HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

demokratik yuruyusBizler yeni bir sürece adım atmış bulunuyoruz. Başkan Apo bu süreci, “DEMOKRATİK KURTULUŞ VE YENİ YAŞAMI İNŞA SÜRECİ” olarak tanımladı.

Geçmiş yıllarda da özgürlük hareketi her zaman tarihi önemi yüksek olan anlarda, süreci ifade eden dönem Şiarlarını tespit etmiştir. Süreci en iyi ifade edebilecek, anlamı daha da güçlendirecek Şiarlar dediğimiz gibi her zaman özgürlük hareketi tarafından formüle edilmişlerdir. Lakin her zaman en iyi sözleri, en iyi başlıkları, en iyi şiarları, en iyi sloganları, en iyi açıklamalarını yapmak yetmiyor. Güzel ve formüle edilmiş tanımlamaların hayat bulması için başka şeyler gereklidir.

Öncelikli olarak söylenenlerin hayat bulması için doğru bir zihniyet yapılanması gerekiyor. Zihniyet yapılanması bu davaya kendisini adadığını söyleyen, söylenenlere inanan, bir şeylerin yapılması gerektiğini bilince çıkaranların işidir. Bir kere bu davaya inanmış iseniz o zaman bu davanın gereklerini de yerine getirmeniz gerekmektedir. Önce beynimizle kendimizi yeniden yaratacağız. Yani beyinde zihniyetimizde kendimizi yeniden yaratacağız. Onlarca yazı, belge, araştırmalar vardır. En azından Başkan Apo’nun sunduğu çok sayıda savunmaları vardır. Bir kere bunları alıp iyi özümseyeceğiz. İyi okuyup anlamaya çalışacağız. Yanlışlıklarımızı görüp önce düşüncede aşacağız. Aksi taktirde eğer düşüncemiz yanlış kurgulanmış ise istediğimiz kadar emek sarf edelim, istediğimiz kadar koşturalım, koşuşturalım ortaya çıkacak sonuçlar parlak olmayacaktır. Boşuna yanlış kurgulanmış yaşamlar doğruya ve düze çıkmaz dememişlerdir. Boşuna yanlış yaşanan hayatların doğru yaşanamayacağı söylenmemiştir.

Özcesi doğru yaşamak istiyor isek, önce zihin yapımızı düzelteceğiz. Zihinsel dünyamız kapitalizmin tüm kirleri paslarıyla dolmuş ise ortaya halkların ortaklaşmasını, paylaşmasını, komünal yaşamasını savunan yaşamlar çıkmaz. Hele hele kapitalizmin karşısına halkların komünal değerleriyle hiç mi hiç çıkılamaz. İnsanlığı kirleten zihniyetten arınamayacağımız için varacağımız yer ya da yerler yine bilinen yer ve yerler olacaktır.

Özcesi zihin dünyamızı gözden geçirmeliyiz. Kendimizi yapmalıyız. Bu bireysel okumayla olur, ortak okumayla olur, toplu tartışmalarla olur. Her hâlükârda beyin dünyamızı kesinlikle gözden geçirmemiz gerekiyor. Bunun zor olduğu açıktır. Yıllardır körelmiş, felç edilmiş zihin dünyamızı, dünyalarımızı arındırmak kesinlikle büyük emek ve yürek ister.

Ve tabi bir kere düşünce dünyamızı düze çıkarmış isek bu kez yaşamımızı düze çıkarmamız gerekiyor. Yaşamımız ortaklaşmayı yani komünal yaşamı öngörüyor. Toplumumuzu, toplumlarımızın ortak değerlerini ilke edinerek onları savunmayı öngörüyor. Kapitalizm başta olmak üzere bildiğimiz o tüm kirletici uygarlık değerleriyle kirletilmeye çalışılmış olan o temiz değerlere yeniden sahiplenmeyi öngörüyor.

Bizler öncelikli olarak toplumumuzun ve toplumlarımızın direniş güçlerini, enerjilerini yeniden açığa çıkarmalıyız. Yani direnişçi toplumu yeniden ortaya çıkaracağız. Kolay kolay dışarıda gelipte baskılayan her hangi bir saldırıyı kabul etmeyen toplumsal özü yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için hem toplumumuzun içine gireceğiz, hem de o toplumumuzun bilinen tüm ahlaki değerlerini yeniden açığa çıkararak toplumsallaşmasına ön ayak olacağız. Toplumsallaşması güçlü olan ancak ısrarla kapitalizmin kirletici, bireycileştirici, maddiyatlaştırıcı ve de özel mülkiyetçileştiren yaklaşımlarıyla zayıflatılan bu toplumsallığı yeniden inşa edeceğiz.

Bu gerçekten çok zor bir iştir. Toplumun o güzel yönlerini yeniden ortaya çıkarak güçlendirmek, hem de dışarıda kirletici olarak bir nevi sızdırılmış olan toplumu düşüren ve zayıflatan virüslere karşı mücadele etmek ciddi çaba ister.

Öncelikli olarak dirayet ister. İrade ister. Çaba ister. Dayanırlık ister. Sabır ister. Ve tabi bir de kesinlikle önce kendini o tüm uygarlık kirlerinden temizlenmeyi ister. Herhalde işin en zor yönü de bu olmalıdır.

Beyin ve yürek işi derken kast ettiğimiz budur. Demokratik kurtuluşun yapılması için gerekli olanlar elbette sadece bunlar değildir. Toplumun kültürünü öz kültürünü yeniden inşa etmek. Sosyal ve siyasal yapısını kendi kendisini ayakta tutacak düzeye yeniden getirmek. Geçmiş yıllarda olduğu gibi kendi kendine karar verme, karar alma mekanizmasını yaratmak. Her türden kararlaşmayı bizatihi kendi iradesiyle alır hale getirmek. Ve tabii ki toplumun geçmiş yıllarda olduğu gibi ortaklaşmasını, paylaşımcı karakterini yeniden gün yüzüne çıkarak, dışarıda sızdırılan bireyci ve maddiyatçı olan kapitalist kültürü dıştalamaktır.

Yukarıda söylenenlerin pratikleşmesinin ne kadar zor olduğu açıktır. Ama unutulmamalıdır ki bizler zor olanı hayata geçirmek için yollara düştük. Ve zor olanı başarmak için bu ülkenin, bu toprakların ne kadar civanmert evlatlarının toprağa düştüğünü de unutmamak gerekiyor. Yani yanlış yaşanmış olan bir yaşamı doğru yaşanır hale getirilmesi için gerçekten de çok büyük emekler gerekmektedir.

Madem ki yeni demokratik kurtuluş sürecine yine onun yeni yaşam inşasına varız diyoruz, o zaman bulunduğumuz her yerde herkes, hepimiz mutlaka beyin ve yüreğimizi bu işe yatırarak üzerimize düşeni yapmalıyız ki Kürtlerin eline geçen bu tarihi fırsatı kaçırmayalım.

Hayri Engin