremediler. Bayram Bozyel de bu akıbeti yaşamaktan kurtulamadı.

İşin ilginç tarafı, bir dönem HAK-PAR içinde dışa vuran Kemal Burkay karşıtlığıydı. Bazı kişi ve çevreler Kemal Burkay’a yönelik söylemedik söz bırakmıyorlardı. Hatta HAK-PAR yönetimi bile Kemal Burkay ile mesafeli görünmeye çalışıyordu. HAK-PAR ile Kemal Burkay’ın hiçbir ilişkisinin olmadığını söylüyorlardı. Özellikle 12 Haziran 2011 seçimi öncesi görüntü böyleydi. Demekki hepsi yalan ve bir oyun gereğiymiş! HAK-PAR’dan ayrılan bazı kişiler dışındakilerin durumu böyleymiş.

Elbette bu oyunun iki boyutu var: Bir AKP boyutu, bir de HAK-PAR boyutu. Bilindiği gibi, Kemal Burkay otuzbir yıl boyunca sözde sürgün yaşadığı Avrupa’dan 2011 yılının Ağustos ayı başında Türkiye’ye döndü. Türkiye’ye girerken İstanbul’da vali karşıladı. Birkaç gün sonra AKP’nin bakan ve milletvekilleri ziyarette bulundu. Dahası AKP yanlısı medya günlerce ve aylarca neredeyse Kemal Burkay özel yayını yaptı. TV kanalları arasında stüdyo stüdyo dolaştırıldı.

Tabi laf gelimi Kemal Burkay’a birçok konu soruluyordu. Fakat can alıcı olan ve işin püf noktasını oluşturan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve PKK üzerine olanlardı. Kürt Halk Önderi’ni ve PKK’yi yeren yalan yanlış bir cümle koparabilmek için medya her şeyi yapıyordu. Özellikle PKK’den ayrıldığı hususları belirtmesi, PKK için “Terörist” demesi ve “Silahlı mücadelenin zamanının geçtiğini” söylemesi için, deyim yerindeyse kırk dereden su getiriyordu. Kemal Burkay istenenleri yapınca da program amacına ulaşıyor ve programcılar adeta mest oluyorlardı.

Haftalar ve aylar adeta bir Hacivat-Karagöz oyunu gibi böyle geçti. Kuşkusuz AKP bu oyunu boşuna oynatmıyordu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “Kürt sorunun demokratik-siyasal çözüm zemini kalmamıştır” diyerek geri çekilmişti. PKK, “Kürt sorununun demokratik özerklik çözümünü devrimci halk savaşıyla gerçekleştireceğim” diyerek yeni bir direniş süreci başlatmıştı. Bunlara karşı AKP, topyekûn özel savaş konseptiyle saldırı yürütüyordu.

İşte bu topyekûn özel savaş saldırısı için AKP’ye yeni yeni figüranlar gerekiyordu. Bunlardan birincisi ve en çok umut bağlananı Kemal Burkay oldu. Nitekim Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la avukat görüşünün sona erdiği hafta Kemal Burkay Türkiye’ye getirildi. AKP yandaşı medya tarafından “Yeni Kürt Lider” diye Türk ve Kürt kamuoyuna sunuldu. Böylece Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a rakip bir Kürt lider bulunmuştu! Kürt Halk Önderi’ni ve PKK’yi kötüleyerek AKP’nin topyekûn özel savaş değirmenine su taşıyacaktı.

Kemal Burkay’ın bir siyasal parti lideri olarak değil de, bağımsız bir aydın kimliğiyle hareket etmesi, AKP’nin PKK’ye karşı yürüttüğü özel savaş politikalarına daha uygun düşüyordu. Bu kimlikle daha inandırıcı olur, PKK tabanını etkileyebilirdi! Fazla siyasal söylemi öne çıkarmaz, böylece Türk faşist-sömürgeciliğini rahatsız etmezdi. Bütün bunlar da PKK ve Önder Abdullah Öcalan’a karşı “Yeni Kürt Lider” imajına daha uygun düşerdi!

Özetlersek, demekki Kemal Burkay AKP’nin PKK’ye ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı yürüttüğü topyekûn özel savaş planının bir parçası olarak Türkiye’ye getirildi. Verilen bu görevde “Daha etkili ve başarılı olabilsin” diye onbeş ay gibi bir süre “Bağımsız Kürt aydını” kimliği içinde tutuldu. Bu süre boyunca AKP’nin yürüttüğü topyekûn özel savaş konseptinin bir parçası oldu ve ona hizmet etti. Bu bir oyundu, AKP’nin özel savaş oyunu.

Şimdi Kemal Burkay’ın HAK-PAR genel başkanı olmasıyla bu oyunun sonuna gelinmiş oldu. Nitekim Kemal Burkay artık bir parti başkanıdır, yani aktif siyasetçidir. Siyasal partileşmede ayrı bir taraftır. Başkanı olduğu parti PKK ve Önder Abdullah Öcalan karşıtıdır. Dolayısıyla artık Kemal Burkay’ın sözü HAK-PAR’ın inandırıcılığı kadardır. O da Kemal Burkay adı ve etkisinin yok olması demektir.

Peki AKP, Kemal Burkay kozunu neden elden bırakmıştır? Kozun bir etkisi ve değeri kalmamıştır da ondan. PKK’nin ve Kürt halkının geliştirdiği özgürlük mücadelesi ve aktif direniş, zaten fazla bir gücü olmayan Kemal Burkay’ı tümden bitirerek adeta posasını çıkartmıştır. Zindanda ve dağda direnişin bu kadar boyutlandığı bir ortamda, Kemal Burkay’ın “Direnmeyin, teslim olun” sözlerini kim dinler? Tam kırk yıldır “Silahlı mücadele zamanı değildir, bırakın silahları” biçimindeki tekerlemesine kim inanır?

Bu nedenledir ki AKP artık yakasını bırakmış, “Ne işin varsa gör” demiştir. Yani artık AKP’ye fayda sağlamaz, özel savaş politikalarına hizmet edemez hale gelmiştir. Her sömürgeci ve emperyalist gibi AKP de işi biteni bir köşeye atmıştır. Kürt direnişi hem AKP’nin özel savaş politikasını, hem de Kemal Burkay’ın kendini farklı kimlikle sunan oyununu boşa çıkartmıştır.

Kemal Burkay oyununun HAK-PAR boyutuna gelince, burada yaşanan da pek farklı değildir. Kemal Burkay’ın HAK-PAR’a genel başkan olması bu oyunu da sona erdirmiştir. Bu sonuç açıkça göstermiştir ki, baştan itibaren HAK-PAR’ın esas başkanı aslında Kemal Burkay’dır. Kemal Burkay’ın Türkiye’ye gelişi, baştan itibaren HAK-PAR’a genel başkan olmaya endekslidir.

Peki madem böyleyse, o halde onbeş aydır neden genel başkan olmamıştır? İşte bir oyun da zaten burada. Baştan itibaren Kemal Burkay HAK-PAR başkanı olsaydı, o zaman etkinliği HAK-PAR’la özdeşleşirdi, ayrı bir etkinliği kalmazdı. Onbeş aydır “Bağımsız aydın” kimliğiyle kalarak sözde kişisel etkinlik oluşturmaya çalıştı.

Oyunun şöyle olduğu anlaşılıyor: Kemal Burkay HAK-PAR ile ilişkili olsa da ayrı duracak ve bu temelde “tanınan bir aydın” olarak farklı birçok çevre üzerinde etkinlik geliştirecek! Özellikle İmralı görüşmelerinin yaptırılmadığı ortamda PKK’nin kitle tabanını ve çevresini etkilemeye çalışacak! Yani Kemal Burkay etrafında bir çevre oluşacak. Benzer biçimde emanet başkanlı HAK-PAR da PKK çevreleriyle ilişkilenerek mümkün olduğu kadar etkinlik geliştirecek! Sonuçta oluşan iki güç birleştirilerek belli gücü olan bir siyasal hareket ortaya çıkartılacak!

İşte bir oyun da bu ve böyle bir oyun temelinde hareket edildiği anlaşılıyor. Hem Kemal Burkay’ın, hem de HAK-PAR’ın son iki yılda tamamen bu temelde hareket ettiği görülüyor. Aslında iki tarafta rolünü oynamak için çok çalışmış bulunuyor. Fakat sonuç tam bir başarısızlıktır. PKK’nin ve Kürt halkının direnişi bu oyunu da bozmuştur. Nitekim Kemal Burkay’ın katılımı HAK-PAR’a hiçbir şey katmamış, eklememiştir.

Bu biçimde artık oyunun sonuna gelinmiştir. Kürt özgürlük mücadelesi yeni bir özel savaş oyununu bu biçimde bozmuştur. Çünkü oyun sırasında başarılı olamayanlar, şimdi maskelerinin düştüğü ortamda özgürlük mücadelesine karşı ciddi hiçbir şey yapamayacaklardır.

Selahattin ERDEM

YENİ ÖZGÜRPOLİTİKA