İdeoloji, iradeli düşünce olduğuna göre, bazıları da bu düşüncelerin olmaması için hep kendini parçaladığına göre günümüzde yaşanan bütün çelişki, çatışma ve kavgaların zemininde yatan çok derin ve güçlü bir olgu vardır. O da ideolojilerin savaşmasıdır. Yapılan bütün konuşmaların ve taleplerin ileri bir anlayışla karşılanması için yapılan bütün savaşların ana kaynağını görmekte fayda var.
İktidarcı zihniyeti en çok zorlayan ve hatta çıldırtan bir gerçeklik var ki o da denetimindeki insanların onlardan daha çok bilgiye sahip olmaları ve yaşamın farkında olmalarıdır. Onun için insanların kulaklarını ve gözlerini gerçek anlamda açıp kullanabileceği bir düşünce düzeyine, daha doğrusu beyin faaliyetine geçmelerini engelleyecek her türlü doğa ve kural dışı kontra faaliyetler geliştirilir.
Dünyada küresel olarak da kabul edilip artık doğal hale gelen bazı insani hakların peşinden koşup, sadece onlarla yetinip duracağımızı sananlar şimdiden büyük bir yanılgı içerisinde. Zaten onlar bizim doğal haklarımız olduğu için başkalarından bize vermelerini bekleyecek kadar ne zavallıyız ne de bakar körüz. Bu konuda ne istemimiz, ne de beklentimiz vardır.
Kürt dilini serbest kılma çalışmalarını, tarihten aldıkları büyük kandırmaca ve yutturmaca ustalığıyla tek ve en kritik sorun olarak güncelleştirip, sonra da işte verdik daha ne istiyorsunuz diyerek Kürt insanının büyük emek öncülüğüyle gelişen demokratik özgür insan duruşunu engelleyebileceklerini mi düşünüyorlar? Eğer böyle ise peşinen hata içinde oldukları nettir. Özgürlük hakları çerçevesinde dillendirdiğimiz bazı argümanlarımızı böyle ufak yemler atarak elimizden alıp bizi mücadelesiz bırakma istemini güden bu politikaları gören durumdayız. Çünkü onların sürekli yalan söyleyip, sonra kendi yalanlarına inanarak inkar ettikleri Özgür Kürt, artık iradeleşmiş bir düşünce ile intikam ruhu ve ateş gözleriyle dimdik ayakta onu seyrediyor.
Düşüncesi iradeleşmiş bir insan bilir, bildikçe sorgular, sorguladıktan sonra da yargılar. Dünya nezdinde bin yıllardan beri tarihe acımasız soykırım temelli saldırılarıyla geçen kapitalistler, kendi insanı dahil tüm insanlığa hayvanca yaşamayı, sorgulamamayı emrediyor. İnsanları hayvanlardan ayıran özellikler köreltilerek yaşa deniliyor. Yaptıkları bu uluslararası sistematik ideolojik bombardıman, tekrardan, ikinci doğanın mucizevi varlığı olan insanı hayvanca yaşama durumunda tutma ya da o duruma düşürme ekseninde yapılıyor.
Önceden çalınmış, şimdi ise koklata koklata verilen ve verilirken devlet baba veriyor propagandası yapılan insan hakları, iktidarcı zihniyet sahiplerinin söylemdeki en moda konusu. Artık demodeliği anlaşıldığı için, bu yutturmaca oyununu görenlerden, bu oyuna düşmeyenlerden çok korkuyor. Onun için aldığı tüm tecrübeleri en ince ve kurnaz yöntemlerle sürdürmeye çalışıyor. Nihayetinde ataları olan kurnaz adamın soyundan geliyorlar. Ama bu gidişatlarına taş koyan milyonlarca insan yüreğini de biliyorlar. Zaten bunu bildikleri için korkuyorlar.
Sadece bulunduğumuz coğrafyada değil tüm dünyada insanca ve özgürce yaşamanın temel sistemi demokrasi ise ve buna inanan milyonlar var ise, o zaman aynı işçilere ufak bazı zamlar yapıp kandırdığı gibi, sonradan hunharca katlederek yine alacağı bazı ufak haklar vererek mazlum halkları kandıracağını sanan iktidarcı zihniyet sahiplerini zor günler bekliyor.
Yıllardır bizlerden kardeşçe yaşamanın, barışçıl yaşamanın zihniyetini çalan ve manipüle ederek kullanan kapitalistlere barış için neler yapabildiğimizi gösteriyoruz. Barışçıl yaşamayı unutturan zihniyete karşı PKK hareketi onurlu yaşam ve demokrasi uğruna, adalet ve özgürlük uğruna ölümlere koşan militanların mekanı ve merkezi olarak kendini kanıtlamış bir harekettir. Onun için bunu tekrarlamasına gerek yok. Gerekli olan tekrarlılık, yüreği ve beyni dondurulmuş olanlara binlerce kez de olsa anlatmak içindir. Çünkü bilmeyen insanın sorgulamayacağını, sorgulamayanın da yargılamayacağını düşünmekte.
Bu onurlu savaşta anlamlı yaşama doyacak binlerce etkeni bağrında taşıyan bu hareketin nihai hedefinin nerede olursa olsun özgür insanı yaratmak olduğu artık bilinen bir gerçekliktir. Dil ve kültür sorunu, bölge sorunu, gelenek görenek sorunu, savaş sorunu, ekonomi sorunu gibi dillendirilen olguların mücadelemizin düzeyini düşürecek ve kapsamını daraltacak olgular olduğunu unutmayalım. Demokratik komünal toplum gerçekliği içinde özgür düşünce ve pratik sahibi beyinleri yaratma mücadelesinin engin ufkunu daraltmayalım. Bir bütün insanlık sorunu olarak algılanıp, bir bütünsellik içinde ele alınarak çözümlenecek konuları bol bol parçalayıp sorunları karmaşıklaştırarak yürütmeye çalışan zihniyet sahiplerini geriletelim. Onları korkutan, yenilmeyen bu duruştur ve tarihin intikamını almak isteyen bu ruhtur. Onun için hedef büyüktür ve kutsaldır.
Rodan Zap