Türkiye tarihinin en görkemli 1 Mayıslarında birini kutluyor. Taksim de yaklaşık bir milyon insan! 1 Mayıs meydanını her renkten insanlar dolduruyor. Herkes kendi rengiyle bu büyük birliğe katılıyor. Türkiye demokratik toplumu 1 Mayıs’ta Takim’de ortaya çıkıyor. AKP iktidarının gerçek demokratik alternatifi böylece netleşmiş oluyor.
1 Mayıs işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü. Aynı zamanda işçi sınıfının şehitlerini anma günü. Türkiye demokratik toplumu da taksim meydanında kendi şehitlerini anıyor. Denizleri, Mahirleri, İbrahimleri, Hakileri, Ferhatları hatırlıyor. 1 Mayıs 1977 katliamının intikamını alıyor, hesabını soruyor. “ Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku” 1 Mayısta gerçek kitle tabanına kavuşuyor. Demokratik Türkiye Toplumu kırk yıl sonra yeniden ayağa kalkıp yeni bir başlangıç yapıyor.
Bu demokratik toplumun en dinamik parçası olan Kürtler, Şehitler Ayı olarak ilan ettikleri Mayıs’ta sayıları onbinleri bulan kahraman şehitlerini anıyorlar. 18 Mayıs Şehitler Günü dolayısıyla özgürlük mücadelesi şehitlerinin çizgisinde kendilerini sorguluyorlar. Hakilerin, Mazlumların, Agitlerin, Zilanların, Nudaların izinde şehit düşen Dersîm şehitlerini bağırlarına basıyorlar. Amed’de, Mardin’de, Hakkari’de yüzbinlerce insan Dersîm şehitleri ardından şehitliklere yürüyorlar.
Özgürlük mücadelesi şehidi olmak, Kürt halkının özgür varlığına ve yaşamına şahitlik etmek anlamına geliyor. Kürtler şehitlerinin şahsında kendi özgür yaşamlarını ve geleceklerini görüyorlar. Şehitleri birer Önderlik gerçekleşmesi olarak ele alıyorlar. Bu temelde en yüce değer sayıp kitlesel olarak sahipleniyorlar. Şehitler günü ve ayını da bu temelde ele alıp kahraman şehitlerini anıyorlar.
Çok iyi biliniyor ki, bu süreç 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan’ın idam edilmesi ile başladı. İdam sehpasında “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” diyerek şahadete giden bu insanlar özgürlük ve kardeşlik mücadelesini dönülmez hale getirdi. Denizlerin idamını önlemek için 30 Martta kendileri ölüme giden Mahir Çayan ve arkadaşları dava arkadaşlığının ve sorumlu yaklaşımın sembolü olmuşlardı. Türkiye’de 1960’ların ortasından itibaren adım adım yükselen özgürlük ve demokrasi mücadelesi her ne kadar 12 Mart 1971 faşist-askeri darbesi tarafında ezilse de ortaya çıkardığı bu büyük önderler ve özgürlük kahramanları şahsında yenilmez ve zaferin garantisine sahip hale gelmişti. Bu tarihi önderliksel çıkışı 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır zindanında Ser verip sır vermeyerek şehit düşen İbrahim Kaypakkaya tamamlamıştı.
Mayıs ayının bu kahramanlık çizgisi daha sonra PKK öncülüğündeki özgürlük mücadelesi ile devam etti. 18 Mayıs 1977 de Antep’te kontrgerillanın düzenlediği bir komploda PKK kurucularından Haki Karer katledildi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Benim gizli ruhum gibiydi” dediği Haki Karer’in anısı bu güne kadar gelen PKK’yi yarattı. Bu nedenledir ki, Kürt Özgürlük Hareketi 1981 yılından itibaren otuz yıldır 18 Mayıs’ı “Şehitler Günü” olarak ilan etti ve andı.
Şahadetinin birinci yıldönümünde Haki Karer’i anmak için geliştirilen mücadele içinde Halil Çavgun şehit düştü. 18 Mayıs 1978 de Hilvan’da Halil Çavgun’un şahadeti, Kürt direniş tarihinde önemli yeri olan Hilvan- Siverek Direnişinin yaratıcısı oldu. Şehidi doğru anmak öyle bir büyük bir kuvvetti ki, 12 Eylül faşist zulmü altında Diyarbakır Zindanında sıkışan tutsaklar çare üretecek gücü burada buldu. Ferhat Kurtay ve arkadaşlarının 17 Mayıs 1982’deki kendilerini yakma eylemi Büyük Zindan Direnişinin zaferine çok önemli katkılar yaptı.
Mayıs ayının bu direniş ve şahadet kervanı bundan sonra da yoluna devam etti. Filistin halkı ile omuz omuza verilen direniş içinde Abdulkadir Çubukçu, İsrail uçaklarının 1 Mayıs 1982’deki Beyrut bombardımanında şehit düştü. Hilvan-Siverek direnişlerinin komutanı Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin, 2 Mayıs 1983 tarihinde Kandil Dağı’nda şahadete ulaştı. 15 Ağustos 1984 atılımı ardından gelişen savaş içinde 1 Mayıs 1985 tarihinde Ramazan Kaplan ve arkadaşları Mutki’de şehit düştüler. Giderek her günü büyük kahramanlıkların yaşandığı bir ay haline geldiği için 1986’dan itibaren Kürt Özgürlük Hareketi tarafından Mayıs ayı “ Şehitler Ayı” olarak tanımlanıp anıldı.
Şehitler ayı her geçen yıl daha büyük direnişlerin yaşandığı ve giderek her gününde şehitlerin olduğu bir ay haline geldi. Bu ayda Kürt direnme savaşının en büyük kahramanlıkları yaşandı. 11 Mayıs 1992’de Tatvan’da Hozan Mizgîn’in gösterdiği kahramanca direniş Kürt kadınının gerillalaşmasının ve savaşa katılımının önünü açtı. Böylece Mart’la birlikte Mayıs ayı da Kürt direniş tarihinin kahramanlık aylarından biri oldu.
Mayıs ayının Şehitler Ayı olması, Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile başlayıp en son Pülümür’de şehit düşen yedi HPG gerillasına kadar uzanan kırk yıllık kahramanca direnişin öyküsü oluyor. Özgür yaşam ve demokratik toplum için yaratılan bu kahramanlık destanı henüz bitmemiş, hâlâ devam ediyor. Her Mayıs’ta yeni yeni kahramanlıklar ekleniyor. Her gününde onlarca kahramanın anısı bulunuyor.
Kürt halkı Mart ayında olduğu gibi Mayıs ayında da kendi kahramanlık gerçeğini görüyor ve hatırlıyor. Hakilerin, Halillerin, Ferhatların, Karasungurların ve Mizgînlerin şahsında kendinin binlerce kahraman evladını görüyor. Onlarla yeniden özgür toplum olarak var oldu, özgürlüğünü onlarla yaşıyor.
2011 yılının Mayıs ayında Kürt toplumundaki bu duygu ve bilinç zirveye ulaşmış durumdadır. Pülümür şehitlerine sahip çıkışa bakınca bu gerçeği insan net bir biçimde görüyor. Her gün Kürdistan’ın dörtbir yanında şehitleri anmak için toplantı ve eylemler yapılıyor. Halk kitlesel olarak şehitlikleri ziyaret ediyor, mevlitler okutuluyor, şehitleri anlatan toplantı ve tartışmalar yapılıyor, şehitler çizgisinde kadın-erkek herkes kendini sorgulayarak doğru yurtsever ve özgür yaşama ulaşmaya çalışıyor.
Şu gerçeği herkes çok iyi bilmelidir: Kürtler şehit vermeyi öğrenmiş ve şehit verme gücüne ulaşmıştır. Şahadeti doğru anlama, anma ve sahiplenme gücü kazanmıştır. Şehide anlam vererek Onu Önder yapma konumuna ulaşmıştır. Bu bakımdan AKP hükümetinin ve tüm soykırım güçlerinin çabaları boşunadır. Ne kadar saldırır ve katliam yaparlarsa, o kadar Kürt halkının kin ve öfkesini büyütüp, direnme bilincini arttırmaktadırlar. Bu da özgürlük mücadelesini daha da büyütmekte ve Kürt direnişini zafere daha da yakınlaştırmaktadır.
Bu inançla Denizler ve Hakilerle başlayıp en son Pülümür direnişçilerine kadar gelen tüm Mayıs ayı şehitlerini ve onların şahsında tüm özgürlük ve demokrasi şehitlerini saygıyla anıyor, şehitlerin aydınlık yolunda halkımızın özgürlüğe mutlaka ulaşacağını belirtiyoruz!
Selahattin Erdem