HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Eskiden okurken ya da dinlerken bir şeyleri görünen anlamının ötesini araştırma gibi bir merakımız vardı. Derine gizlenmiş manaları çözmek çocukça bir merak olduğu kadar kaşifçe bir haz da veriyordu. Öyle bilinemez olduğundan değil. Daha çok kendi düşünce emeğine dayalı araştırmanın, bilinmezi ortaya çıkartmanın, sonucuna ulaşmanın verdiği bir coşkunluk hali. Kış gecelerimizin vazgeçilmezi bilmece ve bulmacaların verdiği zevk de bundan olsa gerek. Bilmenin verdiği tatmin ve bilginin insana verdiği güvenin yaratımı olan bu coşku bir yanıyla da merak ve emek olgularının düşüncelerdeki yeriyle ilgili.

***

İktidarların söz ve bilgi üzerindeki egemenliğin gücü herkesçe bilinir. Ve bu bilgilerin insanları nasıl alıklaştırdığı. Yersiz ve ağır bir eleştiri olarak algılanabilecek olan alıklaştığımız tezi yeni değil. Yıllardır, on, yüz yıllardır önde gelen birçok fikir insanı bunu defalarca tekrarladı. Çoğunun başına gelen talihsizlikler gözler önünde.

Daha eskilerden de örnekler bol. Bir kelimenin, bir cümlenin militanlığını yaparak ölümsüzleşen nice isim var dimağımızda. Bilgi ve hakikat tutkusu öyle bir şey ki sırf geleceğe aktaracağım diye nice “aşavan”* yandı hakikatin aşkıyla.

Gel gör ki günümüz insanlarında anlam verilemez bir bilgisizliğe susamışlık var. Bilinçli bir cahillik akımı. Verilen, öylesine sorgulamadan ve öylesine kabullenmişlikle alınıyor ki verenin de öyle ustalık aramasına, bin bir dereden su getirmesine ihtiyaç duyulmuyor.

Haliyle ortam “daravan”lara** kalıyor.

***

Teröristlik suçlaması Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin sıkça karşılaştığı bir yönelim olarak resmi ideolojilerin, iktidarların temel argümanlarından birisi. Öyle ki sırf Türkiye’de yaşayanların belki de yüzde 80’inin haberdar olmadığı bir ülkeye PKK’yi terörist denilmesi için sunulmayan fırsat, peşkeş çekilmeyen değeri kalmadı halkların. Gerçek terörün ne olduğu konusu öylesine girift ki doğrusunu anlatmak da öyle kolay değil. Buna rağmen Kürt halkı, hareket ve Önderi etrafında oluşturduğu örgütlülükle zorlama terör tanımlarının beyhudeliğini tüm dünyaya duyurdu.

Artık günümüzde söyleyenlerin bile inanmadığı bir tez PKK’nin ‘teröristliği’.

Çok usta bir şekilde kafalara kazılan bir olgu olan teröristlik otuz yılı aşkındır halkının kimliği ve kültürü için mücadele yürüten bir harekete yapıştırılmaya çalışılıyorsa bu savunduğu gerçeklerin devlet ve iktidarlar nezdinde taşıdığı tehlikeyle bağlantılıdır. Binyıllardır kim ki iktidar odakları karşıtı hareket içine girmiş ise kafir, zındık, hain, cadı, şeytan olarak adlandırıldılar. Günümüzde de kapitalist modernite keşfi olan teröristlik bu olguların yerini aldı. Devlet ve etrafında örgütlenmiş olan medya ve bürokrasi ise birinci görevi olarak bu düşünceyi kesinleştirmek, doğal ve sıradan bir gerçekmiş gibi halkların düşüncelerinde hakim kılmak için elinden gelen çabayı sergiliyor.

Hal böyleyken ‘terörist’ olarak lanse edilmeye çalışılan Kürt Özgürlük Hareketi’nin yürüttüğü siyaset ve uygulamalarla devleti köşeye sıkıştırdığı bir dönemde bu hareketin yarattığı ortamda örgütlenen kimi dost ve demokrasi yanlılarının bu yaftadan kendilerini sıyırmaya çalışmaları dayatılan gerçekliğin kabulü anlamına gelmiyor mu?

Kürtler ve demokratik halk inisiyatifleri bu tezin anlamsızlığını ispatlamış olsa da yoğun bilgi kirliliği ve manipüle artık cümlelere sıkışmış kimi gerçekleri göz ardı ettiriyor. “Terör örgütünden talimat alıyor musunuz?” sorusuna genelde verilen cevapların çoğuna hakim bir üslup olarak “Biz asla teröristlerle ilişki kurmayız” tarzında verilen cevaplar tam da yapılmak istenen oyunlara gelmek anlamına geliyor.

Bir olguyu, bir soruyu olduğu gibi, verildiği gibi algılama ve düz yaklaşmanın bir sonucu olarak geliştirilen refleks kabilinde cevaplar kimi zaman savunulan doğrunun karşısında yer almayı da getirebiliyor. Belki de Kürtler olarak Türkçeye hakim olmakta yaşadığımız gensel bir zayıflığın sonucudur. Fakat daha fazla politikada yüzeyselliğin bir sonucudur yaşanan durum. Oysaki Kürt Özgürlük Hareketi ve Önder Apo yıllardır Kürt halkında politik hassasiyet oluşturmaya çalışıyor. Fakat görünen o ki daha alınması gereken çok yol var.

Her sözün, her hareketin, hemar sorunun geldiği yer ve kimlikle birlikte taşıdığı maksatlılık görülmez, iyi niyet ve duygusal tepkimelerin sonucu yaklaşım sergilenirse günümüz tartışmalarında olduğu gibi tersten bir kabulü yaşamış oluruz.

Kürt Özgürlük Hareketi ‘terörist’ değil ve bu nedenle herhangi bir kişi ‘terörist’ örgütten talimat alamaz. Onun perspektifleri doğrultusunda hareket edemez. Demokratik modernitenin yaratıcı gücü olan Kürt siyasi hareketi ve çalışanları da bu gerçekliğin bilincinde olarak cesurca yaklaşabilmeli. Bir demokratik ulus yaratım mücadelesi yürüten, halkının savunmasını yapan bir hareket savunulacak, fikirleri, dağlardaki özgürlük savaşçıları desteklenecekse bu gerçeğin etrafında oluşturulacak netlikle sağlanabilir. Yoksa duygusal, manevi bağlılığın yaratacağı bir düzeyle ancak kendi birliğini korumak mümkün olabilir.

Önderliğimizin “çağın bilgi sınırlarını aşmak” söylemi doğrultusunda her kavrama kutsallık derecesinde anlam verip yeniden anlamlandırarak, söylenen her sözü gözden geçirerek, dayatılan her söz ve fikri savunduğumuz düşüncenin süzgecinden geçirerek yaklaşmak hayati önemdedir. Yoksa savunulan en büyük ve haklı doğruların altı doldurulamaz ve zayıf argümanlar olarak karşıtların kullanımına açık hale gelir.

*aşa: doğruluk, hakikat. Aşavan: Doğruluk taraftarları.

**Druj: yanlış, yalan. Daravan: Yalan taraftarları

Pir Kemal