Enternasyonal kişi kendi ulusal sınırlarını aşan yani uluslararasılaşan ya da ulusları kendi bağrına alarak ulusüstüleşen kişi demek oluyor.
İnsanlık tarihinde enternasyonal kişiliklere çok rastlarız. En çok bilinen bir olay Spartakistlerin direnişine çok sayıda farklı halktan direnişçinin katılmasıdır. Hiç şüphe yok ki; enternasyonal duruşu Spartakistlerin direnişi öncesine de götürebiliriz.
Ve tabi geçen yüz yılda da enternasyonal kişiliklerin ileri düzeyde katıldıkları direnişler olmuştur. En bileni İspanya İç Savaşı’ydı. Bu direnişe dünyanın dört bir yanında solcular, sosyalistler, anarşistler akarak Franco faşizmine karşı durmuşlardır. Ve tabi yine Yunanistan’da da Alman faşizmine karşı verilen direniş mücadelesinde de benzer sahnelere rastlıyoruz.
Daha yakın tarihte ise insanlığın yüreğine taht kurmuş olan Che Guavera’yı biliyoruz. Bir Arjantinli olarak yola koyulan Che, Venezüella’da sosyalist öğretiyi öğrenir, 1953 yılında Küba Devrimi’ne katılır, ardından ise önce Kongo ve Afrika ve 1967 yılında ise Bolivya’ya doğru yola koyularak, şahadetine kadar bu enternasyonal duruşunu sergiler.
Che’nin: “Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaksa, ölüm hoş geldi, safa geldi!” sözleri halan kulaklarımızda yankılanmasının bir nedeni, Che’nin enternasyonal duruşu olduğu açıktır. Ve tabi aynı zamanda Vietnam için sarf ettiği şu sözlerdir: “Bugün dünyanın tüm ilerici güçlerinin Vietnam halkıyla dayanışması, Roma arenalarındaki gladyatörleri alkışlayan pleblerin acı ironisine benzemektedir. Sorun, saldırının kurbanına başarı dilemek değil, onun kaderini paylaşmaktır; kişi, zaferde ya da ölümde onunla olmalıdır. Vietnam halkının yalnızlığını tahlil ederken, insanlığın bu mantık dışı anında zangır zangır titriyoruz.”
Bu sözleriyle Che tüm insanlığın sadece “Vietnam haklıdır, desteklemeliyiz, yardım etmeliyiz” dememiştir. Daha da ileriye götürerek, Vietnam’da olup bitenleri kendisine yapıldığını yaşayarak, hissederek, Vietnamlıların yanında mücadele etmeye davet etmiştir.
Che’nin çocuklarına bir nevi vasiyet olarak bıraktığı mektubunda ise: “Her şeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir” sözleri onun enternasyonal olmanın derin duygularını bizlere daha iyi göstermektedir.
Evet, enternasyonal kişi her şeyden önce: “Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinin en derin yerinde hissedebilin” kişidir.
Ve bugün 21. Yüz yılının başında uluslararası faşizan güçlerin Ortadoğu’yu kavurdukları bir tarihi an’da, Rojava Kürdistan’ında yeniden bir enternasyonal direniş kültürü yeşeriyor. Ve bu direniş kültürüne Ortadoğu’da halkların kıyımını hedefleyen faşizan DAİŞ güçlerine karşı Kürtlerin direniş cephesine ilk elden katılan büyük enternasyonalistler Türkiye ve Arap halklarının genç evlatları olmuşlardır. Ve tabi kendi topraklarını savunan Asuriler, Ermeniler, Çeçenler derken birçok farklı halktaki genç insanlar olmuşlardır.
Rojava Devrimi’ni dünyanın dört bir yanına taşıyan Kobanê direnişiyle ise bu enternasyonal akış birçok farklı halktan insanın akmasıyla daha da büyük bir anlam kazanmıştır.
Örneğin; Kobanê direnişine Amerikalı gençler başta olmak üzere, Almanlar, İngilizler, Fransızlar derken böyle birçok halkın evladı, aynen İspanya İç Savaşı’nda oluşturulan Uluslararası Tugaylar misali enternasyonal katılımlar akmıştır. Kobanê direnişi derken tüm Rojava Devrimi’ne akış her geçen gün de artmaktadır.
Evet, Rojava Devrimi adım adım Uluslararası Tugaylara doğru gitmektedir. Enternasyonal ruh Kobanê başta olmak üzere tüm Rojava Devrimi’ne yayılırken, hem katılımları hem de faşizme karşı gösterdikleri direniş ruhlarıyla da Kurdistan toprağına düşen çok sayıda Enternasyonal Ruh, dünyada yeni bir enternasyonlizm dalgasına yol açacakları kesindir.
İngiliz olan; Kemal yani Erık Konstandıno Scurfıeld, Avustralyalı Bagok Serhet-Ash Johnston; Alman-Afrikalı olan Avaşin Tekoşin Güneş-İvana Hoffman, Türkiyeli devrimciler Sarya Eylem Deniz-Sibel Bulut, Paramaz Kızılbaş- Süphi Necat Ağırnaslı, Serkan Tosun ve böyle toprağa tüm halkların özlemleri için düşen nice genç enternasyonalistler…
Başka diyarlarda Kürdistan’a gelip mücadele eden onlarca enternasyonal devrimcinin yanı sıra, bizatihi bu topraklarının farklı halklarında olan insanlar…
Ve de Kürdistan dağlarında yönlerini Rojava Devrimi’ne döndüren nice gerilla savaşçılar…
Evet, bugün Rojava’da yeni bir dalga gelişiyor ve bu dalga -aynen zamanının Franco faşizmine karşı direnen ve karşı koyan Uluslararası Tugaylar gibi-gün gün gelişiyor ve genişliyor. Bu gelişmenin altında yatan temel neden her devrimcinin yüreğinde taşıdığı insanlık sevgisi, adaleti olduğu kesindir. Bu sevgiyi en derinden yaşayan Türkiye Devrimci örgütlerinden olan MLKP başta olmak üzere birçok devrimci örgüt bu ruhu daha da gürbüzleştiriyor. Bu sevginin ve özlemin Che’nin ta yıllar önce söylediği gibi: “Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin” duygular ve bilinçten kaynaklandığı da kesindir. Ve bunun ise çok büyük ve derin bir enternasyonalist ruh olduğu kesindir.
Evet, yeniden yeşeren Enternasyonal Ruh’a denk bir şekilde yönümüzü yüz yılımızın enternasyonal mabedi olan Rojava Devrimi’ne çevirirken, Ortadoğu’da halkların gelecek özgür yarınları için canlarını Kürdistan toprağına akıtan tüm devrimcilerin önünde saygılıyla eğiliyor ve onların takipçileri olmaya çağırıyoruz.
Kasım Engin