Ağzında kan akıtma dışında söz düşmeyen bir rejimle karşı karşıyayız. Bunu yapmak içinde öyle ki provoke etmekten çekinmeyen, özel provokasyonlar hazırlayarak kitleleri galeyana getirerek kan akıtmanın özel yollarını arayan böylesine bir rejimle yapılması gereken herhalde köprüleri uçurmak olacaktır.
Özgürlük hareketi olarak çok fazla siyasi çözüme endeksli çalışmalar içerisinde olundu. Var olan sorunları tartışarak çözmek için inanılmaz ölçüde çaba sarf edildi. Öyle ki duygu dünyasında Kürt halkını zorlayacak birçok karar bile alındı. Yeter ki var olan bu sorun en az kan dökmekle çözülsün istendi.
Öyle birilerinin söylediği gibi Kürt halkı bu devletle birlikte yaşama taraftarı asla değildi. Her kürdün yüreğinde her zaman geçmişin o vahşice katledilmişlikler unutulmamıştı. Feodal toplumun üyeleri olan biz Kürtler bu kadar faşizanca yönelim ve katliamlara vereceğimiz cevap intikamdı. Nuri Dersimi’nin söylediği gibi:
“İntikam!...
Kürt namusuna sürülen lekeyi temizlemek için.
intikam!..
süngülenen yüz binlerce Kürt yavrularının feryadını dindirmek için.
intikam!...
Girdaplara atılan, ateşlerde yakılan gelin ve kızlarımızın Kürdistan afakında uğuldayan eninlerini teskin için.
intikam!...
Darağaçlarının altında ölümü kahramanca selamlayan, "yaşasın hür ve müstakil Kürdistan!" diye haykırarak şahadet tacını giyen binlerce vatan kurbanlarının gayelerini tahakkuk ettirmek için.
intikam!..
Kürdistan denilen harabezar anayurdun istihlasi için” ve böyle devam eder bu gençliğe olan çağrı.
Evet, biz Kürtler dünyanın tümü de gelseydi bizi intikam almaktan asla ama asla alıkoyamazdı. Bu kadar kan akmışken durup hele gelin birlikte yaşayalım diyemezdi.
Ancak özgürlük hareketi olarak toplumsal sorunların sadece feodal yol yöntemlerle çözülemeyeceğini, çözülmemesi gerektiğini edindiğimiz onca tecrübeden yola çıkardık. Kürdistan’da modern bir hareket olarak doğan özgürlük hareketi bu konularda da yenilikler getirdi. Başka halkların değerlerine dil uzatmadan, onların tüm dini inançlara saygı göstererek, ortakça bu topraklarda yaşamak için ilk günden başlayarak her zaman bir birlikte yaşama projesi ele alındı. Bundandır ki özgürlük hareketinin ilk kurucuları arasında çok sayıda değerli Türk yoldaşta bulunmuştu.
Ancak yinede Kürtlerin Türklerle aynı devlet çatısı altında ortakça yaşanabileceğinin yolunu Önder Apo gösterdi. Yıllarca bunun için Kürt halkı içerisinde ikna çalışmaları yürütüldü. Ve bu ikna çalışmalarını söyleyen ve yürütene bizzat Önder Apo olduğu için Kürt halkı kabul etti. Onca dış saldırıya, onca bugün Akepe’nin yanında özgürlük hareketine saldıranların karşıt dayatma, çalışma ve hakaretlerine rağmen bu yapıldı. Unutulmamalıdır ki özgürlük hareketi gerilla güçlerini güney Kürdistan’a çektiğinde en ileri düzeyde saldıranlar yine bugün Akepe’nin yanında yer alan bu işbirlikçiler olmuştur.
Uzatmadan; ortakça, birlikte bir yaşamanın mümkün olabileceğine inanarak Kürt halkı içerisinde yoğun bir ikna çalışması yürütülmüştür. Ancak tüm bu çabalara, emeklere, uğraşlara rağmen bugün Akepeleşen devlet Kürt halkına ve onun tüm değerlerine her cepheden bir saldırı içerisine girmiştir.
Akepe’ye yakın duran bir yazarın deyimiyle:
“Siyaset "tartışabilmek" demektir; sorunları konuşarak çözmek, kararları müzakere ederek almak demektir. Siyaset "iletişim" demektir... Siyaset bir toplumdaki farklı beklenti, öneri ve taleplerin belirli kurallar ve yasalar çerçevesinde karşı karşıya gelmeleri "birbirlerini etkileyerek, birbirlerinden beslenerek, birbirlerini çürüterek", kararlara zemin oluşturması demektir. Siyaset, farklı kesim ve talepler arasındaki fikir alışverişinin ve ortak payda arayışının tek vasıtası olan "düşünce özgürlüğü" demektir. Tartışmanın, konuşmanın, düşünce özgürlüğünün bittiği yerde siyaset de biter, anlamını yitirir.”
Evet, “tartışmanın, konuşmanın, düşünce özgürlüğünün bittiği yerde siyaset de biter, anlamını yitirir.” Siyasetinin anlamını yitirdiği anlarda ise devreye girecek olan ise tek kelimeyle direniştir. Daha ilerisi savaştır. Daha ilerisi.
Siz bunun adına isterse topyekun direniş deyin isterse topyekün savaş deyin. Biz ise buna Devrimci Halk Savaşı diyoruz.
Artık söz bitmiştir, sıra her yerde her cephede direnişe geçme zamanıdır. Safları sıklaştırmanın zamanıdır. Birlikte ortakça her türlü düşman saldırısına karşı ortak hareket etme zamanıdır.
HAYRİ ENGİN